bugün

ben bu yazıyı sana yazdım

düşündüm de... aşkın yıllardır çaresi bulunamamış... niye çözülemesin ki aşk? Metafiziğe mi girer ki? Niye çözümsüz? insan oğlunun yaptığı bir şeyi çözememesi ne kadar komik yahu...*

bazen baş ağrılarım çok artar. fark ettim ki sebebi beynimin doğum sancısı geçirmesi... Birkaç vakit yanımda not defteri olmadan gezdiğim için kendime çok kızmıştım...

Beni mide ağrılarıyla uykusuz bırakan, soğuk soğuk terleten bu acıyı, en çabuk atlatabilenlerdenim şükür ki... Gözlerimdeki parlaklık içimdeki itikat sayesinde parıldıyor... Sen bir şey olmadığını sanarken bende mevsimler değişiyor yüzlerce kez... O sıkılmış hissi veren can sigara diye bağırıyor. O an ağlayamıyorum. Bir kızılderili atasözü der ki: Ağlamaktan korkma! Zihindeki ıstırap veren düşünceler gözyaşı ile temizlenir. Buna inanırım gerçekten de... Lakin o an ağlayamam. Bir süre sonra beni anlatan ezgi ve güfte ile ağlarım... Nadiren ağlarım. Ama tam ağlarım... Dökülen her yaş, duygularımın yansıması olan düşüncelerimle seni çıkaramadığım, beynime yapışıp kalmış duygularımdır.