entry'ler (33)

sözlük yazarlarının itirafları

nah özlemedim. çok özledim. bekliyorum.
o herif buraya geleceeeeeekkkk!!!!

zeki ve güzel olup sevgilisi olmayan kız

(bkz: mazeretim var asabiyim ben)

o an öyle hissettim öyle söyledim

nasıl ifade edebileceğimi, nasıl tarif edebileceğimi, nasıl tasavvur ettirebileceğimi bilemiyorum ama;

kadınlarda hiç görmediğim için söylüyorum ki; tammmm bir dangalak erkek söylemidir bu. dangalaklığın parayla olmadığını hepimiz biliyoruz.

konu; bir erkeğin bir kadına evlenme teklif etmesi, geyiğe dökmeden bir hafta devam ettirmesi ve karşısındakini inandırmasıdır.
sonradan kadın erkekten hesap sorduğunda; "o anda öyle hissettim öyle söyledim, o anki hisler güzel hislerdi, niye ciddiye alıyosun bu kadar" diye cevap alır.

sorarım ey ahali; bu davranış bozukluğunun adı ne?
tamamen yalanın kendisi olmaktır bu. bildiğin şizofrenidir bence.
bir insan kendi sözlerinin hiçbir şekilde ciddiye alınmaması gerektiğini telkin eder mi ya?

dalga geçip eğlendiği konu da evlenme teklif etmek, evlilik, sevgi, bağlılık falan.
yani çok sudan şeyler, hiçbir değeri yok(!!!).

ve tekrar söylüyorum; ben böyle bir davranışı şu 29,5 yıllık hayatım boyunca gördüğüm hiçbir kadında müşahade etmedim. tamamen "karı kılıklı erkek" ifadesidir bence.

karıları bile tenzih ederim. o derece.

milliyetçilik

başka milletleri tanımamak veya saygıdeğer bulmamak anlamına gelmez.
elbette başka milletlere de saygı gösterilir ve başka milletler de ciddiye alınır, herkesin insan olduğu bilinir çünkü.
yoksa neden bugüne kadar bu derece vergiye bağlanmış milletler oldu ki, hem bizim tarihimizde hem de diğer bazı güçlü devletlerin tarihinde?

bakınız ne dedim: "diğer bazı güçlü devletler".
demek ki birkaç güçlü devlet olmuş tarihte, ve hâlâ var, gelecekte de olacak.
"güçlü" varsa o zaman "güçsüz" de var demektir. bu da; tabiatın şu meşhur orman kanunlarının, maalesef ki istesek de istemesek de yaşanacağını gösteriyor.
yanlış mı?

peki böyle bir gerçeklik varken ve ayrıca devletler yüzyıllar içinde "güçlü" iken "güçsüz" konumuna gelebiliyorlarken, acaba niçin "kendi ailesini korumak ve güvence altına almak" gibi normal bir davranış olan korumacı hareket millete uygulandığında çoğumuz tarafından tu-kaka ediliyor?

mevzu sadece "kendini korumak" gibi, "kendi ailesini korumak" gibi, "kendi işyerini/işletmesini korumak" gibi; "kendi milletini korumak"tır. başka bir şey değildir.
millet kelimesine takılanlara ise kelimeyi bugünkü türkçeye çevirmelerini tavsiye eder; hatta kendim çeviririm, zahmet olmasın:

http://www.osmanlicaturkce.com/?k=millet&t=%40

"sınıf. topluluk."

bizler de her ülkenin kendi vatandaşları gibi; kendi yaşadığımız ülkenin sınırları içerisinde bulunurken; bu ülkenin gerçekliklerini birebir yaşayan ve hatta istesek de istemesek de diğer ülkelere karşı temsil eden bir topluluğuz. halkız. toplumuz. birliğiz. bu durum; içimizdeki "etnik köken" varlığını ezemez ve yok edemez. etnik köken başka, bir ülkenin vatandaşı (ve dolayısıyla o ülkenin toplumu/halkı/milleti) olmak başkadır.

bu durumda; türkiye isimli ailenin bireylerinin korunmasına ve güvence altına alınmasına dair görüşlerin "milliyetçilik" kelimesiyle ifade edilmesi ve savunulmasında bu derece korkunç ne var ki? atatürk bilmiyor muydu benim bu anlattıklarımı?

sevgiliyle 10000 kere sevişip ayrılmak

(bkz: çok muhabbet tez ayrılık getirir)

üstün dökmen

muhteşem adam. tek kelimeyle muhteşem. ah olaydı da hocam olaydı be..

http://www.dailymotion.co...r-ustun-dokmen_shortfilms

ben bu yazıyı kardeşime yazdım

o üniversite sınavını bi düzgün geçeme, ben seni napıyorum. yediririm o enstrümanları sana, yediririm lan.

dahi anlamındaki de yi bilmeyen dahi

dahi değildir.

sevgilinin hediye ettiği kitabı okumamak

sevmediğinizi bildiği bir yazarınkini aldıysa en büyük ve en doğal haktır.

yükseleni balık olan aslan burcu kadını

benim. esasen bir yığın iç çatışma yaşar bu kadınlar. mantıkları da duyguları da aynı oranda ve baskındır. ne zaman duygularının etkisine kapılacak olsalar, hemen mantığın ağır darbesine maruz kalırlar. o darbe sonrası işte efenim, bir çelişki, bir güvensizlik, bir bişey.. normal aslan olamazlar yani.

yaren vivre

hoşgelen bir yeni yazar. gün içinde yazarlığı kabul olmuştur. "niye uludağ sözlükte yazar olasınız? sizi niye kabul edelim??" dedikleri vakit cevabı; "iyi okurum güzel yazarım"dır. hâlâ öyledir.

başlığımı da açtım mutluyum huzurluyum. kültürpark'ı bi daha görsem gam yemem.

sözlüklerde egemen gücün kadınlar olması

hayatta egemen gücün kadınlar olmasındandır. "dünyada rahat hanıma itaat" diye bişey var mesela. harikadır.
erkekler öyle akıllarına her geleni yazacak olsalardı işte o zaman erkekler egemen güç olurlardı.

ya ne sandıydındı..

sözlük yazarlarının itirafları

aslında bir yazara ulaşmak için geldim bu sözlüğe.. ama ilginç bir şekilde çok sevdim; ekşi bile bu kadar hitap etmedi bana.
fakat ne kadar yazabilirim bilemiyorum.. keşke hiç kimseyle tanışmasam.. sadece içimi döksem, döksem, döksem..
belki ekşi'deki tanımlarımı bile buraya kaydederim.. bilemedim şimdi.

günün sözü

"yüz verme kediye gelir sıçar halıya."

yüz verdik halıya sıçmadı ama miyav bile demiyo hayvan. hayvan oğlu hayvan. lan??

kadınların yazamama sebepleri

ayrıntıcı olmalarıdır. öyle ki, o ayrıntı düşkünlüğünden ötürü odalarını bile toplayamazlar, aslında toplarlar, ama hâlâ dağınık görürler.

ifade edemediklerini düşünmekten, rahat olamamaktandır.

şarkı söyleyemeyen kız

eğer iyi bir dinleyiciyse dikkat edin; muhteşem bir müzik zevki vardır, kendi alanında..

ezan eşliğinde entry girmek

ezana eşlik etmektir.

kız çocuğu sahibi olmak isteyen erkek

bazılarının sebebi "erkek çocukla uğraşamam"dır. karısına olan aşkı falan değildir.

türk erkeklerinin sevişme özürlü olması

başörtülü kız görünce nedense değişen hadise. yoksa "zaten özürlüyüz, bi de bunlar fişeklemesin" anlamında mıdır bu kadar tepki. yani başı açık gezen kadınlara.. eheh.

ara dinkjian

the long goodbye isimli müziğin ona ait olduğunu bilmiyordum. etkiledi.. sadece soloyu beğenmedim. piyanoyla solo olmuyormuş..