bugün

hayatının en verimli çağlarını(ki bu 18-24 yaş aralıgı olur) kalın kitaplar binlerce sayfa notlar altına geçiren isnan dışı varlıklardır.o ögrencilerin bir senede çalıştıgını çogu ögrenci ögrencilik hayatı boyunca çalışmamıştır bile.tıbba gir gerisi kolay diyen ailelerin baskısı sonuccu yazmıştır çogu zaten.özellikle 4üncü sınıf dahiliye stajında iflahı sikilir bu ögrencilerin.

ben 3üncü sınıf ögrencisiyim ve şu an dahiliye ve patoloji derslerinin notları beni öldürmekte.
kısaca toparlicak olursak hayatını insan hayatına adayan ve yaşıtlarından yıllarca sonra para kazanmaya başlayan bir meslek grubur hekimlik.insan hayatının değerine nasıl paha biçilemiyosa hekimliğin maaşına da paha biçilmemelidir.
yok 10 bin kazanıyomuş yok 7 bin kazanıyomuş bunun önemi yok.o kişiler 100 bin kasansa bile haktır onlara.
öğrencillik hayatı süresinde bir gün mutlaka delirecek, kafayı oynatacak olan insanlardır.(tabi bir müddet sonra düzeliyorlar)
neyse efendim yazıktır, günahtır, allah kolaylık versindir.
(bkz: ben mühendislik okudum dersileri cafede işlerdik)
(bkz: ben mühendislik okurken tek sayfa ile vize final yapardık)
(bkz: 7000 mühendis hakkı değildir doktor hakkıdır)*

edit:
(bkz: doktorlar)
valla bu dizi de hiç öyle göstermiyordu, yani millet sadece birbirini düdüklemekle uğraşıyordu. ben hiç elinde bir kitap olan öğrenci görmedim orda. *
(bkz: kendini öven insan)
televizyon reklamlarını özleyen öğrencilerdir. çalışmaktan kendine bakamayan öğrencidir.
gayet de düzgün normal insanlar olabilmektedirler. hem sosyal hayatları hem de ders çalışma hayatları iyi gidebilir. kendimden örnek vermem gerekirse son 3 gün çalışarak komiteden 80 almıştım ki benim için gayet yeterli. ha daha bunun 3'ü 4'ü var ama olsun.
bazılarının götleri o beyaz önlüğü giyince tavana ulaşmaktadır. işte onların ağızlarının orta yerine geçiresim geliyor.

fakülte olarak bir bassak 7000 lira maaş falan dinlemeyiz ona göre.

(bkz: mühendislik mimarlık fakültesi)
dahiliye ve patoloji çalışırken türkçe'yi unutan öğrenciler bütünü diye tanımlanabilir madem öyle.
doktorluk zor meslektir, kabul. herkesin belki de tek ihtiyacı olan sağlık, bu insanların elindedir, kabul. dolayısıyla mevcut ülke şartlarına oranla daha iyi maaş almaları gerekir, kabul. ama!;
1) konuşulan paralar, türkiye şartlarına göre çok yüksektir.
2) yapılan nedir? anlaşmalı ilaç firmalarının ilaçları öncelikli yazılıyor mu, yazılmıyor mu? hastaya, "eczacının önereceği eşdeğer ilacı kabul etme sakın, iyileşemezsin" diyor mu, demiyor mu? bu şekilde, zaten yüksek olan kazancını katlıyor mu, katlamıyor mu? mesai saatlerine riayet ediyor mu, etmiyor mu? sabahın köründe hastaneye gelip sıra bekleyen hastaları, kendi şahsi keyfine göre istediği kadar bekletiyor mu, bekletmiyor mu? hastalara zengin-fakir ayrımı yapıyor mu, yapmıyor mu?
3) gözü doymayan bu kişiler, ekstra gelir için gereksiz tahliller talep ediyor mu, etmiyor mu arkadaşım?
4) veteriner hekimler, hayvanları tedavi eder. bu hayvanlara öyle nazik davranırlar ki inanamazsınız. evcil hayvan sahipleri bilir. bizim doktorlarımız, hasta insanlara, hayvandan beter muamele ediyor mu, etmiyor mu? peki bu okumuş hayvanlar, her türlü hakareti, küfrü hakediyor mu, haketmiyor mu?
5) hastalara, saygılı davranıyorlar mı? yoksa "sen gel, sen geç kaldın siktir git" edasıyla mı hitap ediyorlar? bana cevap verin!
6) kıçıkırık 2 ilaç yazacaksınız diye, bu ihtiyaç ve hak sahibi insanlar üzerine ego tatmin etme hakkını size kim veriyor lan?
7) evet, size ihtiyaç var. siz olmasanız anamız, babamız, eşimiz, dostumuz, hepimiz yakalandığımız hastalığa teslim olur, ölürüz. ama sizin gibi diploması 7 bin lira eden ama ciğeri para etmeyen tiplere teslim olacak değiliz. bu işi sanki hayrına yapıyormuş gibi de havalanmayın. paramızla tedavi ediyorsunuz bizi. artistlik yapmayın. zira senin yediğin ekmek de fırıncının elinden çıkıyor. unutma; fırıncı olmazsa, sen de aç kalırsın. herkesin bir işi var ve doğru şekilde yapmaya çalışıyor. sen de doğru şekilde yap işini. yarın, senin tavırlarına sinirlenen bir hasta, ağzının üstüne öyle bir yapıştırır ki, o hastanın ailesi seni öyle bir araya alır ki; bak o zaman o diploman işine yarıyor mu, yaramıyor mu?

: eksileyip kaçmayacaksın sevgili doktor bozuntusu. bana cevap ver, verebiliyorsan. çalıştır cerebrumunu!
devleti sömürmek, ilaç firmalarını zengin etmek, egosunu tatmin etmek için 70 yaşındaki insana hakaret etmek için gün bekleyen meslek dalı öğrencileridir.
tüm mesleklerde olduğu gibi iyisi de kötüsü de vardır doktorların ama nedense en çok konuşulan, en çok üstüne gelinen, kötüsü en çok batandır.
her türlü bürokrat ve milletvekili maaşının 10 milyar civarında gezdiği şu ülkede kıçındaki kılları ağartarak 7 milyarı alırken bu bile çok görülen mesleğin adaylarıdır. ve tabi doktor olduklarında bunların hepsi hastayı kanına kadar sömürecek diye bir şey de yoktur maalesef. tamam içlerinde çok götelekler de var her meslekte olduğu gibi lakin bu, bütün doktorların paranın kölesi olduğu anlamına da gelmemekte ki gelmiyor da zaten. "paramızla tedavi ediyorsunuz" diyenler de var. adam devlet memuru ve devlet de adama görevini yaptığı için para veriyor. doktorun görevi de maalesef karşılığında para aldığı için utanması gerektiği "hastaları tedavi etmek". kimse de öğretmene demiyor ki "sen hayrına bu işi yapmıyorsun, para alıyorsun bu işten pezevenk" diye. ayrıca bu ülkede doktorların hastaları dövdüğü çok sık görülen bir olay değildir, lakin her gün bir yerlerde bir doktor hastaya iyi bakamadığı, onu tedavi edemediği gerekçesiyle tekme tokat dövülüyor, tartaklanmak değil bildiğiniz dövülüyor yani. cerrah ameliyathanede hastayı kurtaramayıp hasta yakınlarına haberi vermek için çıkamıyor hasta yakınlarının korkusundan. bu adam 6 sene tıp en az 4 sene de uzmanlık okumuş, insan vücudu gibi değerli bir organizmaya milimetrik kesikler atarak onu ayağa kaldırmanın ilmini almış adam sen kim oluyorsun allahın dağ ayısı ki cerraha laf edebiliyorsun? hangi doktor hastasının ölmesini ister, paragöz doktor da istemez, hayırsever doktor hiç istemez.

özetle: çok orospu çocuğu var.
(bkz: türkiye de doktorların fazla önemsenmesi)
ileriki yıllarda, üniversiteyi bitirdikten sonra Türkiye şartlarına göre sağlam para alacak olan öğrenci adaylarıdır.
allah kolaylık versin onlara. intihar etmiyorlarsa yeridir yani. not :bir mühendis.
kel olma adaylarıdır.
zor iş tabi doktorluk çok çalışıyorlar 100 bin kazansalar yeridir.
ama bi inşaat ustası da çıkıp, her gün belim bıkınım sikiliyor siz sıcak evlerde oturun diye yaptığım işe değer biçilemez 100 bin verseler az derse ne olacak?
difransiyel denklemlerden, akışkanlar mekaniğinden haberi olmayan fakültedir. termodinamiği yada mekanizma tekniğini ve daha nicelerini saymadığım halde.
lisedeyken vardı bir sevgilim tıp öğrencisi, gayet aklı başında bi kızdı. hiç de öyle kasan bir tarafı da yoktu.
diş hekimliği fakültesi öğrencilerine göre bölümünü daha rahat okuyan öğrencilerdir.
komiteye 1 hafta kalaya kadar tıp öğrencileri yatarlar. biz diş hekimliği öğrencilerinde yatmak gibi bir durum söz konus değil çünkü komitemiz yok vize ve finallerimiz var. bunlar 2,5 aya yayılır. bu yayılma döneminde her hafta yeni işler teslim edilir. tedaviden protezden ortodan endodan vs. ve bu işleri teslim edemezsek ceza alır fazla fazla yapmak zorunda kalırız. bir yandan da en az bir tıpçı kadar biyokimya anatomi vb. dersleri s*ke s*ke bilmek ve sınavlarda bunları da vermek zorundayız.

(bkz: diş hekimliği öğrencisi olmak)
zorunlu tanım: tıp fakültesi' nde okuyan öğrencilerdir.

bu enry' ye zaman harcayıp harcamama konusunda kararsız kaldım. okuyup okumama konusunda sen de kararsız olabilirsin. ama işin menbaından bir şeyler dinlemek istiyorsan oku bence.

az önce tıp fakültemizin çalışma salonu(çs)' ndan geldim. temizinden 3 saat kadar çalıştım. bu entry' nin son noktasıyla beraber tekrar çs ' ye gidilecek.akşam 9 gibi döneriz. bugünlük yeter diye düşünüyoruz ama yetmeyebilir de.

yazar kardeşiniz 4. sınıf öğrencisi. eylül' ün ilk haftasıyla beraber, stajlarımız başladı. ilk stajımız 6 günlük "çocuk psikiyatrisi" stajıydı. sınavı ne zamandı dersiniz? 2. haftanın ilk pazartesi' siydi.
yani eylül' ün ilk haftasının pazar günü gece uyumadık ve ders çalıştık. ardından bir 6 gün için de sabahları "akılcı ilaç" stajı, ve öğleden sonra ise "alerji" stajlarımız vardı. yine bu 6 günün 5. ve 6. günü bunların sözlü ve yazılı sınavları yapıldı. o gecelerde yine uyunulmadı tabi ki. yani etti 12 gün; biz 3 sözlü ve 3 yazılı olmak üzere toplam 6 sınava girmişiz, daha eylülün ortaları. neyse ardından başladık 12 günlük staj olan nöroloji stajına. işte tam bu stajın ortalarında ankara' nın öğrenci ağırlıklı yerlerinde ellerinde valizleriyle o toz kondurmadıkları nadide fakültelerinin yine o ellerinde tutacakları nadide "bilmem neye giriş" kitabıyla ilk derslerine girmenin heyecanı içindeki güzel öğrenci arkadaşlarımız türemeye başlamıştı.

bu kardeşiniz 4. stajını yapıyor, 3 yazılı, 3 sözlü sınavdan çıkmış, onlarca hastadan anamnez almış, onları hocasına sunmuş; nöroloji stajı için acaba nereden çalışsam da geçsem hesapları yaparken bir bakmışız ki, öğrenci arkadaşlar harıl harıl(!) çalışacakları fakültelerine başlama heyecanı içindeler.

başka bir örneğe ihtiyaç duymuyorum, sırf bu durum bile bir şeyleri anlatmaya kafii.

doktoru, doktor adayını eleştirirsin, hepimiz eleştiririz, mesele o değil, ama daha götündeki bok kurumamış ergen beyinliler eleştirince insan sabredemiyor işte, e haliyle bu kardeşinize de "bi siktirin gidin" demek düşüyor.
60-70lerde hiç mi hiç sallanmayan insanlarmış. aa sanki bugünlerdeki gibi değil mi?
ülkemizin 81 ilinde 81 tıp fakültemiz var, yaşasın ne mutlu bize! her yer doktor dolacak doktor taşacak! her gün doktora gidecem ben, her yerimi soracam "bence bende migren var tohtooor" diyecem, çünkü aferin olsun bana, hem internetten falan da okuyayım ki doktorun bir açığını görürsem g.t ederim onu, onun okuduğu neye kime?neymiş onlar biz de okuruz! televizyonda anlattıydılar yemekler nasıl şey oluyomuş vücutta ben anladım zaten!
doktorluk mesleğini ve bütün meslekleri böyle ele ayağa düşüren herkesin allah belasını versin!
biz o fakültede ne zorluklarla okuyoruz hiç farkında değilsiniz değil mi?
yıl 2011, bütün teknoloji emrimize amade, üstelik bitirince hemen işiniz oluyor,paraya para demiyorsunuz. daha neye bu kadar bağırıp çağırırsınız ki?
500 kişi bir amfide "eğitim" görmeye çalışırız. 80 kişi bir laboratuvarda birbirimizin üstüne çıkacak olsak bile bir kadavraya bakmaya çalışırız.ders biter yüzlerce kişilik yemek sırasına gireriz. not almamız gerekir,sıraya gireriz,üstelik para vermemiz de cabası. her sene 700 küsur liralık harcımızı söylememiştim,pardon. okulun son senesi, hemşireliği de aradan çıkarırız.malum biz parasız çalışan enayiler varken, hemşire ve hasta bakıcıya hangi fakülte gereksinim duyar ki? tam teçhizatlı hemşireleriz biz! mr çekeriz,yorumlamak bizim işimiz değildir çünkü. tus vardır, girmezsen zorunlu hizmete gideceksindir. iki ucu b.klu değneğin hangi ucu daha az kirletecekse elimizi ona dayanırız.
paraya para dememek mi? biz sadece insanca ve eşit şartlarda çalışmak, insanlara insanca hizmet vermek istiyoruz. paranız da pulunuz da sizin olsun! biz sadece hakkımızı istiyoruz. gelecekte-ki gelecek dediğin 1 ocak 2012den itibaren demek artık- sen de "performans"ın ne b.ktan işler yaptığını göreceksin kendi üzerinde. 5 dakikada sana ""GIS reflü" tanısı koyacaklar, başın ağrıyarak girdiğin klinikten cüzdanın boş çıkacaksın. o zaman biraz düşünmeye başlayacaksın ama artık çok geç olacak sevgili hasta ya da hasta adayı!

okursan sevinirim sevgili hasta adayı.hiçbir şeyi okumuyorsan "sağlıkta neler oluyor" konusu altında, bari bunu oku! özet geçtim sana!
yeni arkadaş grubuna girince, okuduğu bölümü ima ederek kendini göstermeye çalışan tiplerdir.
Makine mühendislerinin akibetine birkaç yıl içerisinde uğrayacak öğrencilerdir. Her şehirde tıp fakültesi var, 200 kişilik hatta 300 kişilik sınıflarda güya "tıp" öğrenirler. Eski nesili asosyallerden oluşsa da şuanki nesili sosyal insanlara evrilecektir elbette, sonuçta önüne gelen tıpa giriyor artık. üstüne üstük bir de biyoloji, kimya gibi kolay derslerin sorularının ağırlık kazanması bu fakültelerin alımında sosyalliği daha da arttıracaktır. bununla beraber birinci sınıfların bile birçoğu mezun olunca kazanacakları paranın derdine düşmüşlerdir ki bu durum tıp etiği açısından büyük sıkıntılar yaratacak, ilerleyen zamanlarda her yerin doktor olmasından ötürü sağlık sektörü türlü türlü üç kağıtlara gebe olacaktır. bundan önce az doktor az üç kağıt ama belirli bir doktor standartı varken, gelecekte ihtiyaç fazlası doktor, eğitimsiz doktor çok üç kağıt ve standart düşümü yaşanacaktır.

neyse öğrencilere geri dönersek eğer, 1. sınıftan doktor oldum ben yeaa triplerine girmeleri çok komiktir. 1. sınıf makine mühendisi öğrencisinin yolda bozulduğunu görüdüğü arabanın kaputunu açıp bakması gibi absürtlükte hasta olunca tepene üşüşüp neyin var, ne ilacı alıyorsun vs vs diye sorarlar adamı eğlendirirler. lan oğlum siktir git saha tecrübesi olmayan adama adam mı denir?

Ayrıca ODTÜ'de de olsanız, sakarya üniversitesi veya uludağ gibi dandik bir üniversitede olsanız Mühendislik okurken tanımadığınız sınıf arkadaşınızdan bile sayfa sayfa not alabilirken, Tıpçılar pek not vermezler. işin daha komik yanı ise mühendislik bölümleri genelde ortalama üzerine ders geçirirken, tıp fakültelerinde geçme notu bellidir. yani bir yanda ortalamayı yükseltme pahasına millete not veren cefakar Makineci, diğer yanda piçlik yapıp not vermeyen tıpçı.

ha bir de senelik 700 liralık harçtan yakınırlarmış bugün bunu da gördüm. Oğlum işsiz kalacağın meslekler harici hemen hemen her üniversitenin harcı o kadardır. Hatta senin uygulama hastanen falan var, benim üniversitede devlete olduğum yükten daha fazla yük oluyorsun devlete benimle aynı harcı niye veriyorsun lan? diye sorulmasını da akıl edemezler.

neyse AKP hükümetinin herhaltı batırması gibi batırdığı sektörün doktoru olacaklardır ilerleyen yıllarda. Sikimde mi? birçoğu 1. sınıfta bile kazanacağı paranın hesabını yaptığı için sikimde değil. Ha bir de işimiz zor falan filan yeaa demesinler birgün gelsinler tersaneye çalışmanın, zor şartların ne olduğunu göstereyim onlara.

ha ek yapalım, sözlü sınavları harici sınavları testtir. Testle üniversite bitirmek demek hayatta karşınıza çıkacak sorunların 5 şıktan oluştuğuna alışmak demek olacağından, taşşak geçilesi durumdadırlar.
Büyük bir çoğunluğu hala yaz tatiline giremeyen öğrencilerdir.