bugün

edip cansever şiirleri

hatırlanınca aklımızda kötü bir itibar uyandıran "bezik oynayan kadınlar" şiiri.

(bkz: entellikte kulak yakan sınır)
http://www.youtube.com/watch?v=zfzOX_hDIKc

ve
anılardan anılara sallanan bahçe
hangi yaprağı koparsam son anı avucumda kalıyor
iyi.
yeniköy'de bir kahve içer miyiz, dedim bu sabah
bu sabah bu sabah
oralı olmadı kimse -pazartesi miydi-
oyuğumdan çıkmıştım tam, begonyamsa güller içinde
nasıl?
güllerse güller içinde yani
ve balkon demirinde bir martı. dedim ki
deniz şuralarda bir yerde olmalı
çıt yok evin içinde
deniz şuralarda bir yerde olmalı
çıt yok
sanki dünyadaki bütün çay ocakları kapalı
ve göklerden tepelere inen bir sokak
ya da bir akarsuyum ben
denizse
şuralarda..
yok önemi bir iki gün kaldı -martı-
balkonda
deniz de öldü sonra, martı da
iyi iyi.
suyu tutmak gibi bir şeydi hepsi
günler -seni anımsadığım zaman-
birden kurtuluş'tan taksim'e giden bir tramvay görüntüsü
mavi bir elektirik çakımı tellerde
sanki kar yağıyor da sürekli, tepebaşı'ndayız
karlar gıcırdıyor ayaklarının altında
besbelli gümüşsuyu'ndayız, rus lokantasındayız
-ne tuhaf, biz her zaman her yerdeyiz ikimiz-
şarap içmişiz, üşüyoruz
dışarda dünya silinmiş
ikimiz ikimiz ikimiz
böyle birkaç defa ikimiz
sonra ki bir fotoğrafa dönüşüyor her şey
nasılsa
sarı emmiş, mordan çekinmiş, kahverengi bir fotoğrafa
sahi, kalınca bir şeyler giyinmeliyim ben
üşümüyorum da
bende herkes var, diyen bir kızın titrek
sesleri dökülüyor kucağıma
dudaklarım kan mavisi bugün.
biz burda iyiyiz, biz burda çok iyiyiz
biz burda kırk yaşındayız hepimiz
dördümüz bir kişiyiz de ondan
içimizden biri uyuyor olsa, falan filan
onu bekliyoruz bir kişi olmak için
evet evet, yanılmıyorum ben
bir iki kişi kaldığımız zaman yanılabilirim
doğrusu ya
yanılmak her şeyi yeniden görmek gibi bir şey oluyor
duvardaki vitray, begonya
begonya, vitray
kurtuluşla asmalımescit birbirine geçiyor