bugün

sinner mirza adlı yazarın uzman olduğu alan.
sanırım göktürklerin dilidir bu. aslında zenginleşmiş bir dilden öz türkçeye dönelim derken türkçeyi katlettiğimizi düşünüyorum. zira türk edebiyatını tetkik ettikçe çok az kelime ile neler neler ifade ediliyor olduğunu görüyoruz. hususen divan edebiyatında vs. bir beyitin sadece şimdi kullandığımız dil haline getirmek için neler neler yazıyorduk. şimdiki piyasa kitaplarını, ucuz kelime oyunlarını, post-moderniz deyip devrik cümlelerden başka bir şey yapamamayı kastetmiyorum. oysa ki az kelime ile daha kapsamlı ifadeler elde etmenin şimdi kullandığımız dil ile çok zor olduğunu ve yeni yeni türkçe diye uydurduğumuz kelimeleri de düşünürsek istemeden dilimizi katlettiğimizi düşünüyorum. herkes şöyle bir düşünse günde kaç kelime kullanıyorum diye herhalde 200-300 kelime etmiyordur bile. kelime kullanmak da farklılık olsun entelektüel gözükmek için değil tefekkür etmek için gereklidir diye düşünüyorum. çünkü yeterli kelime haznesi olmadan karşıdaki kişi ile iyi anlaşmayı geçtim yeterince düşünemiyoruz bile. çevremizde cereyan eden olayları, iş hayatımızdaki meseleleri özel hayatımızdaki meseleleri ve sorunları çözmek konusunda biraz aciz kalıyoruz. bu durumda harf devriminin etkisinin de büyük bir etkisinin olduğu bence aşikar. iyi niyetle yola çıkılmış ama düzelelim derken yamulmuşuz dil konusunda. dünyanın en büyük kütüphane yangınıdır bir nevi. ne eserler kayboldu. eski eserler daha yeni yeni transkript ediliyor ki edilse bile yine anlamıyoruz, sadeleştiği zaman da dilde biraz evvel bahsettiğim hususları kaybettiğimizi düşünüyorum. benim de genelden aşağı kalır yanım yok bir nevi kendi eksikliklerimi yazdım. bu kadar şey yazdım meramımı anlatabildim mi bilmiyorum.
(bkz: çok oturgaçlı götürgeç)
hint-avrupa ve sami dillerinin zenginleştirdiği kelimeleri çıktığımızda at avrat dağ taş gibi kelimelerin kaldığı göçebe dilidir.
Sevenler, meraklı olanlar için geliyor;
http://turkcesivarken.com/
Girin bir bakın, seveceksiniz.
sesler daha damaktan çıkmaktadır. espri yapmaya yatkındır. kelimeler aynı frekansta olduğu için akıcı konuşulur. tarz olarak biraz daha kendini beğenmiş ve gururlu ifade verir. şamanist izler taşır.
bilgisayar. 1960 larda computer in yerine ilk çıktığında çok testis geçilmiştir.

ama şimdilerde millete computer dendiğinde millet böm böm bakmaktadır.
osmanlıca diye bir dilin olmadığını bilmeyen angutların bilmediği dildir. türkçemiz kendi haliyle güzeldir. öz türkçeye lüzum yoktur. Zira:

bazı klavyesi (fransızca) çalınan (uygur türkçesi) sanal (sanmaktan uydurma) kahraman (farsça) gibi acizlerin kullandığı ama(arapça), dil(farsça), taraf(arapça), lan (arapça), yabancı (farsça), tecavüz(arapça) gibi kelimeler farklı dillerden türkçemize girmiştir. iyi de olmuştur. muhabbet edebiliyoruz. neredeyse arkadaşın bi siki öz türkçe.

bkz:( eşek hoşaftan ne anlar)
yeni başlayanlar için bir kitap: (bkz: öz türkçe, türkçe okuma-yazma metodu, ferudun fındık])
geri zekalıların saçma sapan ve nahoş türetmeler yapmalarından dolayı yayılmayan bir şey. ama yayılması da ne kadar umrumda? türklerin kendilerine ait bir kültürleri mi var? varsa bile bu çekik gözlü ve sarışın oldukları en eski zamanlarından kalmadır ki dili değiştirerek o zamana dönemezsin. bütün genler değişmiş çünkü.
pek eğlencelidir.

--spoiler--
erdi aşın taturgan
yavlak yağığ kaçurgan
oğrak süsin kaytargan
bastı ölüm ahtaru

yağı otın öçürgen
toydın anı köçürgen
işler üzüp keçürgen
teğdi okı öldürdü

turgan uluğ ışlaka
tirgi urup aşlaka
tumluğ kadır kışlaka
kodtı eriğ umdurdu
--spoiler--
Oyan yeri,
Seherde oyan yeri,
Kırk-il sel gelse oymaz
Bir gün gam oyan yeri...
türkiye'nin ilerlemesi ve süper güç olmasında büyük öneme sahip olmuştur. ingiltere ve amerika da zamanında dillerini özleştirebilselerdi bugün dünyanın en gelişmiş ülkeleri olacaklardı.
türkçe'nin en büyük katili.

cemil meriç'in nursuzullah ataç'ı anlatması kıssadan hisse olur.

--spoiler--
Cemil Meriç’ in Nurullah Ataç hakkında ki yorumu ; ”Oynasınlar diye beynimizi verdik ellerine.Beynimizi yani dili.Şarjörü çıkarılmış bir tabanca bu dil,tehlikesiz.Oyuncak bir tabanca. Ve tek oyuncakları o.Bu kuşağın peygamberi Ataç.Fransa da herhangi bir ”tabac” garsonun bildiklerinden bir hece fazlasını öğrenemeyen bedbaht,hasta ve haysiyetsiz Ataç.Deklaseliğin hıncını dilden alan Ataç.Mızmız ve mıymıntı bir fikir serserisi”..

ataç'ın ilham verdiği öz türkçe(!) katletme çabaları hakkında bir link:

http://yakintarihimiz.org...atanlarnurullah-atac.html
--spoiler--
Öz türkçe azericede saklıdır azerice dili bütün öztürkçeyi kapsar, öztürkçe azericeden oluşmuştur. Türkçeye geçirildikten sonra bütün öztürkçe resmen azericede saklanmış, iyi bir ırktan meydana gelen Azerbeycan kurulmuştur. kısaca öztürkçe yani azericedir. Örneğin kıza qız derler.
falih rıfkı atay çankaya kitabında anlatıyordu..

mustafa kemal bile bu öz türkçe işi için falih rıfkı'ya "çocuk gerçekten dili bir çıkmaza sokmuşuzdur" diyor.

gerçekten içler acısı bir katliamdır bu iş. inkılap yobazları hala bunu pazarlamaya çalışırlar.. sokaktan vatandaşı çevirip sorsan iyi bir şey zanneder.. hatırına gelmez ki: "türkçe varken bu öz türkçe nedir ulan?"
Yapılmaya çalışılıp vazgeçilmiş harekettir.
Sonrasında lüzumsuz yabancı sözcükler ayıklanmış ve halkın diline yerleşmiş sözcüklere dokunulmamıştır. Bazı sözcüklerin hem kendisi hemde türkçe türetilmiş hâli dil içinde kullanılır olmuştur. Sözcük-kelime gibi. Aslında yabancı birçok sözcüğün türkçe karşılığı vardır. Fakat zamanla unutulmuştur. Dilde yaşayan bir varlık olduğuna göre muhakkak etkilenecek ve etkileyecektir. Bugün türkçeden etkilenmiş onlarda dil vardır. Işin özü dilin artık o dil olmaktan çıkacak derecede yabancılaşmasını önlemektir.
Azerice değildir. Çünkü on dördüncü yüzyıla kadar anadolu ve azerbaycan arasındaki dil farkı bu kadar keskin değildi. Hatta ayrılmamıştı bile denebilir. Azerbaycan Türkçesinde rusça ve farsça etkisi vardır. Bugün öz türkçe denebilecek bir dil ancak altayların eteklerinde yaşayan şamanist türklerde zar zor bulunabilir.
azericedir.
öz türkçe yani gerçek türkçe, yabancı sözlerin yerine türkçeleri konmuş, anlam kaymasına uğramış türkçe sözlere de kendi anlamları iade edilmiş dildir.
ani ve hızlı bir değişim hiçbir zaman genel kabul görmemiş ve kulağa yabancı gelmiştir. Bunun en güzel örneklerinden birisi Mustafa Kemal Atatürk'ün bizzat sonradan vazgeçtiği mutlaka öz Türkçe kullanımı amaçlayan uygulamasıdır. Konuğu olan isveç Prensine hitaben yaptığı atatürk'ün 3 ekim 1934 tarihli öztürkçe konuşması bu durumu özetler niteliktedir.

"Altes Ruayâl,
Bu gece, yüce konuklarımıza, Türkiye’ye uğur getirdiklerini söylerken duyduğum, tükel özgü bir kıvançtır. Burada kaldığınız uzca, sizi sarmaktan hiç durmayacak ılık sevgi içinde, bu yurtta, yurdunuz için beslenmiş duyguların bir yankısını bulacaksınız. isveç-Türk uluslarının kazanmış oldukları utkuların silinmez damgalarını tarih taşımaktadır. Süerdemliği, önü, bu iki ulus, ünlü sanlı sözlerinin derinliğinde sonsuz tutmaktadır. Ancak, daha başka bir alanda da onlar erdemlerini, o denli yaltırıklı yöntemle göstermişlerdir. Bu yolda kazandıkları utkular, gerçekten daha az özence değer değildir. Avrupa’nın iki bitim ucunda yerlerini berkiten uluslarımız, ataç özlüklerinin tüm ıssıları olarak baysak, önürme, uygunluk kıldacıları olmuş bulunuyorlar; onlar bugün en güzel utkuyu kazanmaya anıklanıyorlar; baysal utkusu.
Altes Ruayâl,
Yetmiş beşinci doğum yılında oğuz babanız, bütün acunda saygılı bir sevginin söyüncü ile çevrelendi. Genlik, baysal içinde erk sürmenin gücü işte bundadır. Ünlü babanız, yüksek kralınız beşinci Güstav’ın gönenci için en ıssı dileklerimi sunarken, Altes Ruvayâl, sizin Altes Ruvayâl, prenses Louise, sevimli kızınız Altes Prenses ingrid’in esenliğine, tüzün isveç ulusunun gönencine içiyorum."
Böylesine hızlı ve yoğun bir değişimin kabul görmeyeceğini anlayan Mustafa Kemal Atütürk değişimin zamana yayılmasını öngörerek daha esnek bir yaklaşım sergilemiştir.
dünyanın en sikko icadı.
Bugün çok az kişi tarafından kullanılan türkçe. Evet.