bugün

(bkz: var git ölüm bir zaman da yine gel)

https://youtu.be/gFWN4_1EBDs
herkes bir gün ölecektir.
görsel
Bir hiç olmak olsaydı güzel bir mükafat sayılırdı. Fakat bir hiç olmaktan öte, farkı duyguların girdabı denebilir.
Adi bir şerefsizdir. Tüm sevdiklerimizi bir bir alır bizden. Acıyla ve gözyaşıyla bırakır. Bu sırada size de yaklaştığını görürsünüz. Ama Aslında hep dibimizdeydi bu korkunç canavar.
kimilerine göre korkunç kimilerine göre kurtuluştur.
Dünyadaki her birey özgürdür bu konuda. Herkes kendi ölümünü yaşar. Herkes yaşarken birazcık daha ölür. her gün, her saat, her saniye, her an Ölürüz.
beden için sonsuz uyku, ruh için karanlıkta kayboluş.
kalbimizde, beynimizde, karnımızda veya her neremizde gezen gerçek.

yokluktan varlığa götürecek duygu. sadece 1 kere yaşayacağız.

Sonrasında, bir parça huzur içinde olursak ne ala...
Bizi ayırana dek.
ölmek değil de mesela en sevdiğin şarkıyı bir daha dinleyemeyecek olmak, en sevdiğin kişiyi bir daha göremeyecek olmak, bahar kokusunu bir daha duyamayacak olmak dokunuyor insana.
bekliyoruz heyecanla.
Ölüm eski bir şeydir, amma her insana yeni görünür.
Turgenyev.
Her dakika ölme ihtimalimiz var lakin böyle bir hastalıkla ( corona ) ölmek hiç planda yok tabi...

insan ister istemez kendisi için, çevresi için endişeleniyor.

Yoksa içinden çıkamayacağımız bir labirentin içindeyiz Yani tedbirimizi alacağız, bekleyeceğiz.
Yok oluşun diğer adı.
çoğumuz ölmenin kötü bir şey olduğunu düşünüyoruz. yakın zamanda ölmek istemediğimden eminim. muhtemelen siz de böyle düşünüyorsunuzdur. eğer bugün ölseydim sevdiğim insanları üzerdim. onların iyiliğini düşündüğüm gibi, hayatta kalmak için kendi bencil nedenlerime de sahibim ve bu bana özgü bir şey değil. insanlar öldüklerinde onlar için üzülürüz ve bunu yalnızca kendimiz için, onları kaybettiğimizden dolayı yapmayız. özellikle ölüm onları gençken ve gelecek vaat ettikleri sırada aldıysa üzülürüz.

ardından berbat bir öteki dünya bizi bekliyor olsaydı eğer, ölümü anlamak kolay olurdu. ölüm bizim için bir son olmazdı. yalnızca bir varoluştan başka bir varoluşa geçiş olurdu. mezarda gerçekleşen çözünmenin ve çürümenin haricinde bilinçli halimizi bir şekilde ölümden sonrasına taşıyabilirdik. cehennemde ebedi ıstırapla lanetlenebilirdim. bu benim için kötü olurdu, şu an olduğumdan çok fena bir halde olurdum.

fakat ya öteki dünya yoksa? ya ölüm sadece bir son anlamına geliyorsa, bir yok oluşsa, geldiğimiz toprağa döneceksek ve her şey bundan ibaretse? o halde cehennemde yanacağımız halimizden daha kötü bir halde olmazdık. bu durumda ölmüş olmak tümüyle var olmamaktır ve tümüyle var olmamanın kötü bir yanı yoktur. sağlığımızın kötüleşmesinden, acılı ve onur kırıcı olan ve sonu ölümle sonuçlanan ölme sürecinden korkuyor olabiliriz. fakat ölümün kendisinden, hiçlikten korkmak bir hataymış gibi görünüyor. öldüğümüzde tohumlarımız atılmadan önce olduğumuz yerde olmalıyız ve birinci elden biliyoruz ki bunda herhangi bir sorun yoktur. ölmüş olmak rüyasız bir uykuda olmaktan daha fena bir şeymiş gibi görünmüyor.

eğer ölüm gerçekten bir yok oluşsa, o zaman ölmek nasıl olur da kötü bir şey olabilir ki? kötü bir şey olduğu oldukça açık gibi duruyor fakat niçin?
bana kalırsa ölüme duyduğumuz korku ve nefret tümüyle hatadır; ölüm geldiğinde, biz olanları anlamlandırma çabasına girişemeden varlık yerini hiçliğe bırakır ve biz bunu fark etmeyiz. bu yüzden yaşadığımız sürece ölümümüz bizi etkilemez(ölüme varan acı dolu hastalıklar bile). ölüm korkusu veya beklentisi bizi etkileyebilir fakat ölümün kendisi etkilemez. aynı şekilde öldüğümüzde de etkilemez. o zaman bizi hiç bir şey etkileyemez.

ölmek hiç bir zaman kötü olamaz. bunun nedeni ölümün faydalarının zararlarından fazla olması değildir. bunun nedeni ölümün bize herhangi bir zarar verecek güce sahip olmamasıdır.

ne kadar mükemmel de olsa hayatım, başarı ve sevgiyle dolu halde böyle sürecekmiş gibi görünse bile, eğer şu an bitecek olsa, herhangi bir açıdan benim için kötü olmazdı. bu konudaki tutum, ölümden korkmamak veya olabildiğince uzun yaşama arzusu değildir. kişinin yaşamının uzunluğu ve kişinin ölüm vakti ile ilgili olarak bütünüyle kayıtsız olmaktır.

ölmek hiç var olmamaktır ve var olmamakla ilgili kötü bir şey olmadığı gibi hoş olan bir şey de yoktur. kimse ölü olmaktan keyif almaz veya var olma yükünü üzerinden attığı için rahatlamış hissetmez. ölüler hiç bir zaman yakınmaz fakat keyif de almazlar ve aynı nedenden dolayı artık yoklardır. eğer bu, ölümün bize herhangi bir zarar vermeyeceği anlamına geliyorsa ve ondan kaçınmamız gerekmediği anlamına geliyorsa, aynı zamanda ölümün bize herhangi bir iyiliğinin de dokunmayacağı ve onu amaçlamak için herhangi bir iyi nedenimizin hiç bir zaman olmayacağı anlamına da geliyor.

peki ölüm kötü müdür? bana kalırsa kötü olan sonuçlarıdır. yanlış zamanda uyuyakalmak iyi değildir. en huzurlu uyku bile partiyi kaçırmanıza neden olarak kötü olabilir. ölüm yaşamımızın geri kalanını kaçırmanıza neden olarak kötü olabilir.

ölüm günlük yaşamda her ne kadar insanlarca görülüp duyulsa da onu başkaları üzerinden anlamak oldukça güçtür. insanın kendisi bu olayı tecrübe etse de anlayamaz. geldiği anda sonsuz bir yokluğa ansızın geçiş yapar. artık olmamaya geçeceğimiz bilinmezlik eşiği halen orada ve bizi bekliyor. işte asıl korku da bundan kaynaklanır ki bir başka hayat yok ise bu basit bir olaydır. bir "an öncesi" ve bir "an sonrası" vardır. fakat sonrası bir bilinmez, bir hiçliktir. buradan da anlamalıyız ki korkulacak bir olay da yoktur ortada. zira korkmak için var olmak gerekir.

ölümlü olma farkındalığı yaşamı yaşanabilir yapar. insanın hayatta oradan oraya savrulmasını önleyen bir çeşit koruyucu gibidir. bu bilinç, bir gün öleceğini bilen insanın varoluşunun anlamını sorgulayabilmesini, bu hayattaki amacının ne olduğunu ortaya koyabilmesini ve bir yol çizmesini sağlar. eğer ölümsüzlük olsaydı hayat içinden çıkılmaz bir distopyadan başka bir şey olmazdı. çünkü doğadaki tüm düzen ve insan yaşamının işleyişi insanın ölümlülüğü üzerine kurulmuştur. ölüm yaşamı toparlar, yaşama ve yaşamaya anlam katar. aslında ölümlü olduğumuz için varız da diyebiliriz. evrende ve insan bedeninde bir hiç olma durumu olduğundan varlık vardır. bu iki kavram birbirini besler ve birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. bu ilişki varlığın anlamlandırılması için gereklidir. varlık geri çekildiği anda hiçlik yüzünü gösterir, ortama hakim olur, dolayısıyla ölüm kapısından geçmiş oluruz. artık varlık ve ölüm değil, hiçlik ve ölü vardır.

sonuca gelirsek ölüm yakınlarımız ve diğerinin ölümüne tanıklık edip üzüldüğümüz sürece kötüdür. fakat bizim kendi ölümüz ise söz konusu, kötü değildir. iyi olmadığını da biliyoruz. ölüm geldiğinde bir hiç olacağımızı ve " bu muymuş?" bile diyemeyeceğimizi, bir hiç olacağımız gerçeğini kavrayabildiysek eğer; ölüm yoktur!

ölüm sadece yaşadığımız süre boyunca vardır. geldiğinde de olmayacak. o ana dek tadını çıkarın yaşamın. elbette ölümü de anarak.
insanoğlunun aklına getirmekten korktuğu ve konusunun açılmasından bile rahatsızlık duyduğu şu hayattaki tek gerçektir.
bazıları ölümü bir son olarak görüp ölümden korkar ben ise yeni bir başlangıç ve umut olarak görüyorum.
algının yok oluşu.
sürekli hatırlamak hazırlık yapmak lazım. ölen hep hasta, ihtiyar değil.
görsel
insanoğlunun, sırrına vakıf olabilmek adına bu dünyada elde ettiği tüm servetini hatta yaşamını bile feda edebileceği kavram. Bilinmezlik hali. insanoğlu bu bilinmezliği ise inanç ve çeşitli düşünce biçimleriyle gidermeye, bir nebze de olsa karanlığı aydınlık etmeye çalışmıştır. Lakin gittiği yol ancak bir arpa boyu kadar olmuştur.
sonsuzdur.
Ben de birkaç gün önce bir tanıdığımın (teyzemin kızının kayını) bir şeyi yokken 50 yaşında ani bir kalp kriziyle vefat ettiği haberini aldım.
Yaşlı veya hasta kimseler için ölüm zamansız değildir ama böyle ansızın ölümler, geride kalanları yıkıyor. sevdiklerinizin değerini bilin.
Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayan, gözünü mal mülk hırsı bürümüş , adeta sonsuza kadar yasayacakmış gibi takılan insanları görünce hayret ediyorum

Sonra dalından kopan yaprak gibi düşüyorlar bir bir

Sonuç ?

görsel
ölüm, herkese ve her şeye benzer; yanından geçse bile tanıyamazsın.