bugün

Kabul. Başlık biraz tuhaf oldu. *
10- 11 yaşlarında iken büyük beyaz bir kangal köpeği ile arkadaştık. Bildiğin arkadaşlarım onu görünce kaçarken, o benim yanıma gelirdi. Koca patilerini elimin üzerine koyardı. ismi Akça idi. Pek severdim.
Çocukken edinilen hayvan arkadaşların yeri ayrıdır.
(bkz: hayvansın rıza)
15 yıldır kaybetmediğim peluş tavşan.
peygamber devesi böceği..
şelly, bir minik salyangoz dur.
Mehmet abi vardi mahallede... benle akran kim varsa kufuru bu mehmet abiden ogrenmistir.

Osbiri falan anlatiyodu durduk yere, sivazliyosun tukuruyo falan derdi. Arkadas degildi ama hayvandi...

Sayilir mi?
Fıstık'tır. Bir muhabbet kuşum vardı adı fıstıktı. Hayvancık beni gördümü öte öte bir hal olurdu. Bir gün teyzemler misafirliğe gelmişti ben de dışarda oyun peşindeydim. Teyzemin oğlu almış kuşu akvaryuma daldırmış yüzsün diye. Lan kuş o kuş. Tabii hayvancık öldü gitti. Güzel dövmüştüm kuzeni annemler elimden almasa ben de onun kafasını daldırırdım akvaryuma da zor kurtulmuştu elimden.
4 kedi, 2 köpek, 2 tavşan, 4 ördek, 5 kuş, 2 kaplumbağa, yaklaşık 200 civarı balık, 2 hemstır hepsi arka bahçemizdeki hayvan mezarlığımızda.
Damacana kapağında karınca beslerdim.
benimde balığım vardı.onu çok severdim.bir gün suyunu değiştirirken düşürmüştüm ve bir gün sonra öldü. bu sakarlığımlada bir daha hayvan beslemeyi düşünmedim.
imkanlar dahilinde her çocuğun, ileride insanları ve dünyayı topyekün daha iyi anlayıp ve sevebilmesi için bir ya da birçok hayvanla tanışması elzemdir. bu küçük bir kedi köpek olur bir kuş bir balık olur farketmez. hayvan hayvandır hertürünün insana kazandıracağı birçok iyi hasletler vardır ve bu kazanımlar yerine göre sadece hayvanlarla olur buna bitkileride dahil edebiliriz.

insan evladı sevginin merhametin ve daha birçok iyi hasletin kazanımını bütür münasebetlerle öğrenir, geliştirir vedahi pekiştirir.
insan doğası zaten buna yatkındır. biliriz çocuklar sürekli akıllarına geldikçe kedi köpek kuş balık gibi hayvanlar isteler. çocukların bu istekleri hayatı tanıma isteklerini bir dışa vurumudur. bizde çocuktuk ve aynı istekler bizdede vardı. biz çocukluğumuzda bunlara doyacak ortamda yaşadık. köpeğimi annemin yaptığı poğaçaları aşırarak beslerdim. kedi desen envayi çeşit. bir kedim vardı yine çaktırmadan eve alır gece koynuma sokardım. tavşan beslerdim ve üretir keser yerdim bile o derece.

çocukların aslında insani olan bu ihtiyaçlarını karşılama noktasında aileler imkanlarını zorlamalıdırlar. apartmanda yaşayanlar kedi köpek alamasalarda kuş ya da balıkla bu işi halledebilirler.
sağlıklı bir toplumun oluşması adına aileler bazı külfetlere katlanmayı kendilerine bir borç bilmelidirler.

gerçektende çocuğun sahip olduğu hayvan ona arkadaş olur. ve kişi arkadaşından etkilenir. unutmayalımki rabbimizin yarattığı hiçbir canlı sebepsiz değildir ve dahi belirlenmiş bir iş için yaratılmıştır.
ve sözlerimizi şu vecizle bitirmek isteriz,

"insan nankördür, toprak(içindekilerle tüm dünya) nankör değildir."
akvaryumda çığır açacağım galiba her çeşit balık her renkten sistemli yavrularına kadar itinayla baktığım 4 dabacana su ile devasa bir sistemle tam teşkilatımla yüzlerce balık renk renk tavsiye ederim harika bir şey.
içerik bulunamadı.
duygulandıran başlıktır. çocukluk travmama geri dönmüşümdür.

ilk doğum günü hediyem bir papağanmış. adı aliş'ti. rengarenk çok tatlı bir kuştu, çok severdim.

Aliş bizle 5-6 yıl kaldı. tabi eskiden nerde doğalgaz falan. kömürle, odunla soba yakardık. bir gün baca dolmuş mu ne, temizlenmesi gerekiyor. annem, ben ve kardeşim annneanneme gittik. ustalar da baca temizlemek için evi ele geçirdiler. akşam eve bir geldik. aliş ölmüş, zehirlenmiş hayvancağız. tabi biz görmeden babam kaldırmış hemen kafesten. ben ağla, ağla, ağla.. içim çıktı ağlamaktan. tek tesellim aliş'in bir mezarı olacağı umudu. gittim babama:

''baba aliş'i nereye gömeceğiz?'' dedim.
babam da:
''hayvan mezarlığı var oraya.'' dedi.

ben de inandım tabi, çocukluk işte. meğersem hain babam çöpe atmış aliş'i. ben bunu merhumun gidişinden bir kaç yıl sonra öğrendim tabi.

ahh aliş ahh. hüzün doldurdun geceme. hangi kedinin, köpeğin yemeği oldun kim bilir. papağandın ama konuşamazdın bile. ağzın var dilin yoktu. erken gittin hayatımızdan. huzur için yat dicem de yatamıcaksın da. neyse.
bir kedi vardı. sokak kedisi. isim falan koymadım benim de değildi sokağa aitti ama bağlıydık birbirimize.
yaz tatilinde her sabah 10.00' da gelirdi balkonun önüne bende hep aynı saatte çıkardım balkona. sofrada ağzına layık ne bulursam toplardım. balkondan beslerdim o kediyi her gün.

sonra okul başladı. anneme tembihledim her gün on da balkonda ol diye.

bir hafta sonra kedi gelmemeye başlamış.
öyle dedi annem.
köyde geçirdiğim yıllarda bir grup kaplumbağa. yemeyip yedirdim, içmeyip içirdim. şimdi yeller esiyor kabuklarında.
Çok var. Sıralamak gerekirse köpeğim Pıncır, kurbağalarım Kamil, Salih, Avni, kaplumbağam Rıza, kedim Pussuk, kuşum Hilmi, balıklarım Çeto, Meto, Edo vs vs.