bugün

not: türkiye son 2 hafta savaşa göstermelik dahil oldu. onu saymıyoruz.

büyük ihtimal sovyet ordularına savaş açar almanları rahatlatırdık ve savaşı almanlar kazanırdı.

tabii sanayimiz gelişmese bile insan gücümüz vardı.
muhtemelen gayet olumsuz şeylerdir. o yüzden denenmemesi gayet yerinde olmuştur.
hangi taraf lehine girersek girelim boşuna bizim ülkemiz işgal edilecek ve insanlarımız ölecekti. ya ruslar dalacaktı ya almanlar. ismet paşanın en çok takdir ettiğim hareketlerinden biridir türkiyeyi ısrarla savaşa sokmaması.
taraf farketmeksizin ülke olarak bi 20 yıl gerilerdik. zaten yeterince gerideydik amk hepten yerdik boku herhalde.
erkek kalmayacakti. o kesin. bitik, imkani olmayan, küllerden dogmaya calisan bir ulkenin son kalan erkekleri de orada yalan olacakti.
ismet inönü 2. dünya savaşı sırasında bir gezideyken önüne bir çocuk atlar ve '' bizi aç koydun'' der. bunun üzerine ismet inönü çocuğun başını okşar ve '' sizi aç koydum ama babasız koymadım'' der.

Muhtemelen binlerce çocuğun babasız kalması ile sonuçlanacaktı.
tez konumdur zamanında, patentli falan baya hani. ancak gerçekten bir sonucu yok bunu sorgulamanın, boş nafile çaba olarak kaldı öyle.
yunanistan'dan bir girer izlanda'dan çıkardık. Tüm avrupa bizim olurdu. hııııaaamınaaaa.
sovyet, alman ya da amerikan işgali.
sscb ve abd kazandığı için biz de kazanmış sayılacaktık. ama sadece kazanmış sayılacaktık.
girseydi ne amk girmişdir. dediğim başlık.
Hangi taraftan katilim olursa olsun ya naziler ya da kizillar belamizi sikerdi. Sahsen savasta nazileri tercih ederdim. Kizillarin acimasi yoktur cunku.
Başını alacaktık. Memleketin hali harap bir savaş daha demek köleliğe zar atmak demekti o an için..

(bkz: anladın sen onu)
Olasılıklarla hareket edersek işe II.Viyana kuşatmasindan baslamak gerekir.o yuzden olmuşla ölmüşe çare yok.biz elimizdeki coğrafyada güçlü olalım kafi.
Türkiye aslında 2. Dünya savaşına girmiştir. Fakat yanlış hatırlamıyosam savaşa girdikten 1 hafta sonra savaş sona ermiştir. Hatta yine şuan zamanında hocalarımdan biri beni iyi yemediyse hatırladığım kadarıyla türkiyeye silah ve mühimmat desteği gelmiş ve savaşın bitmesiyle tek bir kurşun atmadan silahlar ve mühimmatlar türkiyeye kalmıştır.
vallaa o dönemin dış işleri, böyle bir işe kalkışmadığına göre pek de iyi şeyler olmayacakmış diyebiliriz.

bizim o dönemde iki tane çok ciddi düşmanımız var; birisi italya ve sonraki dönemde alman nazizmi de dahil olmak üzere genel anlamda faşizm, diğeri komünist sscb. her ikisine de ideolojik olarak düşman değiliz o dönemde. hatta hükümet 23-50 arası dönemde bir komünistlere göz kırpıyor, bir faşistlere, en son da liberal demokrasiye. fakat diplomasi konusu o dönemin türkiyesi için çok önemliydi. devlet bir var oluş mücadelesi veriyor. batıda faşistlere karşı, doğuda ise sovyetlere karşı savunmasızız. ve öyle zamanlar geliyor ki, mucizelere kalıyor türkiyenin savaşa girmemesi. misal, almanlar ortadoğuya türkiye üzerinden uçaklarla geçmeyi planlarken türkiyede buna uygun havaalanı bulunmaması yüzünden bu planı rafa kaldırıyor. (nur bilge criss'ten alıntımdır)

almanları rahatlatırdık diyenler var. yahu yapmayın kardeşim, sovyetler daha savaşın başında türkiyeyi yerle bir eder, beceriksiz italyanlar da kaçacak delik ararlardı artık.

türkiye o dönemde kendisi açısından en doğru olanı yaptı. ve bu hiç de kolay olmadı. pek çok diplomatik dalavereler çevirmek zorunda kaldık. saman altından su yürüttük. bir taraftan da avuçlarımızı ovuşturduk ruslarla almanlar birbirini kırsın da ikisinden de kurtulalım diye. ama maalesef stalingraddan sonra ruslar çabuk toparlandı da tüm hevesimiz kursağımızda kaldı. insan gücü falan diye de boşuna çırpınmayın. http://en.wikipedia.org/w..._of_Stalingrad#Casualties
al bak, bu sadece bir savaş. ve bir buçuk milyondan fazla insan ölüyor. tavuk değil la bunlar, insan insan. hani eğer "olur da kazanırsak bir iki bi şey kapardık be hacı" kafasındaysanız bir daha düşünün derim. yüz binlerce insanımızı kaybedip savaştan sonra da üçün biriyle yetinebilirdik ve hatta böyle bir şey de gayet normal olurdu. türkiye bu savaştan hiç bir şey kazanamazdı. kazanan tarafta olsa bile. ama çok şey kaybedebilirdi ki biraz şansımız, biraz da o dönemki dış politikamız sayesinde fazla şey kaybetmedik çok şükür.

edit: şu başlık altında almanya ile türkiyenin de kıyaslandığını gördük ya çok şükür. her ikisi de yeni kurulmuş devlet ya, o yüzden almanlar endüstrisini tamamlayınca biz de endüstrileşmemizi tamamlamış oluyoruz de mi koçum? hey allahım yaa. şu sözlükte siyasetten sonra, tarih de konuşmak anlamsızlaştı. yine de biraz açıklayayım.

aslanım, senin versaydan sonra kuruldu dediğin almanyanın endüstrisiyle türkiyenin o dönemki endüstriyel gücünü bir kıyasla bakalım. ulan bizim memlekette daha en temel ihtiyaç malzemeleri üretilemezken almanlar panzer üretiyor o dönemde. biz daha bugün geçebildik yerli tanka. o da tam geçebilmişsek tabi. endüstrisi ve endüstriyel birikimi olan bir ülke için savaş vız gelir trıs gider. yıkılan her şeyin yerine yenisi yapılır, istihdam artar, insanlar zenginleşir... ama endüstri yoksa? işte o zaman savaşlar kat be kat yıkıcı olur.

ama doğru, almanlar da birinci dünya savaşını kaybetmişti, onlar bu savaşa giriyorsa biz de girebiliriz değil mi? hatta ikinci dünya savaşına girsek rusyadan girip japonyadan çıkardık değil mi? tövbe tövbe.
eger almanlarin yaninda olsaydik bu gun dunya cok degismis olacakti cunku almanlar in gerileme sebeplerinin basinda petrol ve hammade eksikligi vardi. bunu karsilamak icin baku ye dogru yuruyordu ve eger bu yuruyusu her catismada yuzlerce askerini kaybederek degilde kolayca muttefikinin uzerinden gecerek yapmis olsaydi cok daha guclu kalabilirdi. belki sscb ile dost kalip tum gucuyle once britanya daha sonra amerika yi ele gecirebilirdi. savasmayi bilen bir millet olan turklerin yardimiyla daha duzgun seferler duzenleyip afrika dan galibiyetle ayrilabilirdi.. hatta bu gun hitler i bir serefsiz bir cani bir pislik olarak degil kurtarici olarak gorebilirdik cunku eger savasi kazansaydi kimsenin toplama kamplarindan, gaz odalarindan haberi olmayacakti. en azindan 50 yil boyunca.

bir de bunun tam tersi muttefiklere katilma durumumuz vardi. eger katilmis olsaydik emin olun italya nin ve dolayisiyla almanya nin dususu cok daha erken olacak, avrupa belki de hic alman hakimiyetine girmeyecekti. ruslar daha hizli ilerleyecek savasin omru 1 yil kisalacakti
(bkz: dayatılan tarihi gerçek sanma)
yukarıda söylendiği gibi türkiye fiili olmasa bile savaşa katılmıştır. bunu değerlendirebilmek 2. dünya savaşı öncesi politik durumlara bakılmalıdır. kurtuluş savaşı sonrası türkiye komşularıyla iyi geçinmeye çalışan gelişmekte olan bir ülkeydi. o zamanlar 17 milyon nüfus birçok avrupa ülkesinden fazlaydı. avrupada rüzgar almanlardan yana esiyordu. kısa sürede toparlanan almanlar artık genişlemeyi arzuluyordu. türkiye balkan ülkeleriyle barışı temelli kılmak amacıyla balkan antantı yaptı. balkan ülkelerinden toprak isteyen bulgaristan ve italya etkisinde olan arnavutluk bu antanta katılmadı. bu sıra talihsiz şekilde atatürk'ün hayatını kaybetmesiyle ülke ismet inönü'ye kaldı. almanların avusturya ve çekoslovakyayı, italyanların arnavutluğu topraklarına katması avrupa savaşa son hazırlıklarını yaptı. hatay ve boğazlar meselesi avrupa iç durumundan ötürü otomatikman çözülmüş oldu. almanların polonyaya saldırmasıyla 2. dünya savaşı başlamış oldu.

1939 yılı: bu yılda italya bile almanya safında savaşa girmemişti. savaş sadece polonya-almanya cephesinden oldu. girmemiz mümkün değildi.

1940 yılı: italyanların yunanistan'ı işgal girişimiyle ilk defa savaş ihtimali doğdu. fakat italyanların beceriksizliği yüzünden, savaş bizden uzakta kaldı. türkiye almanlara krom satarken müttefiklerle iyi geçinmeye çalışıyordu. italyanlar planladığı zaferi kazanabilseydi muhtemelen bir sonraki hedefi türkiye olacaktı.

1941 yılı: fransa folloş olmuş, kıta avrupası nazilerin arka bahçesi haline gelmişti. macarlar, romenler, finliler ve bulgarlar almanya tarafında savaşa girmiş, ispanyollar göz kırpıyordu. almanlar kış gelene kadar moskova önlerine gelmiş, balkanlarda yugoslavya ve yunanistan işgal edilmişti. türkiye alman tanklarının sınıra 50 km kala durmasını istedi ve başarılı oldu. ayrıca, stratejik düşmanları olan bulgaristan ve italya'nın selanik şehrine girmemesini istedi ve gene muvaffak oldu. bu dönemde türkiye'nin savaşa girmesi için önce ingilizler rusyaya savaş ilanından sonra almanlar çeşitli vaatlerde bulundu.

eğer ingilizler'in isteğini yerine getirseydik:
- ordumuz yunanistan içlerinde yunanlarla beraber dağılır, almanlar karşısında direnemezdi.
- resmi olarak savaşa katılan bulgaristan bunu fiiliyete dökebilirdi.
- yunanistan sonrası türkiye hedef ülke olurdu.
- istanbul ve ankara bombalanır, anadolu'nun kıyı kesimleri italyanlar, iç kesimi almanlar ve trakya bulgarlar tarafından işgal olurdu.
- türkiye zorlu coğrafyası sebebiyle almanlara en az 4-5 ay kaybettirirdi*.
- almanlar sovyet seferini ertelemek zorunda kalırdı.
- bu sırada japonlar amerika'ya savaş ilan ediceği için sovyet seferi uzunca süre ertelenirdi*.
- hazır türkiye ele geçmişken, ırak üzerinden petrol kaynakları almanlar tarafından ele geçirilirdi*.
- işgale devam eden almanlar sovyetlere dokunmadan hindistanda japonlarla buluşurdu.
- hammadde sıkıntısını bitiren almanlar rusya üzerinde zor olmayan bir zafer kazanırdı.
- trakya bulgarlara, ege ve akdeniz sahil kentleri italyanlara verilmiş olurdu.

eğer almanlar'ın isteğini yerine getirseydik:
- kafkasyada ruslarla, ırakta ingilizlerle önemsiz çatışmalara girerdik. fakat 2 ülke içinde önemsiz cephe olduğu için ve almanlar rusyada meşgul olduğu için tam sonuç alınamazdı.
- türkiye'nin varlığı yüzünden iran rusya ve ingiltere tarafından işgal edilemezdi.
- savaş malzemeleri hindistandan geldiği için ruslar almanları zor püskürtür, belki savaş bir yıl kadar uzamasına sebep olurdu.
- amerikan ve ingilizlerin afrika haraketinden sonra sıra türkiye'ye gelir, dresden bombardımanının ön sevişmesi istanbul'da yapılırdı.
- canla başla savaşan rusya, stalingrad'da geçit vermez ve savaşı kazanırdı.
- doğuda kürt devleti, rusyaya verilen doğu anadolu toprakları, boğazların uluslararası kontrolde işlemesi ve yunanistan'ın çileği ege sahilleriyle topraklarımız küçülürdü.
- kıbrıs diye bir meselemiz olamaz, kıbrıs türkleri tarihten silinirdi.

1942 yılında: almanlar kışın dursada, yazın tekrar saldırmaya başlamış, fakat stalingradda takılmıştı. türkiye önemli generallerini almanyaya göndermişti. bu yıl içerisinde ingilizlerin teklifinin kabul edilmesi mümkün değildi. fakat almanlar ile bilinenin aksine anlaşmıştık. stalingrad'ın alınması durumunda kafkas cephesi, sovyet tehlikesi altında olmayacağı için türkiye savaşa girecekti.

eğer almanlar stalingrad'ı geçebilseydi*swh~ ~:
- türkiye rahatlıkla azerbaycan illerine girip buraları kendi topraklarına katacaktı *.
- almanlarla beraber ırak ele geçirilecek, kuzeyi türkiye kontrolüne bırakılacaktı.
- almanların etkisi altındaki fransızlar halep ve kuzeyini türklere verecekti.
- batum tekrar türk toprağı olacaktı.
- orta asya türkleri, kırım ve kazan tatarları, cuvaşlar, başkurtlar, uygurlar, gürcüler, kafkasya toplumları, erivan ve çevresindeki ermeniler, ukraynalılar, belaruslar, ural milletleri, baltık devletler hatta iran türkleri bağımsızlığını kazanacaktı.
- türkiye savaşa girmese bile bir üstteki madde gerçekleşecekti*.

1943 yılında: savaş almanların aleyhine dönmeye başladı. stalingrad bozgunu ve afrikanın düşmesinin italya'nın işgali izledi. ingilizler tekrar türkiye'nin kapısını çaldı fakat olumsuz yanıt aldılar.

eğer ingilizler lehine savaşa girseydik:
- ingiliz donanması desteğiyle balkanlarda ve trakyada almanları püskürtebilirdik*.
- romanya petrolleri, türkiye üzerinden bombalanır, almanların hammadde sıkıntısı artardı.
- savaş biraz daha kısalabilirdi.
- rodos ve 12 ada istemesek bile bize verilirdi.
- kıbrıs üzerinde olduğu gibi, ırak ve suriye türkmenleri'nin güvenliği için garantör devlet olurduk.
- istanbul bombalanırdı, belli bir miktar zarar görürdü.
- savaş sonrası sovyetlerin düşmanlığını kazanmaz, belki nato'ya girmezdik.

1944 yılında: savaşın sonu belli olmaya başladı. amerikan ve ingilizlerin baskısına rağmen savaş dışı kalmayı başarabildik. fakat almanlarla siyasi ilişkilerimizi sonlandırdık.

eğer savaşa girseydik:
- balkanlarda yeni cephe açılmasıyla almanlar bölgeyi hızlı şekilde terkederdi.
- rodos aynı şekilde bize kalırdı ama diğer haklar verilmezdi.
- türkiye sovyet düşmanlığı kazanmayabilirdi.

1945 yılında: almanlar son nefeslerini verdi. bu yıl resmi olarak savaşa girdiğimiz için olanları hepimiz biliyoruz.

uzun uzun yazdım ama tarih ihtimaller üzerine tartışılmaz. okuyanların gözüne sağlık.
Bir ülke girdiği savaşı kazansa dahi bunun ülkeye pek yarari yoktur. O savaş uğruna askerler kaybedilir. Ekonomi bozulur. Sonuç olarak savaş güzel birşey değildir.
memleket işgal edilirdi, on binlerce insan katledilirdi, din despotizmi biterdi, kemalist kutsamacılık da biterdi, Atatürk ün heykelleri yıkılırdı (diğer avrupa ülkelerinde olduğu gibi, daha doğrusu diğer avrupa ülkelerindeki diktatör rejimlerin başlarına gelenler gibi). Ülke daha medeni, daha insancıl bir yer haline gelirdi. Tüm kutsallar, yüceler yok olurdu. Kemalizm, türkçülük, kürtçülük, dincilik, tüm bağnazlıklar etkisini yitirirdi. Atatürk hatalarıyla, doğrularıyla tarihi bir kişilik olarak anılırdı. Dinler devlet yönetimindeki etkisini yitirirdi. Asker kutsamacılığı son bulurdu.

Lakin, 2. dünya savaşı sona erdikten sonra işgal edilen ve tüm toprakları talan edilen şu anki bütün ülkeler (en küçüğünden en büyüğüne) çok daha refah, çok daha rasyonel, çok daha insan odaklı ülkeler haline geldi. Bu savaş avrupa yı avrupa yapan savaştır. Avrupa yı diktatör demokrasisinden, azınlık cumhuriyetinden, dinlerden soyutlayan sonuçlar doğurmuştur. Bunu göremeyen atatürkçüler ve dinciler bu ülkenin en geri kafalı, en cahil, en bağnaz halkasıdır.
(bkz: adamın götünden kan alırlar kamil kan)
almanlar kaybettiği için biz de kaybetmiş sayılcaktık muhtemelen.
Hile kasmama rağmen mihverlerin yanında katıldığımızda Sovyet bizi düzüyor, müttefiklerin yanında katıldığımızda ise italya düzüyor. iyikide katılmamışız.

(bkz: hoi)
şu andaki ülke nüfusu 40 milyonlarda filan olurdu...