bugün
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz15
- anın görüntüsü14
- suriyeliler suriye'ye dönsün11
- 1 mayıs 2024 borussia dortmund psg maçı10
- iğrenç bir his tarif et16
- uludağ sözlüğün bitmiş olması23
- insana kendini kötü hissettiren şeyler20
- türkiye de 120000 atatürk heykeli olması11
- memesi küçük olmak15
- sözlük kızlarını kategorize eden utanmazlar18
- kocamsunun hazırladığı sürpriz15
- sözlüğün en götü güzel kızı15
- özgür özel10
- güne bir şarkı bırak13
- tilki ailesi9
- karınıza kaşarlı poğaça yapar mısınız12
- 1 mayıs9
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi11
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler12
- japonyada düşen insana yardım edenler12
- cumaya gidenlerin çok azalması17
- vahdettin'e hain diyenleri susturacak tarihi belge42
- ayça tilki11
- club'a gidiyor musun diyen erkek9
- mustafa sandal'ın 1 mayıs paylaşımı10
- bik bik'in balona binmesi10
- hamas bir terör örgütüdür24
- oksijensizsu13
- sabah aç karnına içilen bira13
- sel felaketinin nedeni cehapedir9
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim13
- düşün ki o bunu okuyor12
- sözlük erkeğinden damat olmaz30
- temizlik hastası eşle sevişme öncesi diyaloglar14
- 30 nisan 2024 bayern münih real madrid maçı26
- çabuk vazgeçen insan10
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız8
- fatih terim'in yuhalanması16
- icardi190513
- ben bu davanın savcısıyım8
- sözlük kızından gelin olmaz23
- sürekli milletin entrylerini eleştiren tip11
- crop giyen erkek11
- vatandaşlık farkı alan otel13
- nazar değdi sözlük12
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız15
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim14
- şehirler arası aşk yaşamak10
- true'nin porno arşivi kaç gb9
- bir sözlük yazarını kaşır mısınız8
entry'ler (1572)
(bkz: nar çiçekleri)
kendi çapımda bu yazar kişisini sözlüğünonur öymen'i ilan ettim. zamanın birinde mahlasımın altına bilgiden yoksun olarak gördüğüm konusu itibariyle dersim katliamı ve baş tacı sabiha gökçen ile ilgili bir entry yazmış, üstelik rahmetli nineme de gönderme yapmış* çok kale almayıp, ergenlik dönemi sivilcesi olarak görmüştüm kendisini, aradan da baya bir zaman geçmiş artık sivilcesi patlamış ve o ergen dönemim heycanından çıkmıştır düşüncesiyle kendisine sahip olduğu bilginin yanlış olduğunu ve doğrusunu öğrenmesi için yardımcı olmayı gerekli gördüm... kendisinin beni anlayabileceği en basit ve en yalın haliyle bu konuyu az ve öz bir şekilde açıklarsak eğer, sabiha gökçen dersim katliamına bizzat gönüllü olarak katılmıştır. neyse ki bu iddialarımızı kanıtlayacak kendi beyanı vardır.
sabiha gökçen'in Atatürk ile Bir Ömür Böyle Geçti kitabından kendisine ait bir ifade;
--spoiler--
"Eskişehir'de Tayyare Alayı'nda staj gördüğüm günlerden birinde uçuştan indiğimde bölükteki fevkaladelik dikkatimi çekti. Hemen sordum. Bizim bölüğün Dersim Harekatı'na katılma emrinin geldiğini söylediler. Kalbim küt küt atmaya başlamıştı. Derhal bölük kumandanımıza koştum. (...) O da alay komutanına gönderdi. (...) Özel müsade lazımdı. (...) Hemen Çankaya'ya koştum. Atatürk beni karşısında görünce, önce hayret etti. Arzumu anlamıştı. Daha doğrusu kendisine isteğim iletilmişti. Bu bakımdan ben daha birşey söylemeden Atatürk konuşmaya başladı. (...) "Bak Gökçen, seni çok takdir ederim. Orada da görevini başaracağına inancım tam. Ancak çarpışacağın insanların eline düşersen, sana fena muamele etmelerinden korkarım. Buna çok üzüleceğimi bilirsin." Ben, 'Emin olunuz, kendimi onlara diri diri teslim etmem' dedim. (...) Hedef doğrudan Dersim'di.
--spoiler--
bu noktada dersime giden ve dersim katlimanın baş mimarlarından biri olan sabiha hanımın orada dersim halkının üstüne çiçek yağdırmadığını munzur çayının günlerce kan akmasından da anlayabiliriz yahut emekli general MUHSiN BATUR'un "anılar ve görüşler" adlı anı kitabında bahsettiği ve oldukça düşündüren şu cümlelerinden de anlayabiliriz.
--spoiler--
"Günlerden bir gün emir geldi, tren yoluyla Elazığ'a vardık, oradan da ilk durak Pertek olmak üzere harekete geçtik. iki aya yakın Dersim'de görev yaptım. Okuyucularımdan özür diliyorum ve yaşantımın bu bölümünü anlatmaktan kaçınıyorum."
--spoiler--
hakkında cilt cilt kitaplar yazılacak bir katliamın küçük bir unsurunu gerek vakit darlığı gerekse yazar kişisinin yaşayacağı hayal kırıklığının boyutunu aza indirmek için kısa kesiyorum.
bu da sözlük formatı için gelsin;
tanım: doğru bilgiler ışığında bir mücadele dilediğim güzide insan.
sabiha gökçen'in Atatürk ile Bir Ömür Böyle Geçti kitabından kendisine ait bir ifade;
--spoiler--
"Eskişehir'de Tayyare Alayı'nda staj gördüğüm günlerden birinde uçuştan indiğimde bölükteki fevkaladelik dikkatimi çekti. Hemen sordum. Bizim bölüğün Dersim Harekatı'na katılma emrinin geldiğini söylediler. Kalbim küt küt atmaya başlamıştı. Derhal bölük kumandanımıza koştum. (...) O da alay komutanına gönderdi. (...) Özel müsade lazımdı. (...) Hemen Çankaya'ya koştum. Atatürk beni karşısında görünce, önce hayret etti. Arzumu anlamıştı. Daha doğrusu kendisine isteğim iletilmişti. Bu bakımdan ben daha birşey söylemeden Atatürk konuşmaya başladı. (...) "Bak Gökçen, seni çok takdir ederim. Orada da görevini başaracağına inancım tam. Ancak çarpışacağın insanların eline düşersen, sana fena muamele etmelerinden korkarım. Buna çok üzüleceğimi bilirsin." Ben, 'Emin olunuz, kendimi onlara diri diri teslim etmem' dedim. (...) Hedef doğrudan Dersim'di.
--spoiler--
bu noktada dersime giden ve dersim katlimanın baş mimarlarından biri olan sabiha hanımın orada dersim halkının üstüne çiçek yağdırmadığını munzur çayının günlerce kan akmasından da anlayabiliriz yahut emekli general MUHSiN BATUR'un "anılar ve görüşler" adlı anı kitabında bahsettiği ve oldukça düşündüren şu cümlelerinden de anlayabiliriz.
--spoiler--
"Günlerden bir gün emir geldi, tren yoluyla Elazığ'a vardık, oradan da ilk durak Pertek olmak üzere harekete geçtik. iki aya yakın Dersim'de görev yaptım. Okuyucularımdan özür diliyorum ve yaşantımın bu bölümünü anlatmaktan kaçınıyorum."
--spoiler--
hakkında cilt cilt kitaplar yazılacak bir katliamın küçük bir unsurunu gerek vakit darlığı gerekse yazar kişisinin yaşayacağı hayal kırıklığının boyutunu aza indirmek için kısa kesiyorum.
bu da sözlük formatı için gelsin;
tanım: doğru bilgiler ışığında bir mücadele dilediğim güzide insan.
ferzende kaya'nın öncülüğünde esmer dergisinden ayrılan yazarların oluşturdugu yeni bir dergi.
http://www.multikulti.com.tr/
http://www.multikulti.com.tr/
roma hukuku dalında türkiye'nin sayılı hocalarından biridir. başkent üniversitesi hukuk fakültesinin dışında ankara'da birçok vakıf üniversitesinde de görev yaptığı için sınavları diğer üniversitelerde sorduğu sorular ile hemen hemen aynıdır.
(bkz: gürgan çelebican)
(bkz: gürgan çelebican)
diyarbakır beş nolu, mehdi zana'nın "vahşetin günlüğü" adlı kitabıyla aynı konuları işleyen ve diyarbakır cezaevinin soğuk duvarları arkasında yaşanan acımasızlığın ve vahşetin gözler önüne çıkarıldığı "deng" yayınlarından çıkan bayram bozyel kitabıdır.
--spoiler--
bayram bozyel, "Disko" denilen işkencehanede çırılçıplak Filistin askısına asılışını, cinsel organından ve serçeparmağından elektrik verilişini, kalaslarla öldürülesiye dövülüşünü, tabanları yarılıncaya dek falakada yatırılışını ayrıntılarıyla anlatıyor.
Kış soğuğunda üzerlerine hortumla basınçlı soğuk su fışkırtılan mahkûmların neden zatürre olup öldüğünü kestirmek zor değil.
Lağım çukurlarında yüzdürülüp başları postallarla suya batırılanların, makatına cop sokulanların, "Co adlı köpeğe" esas duruşta tekmil verdirilenlerin, eğlence için canlı kurbağa, fare dışkısı ya da kusmuk yedirilen, sidik içirilenlerin, niye intihar ettiklerini tahmin etmek de zor değil.
Falakadan sonra arkadaşını sırtına alıp durmaksızın koşması istenirken dövülenlerin, niye "ölüm orucuna" yattığını, sonra niye "dağa çıktığını" düşünebilmek de zor değil.
Hele istiklal Marşı'nın bütün kıtalarını ezberleyemediği veya koğuş sorumlusunun cümle cümle okuduğu Atatürk'ün hayatını yeterince yüksek sesle tekrarlamadığı ya da koşarken "Her Türk asker doğar" diye haykırmaya mecali kalmadığı için öldüresiye dövülenleri öğrenince, bu toplumun cumhuriyetten, Atatürk'ten neden, nasıl soğutulduğunu anlamak da zor değil.
can dündar...
--spoiler--
--spoiler--
bayram bozyel, "Disko" denilen işkencehanede çırılçıplak Filistin askısına asılışını, cinsel organından ve serçeparmağından elektrik verilişini, kalaslarla öldürülesiye dövülüşünü, tabanları yarılıncaya dek falakada yatırılışını ayrıntılarıyla anlatıyor.
Kış soğuğunda üzerlerine hortumla basınçlı soğuk su fışkırtılan mahkûmların neden zatürre olup öldüğünü kestirmek zor değil.
Lağım çukurlarında yüzdürülüp başları postallarla suya batırılanların, makatına cop sokulanların, "Co adlı köpeğe" esas duruşta tekmil verdirilenlerin, eğlence için canlı kurbağa, fare dışkısı ya da kusmuk yedirilen, sidik içirilenlerin, niye intihar ettiklerini tahmin etmek de zor değil.
Falakadan sonra arkadaşını sırtına alıp durmaksızın koşması istenirken dövülenlerin, niye "ölüm orucuna" yattığını, sonra niye "dağa çıktığını" düşünebilmek de zor değil.
Hele istiklal Marşı'nın bütün kıtalarını ezberleyemediği veya koğuş sorumlusunun cümle cümle okuduğu Atatürk'ün hayatını yeterince yüksek sesle tekrarlamadığı ya da koşarken "Her Türk asker doğar" diye haykırmaya mecali kalmadığı için öldüresiye dövülenleri öğrenince, bu toplumun cumhuriyetten, Atatürk'ten neden, nasıl soğutulduğunu anlamak da zor değil.
can dündar...
--spoiler--
anayasaya göre "hiç kimse tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkartılamaz".
toplumun ekonomik kaynaklarının, ekonomik kalkınmayı sağlamak amacıyla bilimsel ve akılcı biçimde kullanılmasını sağlar.
başbakan veya bakanların görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçların araştırılmasını sağlayan hükümeti denetleme yollarından biridir.
ALıNMASI GEREKEN BiR KARARıN TASLAK ŞEKLiNDEKi TEKLiFi.
tbmm'nin hükümeti denetleme yollarından biridir.
milletvekillerinin tek başlarına başbakana ya da herhangi bir bakana bilgi almak amacıyla yazılı veya sözlü olarak soru sormalarıdır.
milletvekillerinin tek başlarına başbakana ya da herhangi bir bakana bilgi almak amacıyla yazılı veya sözlü olarak soru sormalarıdır.