bugün
- yazarların en sevdikleri diziler10
- en ilginç bilgiler9
- hafta içi avm kafelerinde oturan menopoz karılar10
- dünyanın en güzel kızıyla karşılaşmak8
- albay kemal23
- kemalistler 15 temmuzda ne yapıyordu16
- kadir mısıroğlu mezarı18
- icardi190541
- sözlük yazarları beni tahrik etmiyor8
- en sevmediğiniz sözlük yazarları11
- kendini bir görsel ile anlat9
- meral akşener15
- ankarayı sel aldı25
- haysenin1210
- ey müslümanlar inananlar haydi cumaya allah yoluna8
- eksi ruyalar için diktiğim tulum12
- sarılma ihtiyacı10
- bursa8
- gizli samyel22
- evlendikten sonra çok daha iyisiyle karşılaşmak14
- kocasına kahvaltı hazırlamayan kadın kusurludur13
- uludağ sözlük aktrollerinin uçurulması9
- içinde hiç'a harfi geçmeyen bir cümle yazınü19
- fethullah gülen8
- aşkım ben hiç osurmuyorum bizde genetik diyen kız14
- güçlü kadınların ortak özellikleri22
- okula gidiyorum sözlük10
- gay olanları toplum niye sevmiyor12
- yazarların cinsel tercihi15
- hangi sözlükçüyü dövmek istersiniz21
- peygamberlerin yahudi olması9
- zalbert ramstein18
- herkesle iyi geçinmek10
- bugün yaşadığınız en üzücü olay13
- anın görüntüsü11
- şanlıurfa da damattan istenilenler listesi15
- dini eleştirmeyi dün düşmanlığı ile bir tutmak8
- elini cebine atınca en az 5000 lira olmalı14
- karıncaları öldürmeden evden uzaklaştırma yöntemi15
- sokak ortasında ilişkiye giren muhafazakar çift22
- kablosuz sütyen20
- arkadaşlar sizce yakışıklı mıyım31
- müge anlı ile anadolu irfanı8
- seni allaha şikayet ediyorum erdoğan8
- meral akşener'in sarı saçları10
- 6 haziran 2024 meb ile ilgili skandal iddia25
- kuresel ikinma'nın sözlüğe dönüşü10
- estetikle 30 yaşına dönen teyze8
- belediye otobüsüne kaçak binme yöntemleri10
- türklere peygamber gönderilmemiş olması19
teoride öğretmenlere yüklenen misyon her ne kadar kutsal olsa da pratikte bu misyonun öğretmenler tarafından layıkıyla yerine getirilememesi sonucunda oluşan durumdur. şöyle ki;
mini mini birleri 5-6 yaşlarında** öğretmenlerine teslim ediyoruz. zihinleri yeni silinmiş banyo fayansı gibi tertemiz, pırıl pırıl. ne versen, ne öğretsen onu alacaklar ve neredeyse ergenlik çağlarının sonlarına kadar öğretmenlerinin ellerinde olacaklar. bir çoğu anasından babasından çok öğretmenini görecek... evet, bu açıdan bakıldığında öğretmenlerin üzerinde dev bir sorumluluk var. hakkaten kutsal meslek gibi... baya nesil nesil insan yetiştirip meydanlara salıyorlar...
ama bir de madalyonun diğer yüzü var. bir okul yıllarınıza gidin... herkesin okul yıllarından hatırladığı bir dayakçı hoca vardır. bunlar müdür yardımcısı falan olurlar genelde hatta... tabi okul ortamına çocuğunu "hocam eti senin kemiği benim" diye gönderen bir toplum olarak "ya bazen hak ediyorlar ama" gibi tepkiler verebilirsiniz. fakat aynı adamın okulda değil sokakta bir çocuğu tekme tokat dövdüğünü düşünün. "ya napıyosun kardeşim ?!" deyip araya girmez misiniz ? koskoca adam lan bu. nasıl hastalıklı bir egodur bacak kadar çocuğa ancak döverek laf anlatabiliyor. ben lisede, bayrak törenindeki saygı duruşunda güldü diye bütün okulun ve kız arkadaşının önünde dayak yiyen çocuk gördüm. al sana çocukluk travması...
başka bir örnek; sapık öğretmen mesela. kız öğrencilere musallat olan, el şakası yapan. her tahtaya kaldırdığında şöyle bir baştan aşağı süzen... o kız henüz ergenlik yaşılarını doldurmadan her tahtaya kalkışında o anlam veremediği bakışlara maruz kalıyor.
tamam bunlara uç örnekler diyebilirsiniz. ama okul yıllarınızda, hiç mi "ya hocam ben sesimi çıkarmadım arkdaş şeyaptı" falan diye durumu açıklamaya kalkarken boşu boşuna azar işitmediniz. hiç mi "ya bu hoca bana taktı" dediğiniz öğretmen olmadı. iki cümleyi bir araya getiremeyen ama sınavlarda en kazık soruları soran öğretmeniniz hiç mi olmadı. ya benim kendi cevap kağıdını okuyup 50 veren, sonra da "bu ismini yazmayan hangi geri zekalıysa gelsin alsın kağıdını" diyen öğretmenim oldu.bu olayı takiben 1 sene sonra da abisi dönemin il milli eğitim müdürü olduğu için ilin en yüksek puanlı anadolu lisesine tayin olan öğretmenim oldu. eee çok pardon da s*kerim böyle kutsal öğretmeni !!
dipnot: muhtemelen bu yazıyı okuyan bir takım genç ve idealist öğretmenler eksiyi basacaktır. onlar işlerini layıkıyla yapsınlar da bu yazıyı eksilesinler, sorun değil. ben de bir öğretmen çocuğuyum. baya baya öğretmenler odasında büyüdüm. hatta zengin, kodaman velilerin "ya bizim oğlanı geçiriver hoca" diye teklif ettikleri rüşvetleri kabul etmediler veya son zamanlarda kadrolaşan milli eğitim memurlarına ayak uydurup "inşallah maşallah" demediler diye oradan oraya sürülen öğretmenlerin çocuğuyum. zaten yukarıdaki yazı böyle cefakar öğretmenlere ithafen değildir. ama herkes de mahmut hoca değil ne yazık ki...
mini mini birleri 5-6 yaşlarında** öğretmenlerine teslim ediyoruz. zihinleri yeni silinmiş banyo fayansı gibi tertemiz, pırıl pırıl. ne versen, ne öğretsen onu alacaklar ve neredeyse ergenlik çağlarının sonlarına kadar öğretmenlerinin ellerinde olacaklar. bir çoğu anasından babasından çok öğretmenini görecek... evet, bu açıdan bakıldığında öğretmenlerin üzerinde dev bir sorumluluk var. hakkaten kutsal meslek gibi... baya nesil nesil insan yetiştirip meydanlara salıyorlar...
ama bir de madalyonun diğer yüzü var. bir okul yıllarınıza gidin... herkesin okul yıllarından hatırladığı bir dayakçı hoca vardır. bunlar müdür yardımcısı falan olurlar genelde hatta... tabi okul ortamına çocuğunu "hocam eti senin kemiği benim" diye gönderen bir toplum olarak "ya bazen hak ediyorlar ama" gibi tepkiler verebilirsiniz. fakat aynı adamın okulda değil sokakta bir çocuğu tekme tokat dövdüğünü düşünün. "ya napıyosun kardeşim ?!" deyip araya girmez misiniz ? koskoca adam lan bu. nasıl hastalıklı bir egodur bacak kadar çocuğa ancak döverek laf anlatabiliyor. ben lisede, bayrak törenindeki saygı duruşunda güldü diye bütün okulun ve kız arkadaşının önünde dayak yiyen çocuk gördüm. al sana çocukluk travması...
başka bir örnek; sapık öğretmen mesela. kız öğrencilere musallat olan, el şakası yapan. her tahtaya kaldırdığında şöyle bir baştan aşağı süzen... o kız henüz ergenlik yaşılarını doldurmadan her tahtaya kalkışında o anlam veremediği bakışlara maruz kalıyor.
tamam bunlara uç örnekler diyebilirsiniz. ama okul yıllarınızda, hiç mi "ya hocam ben sesimi çıkarmadım arkdaş şeyaptı" falan diye durumu açıklamaya kalkarken boşu boşuna azar işitmediniz. hiç mi "ya bu hoca bana taktı" dediğiniz öğretmen olmadı. iki cümleyi bir araya getiremeyen ama sınavlarda en kazık soruları soran öğretmeniniz hiç mi olmadı. ya benim kendi cevap kağıdını okuyup 50 veren, sonra da "bu ismini yazmayan hangi geri zekalıysa gelsin alsın kağıdını" diyen öğretmenim oldu.bu olayı takiben 1 sene sonra da abisi dönemin il milli eğitim müdürü olduğu için ilin en yüksek puanlı anadolu lisesine tayin olan öğretmenim oldu. eee çok pardon da s*kerim böyle kutsal öğretmeni !!
dipnot: muhtemelen bu yazıyı okuyan bir takım genç ve idealist öğretmenler eksiyi basacaktır. onlar işlerini layıkıyla yapsınlar da bu yazıyı eksilesinler, sorun değil. ben de bir öğretmen çocuğuyum. baya baya öğretmenler odasında büyüdüm. hatta zengin, kodaman velilerin "ya bizim oğlanı geçiriver hoca" diye teklif ettikleri rüşvetleri kabul etmediler veya son zamanlarda kadrolaşan milli eğitim memurlarına ayak uydurup "inşallah maşallah" demediler diye oradan oraya sürülen öğretmenlerin çocuğuyum. zaten yukarıdaki yazı böyle cefakar öğretmenlere ithafen değildir. ama herkes de mahmut hoca değil ne yazık ki...
bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum .
hz ali ( ks).
hz ali ( ks).
güncel Önemli Başlıklar