bugün

entry'ler (119)

nazende sevgilim

Yerın dıbıne gırdım bu şarkıyı duyunca.Nası dinlememişim bu şarkıyı ya.Canlı Canlı ata demirer'den dinledim.Aman yarabbi ya....
Sen şimdi ,bunu yazdıktan kaç zaman sonra okursun kim bilir.Aklıma düştün yinede ,çıkageldi bu şarkı bi yerlerden.
Çanakkaleyi , Ege Sahillerini ya da onuda boşverin Ağrı'nın Patnosunu ,Elazığ'ın dağlarını, Bitlis'in tatvanını hatırlatır.
Azerilerde iyi bilmiş olacakki soğukta sevgilinin sıcaklığını, nasıl yazdıysa bekirof bunu hakkım helal olsun ona..

istemez eski aşıklar ,derinde yatan aşkların ayyuka çıkmasınıda , ellerinden gelmez bu şarkılarda ; yosun gibi su üstüne çıkar tüm hatıralar.Boğar boğar nefessiz bırakır adamı. iki paragraf arası o ah nameleri , kaç acılara kaç yıllara bedeldir yaşayanlar bilir.
Canları cehenneme bu aşk acısını yaşatanlarında, ellerine sağlık bu bestekarlara bu acıları yaşatanların.
Nasıl çıkardı bu duygu, nerden gelirdi de nereye otururdu...
Ata Demirer'den dinleyin derim birde..

necati ozgen

Derken derken ,yukardaki iletiyi yazmamdan 4 yıl sonra Askerliğimin bitlise çıktığını fark ettiğim, bu hoş tesadüfü ise 5 yıl sonra fark etmemem neden olan iletinin adı.

yitirmeden

Şimdi bir kaç şey sölicem de,kimse ne salak,duygusal adam demesin.insan düşünmeden edemiyor be kardeşim.
Akşam eve geldim,çok fazla yorgundum .Elime telefonu aldım,yorganı çektım üstüme,açtım bu şarkıyı..
Adamın sesinden çıkan pervaneli uçaklar üstüme üstüme paketler bırakıyordu sanki, her bi paket beynimdeki ayrı bir nokraya hedeflenmiş gibi süzüle süzüle iniyordu bedenime..
Farkındayım şarkıyı duyuyorum,ama hissediyorum yani uykudayım.bir ara uçakların sesi kesilir gibi oluyo,uyuşukluk geçtiğinde şöle bi saate bakıyorum,10 saniye gibi gelen zaman aralığı 4 saatmiş,Fonda hala çalıyor bu şarkı, yattığım yerden kanın debisine göe bu adam arkada bi asileşiyor gitarın solosuyla, bi gazımı alıyo o kadife ssiyle..

insan bu şarkıyla daha da bi pişmanlık yaşıyor,vakti zamanında elinni tersi ile itilen şeyleri bak başkaları nasıl görmüş de ince ince zillere vura vura sermiş ortaya...
Derken çaldı telefonum,arayan yasak aşkımdı, sesinin rengi gitmiş, Boks maçından dayak yiyip te sıkılıp kenara oturmuş; napıyorum ben der gibiydi sesi..Zorladım ,kalk ayaga dedim,suratına su vurdum ama bende bitmiştim.arkadan bu adam seslendi ; yakın olmanım zor olduğu ortada ,ama en zor yanlız olunca ...
Kendi solumdaymış eski sevgilim,çıplak kadın tablosu vardı sadece,Ee nerde dıye telefona sarıldım; kapamış...
sonuç olarak ;pis bi şarkı kısacası; cesaretin varsa dünle, yoksa mühimmatını alda gir.Yara alıcaksın..

new york ta beş minare

Kendimi çok kötü hissediyorum.Bunca senedir ne kadar büyük bir yanılgıya düşmüşüm.Bugünden tezi yok Hocaefendinin ülkeye dönmesi için bütün facebook gruplarına katılıcam.Hatta atatürk havalimanına geldiğinde ağaçlara çıkıp bayrak sallayacağım.

Canım türkiyem topraklarından fevkalade insanlar çıkartıyor.Mahsun Kırmızıgül herhalde hayatında Stanford'a gitse bu kadar komplike bir şekilde Hocaefendi'yi ak beyaz pür paklar içinde gösteremezdi.Emniyet teşkilatı, Türkiye cumhuriyetı karar vericileri,kamoyu vs. bugüne kadar ne kadar büyük bir yanılgı ve buhran içerisinde , senelerce bu kadar iyi bir "haci"yi ülkesinden topraklarınan,eşinden,kızından uzaklaştırmış.bu nasıl bir cehaletmiş.Utandım kendimden.

Emniyet teşkilatı zaten cemaatleşmeye sonuna kadar karşı, ancak Radikal islam ile cemaati aynı kefede gören ,harika anti-terör timleri olan bir kurum.Amerika zaten büyük şeytan,çocukları katlediyo,ülkelere özgürlük diye giriyo,petrol vs. diye çıkıyor falan falan filan diye gider bu.

Mutlaka gidilmesi lazım bu filme.Gidin görün;cehaletin, yozlaşmışlığın ne kadar güzel efektler ile insanlara yedirilmeye çalıştırıldığını anlayın.Ne kadar katı ve radikal iki insanın , filmin sonunda nasılda doğru yolu bulduğunu görün.düğün sahnesinde hacinin gözünden dökülen gözyaşların ne kadar beyazlaştırılıp insanların önüne koyulduğunu görün.Aynı Samanyolu tv de Hocaefendinin gözünden dökülen yaşlar gibi.Ne kadar da benzyior.Allahın işi işte.

Hattaa ve hatta Hocaefendi Teşkilat dosta güven, radikal islama korku salma rolünü nezarethane içinde bile ne kadar da büyük sükun içinde ifa ediyor.Yeri gelicek , gecenin bu vakti sağa sola salalyan ben bile,hocaefendiden o müdür gibi ağzımdan tükürükler çıka çıka özür diliycem.

Oh, cemaatin kasasına benden 35 TL. girdi.Buyrun gani gani harcayın.Hayrılı olsun ülkemizede, 50 sene sonra nesiller boyunca Fetullah Efendimizi böyle ülkeye döndürdük,zulüm çektik diye "Türkiye iç politikası" derslerinde paragrafın son cümlelerinde de eğitim neferlerimize aşılarız.Bundan sonraki aşama Hükumetin Mahsun Kırmızıgül'e devlet sanatçısı ödülü verilmesi olmalı.Senelerdir milyonlarca insanın çektiği zulüm,özlem haykırışlarını bitliste meş minare şarkılarıyla insanların gözü önüne serdi.

Şimdi gelde sinirlenme ,nefes filiminin sonunda yerdeki adamı vuracakken tabancısını indiren üsteğmene.
Rahmetli bi 5 sene daha yaşasaydı bunlarda olmayacaktı ya.Uğraş dur şimdi.

balmorhea

Nefes filmine Soundtrack olmus The Winter şarkısının Sahipleri..

it s a man s man s man s world

pavorotti ile olan düeti harikadır.Kırım kırım adamı kıvırtır,sersemletir.

mars athletic club

Sakın satışçıların guler yuzune aldanmayın, iyicene tahhut altına aldırmadan kesınlıkle uye olmayın,sonra " bizimle alakası yok yonetım boyle uygun goruyor "deyıp sızı ortada bırakıyorlar.

6 mekanize piyade tugayı

Bitlis'in Tatvan ilçesine konuşlanmış iç Güvenlik Tugayıdır.2009 yılında 10.motorize Piyade tugayı olarak değişmiştir.
3 tane Kışlası vardır.Sorgun Kışlası bunların en büyüğüdür.Bütün Taburlar burada konuşlanmıştır.Van Gölü'nün kenarında nispeten güzel bir yere sahiptir.Kışın giden kısa dönem askerler "çoğunlukla" rahat bir askerlik geçirirler.Kısa Dönem askerlerin tamamı öncelikle burada acemi eğitimini tamamlarlar. Bahar aylarının başlaması ile Mekanize Taburlar Üs bölgelerine çıkarlar,burdaki arkadaşlar kuvvetle muhtemeledirki iç güvenlik operasyonlarında yer alırlar( kısa dönemler bu operasyonlarda yer almıyorlar ancak üs bölgelerine çıkan Kısa dönem askerler mevcuttur)

Çok büyüktür.Gecesi bitmez gecedir.Gölün kuzeyindeki dağlardan gelen o rüzgar,soğuk adamın ağzına sıçar.Kışın giden arkadaşlar,nöbet tutacak arkadaşlar,baştan peşin peşin Söyliyim: çokta güzel şeyler beklemiyor sizi.Onun haricinde genelde tabur ve bölük binalarının altındaki Lcd televizyonlardan Lig Tv,Power turk vs televizyonları bol bol seyredebilrisiniz.Hatta bi keresinde Fransız MCM kanalı açıktı, dumu olduydum, hemen akabinde " bu ne auuoomna goyıııım" diyerek değiştirdiler.

Rahva ovasındaki kışlası da mevcuttur ,eskiden KTM olarak kullanılan bu kışla, artık yukarda bahsettiğim Sorgun kışlasına taşınmıştır,çokta söze gerek yoktur.Allahın belası bi yerdir.Neyse.

Gel geleliiiiim Tugay Karargahın olduğu kışlayaaa...
Kısa dönem askerler ıcın soyluyorum.Sıçtınız.Sıçtınız.Sıçtınız.
Sımdıkı ruh halım burdakı kotuluklerı bahsetmeye yetmıyor.Tugay Karargah boluklerı zaten disiplin ve ekipman bakımından zayıf birliklerdir.Kötülüğün derecesinden bahsetmiycem,Ancak kötüdür işte.Merak etmeyein Elazığ KTM'yi aramazsınız ama burdan kurtulmak için Elazığ KTM'nin çarşaflarıyla yüzümü yıkarım dedirtir adama.ilk ayak bastığımda sağolsun dedelerimden bir tanesi: Cehenneme Hoş geldin! demişti, At yalanı ..iiyim inananı diye cevap vermiştim,Nede güzel göt oldum Allah yarrabi ya...

Lakin 15 metre onunde Carfur vardır,içinde Bereket döner,Pizzacı ve sineması, evet sineması mevcuttur.Nizamiyede nöbet tutarken o ayaz,soğuk, carfur onunde yürüyen inekler hayalini gördürtür adama.Pistir, düzensizdir, Rdmlik ler manyaklar bu bölüğe veririlir,Nedendir anlamazdım.Gidecek olanlara Allah yardımcısı olsun.

nöbetçinin türküsü

Kar fırtınası dindikten sonra, rüzgarın geldiği yöne dönüp, bi türkü patlatıcaksan başka şarkı aramayın.
Elinize sevglinizin soğuk metal yumuşaklıgını eldivenlerinizin içine aldığınızda ,Nöbettte geceleyiiiin Ses geliyor Dağlardannnn ... diye başlayın.Başka zaman söylenmez.

nefes

Koltuğa çakıldım kaldım, terledim, gözlerim karardı, nefes alıp verişim hızlandı,ayaklarımı ellerimi sıktım, dilim ıkı dişimin arasına sıkıştı kaldı, geri çıkardığımda ağzım kupkuruydu, kalbimin üstüne bir öküz oturdu kalkmadı o baskında, bağırıp yeterr dıye çıkmak istedim, ama çıkamadım. Çıksaydım ateş altında kalırdım.O salonda kalıp onlarla o cehennemi yaşamak istedim.Kafamı eydim ki isabet almıyım diye,boynumda bana Mehmet abi'nin aldığı muskayı aradım ki öpiyim diye ,bulamadım.Tüfeğimi alıyım dedim,sağımda annemi buldum, elleri dudaklarında ağlıyodu, soluma döndüm babamla mevzi alalım diye, gözleri kısık kısıktı tepkisizdi.Acaba o uzun geceden nefes alarak çıkıcaklarmı diye düşündüm? Nerde hani filmin başında sözünü ettikleri topçu desteği diye yakındım kendi kendime.Mete yüzbaşı heralde şoka girdi dememe kalmadan habercisi ile vurulmasını izledim.
Sadece izledim. Benimkisi sıkıntımı? Acı mı? korkumu? Hiçbirşey.Ne gördüyseniz, kitaplardan ne okuduysanız, dost meclislerinde ne dinlediyseniz; en saf,abartısız ,menfaat içermeyen şeklidir bu nefes. Biz sadece izliyoruz, kimimiz acısına acı katıyo, kimimiz militarist diyor, kimisi para kazandılar diyor. Desinler.Çok vardı benim gittiğim yerde; "sonuçta onlarda eziliyor,ya bence saçma bi konu " diye düşünüp gelen, sonra tezkere alıp çıktıktan sonra o lafları soyleyen haline beton duvar çarpmış insanlar...

Herkez zevk almaz bu filmden.Çok duygusal der; bilmezler o ranzalarda yatan Mehmetlerin bir sonraki sabah öncesi o geceyi nasıl geçirdiğini o mavı çarşaflarda.Nasıl hissedicekler nöbet tutarken o karda, fırtınada botlarının içindeki çift çorabın nasıl ıslak hissi verdiğini? Üzerlerine giydikleri o pançonun, kendilerinden önce bilmemkaçkez giyilmekten üzerine sinmiş kokuyu alsalar heralde facebooka günlerce ileti yazarlar.

Noldu? aslan kral komutan goygoycu mu çıktı dediklerinde;hissetmemişlerdir bir komutanın yanlızlığının bir askere nasıl yansıdığını,yansıtmamaya çalıştığını,Sorumluluk hissinin stresle ne hale geldiğini.Annesi konuşurken, telefonun ağzını kapıyıp yüzünü sıka sıka ağlayan askeri ne bilir bu küstah zübbeler? Er Ryan'da Tom Hanks şoka girince ama hakli bir sebebi vardır,onlar Amerikalıdır, yabancıdır,kollar bacaklar vardır sonuçta vahşicedir demi?
4 Saniyede; önce ağlayıp sonra yüzünü serbest bırakıp ağlamamaya çalışan asker, ajitasyondan başka birşey yapmıyodur onlara göre.

Telefonda bitti diyen Fulya'nın, telefon ucundaki o askere ,Pkk'lı doktordan daha fazla zarar verdiğini bu filmle bile anlamayanlara, Senin sayende rahat uyuyorum demi? diyenler eşlik eder yan mevzide."Emrettiğiniz gibi komutanım"diyen habercinin mutevazı gururunu," sen söleyince onayladınmı şimdi yani haha diye yorum haline getirirler forumda.

Filmi yapan, bu filmin seneryosuna kanları,canları,uykusuzulukları ile konu olan ve olacak her aslan yüreklinin allah yardımcısı olsun.Ellerine,gözlerine,yüreklerine sağlık. Mete yüzbaşı rolünü oynayan o Mavi gözlü adama helal olsun helal.inme ulan o dağdan,ölmede kal orda.Bırak bundan sonraki filmde yanına başka oyuncular gelsin.Bırak 33. .ncu dönem yedek subay adayları yanına çıksınlar askerliğe, istanbullu barmen,artvinli yumurtacı yanına gelsin senin askerliğe.

Filmin sonunda gördünüz demi; bedavaya lojmanlarda oturuyolar ,ucuza yemek yiyorlar, kebap halde yaşıyorlar demi o evlerde, ohhhhh.En güzel yerleri kapmış demi askeriye?Karabal karakoluda gördüğünüz gibi havadar,manzaralı yermiş değil mi?Durun siz söylemeden ben söyliyim;""ne uğraşıcaklar banka kredisi ile,oyak onlara veriyor herşeyi zaten!!

Aşkların küçük geldiği büyük şehirlerde,top diye oynanan karın bu yerlerde nasıl mezar olduğunu Orhan Astsubaya, Nefes bütün sadeliği ile ortaya koymuş.

Fazla kaptırdım,fazla giydirdim biliyorum ama; Lütfen gidin bu filme( Diğer tarafa sesleniyorum). Sınıra sevkiyat yapıldı,mehmetçik pkk'ya göz açtırmıyor diye haber olan olayların,gerçek halini, en kahramancasını,en saf korkulu halini görün.

Üniversiteye ilk başladığım senenin başında Hakan Evrensel'in kitabını almıştım.O kadar gaza gelmiştimki,adama günlerce mail atıp soru sormuştum.Onunda ellerine sağlık, yapanlarında,oyuncularında, O tahtalı dağına eşya çıkartan katırlarında yüreğine sağlık.

Bu adamların yaptığının yarısı kadar bile askerlik yapmamış biri olarak,askerde günlerce uykusuz kaldığım için hergün küfür eden biri olarak,buzun üstünde savcı gibi kayıp düşünce birde günde 8 saat nöbete ana avrat küfr sallayan Tatvan'ın gökyüzünden akan kara hergün beddualar yağdıran biri olarak,bütün kötü sözlerimi geri alıyorum.Ben günlerce tugayın bahçesinde boyum kadar kar temizleyeme razıyım.Yeterki o köpekler çıkartamasınlar aylarca burunlarını.

Gidin izleyin.
izledim,alışveriş merkezindeki ısıtıcı ufolar anlamsız geldi,vitrindeki giysiler bi garip kaçtı gözüme.
Dağdaki o mehtmetlerin nefeslerine nefes,yüreklerine dua katın.

tatvan

Askerlik yapıtğım yerdir.Civar illere göre gayet gelişmiştir.Bi daha gidermiyim , gitmem heralde..
çok pis menemen yaparlar ki allahım yarabbim askerlik hayatımı renklendiren tek şeydir..

15 ekim 2008 ilker başbuğ un basın açıklaması

Osmanlıların 1912 yılında Makedonya'yı kaybetmelerinin ardından daha sonra Kurtuluş savaşında Türk Ordusunu manevi yönden destekliyecek olan Halide Edip Adıvar bir gazete makalesinde şöyle demiş:" Padişahım! Türk olduğunu idrak eden her ferdin yanlız alnı değil ruhuda yerlerde sürünüyor. "

Başınızın nereye deydiğini bilmiyorum ama sizi ayağa kaldıranlar tenis veya golf oynayarak değil,ironi yapıp şerbet olarak adlandırdığınız mertebeye ulaşmak için birbirleri ile yarışarak Cumhuriyeti bugünlere getirdiler.

Sıfatlarını ağzımdan aldığınız, Geleceği parlak bu yazarları okumak yerine,şehit olduktan sonra "hesap sorulan" ülkenin tarihini biraz daha okursanız,müreffeh yarınlara incinmiş maneviyatınızın yeniden güvenle tesis olduğunu görüp, güvenle bakabilirsiniz.

15 ekim 2008 ilker başbuğ un basın açıklaması

Yazdıklarım başlıkla ilintili olmakla beraber,tüm sözlükten şimdiden bu fikir istişaremin ,aynı şekilde formata aykırı olmasına rağmen kabulunu canı yürekten istiyorum.

Yazılan doğru analizleri kabul etmem , edepsiz tanımının açıklamasını şahsi menfaatleri doğrltusunda değiştirip ,düğün halayında havaya ,etrafa magandavari tavırlarla silah sıkan insanlar gibi çevresindekilere yönelten insanlarla hemfikir olduğum manasına gelmemektedir.Edepsiz kelimesi utanılacak işleri sıkılmadan yapan utanmaz,sıkılmaz,terbiyesiz insanlar için kullanılır.Kahramanımızın edepsiz olarak tanımladığı şeyler, benim 4 sene boyunca, günlerdir "fevkalade"; biçimde itinayla yazı yazdığı yerlerde ,yaşayıp gördüklerimi buraya aktarmamdır( olağanüstü bir şey olarak yaptığımdan değil yalnızca kahramanın ince eleyip sık dokumasındaki motifliğe bir katkıdada ben bulunmak istedim) Şayet kendisi bu yerlerde haritada isimlerini okumasının haricinde birfiil bir şeyler yaşadıysa( lütfen beni düzeltmekte sakın ve asla geç kalmasın ) sözümü kesip oturur,yaşarken kaçıncı yuzyılda yaşamıştır diye kendi kendime düşünürüm.Lakin durum tersiyse kendisi “Ukalalığın en parlak örneğini , kahramanının kendisi olduğu kısa metrajlı filmini bize sunmaktan geri kalmamaktadır.

Kendisi kelimeleri ve imla kurallarını kullanmaktaki hassasiyet ve dikkatini ,yazdıklarımı okurkende gösterememiş olacakki, Beraberliğe pek ihtiyaç duyulmayan diye bir ifade kullanmadığımı ,yazdıklarımda kı açığı ararken kaçırmış olsa gerek.Ancak kendisine yardımcı olmayı ,yazdıklarımdan celallenmiş bir insan olması nedeni ile bir borç biliyor ve açıklamalarımı daha anlaşılması kolay hale getiriyorum.Benim açıklamaya çalışıpta kendisinin “beraberliğe pek de ihtiyaç duyulmayan günler” olarak formulüze ettiği zamanlar ülkede dış mihraplar tarafından ateşlenen çatışma veya mücadelenin yoğunluklu biçimde yaşanmadığı günlerdir.Bir ülkede her zaman diplomatik,siyasi vs mücadele vardır ve muhakkaktır ki her zaman beraberliğe ihtiyaç vardır ancak mevzu bahis günler bugün Güneydoğu’da yaşanan düşük yoğunluklu çatışmalardır.30 sene önce Kıbrıs’ta yaşanmış yüksek yoğunluklu savaştır.Maalesef bazı terimleri kullanmam,biraz daha fazla bilgi öğrenmek isteyip,biraz daha biraz daha fazla ayrıntı isteyen yazarlarımız sayesindedir.
Dolayısı ile bu şekilde yazısına giriş yaptığı biçimle, yazdıklarımı anlamamazlığını ve anlamamakta ısrar ettiğini,ısrarında da kararlı olduğunu en başlarda bize göstermektedir.

Sorduğu sorular doğrultusunda cevap veriyorum;Bundan 5 yıl öncesinde değil ama 1991-1993 yılları arasında Doğu vilayetlerinde yürütülen terörle mücadelede, büyük merakla araştırdığınız Ordunun kendi içindeki suçluları bulup bunları kendi yöntemleri ile ( görevden alma,başka bir bölgede görevlendirilme ) cezalandırmalar mevcuttur..Ancak vakti zamanında vuku bulan bu olaylar dönemin “olağanüstülüğünden kaynaklanan OHAL durumu sebebi ile” kamoyuna ifşa edilmememsine rağmen aynı şelilde kurum içi yaranın kapatılması yoluna gidilmiştir. Bunları yapanlar marjinal gruplar değil yine bu orduda görev alan karar vericileridi.Ancak yine vakti zamanında bunları marjinal düzeyde eleştiren marjinal gruplar bölücülere hizmet eden siyasi parti ,basın yayın organlarından başkası değildi.Gelinen 17 yıllık süreç içersinde bahsettiğim taraflara ait yayın organları ve partiler öyle bir vücut bulmuşturki, ülkemin güzel ve derin hafızaya sahip insanları sanki ilk defa yapılan eleştirilermiş gibi,yaşasın artık herkez şeffaf olacak edalarında sevinmiş ve bunu görmezden gelmişlerdir. Daha da somut bir belge isteniyorsa Genelkurmay askeri mahkeme arşivlerinde bulunmaktadır,ancak sanmıyorum ki,nefsinizin tatmini amacı ile size bu dökümanlar yada “somut kanıt”lar verilsin.Yine aynı belgelerde ( hatta belgeler ihtiyaç olacağını sanmıyorum google’dan rahatlıkla bakılabilir) değil yakın zamanda bir iki,90lı yılların ortalarından itibaren binbaşı,albay ve general seviyesinde onlarca usulsüzlük yapan muvazzaflar askeri mahkemelerce cezalandırılmıştır.Zannediyorum bu gerçek ya gecenin biri olması nedeni ile,yada biraz araştırmadaki zaaf nedeni ile gözünüzden kaçmıştır.

Bakın, 8oli yılların sonuna doğru artmaya başlayan PKK ile mücadelede 90lı yılların sonuna doğru gerçektende büyük bir başarı kazanılmıştır. Bölücü başının ve yönetici kadrosunda yakalanması ile bu süreç iyicene hızlanmıştır.Ancak eleştirilere konu olan ve 2000li yılların başında yeniden artışa geçen PKK ile mücadelede asıl eleştirilende bitme noktasından buraya kadar gelen süreçte kimlerin suçlu,yada parmağı olduğudur.

Doğaldır ki, 90lı yıllarda bugünkü doz ve renkte eleştiri yoktu.Çünkü terörle mücadelede dağdaki teröristlerin öldürülmesi ile bu mevzunun kapanacağı zannediliyordu.Sonrada sonraya dağa çıkmanın önünün kesilmesinin önemi anlaşılınca şeffaflaşma moda olmuş ve “ah keşke yıllar öncesinden de bunları hesap sorsaydık” denmeye başlamıştır.Yoksa sanmıyorum ki kimse Yeşil Bereliler’in Vietnam’daki gayri nizami savaştaki başarı yada başarısızlığını tartışmak için bu şekilde heves etsin.

Sükunet zamanı yukarda açıkladığım gibi ülkenin direk yada dolaylı olarak bir çatışma içersinde olmadığı dönemlerdir kastettiğim.Doğaldır ki her zaman bir bölünme ve Pkk tehdidi altındayız ancak bu mücadelenin bu kadar yoğun ve sıcak bir biçimde olduğu dönemlerde , mücadele edilen örgütü direk,dolaylı,maddi veya manevi olarak destekleyen organ ve yazarların hesap sorma kisvesi altında ,mevzu bahis olaylarla hiçbir alakası olmamasına rağmen, bu palavrayı ordunun bir Başarsızlığı gibi göstermeyi hesap sormak olarak algılayan ve cevap bekleyen yazarlarımız varsa, zannediyorum Fantezilerinde hayal ettikleri yer Fransa veya Belçikadır.

Olağanüstü kötü koşulların olması veya “fevkalade olağandışı şartlarda yaşanılması” bölgenin ve devletin ihtiyacı sebebi ile tesis etmiş olduğu Olağanüstülüğe güvenmemeniz manasında gelmemelidir.Şu yaşadığımız günlerde mücadele eden askerlerin,orda bu mücadelenin en önünde yer alan insanların ve geçmişte bu mücadelede başarı kazanmış insanların yakındıkları konunun başında güvenlik güçlerinin ve kolluk kuvvetlerinin yeniden OHAL dönemindeki yetkileri istediği gerçeğini ,yazılan yazılardaki yanlışlıkları düşünmek yerine bu gerçeği görmeye ayırsaydınız,zannediyorum güven duygunuz hassas bir biçimde yeniden tesis edildiğini en kısa zamanda görecektiniz.

Maç sonucu yapılan eleştiri ile 30 küsur şehidin hesabının sorulmasındaki ve bu sorgulamanın yer,zaman,biçim ve tarzını farkının mukayesesini ,hayal edemediğim bir inat ile hala algılayamayanlar, bu millete karşı “en haddini aşmış biçimde” saygısızlık ettiğinin farkında değillerdir.

Son olarak ,eminimki herkes bu ülkede nasıl daha az kan dökülürün hesabını yapmakta,bunun için yollar aramakta ve çözümler getirmektedir.Ancak sabahlara kadar kafa patlatılsa dahi,golf oynansa dahi bu kafa patlatmaların ne yönde ve nasıl olduğu çok çok daha önemlidir.Şehitlerimiz, zannediyorum sözlükte yazı yazmak ile yıllarca mücadele ettikten ve edicek olduğunu bilerek “ hatalı bir durumda, yanlış zamanda ve olmaması gereken biçimde “golf oynayan insanların farkındalığının bilincinde olarak şahadete ermişlerdir.

15 ekim 2008 ilker başbuğ un basın açıklaması

Demokratik hiçbir ülkede hiçbir kurum yokturki; halkına hizmet görevini,hesap verme görevini bir kenara itip, egolarının tatmini amacıyla hasımlarına hesap sorsun,eleştrilere sert yanıt versin.Ancak demokrasi ve demokratlığın bu yumuşak karnını bir zaaf olarak kullanmaya çalışanlara "demokrasiye uygun" gerekli cevabın sabır ve sükunetle verilmesinden bihaber olan insanlara,hakkı olan cevabı kamoyuna bu şekilde tezahür etmiştir.Gerekli olan budur,cevapda en şekline uygun biçimde verilmiştir.

Öncelikli soru soranlara cevabım; Çok fazla değil yakın tarihimiz açılıp okunmalıdır ki,kendi ordusunun görevini kendi güvenliğini korumakla mükellef olduğuna inanmayan,bilakis kendi varlığına tehdit olarak algılayan envayi çeşit "halk kahramanları" ile doludur.Telaffuz edilen yada edilmeyen mevzu bahis şahıslarda bu halk kahramanlarından feyz almış" özgürlük savaşçılarının avukatlarından" başkası değildir.

Orduyu eleştirmek,yıpranmış eskimiş kollarını kesip yerlerine daha yenilerini gelmesinin temennisi amacıyla görüşlerde bulunmak ( vakti zamanında Mustafa Kemal'in buhranlı zamanlarda usulüne uygun biçimde yaptığı gibi ) ,bunun aksini ordunun menfaatinedir diyenlere inanmak,bu ülkenin ordusuna yapılacak en büyük kötülüktür.

Beraberliğe ihtiyaç olduğunu bir-iki milyon kez duyanlar yazıktir ki; Ülkenin genelkurmay başkanına çıkıp kendi medyasına "bölücülere destek vermeyin"deyip 1 haftada bilmemkaç küsür insanın şehit olmasından sonra söylendiğinde diyerlerinden ne farklı olarak söylendiğinin farkında değildirler.

Sükunet zamanında yapılan haklı ve doğru eleştrilere ,bir tarafın işine yaramayan eleştrilere zannediyorum kimsenin diyeceği birşey yoktur, böyle zamanlarda yapılan .sözkonusu halının altına örtbas edilen eleştrilerin temizlenmeyişi, yine buhranlı zamanlarda ona destek olan halk tarafından en sert biçimde eleştirilir.Ancak kendini bilen bir ordu bu sert eleştrilere gerek kalmadan kendi içinde kanayan parmağı,koldan itibaren keserek bu yarayı kapamasını bilir.Emekli Deniz kuvvetleri komutanının,albayların yolsuzluk vs .nedenlerle barış zamanında yargılanışı buna en saf ve temiz şekilde emsaldir.

Ancak sözlüğümüzde Estonya maçında kaybedilen 2 puanla 1 haftada kaybedilen 30küsür vatan evladının mukayesesini ve 2 durum arasındaki vahameti anlayamayan,idrak edemeyen "tam ehliyetsizler" zannediyorum yine mukayese eksikliklerini ,başkalarını ehliyetsiz olarak adlandırırkende acizlik derecesine varacak şekilde gün ışığına çıkartmaktadırlar.

TSK'nın gücünü,parasını,kudretini bu halktan,bu halkın verdiği vergilerden ve yasalardan aldığı gerçeği her "aklı selim" insan tarafından kabul görmekle birlikte, bazı olağanüstü durumlarda olağanüstü tedbirlere başvurmak ,"olağan üstü insanların her çabayı olağanüstü biçimde orduyu yıpratmak çabasında olan varlıkların" olduğu coğrafyada ve ortamda hiçte olağanüstü değildir.Aksini düşünen insanlar Milli Mücadele dönemini ve Nutuk'u hazmederek okumalıdırlar.

Bu durumda bu ülkenin orduya ihtyiacı olmamdığını söyleyenler,bir zamanlar bölücülerin Bu ülkenin evlatlarına yaptıkları işkence biçimlerini görmezden gelerek ,Ülkeyi iSviçre ile aynı konumada olduğunu hayal edenler açıktır ki "fantazi dünyasının" tam merkezinde olduğunun farkında değillerdir.

Bu yazılanlardan sonra ,şayet bu ülke demokratikleşme,ordunun eleştirilmesi,insan hakları kisvesi altında bölünecekse,kimse kusura bakmasın demokrat bir insan olmadığımı açık bir şekilde beyan ediyorum.

15 ekim 2008 ilker başbuğ un basın açıklaması

Kendi Ordusuna Düşman Olan Milletimin Hain insanları;

ilker Başbuğ'un o sözleri Taraf gazetesine değil,Taraf gazatesi ve onun Fırsatçılığını, haince fırsat kollamacılığını, bu alçaklığa eşlik edici yazılar yazan,düşünen ve hayata geçiren sözlük yazarları gibi olan tarafını şaşırmış tüm "taraflı" insanlara Söylenmiştir!

iki Dilde konuşucam; Hayvanca anlayanlara Hayvanca ,insanca anlayanlara insanca.

1)Hiç kimse bu olayda TSK'nın ufacık zaafiyetinin olmadığını savunmuyor.Hiçkimse O görüntülerin haber kanallarına sızmasında bir hata olmadığını,bir kontrolsüzlük olmadığını, daha iyi olunamıycağını Asla ve asla savunmuyor.Bu insanların savundukları ,"Herkeze Anlayacağı Dilden Konuşmaktır".

Bu Zamana kadar Genelkurmay onlarca defa,Zamanın birlik ve destek zamanının olduğu,Bölücülerin işine yarayacak her aktivitenin kararvericiler tarafından iyi saptanıp engellenmesi gerektiğini beyaan etmiştir.işte tüm bunlara rağmen Dağlıca ve Aktütün olaylarından sonra ,burda Şuursuzca yazı yazan insanların ağabey ve ablalarının faaliyetlerinin ,meydana gelen üzücü tabloyu biraz daha renklendirmek istemesi üzerene yapılan bu açıklama Herkezi,herşeyi yerli yerine oturtmuş,taraflıyı tarafsızı,Bize emir veremezler Diyen Tarafları Herkeze gereken gediği oturtmuştur.Benim gibi düşünen hiç kimsenin en ufak şüpehsi olmasın.

Bu şekilde devam edicek olan "Tarafa taraf olmuş " bireylerin,grupların,örgütlerin Cami duvarına işemekteki ısrarcılığının bedellerini ,işedikleri pisliği şakır şakrı içtirecek insanlar hiiç zaman kaybetmeksizin bunu yapmak için sabırsızlanmaktadırlar.

2) Şimdi Hayvanlara Sesleniyorum

Siz bir kopyasınız Kopya! Milli Mücadele döneminde sizin dedeleriniz nineleriniz de böyle yapmıştı.Ama O zaman bir toplu iğne bile üreticek gücü olmayan Ülkem,onlara papuç bırakmadıysa,şimdiki varavarakekoha vara lara bir çakıl taşı bile bırakmaz.

Ulan dağda bayırda insanlıktan bi haberken,Şimdimi Demokratlık,insan Hakları,Bazın özgürlüğü aklınıza geldi? Şimdimi Masaya vurulan yumruk içinize Mıh dedi işledi?

Eh bir Hainoğlu hain ,bizimde içimize girmiş ,hasbelkader o görüntüleri sızdırmış.Bu ülkenin Gururlu ordusu ,o hatayıda aynı onurla kabul edip ,temizlicek kadarda cesaretli ve kararlıdır.
Sizin yazdığınız o ironi,mizansen laflar,Onların Hepsi O televizyonda izlediğiniz ,resimlerini gördüğünüz,Milli Maçlarda 1 dakikalık saygı duruşunda durduğunuz Şehitlerin Kemiklerini Sızlatıyor.

Aman efendim doğruyudamı sölemiycez ihaml var işte,Oyle kabadayılıkla olmuyor işte...
Tarafınızdaki Kekolar size öğretmedimi: Her doğru her yerde söylenmez diye? Size öğretmedilermi ihaml varsa o ihmal yine o kırılan kolun içinde böyle buhranlı zamanda sessizce halledilir,sonra derdiniz varsa paylaşılır? Sizin atalarınız size anlatmadımı Hayvan gibi konuştuğunuz için size böyle Masaya vurulan yumrukla cevap verildiğini?

Ne dedi biliyomusunuz O açıklamada : Bayrak Tepede şehit olan askerlerin sorumluları sadece Ordaki PKK lılar değil,O bokun laciverti olan Sizlersiniz aynı zamanda! Sizlersiniz diyorum ,kim olduklarını Yukarda bol bol görürsünüz,sadece sağ alt köşedeki ismine bakın yeter!

Yazın Yazın.Mizansenler üretin,harika dokundurmalar yapın,Hadi ordan ancak kuru sıkısın gibilerinden "Maddelendirmeler "de bulunun.Size Yemin ediyorum hiçbirinizin elle tutulacak yeri,şu ülkede yatacak Mezarı yok! Siz şimdi Kim bu ülkücü diyeceksiniz? Hiç alakam olmamamsına rağmen o işlerle, Ülkesini seven ,Dur bakıyım acaba Duyarlı yazarlar ne yazmış diye sözlüe giripte ,Karşısında Brütüs Ordusuna rastlayan bir insanım.

Son Sözüm Şudur.Paşam Açık açık söyledi;Akmış ve Akacak Kandan Sizde SOrumlusunuz!

avasin

Kuzey ırak'taki 7-8 köpek yuvasından biri. PKK kampı.

kan uykusu

nedenini anlayamadığım biçimde bu belgeselde gayetde birlik içinde gözüken insanlar,Osman Pamukoğlu parti kurupda Aktütüne saldırı olunca, 10 ekim gecesi Siyaset meydanı ve 32.gün programlarına ayrı ayrı çıkan Pamukoğlu ve erdal sarızeybek farklı bir tututm sergilemiştir.Aslında tam olarak şöyle izah etmeliyim;32.gun de ve benzeri programlarda Osman Paşa'ya "erdal zarızeybek de şöyle şöyle dedi ( Osman paşayı onaylarcasına ) " dediklerinde efendim 28 taburumdan sadece 1 tabur komutanımdı,ne dediği o kadar da beni bağlamaz deyince dumur olduğum durum.

3 ekim 2008 aktütün karakoluna pkk saldırısı

Canım türkiyemin balık hafızalı insanları;

Neresinden başlasamda birilerine birşeyler giydirsem diye düşünüyorum ama öncelikle duygusal davranıp su üstüne çıkan üzüntülerimi buraya yazarak kırılan kol içinde kalan yeni dışarıya vurmıycam.Ne kadar çetrefilli cümleler ,ne kadar gerçekçi yorumlar analizler yapsak,yapılsada bu yapılanlar hariçten gazel okumaktan başka birşey olmadığı ap açık aşıkar ( sözüm orda veya dolaylı olarak görev almış,ve acısı ateşin düştüğü yerdeki inanların dışınadır,söylemek isterim).Hiç öyle bende giderim ,asasrım keserim demiycem.Oraya gidipde Ölemyi istemek bile mangal gibi yürek ister.Elbetteki her türk genci gibi sıram geldiğinde ( 42 gün sonra gelicek ) bende görev alıcam, sıramı savıcam ,Ama bu efeler sözü bırakıp sessiz sedasız vatanlarını korumuşlardır.iŞte sözün bittiği an,istersen dünyanın en güzel hatipi gelsin ne kadar mükemmel şekilde bunu resmedebilir? Ruhları Şaad olsun.

Gelelim asıl mevzu bahsimize.Bu ülke yıllardan beri Terörle ,her alanda "mücadele ediyor"bu mücadelede bilinirmiki Kaç tane Aktütünler'e saldırıldı,Kaç tane efeler grubundan yiğitler toprağa düştü? Bu kadar tepki verilmesi için, illa "sayın" başbakanımıza söylediği zaman "ne 15 mi ? diye tepki vericek kadar büyük acıyımı beklemek gerekirdi?
Siyasi kanat,Muhalefeti iktidarı; Siz'in bu ülkenin yüzüne bakıcak gururunuz yok! Senelerdir götünüzü kaldırıpda,Ankara'da bu işi bitirmeye kalkışmadıysanız sizin bu 17 şehitin 1'ine bile ağlamaya vicadnınız yoktur! Çünkü bunu ankaradan bitirmek yerine,O meclisteki köpekleri niyetlerinize alet ederek Bu şehitlerin verilmesine Siz sebep oldunuz,bırakın Genelkurmay'ı suçlamayı, Bırakın Karakol'un coğrafi koşullarından kaynaklanan zaafiyeti?

Siz değilmiydiniz 17Tane aslanı şehit edenlere karşı mücadele edenleri mafyadır diye içeri atan? Niye ağlıyorsunuz? Neye hangi hakla yuh diyenlere "Ne diyorsun sen "diye hezeyan ediyorsunuz? Apo köpeğinin imralı'da logar kapağının sesinden rahatsız olur diye daha ihtimam göstereceğinize derme çatma çadırda kalan insanlardı bu 17 şehit insan,Şimdimi Bedelini ödettireceğiniz aklınıza geldi? Deniz Fenerinde adınızı aklamak yerine, köpeği olduğunuz amerikayı ikna için hiç değilse ikinci bir köpeği olduğunuz Fetullahı kullansaydınız da sınır ötesine adam gibi zamanında gidilseydi.Yazıksınız Yazık .Kahroluyorum bunları düşündükçe.Elin gavuru tek askeri esir alındı die 7 cihanı birbirine katar,Atasözlerine gücü kuvveti konu olmuş Türklerin siyasileride nedense ankara'nın dışına çıkınca sadece Protesto eder.

Bütün bunları bile bile ölüme giden insanlar varya,o insalar daha bi yüceliyor bu adi herifler boğazlarına kadar boka battıkça!Ha birde şunuda söyliyim; Bütün bunlarda sadece siayasilerin değil,Benim yada benim gibi düşünen insanlarında suçu vardır.Kaçaktır ucuzdur diye Kaçak alkol,sigara alan, bunlarun paralarının bize kurşun olarak gelceğini bile bile yinede aynı haltı yiyenler!Kimseyi bilmem ama ben kendimdem bunları yaptım diye utanıyorum,yaptıklarımın sadece Klavye delikanlılığı olduğunu görünce burda yazı yazmaya yüzüm bile kalmıyor.

Aklımızı Başımıza alalım.Ağlamakla bu işler çözülmüyor.
Hepimizin Başı sağolsun.

expeditors

Sloganı çok çok daha gariptir.Tam olarak hatırlayamamakla birlikte ; sizin için ne kadar uzağa gideceğimize inanamayacaksınız yada şaşıracaksınız gibisinden olan Amerikan menşei lojistik firması.Daha çok hava kargo bölümü kullanılmaktadır.

ayhan sicimoğlu

rahatsız .
Dün gece saba tümer'in programına konuk olduğunda,adam otururken bile top gibi saba tümer'le oynamıştır.Yemekleri,seyahat düşkünlüğü ve perküsyondaki ustalığına bi diyeceğim yok,ama izlediğim programlarda kadınları elde etme sanatını adeta,kovuğundan çıkarsa fena olur modundaki yılan gibi gözlerinin içinde gördüğüm şahsiyet.
Öyle bi hastasıyız diyorki,dümdüz kelime işte ama bi güzel söylüyor.Bir programda Sicilya'da şarap experleri ile program yapmıştı,akıcı ,italyancası yuh dedirtmişti,meyerse 5 sene Roma'da yaşamış.
Canlı Yayındaki programda bilmemne yayınlarındaki bilmemne kitabını aradığını,bulana elleri ile yemek yemek yapacağını ,5 dakka sonra sahne aldığı klüpte 4 ay bedava giriş vereceğini,10 dakıka sonrada üstüne bedava içki ekleyen hasta adam.Ama yinede hastasıyız.