bugün

akşemseddin

ismi Muhammed, Lakabi Akşemsettin olan genç, akli ve nakli ilimlerde yetişip, Osmancıkta müderris olmuştu. Tıb ilmi üzerinde oldukça bilgisi vardı. Talebelerinin dersini verdikten sonra, diğer vakitlerinde nefsini terbiye etmek için çalışırdı. Ayrıca bu konuda kendisini yetiştirecek büyük Veliyi de araştırıyordu. Hacı Bayram Veli nin medhini duyarak medreseyi bırakıp Ankara ya geldi. Hacı Bayram Veliyi kendi ölçülerine göre yaptığı incelemelerde yeterli bulmadı. Haleb te ismi Zeynüddin olan bir kimsenin evliyalıkta yüksek derceler sahibi olduğunu işitince Halebe gitti. Zeynüddin Hazretleri ile görüşmeden önce bir gece rüyasında, boynuna bir zincir takılmış ve zorla Ankara da Hacı Bayram Veli nin eşiğine bırakılmıştı. Zincirin ucu ise Hacı Bayram ın elinde idi. Bu rüya üzerine yaptığı hatayı (evvelce kendisine intisab etmekten geri durması) anlayan Akşemseddin, Ankara ya geri geldiğinde, Hacı Bayram Veli nin talebeleriyle birlikte tarlaya ekin biçmeye gittiğini öğrendi. Tarlaya gitti. Talebeler aralarına yeni bir kimsenin geldiğini görünce hocalarının mübarek yüzüne baktılar. Onun, o gence hiç iltifat etmediğini, dönüp bakmadığını görünce, onlarda iltifat etmediler. Akşemseddin, onlarla birlikte ekin biçmeye başladı. Yemek vakti geldiğinde, insanların ve orada bulunan köpeklerin yiyecekleri ayrıldı. Hacı Bayram ı Veli, talebeleriyle yemek yemeye başladı. Yine Akşemseddin e hiç iltifat etmeyip, yemeğe çağırmadı. Akşemseddin yaptığı hatayı bildiği için, kendi kendine Ey nefsim! Sen Allahüteâlânın büyük bir Veli kulunu beğenmezsen, işte böyle yüzüne bile bakmazlar. Senin lâyık olduğun yer burasıdır. diyerek, köpeklerin yanına yaklaşıp, onlarla beraber yemeye başladı. Hacı Bayram ı Veli, Akşemseddin in bu tevâzuuna dayanamayarak; "Ey Köse! Kalbimize çabuk girdin, gel yanıma" buyurdu ve ona iltifat etti. Kendi sofrasına oturttu. Sonra ona; "zincirle zorla gelen misafiri, işte böyle ağırlarlar" diyerek, onun gördüğü rüyayı, kerâmet göstererek anladığını bildirdi.

not: alıntıdır.