bugün

süper baba

bana bir masal anlat baba şarkısını duyduğum andan itibaren, hala gözyaşına boğabilen bir dizi.. öyledir, ki hala her kişi, izleyen ve de seven her kişi kendisine ait bir parça bulabilir bu dizide..

öyle de içimizdendir, ortamı, muhabbetleri, insani ilişkileri ile; daha jeneriğindeki, şevket altuğun ip tutup da, çocuklarının üzerinden atladığı sahnedeki sıcaklığı bile gönüllerden silinmemiştir. belki de, günümüzde dahi, ''ben bu diziye ait kötü bir sahne bile hatırlamıyorum'' diyebilenler kati biçimde çoğunluktadır.. hele hele, mükemmel biçimde çizilmiş karakterleri de, orta karar bir mahalleye dalsanız, anında ''aa bak bu fiko, bu da nihat; bu da olsa olsa sermet amca olurdu herhalde'' diyebileceğiniz biçimde örülmüştür.. sulhi dölek'in süslü olmayan, yalın ama kesinlikle ütopik düşüncelere yer vermeyen, öyküleri, ve de anlatım biçimiyle taçlandırılmış, ''şimdilerdeyi bırakın'' türk televizyon tarihi, ve de dizileri içinde eşi benzeri olmayacak biçimdeki oyunculukları ile bezenmiştir bu dizi.. ''fiko''su, ''nihat''ı, ''ipek''i, sonradan da ikinci defa fiko'yu kalbinden vuracak ''aykırı elif''i, televizyoncu olma hasretine kurşun bile yiyen ''zeynep''i, her ne kadar evine bağlı olsa da, bir yandan da ''kendi dünyasını yaratmaya çalışan, kendi çizgisine hizmet için ben de burdayım demek isteyen bir alim''i, geldiği zamanlar ortalığı pek bir karışıtıran leman sam'ın en büyük hediyelerinden birisi olan şevval sam'ım hayat verdiği ''deniz''i, şeker mi şeker, şirin mi şirin evin küçük kızı modunda dolaşan ''mine''si, ''ban karı istiyem''i, farklı yollardan deme şeklini bir hayli fazlasıyla yerine getirmiş, biraz huysuz ama ''pamuk dede'' kıvamındaki ''yakup çavuş''u, merhametli, çocuklarına ve de torunlarına değer veren dede ve de bir nebze baba rolündeki ''yusuf kaptan''ı ve de diğer nice karakterleri ile unutulmayacak bir dizidir. her ne kadar, dizi tarihi'ne adını altın harflerle yazdırmış birçok dizi bulunsa da, bu dizinin gönüllerdeki altın kaplı yeri apayrıdır; silinmez harflerle yazılmamış kazınmıştır..

şimdilerde, kolpa dizilerin, ''para kazansın da kim izlerse izlesin, değerli izleyici para getirmediği sürece benim için değersizdir'' fikrindeki yapımcıların, kanal sahiplerinin cirit attığı televizyon dünyasında ve de televizyonlarda gösterildiği zamanlarda cuma günlerinin ayrı bir yeri vardır, kimilerinin hayatında, çünkü o akşamları süper baba'nın akşamıydı. ''bakalım fiko ile ipek'in aşkı hangi noktadaydı, nihat'ın son durumu ne olmuştu; ee ne de olsa, her gerçen hafta dizi en heyecanlı yerinde bırakılıyordu, ki gelecek hafta da diziyi kaçırmak abesle iştigal, diziye de haksızlık olurdu'' diye millet atv abonesi olmuştu yaklık 4-5 sene cuma akşamları. işte böyle giden, geçen haftaların sonunda da, kimilerine göre daha da gitmesi gereken dizi, 1997 senesinde mutlu sonla bitirildi. kimilerinin umuduna umut kattı, kimilerine göre de, ''daha çok anlatması gereken var''dı bu dizinin.. şimdikiler gibi değildi nasıl olsa, ''yapay ortamlarda, dandirik klişe repliklerle şişirilmiş, reyting kaygısı nedeniyle doğuya kaydırılmış dizi setlerinde geçmiyordu bu dizi''