bugün

Olay izmirde bir belediye otobüsünde gelişiyor... yaşlı bir amca elinde bastonuyla kalabalık bir otobüse biniyor, oturacak yer yok..bastonunu yere vura vura orta sıralara doğru ilerliyor, taa arkaya kadar gidiyor ama kimsede tık yok..baston tıklamasndan rahatsız olan gencin biri yüksek sesle bağırıyor amcaya "Dede,şu bastonunun altına keşke lastik taksaydın bu kadar ses çıkarmaz, biz de rahat ederdik"... bütün gözler gence dikilirken yaşlı adam istifini bozmadan otobüsü kahkahaya boğacak bomba cümleyi patlatıyor: 17-18 sene evvel o lastiği baban taksaydi simdi biz rahat ederdik!"...
memleketin tekinde 3 kere camiye gitmeyeni idam ediyolarmış. ama bu arada idam edilmeden önce 3 dileğini yerine getiriyolarmış. adamın teki 3 kere gitmemiş. idam edilmeden önce sormuşlar; "1. dileğin ne?" adam; "vezirin karısını s.kicem" demiş. vezir "olmaz" dese de padişah; "mecbur" demiş. daha sonra "2. dileğin ne?" demişler. adam; "padişahın karısını s.kicem" demiş. padişah "hayır" demiş. ama herkes itiraz edince mecbur kalmış. "son dileğin ne?" demişler. adam, bi vezirin dötüne bakıyomuş, bi padisahın. vezir bakmış döt elden gidiyo; "ben bunu sanki camide gördüm gibi geldi" demiş. padişah da ordan "ne gibisi lan! yanımda kılıyodu" demiş.
lise çağındaki bir çocuk liseye kayıt olmak için okula gider...

Müdür sorar : oğlum adın ne ?
Çocuk : mememehmet yayayayakut .....
Müdür : oğlum kekememisin sen
çocuk : hayır hocam, babam kekemeydi nüfus memuru da puştun tekiymiş.
bir ingiliz, bir fransız ve temel(değişmez üçlü) afrika'da gezinirken ormanda kaybolurlar. kısa bir süre sonra etraflarını yerliler sarar. önce ingilizi çağırarak;

"kutsal topraklarımıza girdin, şimdi ölüm için üç seçeneğin var. birincisi giyotin, ikincisi sırtından silahla vurulmak üçüncüsü ise bıçakla öldürülmek. birini seç" derler.

ingiliz ise ;"ben onurlu biriyim sırtımdan vurulmam, bıçak ise canımı acıtır en iyisi giyotin" der.

ingilizi giyotine götürürler. tam kellesi uçacakken alet durur ve ingiliz ölmez. yerliler de bunun tanrılar tarafından bir işaret olduğunu düşünüp ingilizi serbest bırakırlar. sıra fransıza gelir, o da uyanıklık yaparak aynı bahaneleri ileri sürer ve kurtulur. temel ise soruya şu cevabı verir ; "ben onurlu biriyim sırtımdan vurulmam madem bu alet de bozuk siz en iyisi beni bıçakla öldürün" ...
Bir mecliste konuşulurken,
Amerikalı :
-biz mars'a gideceğiz, demiş.
Alman :
-biz yakıtsız giden otomobil üreteceğiz, demiş.
Fransız :
-atom bombasını etkisiz hale getirecek projelerimiz var, demiş.
Bizim karadenizli de onlardan geri kalmamak için :
-biz de güneşe gideceğiz, demiş.
-güneşe gidemezsiniz, demişler. güneş yakar.
Karadenizli gülümsemiş :
-o kadar da enayi değiliz tabi... akşam serinliğinde gideceğiz demiş...
tav$an birgün çok azmış ve ayının işlettiği orman kerhanesine gitmeye karar vermiş. içeri girmiş ki sadece yılan boşta. madem buraya kadar geldik demiş gelmişken işimizi de görüp çıkalım. almış bir oda ayıdan ve yılanla beraber çıkmışlar yukarı. tavşan hazırlanırken yılan düşünmüş, ya o kadar açım ki şu tavşanı bir kereden yutsam az gelir demiş ve tek hamlede tavşanı yutmuş. sonra müşteriyi yedi diye ayının kendisine baya ağır bir ceza vereceğini düşünerek tavşanı tekrar tek hamlede çıkarmış.

halinden gayet memnun tavşan elindeki yüzündeki salyaları silerken;

- ulan *ospu o nasıl ağza almak öyle. demiş.
örnekte olduğu gibi bazı fıkralar sadece sarhoşken yarar.
''bir adam yarın ölücem demiş,yarmışlar ölmüş.''
(bkz: sarhoşken yaran fıkralar)
nasreddin hoca ramazan ayında yoğurt yiyormuş. bunu gören kamil amca hemen:

-hoca hoca uatnmıyor musun ramazan ramazan yoğurt yemeğe? sen oruç tumuyor musun?

-ya tutarsam?

*
Adamcagiz hayli alkollu ve de bitkin ustelik gecenin saat ucunde evine gelir. Karisi son derece zinde, duruma kesinlikle hakim, kocasini sorgulamaya baslar.
- Soyle bakalim Supermen. Neler yaptin bu aksam?
- Valla karicim, patronla beraber musterileri yemege cikarttik.
- Eeee, sonra ne yaptiniz supermen?
- Oradan striptize gittik. . . Ben sadece seyrettim.
- Yani sen bir seyler yapmadin degil mi, supermen ?
- Ben hic bir sey yapmadim, ama sen niye bana ikide bir supermen diyorsun?
- Valla, ben donunu pantolonunun ustune giyen bir seni bir de supermeni gordum.
öğretmen öğrencilere sırasıyla babalarının ne iş yaptığını soruyormuş;

Avukat, doktor, hakim, memur derken sıra sessiz ve sıkılgan bir çocuk olan küçük Mehmet'e gelmiş.
ögretmen ona da Babasının ne iş yaptığını sormuş.
Mehmet anlatmaya başlamış:

-'Babam bir gay barda striptizci olarak çalışıyor. Herkesin içinde çırılçıplak soyunup, metal direkte şemsiyeyle dans ediyor'...
Eğer çok iyi bahşiş veren birileri olursa onlarla birlikte geceleri evlerine de gidiyor'.

öğretmenin rengi atmış. diğer çocuklara oyalanmaları için bir görev verip,

Mehmet'i bir kenara çekmiş:
-Mehmet, Baban gerçekten bu işi mi yapıyor?

-'Hayır öğretmenim, Babam aslında "Tayyip" için çalışıyor ama bütün sınıfın içinde söylemeye çok utandım'.
Birgün A.Necdet Sezer' le Ecevit Avrupa' da bir konseye katılıyorlar. bizimkiler tam yemeğe başlayacaklar ecevit' in gözü sezer' e takılıyor. sezer o anda vay be ne güzel kaşık bunu semra' ya götürsem iyi sükse yaparım deyip kaşığı cebine indiriyor. bunu gören ecevit içinden ulan bunu rahşan semra' da görürüse o da ister deyip bir tane araklamaya karar veriyor. tabi konseyde herkesin önünde bir çan var kaşığı buna vurunca konuşma sırası sana geçiyor. ecevit tam kaşığı alacak kaşık çana çarpıyor. bunun üzerine ecevit bizi davet ettiniz sağolun deyip olayı kapatıyor. tam tekrar davranıyor yine çarpıyor. yine, yine derken ecevit sinirleniyor. son bir defa daha alacakken yine çarpıyor. bu sefer ecevit diyor ki: Bakın size bir sihirbazlık yapacam. şimdi şu kaşığı göüyorsunuz dikkatli bakın. bunu alıyorum cebime indiriyorum. bakın sezerin cebinden çıkıyor
Fransız erkeğine sormuşlar. 'Kadının elini niye öpersiniz?' diye.
Fransız cevaplamış' Kadına saygı duyarım. Erkek ile bir bütünü tamamlar.'

Alman erkeğine sormuşlar. 'Kadının elini niye öpersiniz?'
Alman cevaplamış 'Kadın kutsaldır. Hayatın devamını sağlar, doğurur.'

Türk erkeğine sormuşlar. 'Kadının elini niye öpersiniz?'
Türk erkeği cevaplamış '' E bi yerden başlamak lazım!''
Türk Havayolları Istanbul-Wien seferini yapan uçakta inise dogru Pilot anons eder:

'Sayın yolcularımız 25 dakika sonra Viyana havalimanına inis yapacagız, hava parcali-bulutlu 15 dereceee .......AMAN ALLAHIM.............' !....!!!

Ve anons o anda kesilir. Butun yolcular panik halindedir. Ortalik calkalanir. Bir kac dakika sonra, ki bu yolcular icin sanki yillar kadar uzun sürmüstür;

Pilot: 'Sayin yolcularimiz, kusura bakmayin sizleri korkuttum ama hostes yanlışlıkla üstüme bir fincan sicak kahve döktü, canim cok yandi, pantalonun ön kismini bir görseniz!'

Arka sıralarda oturan bir yolcu bagirarak: 'O da bir sey mi, sen bizim pantalonlarin arka kismini bir görsen'....!!!!
Karacı'ların

komutanı bir asker çağırmış. Asker - "Emret komutanım" diyerek

yanına gitmiş. Komutanı

Yere yatmasını istemiş.

Daha sonra da bir tanka askerin üzerinden geçmesi için emir

vermiş asker kılını bile kıpırdatmadan yattığı yerde beklemiş ve
malumunuz ezilmiş. Komutan diğerlerine dönerek :

"işte cesaret" demiş.

Havacı'ların komutanı bir asker çağırmış. Asker yine;"Emret
komutanım"diyerek komutanının yanına gitmiş.

Komutanı helikoptere binmesini emretmiş.

Asker helikoptere binmiş ve havalanmış daha sonra Komutani askere

aşağıya paraşütsüz atlamasını emretmiş. Asker de Emre itaat etmiş ve
atlamış. Yere çakılmış ve can vermiş. Komutan da digeri gibi dönerek :
"işte cesaret" demiş.

Sıra gelmiş Denizci'lerin komutanına. Komutan askerini

çağırmış.Asker çakı gibi hazırola geçmiş ve; "Emret komutanım" demiş.

Komutan :"Derhal denize atla ve 30 dakika yüzeye çıkma" demiş.

Asker : "S...tir g..tün yiyorsa sen atla!" demiş.

Komutan,diğer komutanlara dönerek :

"işte asıl cesaret budur" demiş...
Otobüs şoförünün omzuna dokunulunca adam hafifçe başını çevirmiş, bir bakmış ki elinde bir avuç badem, yaşlı bir kadın durmakta..
Teşekkür ederek almış bademleri ve yemiş..
15 dakika sonra yaşlı kadın tekrar şoförün omzuna dokunup bir avuç daha badem vermiş ve bu ikramı 5 kere daha yapılmış.
"Zahmet ediyorsunuz efendim.." demiş saygılı şoför,
" Hep bana yedirdiniz.. Biraz da kendiniz Yesenize..
" Çiğniyemiyorum evladım.." demiş yaşlı kadın,
"Dişlerim yok..
""Niye satın alıyorsunuz o zaman?.."
“Evladım ben sadece üzerindeki çikolata kaplamasını emmesini seviyorum!.." demiş yaşlı kadın.
-öğğğhhhhh (şoför)
Temel bir gün Avrupaya gider.

Temel'in kötü bir aliskanligida vardir, sürekli içki içer.

Birgun bir bara girip barmenden 3 bira ister ve hepsini içer.

Üç-bes defa böyle yapinca barmen merak eder ve sorar;

"Niye hep üç tane bira içiyorsunuz?

Temel cevap verir;

"Ben, Dursun ve Hamdi bizler üçüzüz. Hepimiz dünyanin farkli yerlerindeyiz.
Hepimizde bara girdigimizde birbirimizin yerine bira içeriz,
öteki iki birayi o yüzden içiyorum" der.

Yine günlerden bir gün Temel bara gelir ve 2 bira ister, barmen verir.

Temel biralari içtikten sonra tam kalkarken barmen sorar;

"Allah rahmet eylesin efendim, kardesinizin biri öldü heralde?" deyince

Temel cevap verir;

Hayir ben içkiyi biraktim.
8 NUMARALI KUTU

Doktorun biri yeni bir muayene açmış. Kapıya yazmış...

'Vizite ücreti 100 Dolar. iyileştirmediğimiz hastaya BEŞ MiSLini geri veriyoruz...'

Vizite pahalı ama, doktor gerçekten doktor...

Her gelen hasta iyileşip gidiyor...

Doktorun ünü her geçen gün artıyormuş...

Uyanığın biri doktora gidecek, iyileşmeyecek ve BEŞ MiSLi parayı geri alacak ya, kapıyı çalmış...

'Doktor! Ağzımın tadı hiç yok... Öyle kötüyüm ki, hiçbir şeyin tadını alamıyorum...' ;
Doktor... Adama şöyle bir bakmış, hemşireye seslenmiş:'

Hemşire hanım! Sekiz numaralı kutuyu getirin'

Hemşire adama uzatmış kutuyu, adam, bir kaşık içindekinden yemiş ve anında tükürmüş...

'Ama Bu bok!!!!!'

Doktor sakin, 'Evet! iyileştiniz. Tad alıyorsunuz artık..'

Adam, parayı ödemiş sinirleri tepesinde gitmiş...

Aradan birkaç ay geçmiş. büyük bir hırsla yeniden kapısına dayanmış doktorun...

'Doktor bey, ben de hafıza kaybı başladı... Herşeyi unutuyorum...!'

Doktor, adama şöyle bir bakmış yine, hemşireye dönmüş, 'Kızım, sekiz numaralı kutuyu getirir misin?' demiş.

Adam, hemen itiraz etmiş, 'Ama, o kutuda bok var!'...

Doktor, 'Doğru! Bakın, hafızanız da yerine geldi!....'

Adam, ağlamaklı, hırsla ödemiş parayı çıkmış dışarı...

Kurmuş da kurmuş intikam planlarını... Birkaç ay sonra..'

Doktor! Ben de iktidarsızlık başladı... Durumum kötü, hiçbir şey yapamıyorum...'

Doktor adamı gözüyle şöyle bir inceleyip, 'Hemşire hanım sekiz numaralı kutuyu getirir misin' diye seslenince, adam, tüm hırsıyla,

'S.kecem, seni de sekiz numaralı kutunu da...' diye bağırmış..

Doktor gayet sakin, 'Geçmiş olsun! Artık yapabiliyorsunuz!!!!!!!!!'
Iskoçyada iki avci ava çikarlar.Yürüme esnasinda avcilardan biri yere düser ve hareketsiz olarak yatar.Bunu gören arkadasi hemen yanina gelir bakarki arkadasi nefes almiyor,gözlerin deki ferin de kayboldugunu farkeder ve hemen acil sevisi arar.Arkadasim öldü,der ne yapmam gerekir diye sorar.Telefonun ucundaki ses:

-"Sakin olun ben size yardim edebilirim ama önce arkadasinin öldügünden emin olmamiz gerek" der,ve birkaç saniye sessizlikten sonra bir el silah sesi duyulur.Sonra:

-"Tamam simdi ne yapacagim"
duyarlı bir vatandas, mahallesindeki köpeklerden bıkınca belediyeye telefon eder. belediye görevlileri mahalledeki köpekleri toplar götürür. mahalle rahata kavusur. 2 gün sonra köpekler tekrar mahalleye döner. duyarlı vatandaş hic bir şey anlayamadan belediyeyi tekrar arar ve köpekleri neden bıraktıklarını sorar. belediyedeki görevli de hayvan hakları savunucularının kendilerini zorladıkarını o nedenle kısırlastırıp saldıklarını soyler. duyarlı vatandas pek anlam veremeden cevabı yapıstırır "iyi de onlar bizi ısırıyordu s.kmiyorlardı ki!"
Adam, korkunç bir kazada kulaklarının ikisini birden kaybetmiştir. Bu alışılmadık durum, onu çok hassas ve alıngan bir kişi yapmıştır. Kaza sonucu sigorta şirketinden aldığı rekor tazminat, acısını epey hafifletmiş ve ona her zaman hayalini kurduğu işi kurma olanağı vermiştir. Gider, gelişmekte olan küçük bir bilgisayar şirketini satın alır. Ancak, hiç yöneticilik deneyimi olmadığını görür ve birini işe almaya karar verir.

Üç aday seçer ve her biriyle tek tek görüşür. ilk aday gayet iyidir ve adam onu sevmeye başlar. Derken adaya sorar: "Bende alışılmadık birşey görüyor musun?" Adam yanıtlar: "Eğer onu kastediyorsanız, kulaklarınız yok." Adam üzülmüştür, derhal adayı odadan kovar. ikinci aday, birinciden de iyidir. Konuşmanın devamında adam aynı soruyu ona da sorar: "Bende alışılmadık bir durum görüyor musun?" Aday, "Evet" der, "Kulaklarınız yok!" Adam üzgün ve kızgın, onu da dışarı atar. Derken sıra üçüncü adaya gelir. Üçüncü sıradaki aday bizim Temel. Tümünden iyidir. Bütün sorulara mükemmel yanıtlar verir.

Adam, heyecanla sorar: "Bende, alışılmadık bir durum görüyor musun?" Temel, "Evet, kontakt lens kullanıyorsunuz" der. Adam iyice heyecanlanmıştır: "Çok iyi! Bu, senin zeki biri olduğunu gösterir. Nasıl anladın?" "Ula çok basit," der Temel: "Kulakların olsaydı gözlük takardın da!"
Adamla, karısı en çok 1 kere seks yapabiliyorlarmış 1 günde, kadın pazar günü komşusuyla konuşurken sormuş siz kaç kere yapabiliyorsunuz diye? kadın 5 kere demiş.
Bizimki şok içinde eve dönmüş ve kocasına söylemiş. Kocası da işi gurur meselesi yapmış, hadi demiş soyun. 1. gayet rahat. 2.sorun yok gibi. 3.zorlanmalar başlamış. 4.iyi yüklenmiş. 5.kanının son damlasına kadar savaşıp, işi bitirmiş ve uyumuşlar, sabah bir kalkmiş adam saat 10. Oysa 8:30`da işte olması gerekiyormuş, koştur koştur işe gitmiş, müdüre;özür dilerim müdür bey bugün geç kaldım, demiş. müdür dönmüş somurtarak, Ulan hadi bugün geciktin, pazartesiyle, salı nerdeydin!
bush fas'a gider. fas'in basketinde bakar ki heryerde çadir falan var. evler o biçim. der ki fas'in kralinda:
+burada hep çadir, sen bizim memlekete gel de gör yüksek binalari, gökdelenleri falan.
-tamam. (kral siser morarir.)

aradan iki ay geçer. fas krali abd'ye iade i ziyaret yapmak için washington'a gider. bush krali gezdirmektedir. kral eni kunu bi açik bi yamukluk arar washington'da. bush'un laflari bi kulagindan girip digerinden çikmaktadir. en sonunda bi tane çadir görür.
-bak bush orda bi çadir var troahahaaha
+evet, orasi fas'in konsoloslugu.

(fikrayi fasli bir arkadastan duymustum.)
Malum zamanların birinde KAYSERi'DE Amerikalıların yardımı ile karayolu
çalışmaları yapılıyormuş.
Bölgeye yakın bir köyde de Köylüler bir patika yolu yapıyorlarmış.
Bunun için bir eşeği tepeye doğru kovalayıp onun geçtiği yeri sertleştirerek
yolu tamamlıyorlarmış.
Malum hayvan içgüdüsel olarak hedefe doğru en az yorucu yolu seçer ya!...
Bu köylüler, O sırada orada vazifeli olan bir Amerikalı mühendisin dikkatini
çekmiş.
Mühendis olanları merak ederek tercümanı -ya da karayolu projesinin bir Türk
Yetkilisi-ile yanlarına gitmiş
-"Kolay gelsin, ne yapıyorsunuz burada böyle?"
içlerinden en uyanık olanı;
-"Yol yapıyoz" diye cevap vermiş.
-"E, bu eşek ne işe yarıyor?"
Köylü genel işlem sırasını şöyle bir anlatmış. Eşeğin yolun nereden
geçeceğine karar verdiğini söylemiş.
Amerikalı mühendis çok ilginç bulduğu bu fikre yerlere yatmış gülmekten:
-"Eee...Eşek bulamayınca ne yapıyorsunuz?"
-"O zaman Amerika'dan mühendis getirtiyoruz!
temelle eşeği adamın birinin bahçesine girip bahçeyi talan etmişler. adam bunları yakalamış, ilk eşeği bi güzel dövmüş. onu bırakıp temeli dövmeye başlamış temel adama demişki:

+ilk neden beni değilde eşeği dövdün

adam cevap vermiş

-ilk seni dövseydim eşek kaçardı.
vakti zamanında padişah vezirini yanına çağırarak
-vezir paşa bana öyle bir şey göster ki özürü kabahatinden büyük olsun.
-olur haşmetmahap.
der vezir ve ayrılırlar. ertesi gün padişah sarayın bahçesinde gezerken vezir gelir ve padişaha parmak atar. padişah hiddetle;
-bre densiz bu ne cüret!
-pardon yüce hünkarım ben sizi valide sultan zannettim...