bugün

bana (bkz: queen ravenna) nın ilkokul öğretmenini bulun sevabına.
o şu anda ölü. mekanı cehennem olsun!
benim hiç öyle bir öğretmenim olmadı çok şükür.
çocukluk travması yaratacak olaylar vuku bulmadı hayatımda ama can sıkıcı ve hala hatırladığım olaylar mevcut tabi.
hasbelkader bir ilkokul arkadaşımla denk gelirsek klasik muhabbetimiz sınıf öğretmenimize sövmek. Şunu nasıl dövmüştü, bunu nasıl altına işetmişti diye makara yapmak.
iki tane var ama burda yazamam.mahkemede gorusucez onlarla.
hiçbir öğretmenimle sorun yaşamadım. ama matematik ve geometri olmasaydı şu an hayallerimin çoğunu gerçekleştirmiş başarılı biri olurdum.
olmayan öğretmenlerdir bazıları için. sadece asla karşılaşmak istemediği dersler olmuştur.
Travma mi bilemem de hiç unutmadigim birşey var. Hiç alakam yokken konusanlar yüzünden bana iki yanaktan birden tokat atmıştı teknikli vurdu herif. Hem kulaklarım beynim zonklamişti hem de Çok utanmıştım. Adamı hala görüyorum her gördüğümde geriliyorum.
matematik öğretmenimdir her zaman matematiği yapamıyorum diye beni rezil ederdi soru olunca ben genellikle saklanırdım zaten sınavlarımda çok iyi değildi lise hayatımda da bir kere bile matematik sorusuna sırf bu yaşadığım şeylerden sonra çıkmamıştım.Şunu hep merak ederim matematiğim kötü diye beni rezil edince şu anda matematik dahisi mi oldum?
eğitimin en büyük kanserleridirler ve eğitim sisteminin, hatta türkiye'nin en büyük rezaletlerinden birisidir. teröristliktir, vatan hainliğidir.
eğitim sistemindeki kusurlar ülkeye ve topluma vurulan en büyük darbedirler.
sonuçta ileride cumhurbaşkanı olacak çocuk ta, çöpçü olacak çocuk ta o sıralara oturdu.
disiplin, saç, baş, eşya getirme, üniforma vb. (5.dünya ülkesi belirtisi olarak sorgulayıcı, araştırmacı, ilerlemesi, girişimci değil tek tipçi, ezberci, totaliter ve itaatçi eğitim sistemi) Ya da keyfi bahanelerle, aksaklıklar, dersten zayıf not alması vb. Sebeplerle şiddet uygulayanlardan bahsediyorum.
ya şiddete eğilimli ya zorbalıklara tepkisiz itaatkar ya da benim gibi isyankar birilerini yetiştirirler.

kafaları böyle darbe ala ala beyin hücreleri ölenler, iq'su düşenler şu anda büyüdüler, ülkenin bu halde olmasının sebebi belki de bu, bu şiddeti savunanlar, hatta bu şiddeti uygulayanlar da belki bu yüzden böyle oldular. çocukken öğretmeninden şiddet gören kişi bunu doğru kabul edip, büyüyünce öğretmen olup aynı şiddeti öğrencilere uyguladı ve böyle devir daim oldu belki de. bir kere okulda şiddete, travmaya maruz kalan birisi neden okulu ve dersleri sevsin, başarılı olsun, hayatı geleceği kararıyor zaten çocuğun böylelikle. Sonra vay efendim neden eğitim sıralamalarında en arkalardayız. okul değil toplama işkence kampı, öğretmen değil nazi subayı, öğrenci değil zorla tutulan köle erler sanki. Hep bir militaristlik, totaliterlik, despotluk havası.
disiplin bahane, zorbalık despotluk şahane.

hele küçük yaştaki çocuğun psikolojisine ağır bir darbe ve travmadır bu.

Finlandiya gibi Avrupa, iskandinav vb. ülkelerinde böyle bir şey yoktur, asla izin verilmez, yapan cezasını çeker, ancak geri kalmış 5.dünya ülkelerinde bunlar normal hatta olması gereken şey olur.

Eskiden Türkiye'de bunlar normal, hatta olması gereken şeymiş gibi karşılanıyordu hatta çok değil, yaklaşık 10 sene öncesine falan, o zamana kadar. Türkiye'nin ileri gittiği belki de tek konu bu.

herşeyi geçtim, bir tane üstteki yazarlardan birisi bir hocanın (!) eğitimcinin (!) Bir çocuğun kafasını sıraya vurarak burnunu kanattığını falan yazmış yanlış okumadıysam. Benim savunmasız çocuğumun birileri burnunu kanatacak, amel defterini kapatırım. kırılmadık kemiğini, kanatmadık burnunu bırakmam. Şiddete başvurmasam bile mahkemeye veririm. Sanki hoca degil sokaktaki it kopuk serseri. Millet çoluğunu çocuğunu (eti senin kemiği benim diyen aynı kafadaki cani, despot, zorba aileler hariç) dayak yesin, zorbalık, despotluk görsün, psikolojisi bozulsun, travma yaşasın, hayata küçük yaşta küssün diye göndermiyor.

küçücük kız çocukları hunharca dayak yiyordu lan. öyle saçma sapan bir dönem.
onu geç bazı anne babalar dayak yiyen çocuğunun arkasında durmak yerine kim bilir ne yaptın diye dayak atıyordu, öyle saçma sapan bir dönem.
izmir'de, atatürkçü (!) olduğunu iddia eden hocalar (!) bile yapıyormuş bunu, atatürk görse sizi sopayla kovalardı... böyle bir toplumdan atatürk bile çıkması mucize, ki atatürk te bu sistemin mağdurlarından (mahalle mektebi). ayağına sopa yiyerek. demek ki osmanlı'dan beri varmış bu. atatürk gibi asi bir lider böyle çıkmaya başladı bence.

yemin ederim türkiye korkunun, şiddetin, biatın yüceltildiği 5.dünya ülkesi bir kuzey kore-afganistan karışımı bir ülkedir. batısından doğusuna, kuzeyinden güneyine, toplumuyla, devletiyle, siyasisiyle, eğitim sistemiyle... vahhabilik bu anadolulunun kanında var sanırım.

hala bir de bu rezaleti savunan bir sürü insan var lan, malum kara parti bu ülkede %51 alıyor, hiç şaşırmıyorum zaten, türkiye iq ortalamasının 90 denmesi bile iyimser bir rakam, bence 45 falan bu rakam. artık eskisi kadar olmadığından dolayı yeni neslin öğretmeni dövdüklerinden, derste sigara içtiklerinden, bacak bacak üstüne attıklarından, derslerin zayıflığından, tiktokçu olduklarından (ne alaka lan) vb. bahsederek savunuyorlar ya. vahhabilik bu anadolulunun kanında var sanırım. aynı dayağı, onlara bir kez daha atasım geliyor ama alışkın onlar, kafaları sıraya, tahtaya vurula, vurula dayak yiye yiye kafaları böyle olmuş anlaşılan.

artık bu saçmalıkların olmaması, öğrencilerin rahatlıkla saygısızlık yapabileceği anlamına gelmez. saygısızlık, zorbalık yapıyorsa öğrenci en az bu saçmalıklar kadar karşıyım, gereken yapılmalı ve cezasını almalı. öğrenci öğretmene, öğretmen öğrenciye karşılıklı sevgi ve saygı duymalı, karşılıklı huzur, güven ortamı oluşmalıdır.

eğitim ancak böyle kaliteli olabilir. yoksa çocuğu okula göndermeyip çoban yapsan bu kadar zarar ziyan olmaz, daha yararlı olur hem kendisine hem insanlara hem ülkesine. o psikopat hoca bozuntuları bırak öğretmen olmayı, dağda çoban olmayı bile haketmiyorlar.

öğretmen, müdür, anne, baba vb. olacakken psikolojik testlerden geçmek şart bence.
etrafındaki 5-6 insanın ortalaması olduğumuzla ilgili bir yazı okumuştum. bir öğretmenin öğretebileceği tek şey ders değildir. davranışlar saygı ve nicesidir. ben tırnaklarımı yiyorum diye elime pulbiber sürmüştü öğretmenim şimdi hala yiyorum ve aynı zamanda acı yemek hastasıyım.
ilkokul öğretmenim arkamdaki çocuğa isabet ettirmeye çalışırken tahta silgisini alnımın ortasına atmıştı. eve alnımda boynuzla gidince saklamaya çalışsam da babam fark etti. unicorn olmuşum nasıl saklayacaksın? bendeki rezil darbe yemiş ahlak anlayışına bakın ki "bana değildi." diyerek öğretmenimi korumaya çalışıyordum. sanki arkamdakine atması hiç sorun değilmiş gibi.
sabah andımız okunurken öğretmenim yan yan babamdan kaçmaya çalışıyordu. çok manidardır o da kendisini aynı şekilde savundu. hadi ben dokuz yaşındayım koca adamın ben ona atmadım arkasındakine atacaktım diye kendini savundığunu gördüm, nereden baksan re za let.
bu olayda almasını bilenler için binlerce olmasa da iki üç tane ibret vardır.