bugün

mutluysanız mutluyuz felsefesi

hiçbir kavram üretmeyen, kavramları hep dışarıdan ithal eden benim canım ülkem, felsefeyi de bu şekliyle devşirmiş ve ona kendince anlamlar atfetmiştir. evet maalesef sorsan kimse eflatun'u, hegel'i, kant'ı tanımaz ama hep bir felsefeden bahseder. basketbolcuların bir hücum felsefesi, adanalı fatih terim'in de futbol felsefesi vardır.

ama gel gör ki benim türkiye'm lisedeki felsefe derslerini yasaklar, hatta burada birisi çok kitap okuduğunda aşağılanır filozof mu olacaksın diye, dünyada tek türkiye değil midir "çok okumak iyi değildir" şeklinde ahmakça bir vecize üreten ülke. okunmayan yerde hiç felsefe olur mu, olursa da otobüste olur.

neyse şimdi bana yine kızacaklar felsefe yapma lan sadede gel diye. velhasıl burası böyle işte futbolcunun, otobüscünün, şarkıcının herkesin bir felsefesi var. çünkü felsefeden anladığı bu, kendisine bir ehemmiyet katmak istiyor ya, ne yapsam ne yapsam derken, karakterinin hayattaki yansımasını felsefe olarak adlandırıyor. olmaz, hayır olmaz, olamaz felsefe sizinle yanyana gelemez, gelirse orada felsefe diye birşey kalmaz.

otobüs firmasının bile felsefesinin olduğu ülkede, iş okullara gelince felsefe öcü olur. otobüs firmasına, futbol takımlarına felsefe getireceğinize biraz oturun, okuyun, düşünün. mutluysak, mutluymuş hadi ya..

tıpkı alain'in dediği gibi "düşünmek mi istiyorsun, o zaman otur". yani otobüsle giderken, sahada koşarken düşünülmez..