bugün

yolculuk

Ruhtaki bozuklukların, acıların, marazın, altüst oluşların her birinin
bir hikayesi var. Sonu ister mutlu bir aile hayatında,
isterse de tımarhanede bitsin, bu öykülerin her biri
şaşırtıcı ölçüde bir diğerine benzer. Ayrıntılardaki farklılıklar sonsuzdur;
şeytan da melekler de orada gizlidir zaten. Ama hikayeler
daima bir yolculuğu anlatırlar; başı ve sonu olan,
ister istemez de bir ortası bulunan birer yolculuğu.
Yolculuğun nerede başladığı hayli belirsizdir. Ortası da öyle;
yalnızca belli başlı kavşaklar, o da geriye doğru bakıldığında bilinebilir.
Son ise genellikle barizdir, ne anlama geldiği hiç anlaşılamayacak da olsa.
Her yolculuk aslında benzersizdir. Ancak onları anlayabilmek için
birbirlerine benzetmemiz, ortak yanlarını bulmamız, genellememiz gerekir.
Aksi takdirde yapabileceğimiz tek şey, önden giden Don Quijote'nin
peşinden umarsızca koşturan, onu izleyen ama olup biten her şeyi
ancak sonradan kavrayabilen ve kişisel bir vakanüvislikten başka
işi olmayan Sancho Pansa rolüne soyunmaktır. Psikanaliz Sancho Pansa'yı
genelleştirerek onu birçok Don Quijote'nin birden peşinden koşabilecek
cihazlarla donatır. ister istemez birçok ayrıntıyı kaybeder gerçi,
ama geçici süreler için bir takipçiden ziyade bir yol arkadaşı olmayı,
edilgenliğiyle etken olmayı başardığı sürece de vakanüvislikten kurtulur.
Eyleyen Don Quijote ve kaydeden Sancho Pansa ikiliğini altüst ederek,
Don Quijote'yi kendi kendisinin vakanüvisi haline getirmeyi amaçlar.
Don Quijote kendi yolculuk öyküsünü yazmayı başarabildiğinde,
tedavisi de tamamlanmış olur.*