bugün

Bir halkın üzerinde yaşadığı, kültürünü oluşturduğu toprak parçası, vatan.
(bkz: kredi ve yurtlar kurumu)
cok eski asyadan bugune kadar kadar gelmis türkçe sözcüktür. göçebe türkler yerleşik olmadıkları ve yerleşik ev kavramını henüz tanımadıkları için çadırlarda yaşarlar ve oturulan toplanılan yenılen içilen büyük çadıra yurt derlerdi. türkler anadoluya göç etmeye başladıktan sonra yerleşik yunan topluluklarıyla karşılaşmış kaynaşmış ve yerleşik hayata dair ilk bilgilerini yunanlılardan edinmişlerdi. bugün kullandığımız "ev" kavramına ilişkin çoğu sözcük türkçeye bu yüzden yunancadan geçmişti. bu sözcüklerden en bilineni anahtardır. eski yunancada kapı anahtarına anahitaris deniliyordu mesela. bunun gibi cok sayida yunancadan gecme ev'e dair sozcuk vardir
yurt konserve. *
http://www.yurtkitap.com/ *
lezzetli barbunya pilakisi bulunan bir konserve markası.
yurt, "doğduğun değil doyduğun yerdir" derler ama şahsen bunun kapitalizmin uydurduğu atasözlerinden biri olduğunu düşünürüm ve aslında öyle olmadığına inanırım.
üst sınıflar tarafından yeni gelenlere garip şakaların yapıldığı yer. banyo yapmak için kantinden banyo fişi alınması gereken yer.
Şendir dönüşü gemicinin yuvaya sakin akıntının üstünde,
Uzak adalardan, bereketli olmuşsa hasadı;
Öyle dönerdim ben de yurda, toplayabilseydim
iyilikleri acılar kadar.

Siz sevgili kıyılar, beni yetiştiren bir zamanlar,
Dindirir misiniz acılarını sevginin, vaat eder misiniz
Siz gençliğimin ormanları, geldiğimde
Huzuru yeniden bana?

Serin dere kıyısına, dalgaların oyunlarını,
Akıntının yanına, kayan gemileri gördüğüm,
Varırım hemen şimdi ve sararsınız beni,
Ki sarmalanmış gibi sağala yüreğim,

Siz sadıklar! Ama bilirim, bilirim,
Çabuk sağalmaz bu sevgi acım benim,
Söylemez hiçbir umut şarkısı bu, avunan
Ölümlülerin söylediği gibi gönülden bana.

Çünkü onlar, bize göksel ateşi ödünç verenler,
Tanrılar, kutsal toprağı da bağışlar bize.
Kalsın bu öyleyse. Bir oğlu gibiyim ben
Yeryüzünün: Sevmek için yaratılmış, acı çekmek için.

(bkz: Friedrich HÖLDERLiN) *
eğer kalınan yurt; erkek yurduysa,kız yurduna 5 km uzaklıktaysa,kent merkezine uzaksa fevkalade sıkılabileceğiniz bunun sonucunda, poşetten suni vagina,brezilya otuzbiri gibi kişisel tatmin yöntemlerini kullanmak zorunda bırakan,bu yöntemleri diğer arkadaşlarınıza parayla öğretip pazarlama kabiliyetinizi harikulade geliştirebileceğiniz ihtişamlı ortam.
Turk irki'nin kendi canindan ustun belledigi 3 seyden biridir. Diger ikisi at ve avrattir. Eski turkler Yurdu diger ikisinden bile ustun tutarlardi. Oyleki Buyuk Hun imparatoru Mao tun (bkz: mete han) Devlet idaresini ele alip ulkeyi toparlanma surecine soktugunda komsulari olan Cinliler, Hunlar'in daha fazla guclenmesine izin vermeden hemen savasmak istemisler, bunun icin cesitli bahaneler yaratmaya calismislardi. Ilk once mete han' dan cok sevdigi atini istemislerdir. Herkes mete han'in savasa girecegini dusunmusse de metehan savasa girmeyip atini cinlilere yollamistir. Cinliler daha sonra mete han'dan bir prensesi istemislerdir. Bu kez kimsenin kuskusu yoktur mete han'in savasa girecegine. ama o prensesi cinliler'e yollar ve savasa girmez. Cinliler bu kez ulkenin kuzeyinde corak ve gercekten de hicbir ise yaramayacak olan kucuk bir araziyi isterler. Bunun uzerine mete han, o arazinin milletin mali oldugunu, atalarinin kani pahasina o topragin kazanildigini soyleyip cinliler'e saldirir ve onlari buyuk yenilgiye ugratir. Tabi atini ve prenseside geri almayi ihmal etmez.
eski türk dilinde türklerin çadırına verdiği addır ancak zamanla bu kelime çadırın kurulduğu ve üzerinde özgürce yaşanıldığı yerdir. günümüzde de evimizin bulunduğu ve vatan olarakta tanımlayabildiğimiz özgürce yaşadığımız ülkedir.
Çoğunlukla orta asya'da kullanılan taşınabilir büyük çadırlara yurt denir. Bu çadırlar,sökülüp istenen yerde kurulabildiği gibi, tekerlekli bir platform üzerinde çekilerek de taşınabilir. Yurtların kapısı her zaman doğuya bakacak biçimde kurulur. çadırın en tepesinde bulunan delikten hem duman çıkar hem de gökyüzü görülebilir. Yurdun içi genellikle halı ve kilimle döşenir.
eğitimini gerçekleştirmek için ailesinde uzakta olan bir kişi içi bazen ana, bazen baba, bazen iyi, bazen kötü, bazen sımsıcak bir aş, bazen gözünde yaş.

iyi ile kötü arasında gidip gelen salıncak.

(bkz: hayat salıncağı)
Okumak için şehre gitmek zorundasındır. Şehirde kalacak bir yeriniz yoktur. Biraz şanslıysanız yurt yada pansiyon dediğimiz soğuk duvarlarla çevrilmiş yapıya adım atarsınız. ilk başlarda çok sıkılsanızda zamanla hayat boyu unutamayacağınız dostluklar edinirsiniz. Öyle dostlar ki onlarla 24 saati paylaşırsınız. kahvaltıda peynirinizi paylaşırsınız. Ama hep bir eksik yanınız vardır...
Çok dağınık arkadaşlarınızın bulunduğu, sevimsiz olaylar yaşayabileceğiniz, çile çekilen barınak.
Ülke dışına çıkmamış birine yeri geldiğinde, yurt dışına çıktım şeklinde ucuza şaka yapma imkanı sağlayan barınma yeridir.
evdeki ortamı aratmamaya çalışan hizmetleriyle ve odalarıyla bilinen barınakdır.
Doğuda bir yurdu vardı ozanların,
Her gece uykumda bir nal şakırtısı;
Serüvenlerini anlatır şarkısı
At üzerinde ölen kahramanların.

Egemen olduğu yer eski Hanların,
Elden ele gök bir bayrağın yalkısı;
Havada yalın bir kılıç parıltısı
Korur düzenini geçmiş zamanların.

Yaşadım sanırım ben orda bir zaman,
Çıplak atlarda bir kadınla yan yana
Bozkırlar boyunca çıkmışız akına.

Kimbilir şimdi nerde? Hangi yıldızda?
Ve hangi odada? içtiği kımızda
Beni anar mı ki o, dişi kahraman

ahmet muhip dıranas.
seneler önce yediğim bir barbunya konservesinin markası.
bir bavulla gelinip üç bavulla gidilen yer.
sadece netini sevdiğim yer. yılda sadece 20 lira vererek sınırsız internet kullanmak güzeldir cidden.
delirtendir, acıtandır.

oda arkadaşım odayı 3 liraya kaş alan mahalle kuaförleri gibi kokuttu, saçlarına cayır cayır fön çekiyor.
üniversite hayatım boyuna barındığım kurumlardır.
güzel bir gazetedir.