bugün

Ahir zaman, mutluluk kaplı yarınların ismi. Cihanın dört mevsimi en güzel renkleriyle ruhumda raks eden eşsiz güzellik. Kış ortası, gönül yangınından kurtarılmış düş süsü, ruh göçü. Gel-gitleriyle karaya oturan, kuma saplanan dingin huzurum. Cisme dönmüş, bedene, ruha sarılmış aşk'ın adı... aşk'ın ta kendisi (...)
psikolojimi bozup sizofrenik sanilimlar sergilememe sebep olan canavar, cok korktum.
melek ol dedim pek ciddiye almadi yada ben oyle du$undum.
sonralari kararini vermi$tir, kanatlari olmasa bile en azindan melek yuzune yaki$mi$tir artik hayatin kondugu noktasi.
ben kanatlarimi kirdigim icin ucamiyordum onun zaten kanatlari yok, adalet bu mu? galiba bu.
catalla$mi$ her tonu sesimin.. kari$inca her nefes bir digerine, ne kadar aci, dert, keder baglasa da omuzlarimdan uzanmamak icin; sel oluyorum, firtina oluyorum, yagmur oluyorum sana..
sondurdum butun parlayan yildizlarimi teninde, terkettim tenimi, senin teninde ya$adim.. kapandi devirler, dunya birakti donmeyi sevincle ve bir insan ait oldugu yeri buldu bugun..
aslında ilkbaharda ortaya çıksada, çoğunlukla sonbaharı simgeler.
Bir ninni fısıldanır ruhumun kulaklarına,
durulur koynuna kıvrılırım.
El değer, göz edilir sevdama, korkarım.
Binbir nazarlığa sarmalarım,
gözlerine öyle bakarım.
Bıçak keser, yürek kanar,
ben yine sana akarım...
eski insanların iç çamaşırı olarak kullandıkları bitki çeşididir.
ezginin günlüğü'nün çeyrek isimli 25. yıl özel tribute albümünde gürol ağırbaş tarafından yorumlanmıştır.
1 ocak 1949'dan 15 haziran 1950'ye kadar, onbeş günde bir, iki sayfa olarak 28 defa yayımlanan orhan veli kanık'ın kültür-sanat dergisi.
"dört tekerin arkasından koşan, mahallenin iki delisinden biri. bütün kan bacaklarında toplansa, asla yetişemeyecegini bilse dahi koşmaya devam eder.
kayıkların arkasından denize atlayan, atlantisin iki delisinden biri. . boğulsa bile yüzmeye devam eder.
uçakların arkasından uçurumlardan atlayan, gökkuşagının sekizinci rengi. hudutları aşamasa, kalbi çok uzaklara uçup gitse bile vazgeçmeyen. .(iki nok ta up uzak..)

varlığı hayata değerler tayin eden, hayatın tüm anlamlığı ve dahi anlamsızlığından bıçak gibi keserek uzaklaştıran deli. ."

demiş güz. .
ferhat göçerden dinlemeye doymadığım şarkı.içim bir cız ediyor şu satırlarda:dünyanın batağına batacağım kadar battım
saç rengine, tarzına ve sesine hasta olduğum avrupa yakası karakteri..
sonbaharda sararıp yerle öpüşen ve sonra yağmur sularıyla kaybolan ağacın giysisi diye tabir edebileceğimiz şey.
ezginin günlüğü'nün çeyrek albümünde jehan barbur tarafından güzel yorumlanmış şarkı.

bütün yapraklarım açarsa
kork
çünkü yalnızlığım ben
çünkü yoksulluğum ben
tepeden tırnağa

not: oktay rifat şiiridir.
(bkz: yapraklar)
hiçbir aksesuar onun kadar süsleyemez sokakları,hiçbir meyve onun kadar sararıp solamaz,mevsimlerin tezahürünü onun kadar güzel anlatamaz;yaprak başka bir şeydir.
üzerinde bulunduğu ağaç bir nehir kıyısında eğer, sonbaharda sararıp nehre düşmesiyle, nehrin akıntısında yol alırken şahane bir görüntü verir.
aydın hatipoğlu şiiridir.

Karanlık sıvışıyor
Korkunun denizleri saydam değil
Uyanıyor düşlerinden ırmaklar
Suda hüzünlü bir yaprak
Okşuyor saçlarını duygusallığın
Bir çiçeğin maviliği
Doyuruyor ergenliğimi

Karanlığı bir çam dalı başlatıyor
Önce ormanlar vardır
Dalgın çocukların sevdalarında
Rüzgarlar mı taşır hala
Eski çağlar baltasını
Gecenin bahçelerinde
Irmak kımıldıyor
Suda sevdalı bir yaprak
Ölümün tarihini yazıyor
Ve ırmak
Dağıtıyor yalnızlığı
Akarak
Kırmızı ve yeşil
Kendini bir yumruk gibi savuran
Suda çılgın bir yaprak
Coşku bir göçmen kuş çiziyor
Mavi defterine tutsak zamanların
Kırlarla
Dağlarla
Sevdalarla
Yaşanan
Nerdeyse gökkuşağı kadar kahraman
Suda ölü bir yaprak...
görsel

görsel

görsel
görsel
görsel

görsel

görsel

görsel
aslında beğeni gören,lakin şu günlerde sahibine zorluk çıkaran isimdir kanımca.
(bkz: yaprağam)
insan hayatı;

bir umutla yeşerir, minicik ve sevimlidir... zamanla büyür ve serpilir... zamanı geldiği zaman kurur iyice, cılızlaşır, güçsüzleşir... ağaçla tek bağlantısı onu bir rüzgârla koparıverir koca gövdeden... kuruyup süzülür yavaş yavaş yüreğiyle birlikte ve toprağa düşer... geldiği yere hasretti cünkü o umutla yeşerdiğinden beri beklediği anı gözetler.

bir baharla doğup, bir baharla ölendir, insandır, sararıp solandır...
Çinekop'un en küçük boylusuna verilir. Yaprak ya da defne yaprağı olarak anılmasının nedeni gerçekten de ortalama bir istavrit boyunda veya daha küçük olmasıdır.

Türün devamlılığı için kesinlikle avlanmamalı, avlayanlar ve satanlar hakkında kanuıni işlem yapılması sağlanmalıdır.
'' bütün yapraklarım açarsa kork,
çünkü yalnızlığım ben,
çünkü yoksulluğum ben,
tepeden tırnağa ''

(bkz: ezginin günlüğü) - (bkz: yaprak)