bugün

hayata dair iç burkan detaylar

anneanneye kanser teşhisi konmuştur ama durumda çok vahim değildir. ışın tedavisi işe yaramaktadır. sıkıntı her gün ege üniversitesi hastanesi onkoloji servisine gitmektedir. anne ile anneanne her gün yollanırlar oraya. yazdır iş güç yoktur. denir ki anneye bir gün "sen dinlen bugün ben götüreyin ninemi hastaneye". anne gönülsüzce kabul eder, yorulmuştur çünkü gerçekten.
hastaneye gidilir. ışın tedavisi biter. doktorla görüşmek gerektiği için, beklenmeye başlanır lakin bir türlü sıra gelmez, doktorun işi bitmez. sıkılmaya başlanır çok fena oflarır, puflanır. anneanne sessizce beklemektedir oysa. ama siz gençsinizdir ya iki dakika duramazsınız yerinizde.
sonra beklediğiniz doktorun kapısı açılır. üzerinde rengi güneşten solmuş gri ceketi ve kasketi ile bir amca çıkar dışarı geri geri. saygısından arkasını dönmemiştir doktora. sonra yavaşça başı önde yüzünü sizden tarafa çevirir. amcanın burnu yoktur. deri kanseri midir başka bir şey midir bilemezsiniz ama amcanın burnunun olması gereken yerde siyaha çalan mor renkte bir delik vardır...

o an anladım bana verilen hayatın ve sağlığın değerini.. beynime kazınan o görüntü, içimi sıkan bütün dertlerin aslında sadece oyun olduğunu öğretti bana..

burnu yok olmuş bir insanın varlığının karşısında benim ne derdim olabilir ki...