bugün

lise yılları
sınıfça kaçmaya karar verilmiştir. isyankarbumerang bahçeye iner arkadan dolaşır ve sınıfın penceresinin altına gelir. sınıftakiler çantalarını bir bir isyankarbumerAnga atarlar. herşey yolunda gibidir. birden isyankarbumerang diye seslenen sakin bir ses duyulur arkaya dönüldüğünde müdür muavini olduğu görülür. müdür muavini sakin bir şekilde
-şimdi bütün bu eşyaları al yukarı çık bakim
der ve dumur olunarak onca şeyi yüklenip tekrar sınıfa çıkılır.**
lise son sınıf öğrencisi olup hocalarının nazarında başarılı, ahlaklı ve üsturuplu bir imaja sahip morjivet, arkadaşlarının yoğun desteği ve tehditleri* sonucu istemeyerek de olsa sınıfımızı onur kurulunda temsil etmek üzere, çekişmeli bir seçimin ardından rakiplerini geride bırakarak oy çokluğuyla onur koluna üye seçilir/seçtirilir. okul onur kurulu toplantısında son sınıf olmanın ve de beyefendi imajı sayesinde onur kurulunda başkan seçilir ve bu başkanlığın re'sen* getirdiği sıfatla okul disiplin kurulunda okulun tüm öğrencilerini temsil etmek üzere okul disiplin kurulu üyesi olur. disiplin kurulundaki tek öğrenci üyedir morjivet.

arkadaşlarım bu yolla büyük bir zafer elde etmiş, adeta öğretmenleri arasına bir casus yerleştirmişcesine kutlama yapmakta, beni de tebrik etmektedirler. ayrıca benim bu arkadaş grubum, sınıfın diğer karşıt görüşlü arkadaş grubuna karşı da büyük bir zafer elde etmiştir. ee okul disiplin kurulu üyesi arkadaş sahibi oluyorsun, bir gün disiplin kuruluna yolu düşerse desteğimi alacaklar, ceza almaktan bile kurtulabilecekler, zira morjivet cezai işlemlere karşı muhalefet şerhi koyarak arkadaşlarının ceza almasını engelleyecektir. *

neyse gel gelelim, yapılması muhtemel aramalara karşı bilgi sahibi oluyor bunu da önceden arkadaşlarıma bildirerek kaleyi savunuyorduk.

kader senin amına koyum,ulan kutup ayısı gelse sikse ancak bu kadar olur. pazartesi günüydü dersin ortasında sürpriz bir şekilde üstelik de benim bilgim dışında sınıfa 4 hocayla baskın düzenlendi. ulan neler dönüyor, benim haberim olmadan böyle bir arama nasıl yapılır (?) çünkü morjivet o zamanlar bir bok yaptığını zannederek ve de disiplin kurulu üyeliğinin getirdiği rahatlıkla cebinde rahatça sigara paketi taşımaktadır.

okul disiplin kurulu üyesi deyip ayrıcalık göstermediler, acımadılar diğer tüm öğrenciler gibi benim de üstümü aradılar ve yapılan bu baskın sırasında sigara paketini ve yanındaki kibriti yakalattım sayın sözlük yazarları. yakalanan bu yasak eşyalar tutanağa da geçti tabi. hocalar şokta ulan bu çocuk okul disiplin kurulu üyesi değil miydi(?) falan filan işte. arama bittikten sonra da karşıt arkadaş grubundan alaycı sözlerle de tacize maruz kaldık ki o da ayrı bir talihsizlik oldu.

yapılan bu aramalar sonucu elde edilen yasak eşyalar hakkında gerekli disiplin işlemlerinin yapılması için gün gelir okul disiplin kurulu toplanır. okul disiplin kurulu üyesi olarak morjivet de toplantıda hazır bulunur tabi. masada yakalanan yasak eşyalar durmakta ve onlara baktıkça daha bir şoka girmekte yüzüm kızarmaktaydı çünkü yakalanan yasak eşyalar arasında kibrit var, çakmak var, zincir var, bıçak da olabilir ama ama yalnızca bir paket sigara var ve o bir paket sigara da okulun disiplin kurulu üyesine ait, olacak iş değil. ulan okulun yarısı tiryaki (!), koca okulda sadece benden paket çıkıyor, bu nasıl bir alın yazısıdır sözlük.

bir hafta sonra da okul disiplin kurulu ve onur kurulundan şutlandım, üstüne bir de uyarı cezası aldım, hocalar nazarındaki güzel imajım da yerle bir oldu, arkadaşlar arasında alay konusu oldum. ne zaman ansak bu güzel anımızı arkadaşlarla güleriz, oha çekeriz, yarılırız.

dipnot: ulan paketin neredeyse tamamen dolu olduğuna ya da sadece benim sigara paketi yakalatmama fazla içerlemiyorum da kötü lark çıkması çok gururuma dokundu be sözlük, hiç olmazsa winston bari olsaydı.
lisede tenefüste kaçıp bakkala meybuz almaya giderken "meybuşş meeeeeyyybuş" diye zıplayarak meybuzcuya giden salaklardık.
lisedeyken hiç resim yapamaz iki arkadaştık. günün çalışması karakalem di. ortaya bir saksı koydu hoca çizin bunu dedi. tabii biz de hiç resim yapamadığımız için ne yapsak ne etsek derken arkadaşımın aklına resim salonundaki çekmecelerdeki çalışmalar geldi. birader ordan iki resim çalalım gelip hocaya verelim dedi. eyvallah bana uyar dedim. çekmeceden en güzel iki karakalem çalışmalı saksı resimi aldık ve sıramız gelince hocaya götürüp teslim ettik. arkadaşıma sen geç yerine otur dedikten sonra suratıma 3 dakika falan bakan hoca bana da geç sende yerine otur deyince derin bir rahatlama oluştu bünyede. oturmaya tam gidecektim ki hocanın masasının kenarında üst üste koyulmuş resimlere dokunup hepsini yere düşürdüm. o heyecan o korkuyla eğilip resimleri hızla toplarken it oğlu it hoca frikik kullanıyor sanki arkadan sırtıma vurmasıyla beraber resimleri çaldığımız dolabın çekmecesine yapıştırdı beni. dedim ne oluyor hocam o da lan şerefsizler terbiyesizlik yapmayın terbiyesizliğin allahını yaparım. hırsız pezevenkler sizi dedi. sizi de bu dersten geçirirsem namerdim dedi ve zil çaldı.

sonuç : o zaman 5 zayıfım var. 3 ünü ortalama yükseltmede kurtarıp 2 dersten sorumlu geçecektim lise 2 ye. ortalama yükseltme sınavlarında resim dersini de salak gibi seçtim nedense. sınava girdiğimde yine karakalem çalışmasıyla saksı çizilecekti. her neyse uyduruk bir şey çizdim. ve o yıl lise 1 de sınıfta kaldım. diğer 2 dersten geçtim ama resimden geçirmedi pezevenk. en son geçen yıl duydum alkol komasına girmiş ibne.
dinciyi , okulun verdiği laptop tan google görsellere seks yazmış , resimlere bakarken yakalamak . adamcağızın bizi arkasında görünce pat diye kapağı kapatıp kırması .
ders iletişim, hoca rauf bindal; nam-ı diğer kel aliço

kel aliço: (ege şivesiyle) bu proceyi istiyorum. ayrıca sadece proceyi değil önceki ders verdiğim tüm basamakları kullanarak proce raporunu hazırlamanızı da istiyorum. bi dahaki ders hocam bu çok zordu, hocam o basamağı unutmuşum, hocam hastaydım anlamam. sorusu olan var mı?

dönemin meşhur çarkıfelek repliğini kullanan safa: memed ali bey noolur,bişey daha yapamaz mısınız?

kel aliço: çaaakını bi döndürürün feleeeni şaşaasın.
ilkokul 4. sınıftayken beslenme saatinde pepsi teneke kola almıştım.o kolanın açma halkası kırılınca arkadaşlarla nasıl açacağımıza tartışırken aklıma bir fikir gelir ve teneke kolayı sıranın sivri tarafına geçiririm.3 veya 4 denemeden sonra koladan bir delik açılmasıyla birlikte sallanan kola foşurt diye şampanya gibi asit yağmuru yapar ön sıradaki kızlar sırılsıklam olur.
(bkz: naptın lan sen)
(bkz: hocam o yaptı)
yer: eczacıbaşı ilköğretim okulu *
tarih: 1992

ortaokuldayken bir serkan ve tayfası * * * sıkıcı bulduğumuz bir dersten yırtmak için o zamanlar okulun hemen dışında seyyar satıcıların sattığı koku bombasını almışlar ve sınıfa atmışlardı. sınıf ta kokudan geçilmiyor. müdür yardımcısı necdet bey, geldi söylemedik. ama kendisi disiplinle tehdit edince yapanları söyledik. o gün 2 saat ders yapmamış ama sonrasında yusuf yusuf olmuştuk.
havaya atılan ve kanatlarında okkalı küfürler yazan, kağıttan yapılmış mezuniyet f-16 sı ters salvo yaparak yan sınıfta müdürün ders verdiği sınıfa girerek müdürün masasına iner ve müdür bunu fark etmediği için uçağın o sınıftan atıldığını düşünerek tüm sınıfı sıra dayağına çeker..
ilkokul 7. sınıftaydık, okula yeni gelen bir kimya hocası vardı. uzun boylu, eski takım elbiseli bir adam. neyse bu birgün yine derste uyuz uyuz konuşuyor, ne dediğini falan kimse takmıyor, herkes ayrı bir alemde. beni de sınıf öğretmeni en öne oturtmuş, kafamı koydum sıraya yatıyorum. bir yandan da elimdeki kalemtraşla oynuyorum. hoca yavaş yavaş yanımdan yürüyerek geçiyordu ki o anda kalemtraşı yere düşürdüm, demir olduğu için de sesini herkes duydu. hoca da tam ordan geçtiği için önümde eğilip kalemtraşı almaya yeltendi. ta ki 'caaaart' sesi sınıfı sarana kadar. gözümün önünde adamın pantalon yırtıldı, beyaz bir don kafamın dibinde belirdi. O an benim ipler koptu zaten kafamı koydum sıraya gülme krizine girdim, gülmekten bakamadım bile hocaya. Arkadaşların anlattıklarına göre hoca eliyle kıçını kapatarak kaçmış sınıftan. Sonra da bizim derslere başka öğretmeni gönderdiler zaten, adam utancından giremedi birdaha.
Yıl 2002. kayseri lisesinde ilk senemiz. ilk gün...
Dışarıda ömer güven eşliğinde "kayseri lisesi marşı", "istiklal marşı" ve yavrum kızım eteğiniz niye böyle, oğlanlar kravat niye böyle falanlar dönüyor. Bizde o esnada eminem modasına uymuş kantinde şarkılarını dinleyip ellerimizle rapçi işaetlerini yapıyoruz. O esnada "Hacı ali azgın" isimli hoca gelir. Bize bağırır. Burhan ve alper kaçarken ben yakalanırım. Beni iyibir pataklar. Neyse tören biter. Sınıflara dağılırız. ilk derste edebiyat hacı ali hocanın. Hacı ali hoca:
- sabah yakaladığım, tören esnasında satanist müziğiyle ayin yapanlar tahtaya gelsin bakalım.
Tahtada satanist damgası yemek mi? sınıfa rezil olmak mı? Lise hayatı boyunca satanist olarak anılmak mı daha acı?
coğrafya hocası ülkemizin dağlarını, çayırlarını, ovalarını anlatmaktadır.

öğ : evet. iç anadolunun en önemli platolarından biride haymana platosudur arkadaşlar.

genç: haymanaa goyummm ya. (tabi tam o anda sessizlik)
özel bir lisede ingilizce dersine yeni atanmış, güney afrikalı siyahi hoca derse girer, tanışma muhabbetinden sonra arka sıralardan bir el kalkar:

-abi sen dün sarıyer'de parfüm satmıyor muydun?
Okul çevresinde sigara içip ve bununla yetinmeyip arkadaşlarımada içirttiğimi aileme ispiyonlayan okul müdürümün bisikletinin tekerleğindeki bütn telleri kesmem okulda büyük bir yarma efekti yaratmıştır.
sınıfta osuruk bombası patlatarak bir hafta bahçede ders işlenmesini sağlamak.

osuruk bombası alınır. sınıfta kimse yokken patlatılır. ama ne hikmetse gören bir kişi hocaya ispiyonlar. sınıfa giren ilk hoca ile müdürden alınan bir izin birleşerek bir haftalık derslerin bahçede yapılması sağlanır. bundan esinlenen diğer arkadaşlar da koku geçer geçmez bir bomba patlatırlar. ancak bu işe yaramaz ve bütün hafta dersler o iğrenç kokunun içinde yapılır. yani papaz her zaman aynı pilavı yemez.
ders coğrafya;

-hocam son yapılan araştırmalara göre dünya güneşin değil, güneş dünyanın etrafında dönüyormuş.
-olabilir yavrum, son gelişmeleri takip edemiyorum.
ders matematik bizim cüno (cüneyt) elinde tesbih kahvede oturur gibi oturuyor daha senenin başları hoca cüno' ya daha alışamamış.
+ oğlum o elindeki tesbih ne? ver onu çabuk!
- veremem hocam hatırası var.
+ ne hatırası?
- cezaevindeki abim gönderdi.
+ abin cezaevine niye girdi?(cüneyt hala tesbihi çekmektedir ve oturuşuda hala aynıdır)
- önceki matematikçiyi affetmemişti.
sınıfta buz gibi bir atmosfer olmuştu ama tenefüste güle güle ölmüştük.
1 nisan'da müdür yardımcısının odasına 3 kişi dalıp "hu allah hu allah" *diye kafa sallamak.
1.sınıfta, benimle dalga geçen bir grup 3.sınıf öğrencisinin, üzerine nişan alıp işemem, olay sonrası yediğim dayak ve okul sonuna kadar bana duyulan sonsuz saygı ve korku.
2.sınıfata müdürün kafasına taş atmam, ama neyseki isabet etmemiş olması. müfettişin arabasını, hemde kendisi içinde ve araba hareket halindeyken tekmelemem. bu olaylar üzerine okuldaki bütün öğretmenlerin bana sonsuz sempati duyması.

ne günlerdi.
lisede başlatılan "temiz sınıf" kampanyası kapsamında öğrenciler kendi aralarında para toplayıp boya, cila vs. alıp kendi sınıflarının boyatırlar ve oturdukları ahşap sıraları zımparadan geçirdikten sonra baştan cilalama yaparlar. bunun ödülü olarak da cuma günü kapanış töreninde bütün öğrenci ve öğretmenlerin huzurunda mavi bayrak alırlar ve bunu öğretmen masasına koyarlar.

bu kampanyaya katılan ve hafta sonunu eşekler gibi zımpara&cila ve boya işleriyle geçirdikten sonra sınıfları çiçek gibi olan öğrenciler hafta içinde yine bilindik hayta öğrenci kişiliklerine bürünürler. tenefüsün birinde şakalaşan(!) iki arkadaştan biri diğerine tekme(!) atmak ister fakat diğer arkadaş çevikliği ile bu tekmeden kurtulsa da duvar bundan kurtulamaz ve tam öğretmen masasının karşısına denk gelen bu kısımda bariz bir şekilde 43 numara ayakkabı izi oluşmuştur.

sınıfın rehber öğretmeni derse geldiğinde bu ayakkabı izi dikkatinden kaçmaz ve nutkuna başlar:
"kimin ayak izi bu?"

kimseden ses çıkmaz (haliyle). hoca kaldığı yerden:
"bakın arkadaşlar bu ayak izi insan ayak izi değil..."

sınıf gülüşmeye başlar
"bu olsa olsa bir hayvanın ayak izi olabilir"

sınıf gülme sınırını aşmış, artık kopma seviyesine gelmiştir,
"gülmeyin! bu resmen bir hayvan ayak izi!"

öğrencilerden bir tanesi dayanamaz ve hocaya:
"hocam nasıl anladınız?"

hoca afallamış bir halde:
"neyi nasıl anladım?"

çocuk gülmekten karnını tuta tuta cevap verir:
"bu ayak izinin ineğin ayak izi olduğunu.."

sınıf zaten kopmuş, hoca da kızmakla gülmek arasında kalsa da gülmeye başlamıştır.

inek lakaplı arkadaşımızın ayakkabı izi duvardan silinmiş olsa da bu hatıra asla hafızalarımızdan silinmeyecektir.
hazırlık okumaktadır şahsı muhterem.hocaya yer tarif etmektedir daha doğrusu yer tarif etmeye çalışmaktadır fakat karşı taraf anlamamaktadır.hediyelik eşya,biblo,şapka satan yer falan falan diye tarif edilmektedir ama nafile.ağızdan yanlışlıkla ''porno'' çıkar tam dersin ortasında.gençlik işte önceden alıyormuşuz demek ki.bütün sınıf kopmuştur bu arada özellikle erkekler.hocanın surat pancar moduna girmiştir tabi bu esnada.başka bir öğrenciye sorar
- ne dedi o ? öğrenci cevap verir yavşak bir gülümsemeyle
- porno dedi hocam.
mal desen ayıp olacak ama daha fazlasını hak ediyor sanki.sonra hoca açar not defterini eksi yağmuruna tutulur şahsı muhterem.

herkes kendi yaşadıklarını sanki başkaları yaşadı gibi anlatmayı sever ya ben de onlardan biriyim işte.çok kötü bir gündü benim için ama oldukça keyifliydi önemli olan bu.
anlatanın abarttığı anılardır. hep hikayesinin sonunda kendine göre sınıf kopar , ders iptal olur. * * *
Lisede, hem de din kültürü dersinde, hoca bir hikaye anlatmaktadır. tam hoca "..adamın da çocuğu olmuyormuş" dediği bir anda öğrencilerden biri "prezarvatif mi kullanıyormuş, hocam!" diye lafı yapıştırır. neyseki kahkaha ve laf kalbalığında, hoca anlamaz-anlamazdan gelir. Yine başka bir din kültürü dersinde hoca avrupadaki sevgi kavramını anlatmaktadır. "..avrupalılarda sevgi yok, şehvet, günü birlik ilişkiler. orada aşk ..nasıl desem." arkadaş atlar "sex". herkes güler ve bir yandan ayıplamaya çalışırken, hoca "dooruu, dooruu söylüyor arkadaşınız, şeydir.. odur işte.."

ne cesur ve katılımcıdır bu arkadaş. bana arkadaşını söyle, sana "o sensin ki" diyim.
hiçbiri abartı değildir, naklendir. hatta biraz basitleştirilmiştir bile. sınıf kopmasada onların angutluğudur.

(bkz :haaa! ne dedi. neye gülüyorsunuz oğlum)