bugün

terör bahanesiyle, güvenlik adına, şu ya da bu korku ile ele geçirilenlerden farksızdır: aklımız ve ruhumuz. çünkü insanları gütmek için onların akıllarını ve ruhlarını ele geçirmek gerek ki virüsün böyle bir derdi yok.

bu gezegende ilk defa salgın çıkmadı. salgın ayağına ilk kez insanlar fişlenmedi; tarihin derinliklerinden gelen 'vebalı' diye bir deyiş bile var. ne kadar tedbir alınırsa alınsın bir salgının ne kadar şiddetli olacağına, ne kadar yayılacağına ve ne kadar süreceğine karar veren her defasında virüsün de ait olduğu geniş bir alemin garip doğası oluyor. bu kez de farklı değil; her tür kısıtlamaya ve tedbirlere rağmen ne seyri değişti ne de mutasyonu; bir nokta gelecek ve duracak; ya uyum sağlayarak ya da tekrar geri gelmek üzere inzivaya çekilerek; ama mutlaka duracak. duracak demek yok olacak demek değil.

diğer doğa hadiseleri gibidir virüs. bunu kabul etmek kadercilik değil, tıpkı ölümü kabul etmenin kadercilik olmaması gibi. 'nasıl olsa ölüm var' diye hayata boş vermiyorsak 'virüs' var diye insanlığımızdan vazgeçmek zorunda da değiliz. ama "vazgeç" diyor ve üstüne bir de "bunu kabul et" diyorlar. oysa doğal olanı kabul etmek suni yani insan ürünü olanı da kabul etmeyi gerektirmez, bunlar farklı düzlemler. doğal olan oyun değil ve büyük karmaşası içinde kontrole izin vermiyor. suni ve insani olan ise kontrole ve plana dayalı bir oyun.

virüs geçip gittikten sonra kısıtlananlar ve gasp edilenler geri verilmeyecek; çünkü ne bunları alan 'şey' ne de akılları işgal eden virüs değil: bildiğimiz ve tanıdığımız oyun kuran kelimeler ve kesinlikle doğal değiller. 'virüs gitti eskiye dönelim' diyenler için 'ya tekrar gelirse' diye yeni kelimeler uydurulur, kontrole devam edilir. oyunu izleyip taraftar olmaya devam edenler olduğu sürece şaklabanlara ekmek çok...
sokağa çıkma özgürlüğümüz, nefes alma özgürlüğümüz, işimiz, eğitim hayatımız, paramız, gençliğimiz, geleceğimiz. saymakla bitmez. kurtulalım artık diye aşı da olduk, ama bazı orospu evlatlarına bu da yetmiyor. şimdi de bahane delta. hay o deltanı al ananın *mına sok diyesi geliyor insanın.
Welcome to real life Neo...
Abd’de biyoloji alanında doktora yapan bir türk olarak kendinizi insan nesline karşı yapılan bu büyük saldırıya karşı korumanızı öneririm. Mrna aşıları reverse transktipte olabilir, dnamıza intergre olabilir, hatta diğer rnalar ile interaksiyona girebilir. Hücre yüzeyindeki rna reseptörlerine bağ yapıp istenmeyen sinyal yolaklarını aktive edebilir. Mirna/sirna ile etkileşime girip epigenetik değişikliklere neden olabilir. Ayrıca maske kullanımı 15 dakikadan itibaren %4 olan akciğer karbondioksit oranını %6-7’lere çıkarıyor. Kendim deney yaparak ölçtüm, yayını yazıyorum. Bu yüksek karbondioksit oranı kanın ph’ını düşürüp asidozise neden olabilir. Bu da uzun vadede kansere neden olabilir. Bütün bunları üstün körü yazdım kusura bakmayın. Detaylı bir şekilde derli toplu halde buraya ve ekşiye anlatacağım. Şu yayını bi çıkarayım hele.