bugün

milliyetçilik

başka milletleri tanımamak veya saygıdeğer bulmamak anlamına gelmez.
elbette başka milletlere de saygı gösterilir ve başka milletler de ciddiye alınır, herkesin insan olduğu bilinir çünkü.
yoksa neden bugüne kadar bu derece vergiye bağlanmış milletler oldu ki, hem bizim tarihimizde hem de diğer bazı güçlü devletlerin tarihinde?

bakınız ne dedim: "diğer bazı güçlü devletler".
demek ki birkaç güçlü devlet olmuş tarihte, ve hâlâ var, gelecekte de olacak.
"güçlü" varsa o zaman "güçsüz" de var demektir. bu da; tabiatın şu meşhur orman kanunlarının, maalesef ki istesek de istemesek de yaşanacağını gösteriyor.
yanlış mı?

peki böyle bir gerçeklik varken ve ayrıca devletler yüzyıllar içinde "güçlü" iken "güçsüz" konumuna gelebiliyorlarken, acaba niçin "kendi ailesini korumak ve güvence altına almak" gibi normal bir davranış olan korumacı hareket millete uygulandığında çoğumuz tarafından tu-kaka ediliyor?

mevzu sadece "kendini korumak" gibi, "kendi ailesini korumak" gibi, "kendi işyerini/işletmesini korumak" gibi; "kendi milletini korumak"tır. başka bir şey değildir.
millet kelimesine takılanlara ise kelimeyi bugünkü türkçeye çevirmelerini tavsiye eder; hatta kendim çeviririm, zahmet olmasın:

http://www.osmanlicaturkce.com/?k=millet&t=%40

"sınıf. topluluk."

bizler de her ülkenin kendi vatandaşları gibi; kendi yaşadığımız ülkenin sınırları içerisinde bulunurken; bu ülkenin gerçekliklerini birebir yaşayan ve hatta istesek de istemesek de diğer ülkelere karşı temsil eden bir topluluğuz. halkız. toplumuz. birliğiz. bu durum; içimizdeki "etnik köken" varlığını ezemez ve yok edemez. etnik köken başka, bir ülkenin vatandaşı (ve dolayısıyla o ülkenin toplumu/halkı/milleti) olmak başkadır.

bu durumda; türkiye isimli ailenin bireylerinin korunmasına ve güvence altına alınmasına dair görüşlerin "milliyetçilik" kelimesiyle ifade edilmesi ve savunulmasında bu derece korkunç ne var ki? atatürk bilmiyor muydu benim bu anlattıklarımı?