bugün

15 ekim 2008 ilker başbuğ un basın açıklaması

Demokratik hiçbir ülkede hiçbir kurum yokturki; halkına hizmet görevini,hesap verme görevini bir kenara itip, egolarının tatmini amacıyla hasımlarına hesap sorsun,eleştrilere sert yanıt versin.Ancak demokrasi ve demokratlığın bu yumuşak karnını bir zaaf olarak kullanmaya çalışanlara "demokrasiye uygun" gerekli cevabın sabır ve sükunetle verilmesinden bihaber olan insanlara,hakkı olan cevabı kamoyuna bu şekilde tezahür etmiştir.Gerekli olan budur,cevapda en şekline uygun biçimde verilmiştir.

Öncelikli soru soranlara cevabım; Çok fazla değil yakın tarihimiz açılıp okunmalıdır ki,kendi ordusunun görevini kendi güvenliğini korumakla mükellef olduğuna inanmayan,bilakis kendi varlığına tehdit olarak algılayan envayi çeşit "halk kahramanları" ile doludur.Telaffuz edilen yada edilmeyen mevzu bahis şahıslarda bu halk kahramanlarından feyz almış" özgürlük savaşçılarının avukatlarından" başkası değildir.

Orduyu eleştirmek,yıpranmış eskimiş kollarını kesip yerlerine daha yenilerini gelmesinin temennisi amacıyla görüşlerde bulunmak ( vakti zamanında Mustafa Kemal'in buhranlı zamanlarda usulüne uygun biçimde yaptığı gibi ) ,bunun aksini ordunun menfaatinedir diyenlere inanmak,bu ülkenin ordusuna yapılacak en büyük kötülüktür.

Beraberliğe ihtiyaç olduğunu bir-iki milyon kez duyanlar yazıktir ki; Ülkenin genelkurmay başkanına çıkıp kendi medyasına "bölücülere destek vermeyin"deyip 1 haftada bilmemkaç küsür insanın şehit olmasından sonra söylendiğinde diyerlerinden ne farklı olarak söylendiğinin farkında değildirler.

Sükunet zamanında yapılan haklı ve doğru eleştrilere ,bir tarafın işine yaramayan eleştrilere zannediyorum kimsenin diyeceği birşey yoktur, böyle zamanlarda yapılan .sözkonusu halının altına örtbas edilen eleştrilerin temizlenmeyişi, yine buhranlı zamanlarda ona destek olan halk tarafından en sert biçimde eleştirilir.Ancak kendini bilen bir ordu bu sert eleştrilere gerek kalmadan kendi içinde kanayan parmağı,koldan itibaren keserek bu yarayı kapamasını bilir.Emekli Deniz kuvvetleri komutanının,albayların yolsuzluk vs .nedenlerle barış zamanında yargılanışı buna en saf ve temiz şekilde emsaldir.

Ancak sözlüğümüzde Estonya maçında kaybedilen 2 puanla 1 haftada kaybedilen 30küsür vatan evladının mukayesesini ve 2 durum arasındaki vahameti anlayamayan,idrak edemeyen "tam ehliyetsizler" zannediyorum yine mukayese eksikliklerini ,başkalarını ehliyetsiz olarak adlandırırkende acizlik derecesine varacak şekilde gün ışığına çıkartmaktadırlar.

TSK'nın gücünü,parasını,kudretini bu halktan,bu halkın verdiği vergilerden ve yasalardan aldığı gerçeği her "aklı selim" insan tarafından kabul görmekle birlikte, bazı olağanüstü durumlarda olağanüstü tedbirlere başvurmak ,"olağan üstü insanların her çabayı olağanüstü biçimde orduyu yıpratmak çabasında olan varlıkların" olduğu coğrafyada ve ortamda hiçte olağanüstü değildir.Aksini düşünen insanlar Milli Mücadele dönemini ve Nutuk'u hazmederek okumalıdırlar.

Bu durumda bu ülkenin orduya ihtyiacı olmamdığını söyleyenler,bir zamanlar bölücülerin Bu ülkenin evlatlarına yaptıkları işkence biçimlerini görmezden gelerek ,Ülkeyi iSviçre ile aynı konumada olduğunu hayal edenler açıktır ki "fantazi dünyasının" tam merkezinde olduğunun farkında değillerdir.

Bu yazılanlardan sonra ,şayet bu ülke demokratikleşme,ordunun eleştirilmesi,insan hakları kisvesi altında bölünecekse,kimse kusura bakmasın demokrat bir insan olmadığımı açık bir şekilde beyan ediyorum.