bugün

karısının sözünden hiçbir şekilde çıkmayan bir iş adamı varmış. bu adam bir gün iş için japonya'ya uçacakmış ki karısı ondan gelirken bir sincap getirmesini istemiş. adam "tamam karıcım" diyerek japonya'ya uçmuş. işlerini bitirdikten sonra karısının isteği üzerine bir sincap almış ve havaalanına gitmiş. kapıda uçağa hayvanların bindirilemeyeceğine ilişkin bir yazı görmüş ve wc'ye gidip sincabı donunun içine koymuş. uçağa binmiş. uçak havalandıktan bir süre sonra adam bir "ah" çekmiş. yanında oturan adam:
-beyfendi noldu bişeyiniz mi var? demiş. adam "yok bişey" diyerek geçiştirmiş... 1 saat kadar sonra bir kez daha "ah" çeker. bu sefer bütün yolcular sorar;
-beyfendi noldu bişeyiniz mi? var diye. adam yine yok bişey diyerek geçiştirir. kısa bir süre sonra yeniden "ah" çeker ve hosteslerden biri gelip:
-beyfendi ne oldu bişeyiniz mi var der. adam yine "yok bişey" der. uçak artık türkiye'ye inmek üzeredir; bizim ki öyle bir "ah" çeker ki pilotlar bile gelip nasıl olduğunu sorarlar adam:
-yok bişey siz sadece uçağı yere indirin yeter! der. uçak iner ve bizim ki hemen wc'ye gider sincabı çıkarır ve başlar onunla konuşmaya:
-a.... kodumun sincabı, s.k.mizi dal sandın sallandın bişey demedik, g.tümüzü yuva sandın girdin çıktın birşey demedik, ...aşşaklarımızı ceviz sandın birbirine vurup kırmaya çalıştın bişey demedik, be or.spu evladı o cevizleri o yuvaya sokmanın ne anlamı vardı?
iki aile varmış ve her iki ailenin de birer kız çocuğu varmış. bir gün misafirlikte sohbete başlamışlar;
- eee sizin kızdan ne haber?
- valla işte ne olsun biliyorsunuz işe girdi geçen sene. başını kaşıyacak vakti yok. ilk başlarda geceleri fazla mesai yapıyordu. sonra hafta sonları da çalışmaya başladı. patronu çok sevmiş her işi ona veriyormuş. derken ankara seyahatleri başladı. bizimki çanta sekreter gibi patron nereye o oraya. sonra paris seyahatleri filan en sonunda bu iş böyle olmayacak dediler, patronu ev tuttu. deli gibi çalışıyor evladım. ee, peki sizinki ne alemde?
- valla bizimki de .rospu oldu, ama ben sizin kadar güzel anlatamıyorum.
günlerden bir gün akşam vakitleri bir trafik polisi hiç yolluk alamamış, kızgın bir vaziyette bekliyor. biraz sonra arkadaşına;
- gelecek ilk arabayı durdurup ceza kesmezsem ben de ne olayım,
dedikten bir süre sonra bir arabayı durduruyor. radara bakıyor, hız normal; emniyet kemerine bakıyor, takılı; muayanesine bakıyor, o da tamam. polisimiz baktı elinden bir şey gelmiyor, şoföre soruyor;
- oyun havası kaseti var mı?
- evet,
- bi koy teybe çal bakalım,
müzik başlayınca polis çiftetelli eşliğinde oynamaya başlıyor. şoföre doğru tersten eğilerek yolluğunu çıkarmak için son atağını yapıyor;
- eşek değilsin heralde, bi yirmilik yapıştırırsın.
adamın birinin bir papağanı varmış. papağan devamlı televizyon seyrediyormuş. adam da işten eve evden işe giden bir kişiymiş. bir gün adam papağanını kafesiyle birlikte balkona bırakmış ve işe gitmiş. bir saat sonra sokaktan polis aracı geçerken papağan bağırmaya başlamış.
-kahrolsun parali eğitim, kahrolsun polis.
ekip aracı hemen durup sesin geldiği yere ateş etmeye başlamış. ev darmadağın olmuş. eve gelen adam hayretler içinde bakakalmış. neyse diyerek evi yaptırmış. ertesi gün aynı olay tekrarlanınca adam evi gözlemeye başlamış. ekip aracı karşıdan görününce başlamış papağan yine slogan atmaya, tabi polisler de ateş etmeye. durumu gören ev sahibi papağanı alıp tavuk kümesine atmış. papağan kümeste başlamış volta atmaya. bunu gören tavuklar gülüyorlarmış.
papağanın kafası da atmış, tavuklara dönüp şöyle demiş:
-ne gülüyorsunuz lan ben sizin gibi fahişelikten yatmıyorum. düşünce suçundan yatıyorum.
Temel nisanlısı Fadime ile fındık bahçelerini geziyormuş.
'Bak Fadime' demiş,
'bütün bu tarlalar benim. ama bir tanecik fındık koparırsan, seni oraya yatırırım ona Gore.
Bunu duyan Fadime' nin gözleri parlamış,
hemen koşup bir tane fındık kopartmış. Temel sözünün eri ya, Fadimeyi fındık
ağacının altına yatırmış. Bu cezadan memnun kalan Fadime, üstünü basını
toparlayıp, ayağa kalkar kalkmaz bir fındık daha kopartmış. Temel bir kez
daha ....
Bir fındık daha.....
Temel 5. Fındık cezasından sonra perişan ayağa kalkmış, bitkin bir halde .

Fadime ye donup; 'bak Fadime ' demiş eliyle tarlaları göstererek,
'buradan sonrası Fiskobirligin, bilesin...'
Bir kasabaya sirk gelmis.Sirkin geldigi gün aslan terbiyecisi istifa edip gitmis.

Patron panik halinde 'hemen yerel gazeteye ilan verin acele bir aslan terbiyecisi bulalim' demis.ilan vermisler, iki kisi gelmis.

Biri uzun boylu, sarisin bir fistik, digeri kel kafali, kisa boylu, sisman bir adam.

Patron, 'ikiniz de aslan terbiyecisi misiniz' diye sormus, 'evet'

demisler.

Kiza, 'önce sen gir bakalim kafese' demis.

Kiz girmis, arkasindan kafesi kilitlemisler.

Baba aslan kiza bakmis, agir agir yaklasmaya baslamis, kiz birden önünü açmis, çirilciplak.

Baba aslan önce afallamis, sonra kiza yaklasmis ve ayak ucundan baslayarak yukariya kadar yalamis.

Sonra, gevsemis ve sakin, mutlu bir sekilde kizin ayaklarinin dibine

yatmis.

Patron dönmüs adama:

- Sen de ayni sekilde yapabilir misin?

Adam, 'yaparim ama' demis:

- Önce aslani kenara çekin!..
matematikten sürekli zayıf notlar alan çocugu, ailesi bir faydası olur düşüncesiyle katolik okuluna gonderir.

bakarlar ki çocuk hep tam not almaya baslar...

sebebini merak edip sene sonunda çocuga sorarlar:

"ne değişti?"

çocuk cevap verir:

"okulun ilk gününde arti işaretine çivilenmiş adamı görünce durumun ciddiyetini anladim."
Kudus'te gorevlendirilen bir gazeteci, Aglama Duvari'nin onunden her gecisinde, yasli bir musevînin orada oyle durup dua ettigini fark etmis. Bir hafta, iki hafta... sonunda adamla bir roportaj yapmaya karar vermis. Izin alip teybini acmis, sormus adama:
- Adiniz ?
- David, Polonya Yahudisiyim. Yasim 65.

Smalla'da bir manav dukkânim var. Evliyim. Iki cocugum Tel Aviv'de bir cicek serasinda calisiyor...
- Sizi her gun burada, Aglama Duvari'nin onunde, dua ederken goruyorum.

- Evet, her sabah dukkâni acmadan buraya gelirim. Dunya barisi ve insanlarin kardesligi icin dua ederim. Ogle tatilinde bu sefer
insanlarin mutlulugu, acilarin sona ermesi icin Yaradan'a yalvaririm. Aksam da, eve donerken, bu kez durust ve iyi insanlarin esenligi icin dua ederim. Cumartesi gunumu de burada, yine dua ederek geciririm.

- Ne guzel! Kac senedir bunu surduruyorsunuz ?
- Israil'e goctugumden beri, yani 40 yili gecti.

Gazeteci cok etkilenmis, heyecanla sormus:
- 40 yildir her gun dua ediyorsunuz. 40 yildir yilmadiniz. Bugun nasil bir duygu icindesiniz, neler hissediyorsunuz ?

Uzun uzun ic gecirmis yasli Musevî; sonra bezgin bir sesle cevap vermis:
- Vallahi artik bilemiyorum, demis. Icimde, sanki duvara konusuyormusum gibi bir his var...
Gece karanlığında gezinen Temel önünde birşey olduğunu görmüş ve eğilip eline almış, mıncıklamış, yüzüne sürmüş, koklamış ve demişki.:
"Ula pokmuş da iyiki üstüne basmadım"
evlenme çağına gelmiş kişi anasının ısrarlarına dayanamaz ve evlenmeyi kabul eder. ama bir şartı vardır; kızla 2 dakikalığına bir odada yalnız kalacaktır.

belirlenen kızın evine gidilir, allah peygamber fasıllarına geçilmeden önce çocuk müsaade isteyerek kızla bir odaya geçer. odada çocuk penisini çıkarıp "bu ne?" diye sorar. "y*rrak" der kız.
çocuk odadan çıkar ve annesine "olmaz bu kız" der.

anası başka bir kız bulur, bunu görmeye giderler. çocuk yine kızla başka odaya geçer ve penisini gösterip "bu ne?" diye sorar. "s*k" der kız.
çocuk odadan çıkar ve annesine "olmaz bu kız" der.

anası yine başka bir kız bulur, bunu da görmeye giderler. çocuk yine kızla başka odaya geçer ve penisini gösterip "bu ne?" diye sorar. "pipi" der kız.
çocuk odadan çıkar ve annesine "tamam ana olur bu kız" der.

çocukla kızın nikahı kıyılır. gerdek gecesinde çocuk penisini tutar;

- artık sana bir şeyleri öğretmenin vakti geldi. bunun adı pipi değil y*rraktır y*rrak!!
+ sen ona y*rrak mı diyorsun? ben ne y*rraklar yedim, seninki onların yanıda pipi kalır pipi!!
Karı koca oturmuş sohbet ederlerken "Karıcığım.." demiş adam, "Ben ölürsem sen tekrar evlenirsin.. Bütün eşyalarımı satacağına söz verir misin?.." "Aa?.. Neden ki?.."
"Bir manyağın eşyalarımı kullanmasını istemiyorum..!" "Yeniden bir manyakla evleneceğimi nerden çıkarıyorsun ki?.."
bir besiktaşlı, bir galatasaraylı ve bir fenerli;

arabistan'da bir otelde içki içerken yakalanır,
mahkemeye çıkarılırlar. karar idam! bizimkiler itiraz ederler ve
karar müebbet hapis cezasina çevrilir, ama o gün bayrama denk geldiği
için kral müebbet hapsi kaldırıp hepsine 15 kırbaç cezası
verir.

bizimkileri pek sempatik bulduğu için de bir kıyak daha yapıp
herkese acıyı hafifletmek için bir istek hakkı tanır.

galatasaraylı "sırtıma bir yastık baglayın" der, 5 kırbaçtan sonra yastık paramparça olur ve
pek fayda etmez, yine de kırbaç acıtmıştır.

uyanık fenerli bunu görünce "sırtıma 2 yastık bağlayın" der. ama 2 yastık bile 15 kırbaca
dayanmaz, fenerli de şiddetli kırbaç acısı hissetmiştir.
sıra beşiktaşlıya gelince;

kral: "bak beşiktaşlı sana acıdım. bu yıl ligde durumunuz kötü,
teknik direktörlerden çok çektiniz, bu yüzden sana iki istek hakkı
veriyorum" der.

besiktasli "o zaman bana 40 kırbaç vurulsun" deyince herkes
şaşkına döner, kral " peki ikinci isteğin nedir?" diye sorar,
beşiktaşlı pis pis sırıtır ve ekler, "fenerliyi sırtıma bağlayın!"*
adamin biri arabasiyla yolda gidiyormus otostop ceken kadani arabasina almis ve yola devam etmisler.
aradan biraz zaman gecince adam hiz yapmaya baslamis kadin tirsmis,
adama biraz yavaslarmısın cok hizlisin demiş,
adam tamam ustundekılerı cıkartırsan yavaslarım demıs,
kadın kabul etmis ve cıkarmis,
aradan yıne vakit gecince adam yine hiz yapmaya baslamis,
kadın yine adama cok hizlisin yavasla demis,
adam altındakileri cıkar yavaslim demis,
kadın da kabul etmis ve arabada ciril ciplak kalmıs.
aradan yine bıraz vakit gecince adam yine hiz yapmaya baslamis ve o hizla bir agca toslayip arabanin icinde sikismis,
kadın kurtulmus kadının kurtuldugnu goren adam git yardım cagır demis,
kadın tepki vermis bu haldemi!
adam al su ayakkabilari bagla beline git demis,
kadın yakkabıları beline baglayıp
ilerde calisan işcileri gorup yanlarina gitmis.
iscilere arkadasım icerde sikisti cikartirmisiniz demis
iscilerden biri abla cok zor baya iceri girmis demis.
Lise çagindaki bir çocuk okula kayit olmak için gider...

Müdür sorar, " oglum adin ne ? "

çocuk : memehmet... yayayayakut ...

müdür : oglum kekeme misin sen?

çocuk : hayir hocam , babam kekemeydi nüfus memuru da or.. çocuguymus...
Dursun, saatlerin geri alınacağını duyunca, evdeki tum saatleri toplayip Saatçi Temel'e gider:

- Ula Temel, saatler geri alunacakmuş, Biz de evdeki saatleri senden satin aldiğımız için sana getirdik. Bunları geri alacaksun da.

Temel gayet kendinden emin:

- Oyle yağma yok. Ben de duydum ancak, sadece 1 saat geri alınacakmus. Bir tanesini alırım, gerisini almam...
deneyimli sperm, ogrenci spermlere egitim vermektedir:
- "arkadaslar start verildiginde hizla kosmaya baslayacaksiniz ve kirmizi yuvarlak bir nesne gordugunuzde "merhaba ben sperm" deyip icine gireceksiniz"
kucuk sperm konsantre olmus, gozlerini kapatmis icinden tekrar etmektedir:
- "kosucam, kosucam, kosucam, merhaba ben sperm diycem, giricem. kosucam, kosucam, kosucam, merhaba ben sperm..."
derken start verilir ve spermler hizla ilerlemeye baslarlar, ve tabiki kucuk sperm de ordadir:
- "kosucam, kosucam, kosucam, merhaba ben sperm diycem, giricem. kosucam, kosucam, kosucam, merhaba ben sperm..."
kucuk sperm bi sure ilerledikten sonra gozlerini acar ve karsisinda kirmizi bi yuvarlak gorur. basarmanin verdigi gururla:
- "merhaba ben sperm"
- "ben de bademcik"
Çocuk dedesine sormuş:
-Dede ninem ile kaç yıldır evlisin?
-40 yıldır evlat
-Peki ama dede, ben sizi hiç kavga ederken görmedim bunun sırrı nedir?
-Otur evlat anlatayım... Nikahımız kıyıldı. Benim at arabasına ninenin üç-beş eşyasını attık ve bizim köyün yolunu tuttuk. Yolda atın ayağı tökezlendi. 'Bu bir' dedim. Yola devam ederken bir daha tökezlendi, ben yine 'Bu iki' dedim. Köye de epey yolumuz vardı. Bizim atın ayağı bir daha tökezleyince 'Bu üç' dedim ve çektim piştovu, atı orada vurdum. Ben atı vurunca başladı bana söylenmeye:
Biz nasıl gideceğiz. Niye durup dururken atı vurdun. Sende hiç akıl yok mu? Bu eşyaları nasıl götüreceğiz?
Ben de döndüm ninene:
"Bu biiirrr" dedim.
O gündür bu gündür, gül gibi geçinip gidiyoruz....
Küçük Abraham yedi yaşında Yahudi imam Hatip Okul muadili ilk okula gitmeye başlamış.
Birinci haftanın sonunda okul hafta sonu tatiline girince eve dönmüş.

Annesi sormuş :

- Abraham anlat bakalım bu hafta okulda ne öğrendiniz?

- Musa Peygamberi öğrendik, demiş küçük Abraham.

- Peki anlatabilir misin?

- Musa Peygamber bir Mossad ajanıydı. Gördüğü eğitim sayesinde Mısır firavununun sarayına kimseye çaktırmadan girdi. Esir alınmış Yahudileri Kızıl denizin kenarına kadar kaçırmayı başardı. Denizi geçmek için bütün Yahudilere emir vererek yüzen köprüler kurdurdu ve Yahudiler Kızıldenizin doğusuna geçmeye başladılar. Tam geçerlerken General Firavun bunları orduları ve zırhlı birlikleri ile takip etmeye başladı. Musa Peygamber cep telefonunu kullanıp Mossad'a haber verdi. Mossad israil hava kuvvetlerine bildirince hemen F-16 lar la Fantom uçakları köprüye varan Mısır ordusunu ve tankları bombalamaya başladılar, Köprünün yarısına kadar gelmiş Mısır ordusu ve general Firavun denize düşerek boğuldular ve Yahudiler selametle karşı sahile geçtiler.

Annesi dehşetler içinde sorar.

- Abraham, haham hocan cidden, gerçekten böyle mi anlattı?

- Anne tam olarak böyle anlatmadı, ama adamin tam olarak anlattığı şekilde sana anlatsam hepten inanmayacaksın.
bağyanlara yönelik..

-Adamin biri kitapçiya gider ve tezgahtara :
-'Evin reisi erkektir adli kitap var mi?.' diye sorar.
-Tezgahtar cevap verir :
- 'Maalesef beyefendi. masal kitabi satmiyoruz.'
*
Ortaokul öğrencisi çocuk, babasının omzuna dokunur, sorar:
- Baba, okulda ders verdiler, "Politika nedır", anlatmamız lazım. Nedır
politika?
Baba oğlunun yasına uygun bır formul bulur:
- Bak yavrum, şimdi şu kelimeleri iyice aklında tut... Ben iş yerinde ücretle işçi çalıştırıyorum, buna kapitalizm diyoruz. Parayı nasıl harcayacağımıza annen karar veriyor, o da hükümet. Hepimiz aslında senin için çabalıyoruz, sen halk sın. Küçük kardeşine bakan dadın, işçi sınıfı. Kardeşin de bizim geleceğimiz diye düşün. Şimdi bunları böyle ezberle, yarın kahvaltıda sana politikayı anlatırım.

Çocuk bunları ezberler, akşam olur, herkes yatar. Gece bizimki, kardeşinin ağlamasıyla uyanır. Gider bebeğin odasına, bebek altını kirletmiş ağlamaktadır. Annesinin odasına girer, annesi derin bir uyku çekmektedir, çocuk seslenir fakat uyanmaz. Dadının odasına gider, bir bakar ki, babası dadısıyla aynı yatakta, "Bebek ağlıyor" demesine hiç aldırış eden bir halleri yok.
Bizimkisi geri yatağına döner.

Ertesi sabah kahvaltıda babasına,
"Baba ben politika neymiş anladım" der. Babası "Neymiş söyle bakalım" diye sorunca anlatır:

"Kapitaliz, işçi sınıfını beceriyor. Bu arada hükümet uyuyor. Halk kimsenin umurunda değil. Geleceğimizse bok içinde!!!
Adam aşırı kiloluymuş. Sağlığı tehlikeye düşünce doktoru en kısa zamanda otuz kilo zayıflamasını söylemiş. Nasıl yapayım diye kara kara düşünürken gazetede 'Garantili zayıflatma' diye bir ilan görmüş ve hemen başvurmuş, '3 günde 5 kilo' programına yazılmış.

Ertesi günü sabah kapısı çalmış, açınca bir de ne görsün ! Karşısında 19 yaşlarında dünya güzeli, sportmen ve üzerinde giysi olarak bir çift Nike ayakkabı bulunan bir kadın!!! Kadın kendini tanıtmış, zayıflama şirketinden geldiğini söylemiş, sırtını dönüp koşmaya başlamış, sırtında bir etiket varmış, 'yakalarsan seninim'.

Adam kızın arkasından koşmaya başlamış, kilometrelerce koşmuş,kan ter içinde kalmış ama kızı ormanda yakalamış ve beraber olmuş. Programın dördüncü günü adam gerçekten de 5 kilo zayıfladığını görmüş.

Şirketin zayıflatma metodunu çok beğendiğinden ikinci bir programa kaydolmuş, '5 günde 10 kilo'. Ertesi günü yine kapısı çalınmış, karşısında daha da güzel genç bir kadın, üstelik üzerinde bir çift Reebok ayakkabıdan başka bir şey yok ve sırtında yine bir etiket, 'yakalarsan seninim'.

Adam yine canını dişine takıp kadının arkasından koşmuş ve kilometreler sonra yakalamış. Programı tamamlamış ve altıncı gün hakikaten 10 kilo daha verdiğini sevinçle görmüş.

Bu defa, şirketin '10 günde 20 kilo' programına kaydolmak istemiş ama şirket yetkilisi uyarmış, 'emin misiniz, bu program gerçekten çok zor bir etaptır'. Adam ısrar etmiş, bütün zorluklara katlanacağını söylemiş. Ertesi gün kapısı çalmış,
heyecanla koşup açınca karşısında iri yarı sportmen genç bir adam görmüş. üstelik adamın üzerinde sadece koşu ayakkabıları varmış, önünde de da bir etiket; 'yakalarsam benimsin'

:)
KAHVALTI!

>>> Fransız delikanlı, Paris'in bulvar kahvesinde oturmuş, tipik

>>>kahvaltısını yapıyormuş. Kahve, kruvasan, ekmek, tereyağ, reçel.

>>>Yan masaya ağzında cikleti ile tipik bir Amerikalı turist oturmuş.

>>>Sohbet başlamiş...

>>> Amerikalı: o ekmeğin hepsini yiyecek misin?

>>> Fransız: Tabii..

>>> Amerikalı: Biz yemeyiz. içinden biraz alır yeriz. Kalan bir

>>>fiçida toplanır. Fabrikaya gider. Kruvasan yapılır. Fransa'ya

>>>satılır, demis. Fransiz cevap vermemiş.

>>> Amerikalı: Reçel de yer misiniz?

>>> Fransız (öfkeli): Tabii..

>>> Amerikalı: Biz meyveyi taze yeriz. Kabuklarını,

>>>çekirdeklerini, çürümüşlerini bir fıçıda toplar fabrikaya

>>>gönderir, reçel yapar, Fransızlar'a satarız.

>>> Fransız: Peki siz kullandiginiz prezervatifleri seviştikten

>>>sonra ne yaparsiniz?

>>> Amerikalı: Atarız tabi...

>>> Fransiz: Biz atmayız. Bir fiçida içindekilerle biriktirir,

>>>fabrikaya gönderir, ciklet yapar, Amerikaya satarız, demiş....
fbı, eleman alımı için duyuru yapar. üç kişi başvurur. fbı binasinda
adayların hepsiyle tek tek görüşmeler yapılmaktadır. ilk adam içeri alınır ve şu sorular sorulur :
"karını seviyor musun?"
"evet, efendim."
"ülkeni seviyor musun?"
"evet, efendim."
"pekala, biz karını da getirdik. şu an yan odada."
ve masanın üzerine bir tabanca koyar. "şimdi odaya gir ve karını öldür!"
adam silahı alır, yan odaya gecer. 5 dakika hiç ses duyulmaz..
adam tekrar ilk odaya geri döner. kravatı gevsemis, ter içinde kalmiştir.
"yapamayacağım efendim."
ve orayı terk eder.
ikinci adam içeri alınır. aynı sorular, aynı yanıtlar...ve ona da içeri girip karısını öldürmesi söylenir. adam da yapamayacagını söyler ve ayrılır. son adam temel iceri girer. aynı sorular. aynı cevaplar. ona da içeri girip karısını öldürmesi söylenir. temel içeri girer. 5-10 saniye sonra icerden silah sesleri gelmeye baslar.
"bam, bam, bam,
"bam, bam, bam!"
derken kısa bir sessizlik ve ardından gürültülü bir cam kırılmasi duyulur. adamlar iceri girer, temel biraz terlemistir. fbı personeli sorar:
"ne oldu?"
temel cevaplar :

"efendum bana verdigunuz silah kurusiki cikti, o yüzden kariyi camdan asagiya atmak zorunda kaldim."
ferdinand porsche, rahmetli oluyor ve öbür dünyada melekler tarafından karşılanıyor. melekler kendisinin olağanüstü otomobil tasarımından dolayı bir dilek hakettiğini söyleyerek, isteğini sorar. porsche "tanrı ile 1 saat konuşmak isterdim." der. melek derhal isteğini yerine getirmek üzere ferdinand porsche' yi bir salona alır. porsche tanrıya sorar:

-kadını yaratırken düşüncelerin nerdeydi?

tanrı- ne demek istiyorsun?

- çok hatalı yaratmışsın! 1.öntaraf aerodinamik değil. 2.çok ses yapıyor. 3.bakım masrafları yüksek. 4.ayda beş altı gün tamamen kullanılmaz durumda. 5.arka taraf çok sarkık duruyor .6.sürekli boyanması ve yenilenmesi gerekiyor. 7.egsoz, emisyona çok yakın. 8.farlar genellikle küçük. 9.yakıt da son derece pahalı.

tanrı kısaca düşündükten sonra cevap verir: "ferdinand, bunların hepsi doğru olabilir ama istatistiklere göre bir çok erkek benim icadıma senin icadından daha fazla biniyor.
kadının 20 tane çocuğu vardır. hepsine de aynı ismi vermiştir. bu duruma şaşıran biri sorar:

-20 tane çocuğun var. hepsinin de adı aynı. birini çağırmak istediğinde napıyosun karışmıyo mu?

kadın cevap verir:

-soyadlarıyla çağırıyorum. *