bugün

sonunun söylenmesi ile yapılan tehditlerle akıllara oturmuş, başarılı bir bruce willis filmi.
ismini beş duyu organı olmasıyla almış manevi his.
yedinci hissi dört gözle bekleyen hisdir.*
bruce willis'in başrolünü oynadığı,

--spoiler--
9 yaşında psikolojik sorunları olan bir çocuğun ölü insanları görmesini konu alan dizidir.Hayatınızda görebileceğiniz en süpriz sona sahip filmdir.
--spoiler--
Çocuk psikiyatristi Malcolm Crowe zor bir dönem geçirmektedir, hem bir hastasını tedavi etmeyi başaramadığı ve onun intiharına sebep olduğu için mesleğinde başarısız olduğunu düşünür, hem de işiyle fazla meşgul olduğunu düşünen karısının sevgisini kaybetmek üzere olduğunu hisseder. Tam böyle bir dönemde intihar eden hastasıyla aynı sorunu yaşayan bir çocuğun tedavisi üstlenir. Küçük Cole Sear'ın hayatı bitmek bilmeyen bir işkence haline gelmiştir, Cole çevresinde sürekli olarak ölü insanlar gördüğünü ve onların kendisine işkence ettiğini iddia etmektedir. Bu olayın ardındaki esrar perdesini aralayıp küçük çocuğa yardım etmeye çalışan Crowe bu sürecin aynı zamanda kendisi için de bir tür yardım olduğunu zaman içinde anlayacaktır. 1999 yılı.*
Oyuncular
Bruce Willis
-- Malcolm Crowe
Haley Joel Osment
-- Cole Sear
Toni Colette
-- Lynn Sear
Olivia Williams
-- Anna Crowe
Trevor Morgan
-- Tommy Tammisimo
konusu gerilimle bezenmiş, korku filmi olarak nitelendiremediğimiz* filmin sonunda soğuk bir duş etkisi yapan film. ama ama ama salak bi arkadaşınız size filmin sonunu söylemeseydi. yine de sonunu bilmiyorsanız son derece yalın bir anlatımla, ikili diyalogların * çokca olduğu bir film ziyafeti çekeceksiniz.
yalnız yardımcı kadın oyuncunun * son derece başarılı. sanırım bruce willis 'i söylememe gerenk yok dedirten film.
ek not olarak küçük çelişkiler var.hala akılda soru işaretleri bulunduran. ama zaten hangi film böyle olmamıştır ki! ayrıca sözlük yazarlarının yaptığı gibi * diğer filmlerden alıntılar var. olsundur.
ek not 2: scary movie'deki the sixth sense'le dalga geçiş sahnelerini izlemişseniz bu filmde arada çocuğa kopuşlarınız meydana gelebilir. korkmayındır. sizden kaynaklanmazdır.
(bkz: i see dead people)
feci etkileyen sona sahiptir. shyamalan ın en güzel filmidir. bruce willis oynar, velet * de süper rol çıkarmıştır.
kısaltılabilme potansiyeli olan filmdir ama güzeldir izlenmelidir
cole : ölü insanlar görüyorum
malcom :onlarla konuşmayı dene
cole : tamam
bu kadar...
filmi izleyecekseniz okumayın bak valla karışmam.

--spoiler--

--spoiler--

--spoiler--
izleyenlere bruce wills ölü (bkz: #836900) diyerek her şeyi mahvedebileceğiniz ve aklınızın alamayacağı kadar küfür yiyebileceğiniz film.
--spoiler--

--spoiler--

--spoiler--
koca bir sinema salonunu aptal yerine koyabilecek zekaya sahip yegane film.
filmin belki de,

kimilerine göre, ^belki de^ en etkileyici sahnelerinden birinde küçük çocuk hiçkimsenin anlamayacağını düşündüğü sırrını neden o na açıklarken şöyle der..

^ölü olan insanlar görüyorum..^

^ölü olan ve ölü olduklarının farkında olmayan insanlar görüyorum..^

bazen görürsünüz..

herkesten giz^lenerek, kimseye çaktırılmadan yapıldığı düşünülen şeyleri..

bazen görürsünüz..

görmek istediğiniz için değil..

^gördüğünüz^ için görürsünüz..

lanetli bir yazgı gibi..

bazen görürsünüz..

küçük hesaplarını, küçük telaşların..

küçük insanların..

çok ağır olsada..

bazen görürsünüz..
ölüler yanınıza geldiklerinde hafif bir soğuk hava dalgası hissederek ürperirsiniz diyerek her soğuk hissettiğimde korkmamı sağlamış film.
korku filmi adı altında aslında duygusal olan bir film. insanlar öldükten sonra yarım kalan hesapları vardır hep. tamamlamaları gereken işler, söylemeleri gereken sözler...çünkü hayatayken ne kadar sevdiğimizi söylemek yerine kırarız insanları, farkında değilizdir ama kırarız. konuşmak en güzelidir belki ama kaçarız. ve aslında hiç bir şey göründüğü gibi değildir.
nedense hüzne boğan film. hele cole annesine anneannesiyle neler konuştuğunu söylerken ağlatan film.
ilk izlediğim sinema salonundan mıdır nedir, formata uygun olmadığından mıdır nedir, sınıf sahnesinde yukarıda hayvan gibi bir mikrofon gördüğüm film. başkalarıda görmüş meğerse.
oynadığı sinemaya gitmeyi, para verip dvdsini veya vcdsini almayı bırakın kotasız adsl vasıtasıyla indirilmesi dahi lüzumsuz, seyretmesi fuzuli, yüzde doksanbeşi geyikten ibaret, son derece yavan bir film.
diyaloglar genelde anlamsız ve gereğinden fazla uzun, devamlı öne sarma ihtiyacı duyuyorsunuz, biliyorsunuz çünkü ne denileceğini, allah bilir sinemada seyredenler nasıl sıkılmıştır, film çok yavaş ilerliyor ve daha yarısına gelmeden sonunda ne halt olduğunu anlıyorsunuz (evet söyliyim bruce wilis sözümona nalları dikmiş oluyor) söyledim ama ilk defa seyreden birisi de bunu anlıyor hemencecik. çekimler kötü, kamera açıları yanlış, bazı sahneler basbayağı el kamerasıyla çekilmiş gibi görüntü sallanıyor. gerilim olduğu hissi verilen sahneler insanı uyutuyor ve sonunda ortaya çıkan sonuçlar oldukça uyduruk, güya ölü görünümlü insanlar berbat bir şekilde makyajlanmış, sanki suratlarına salça kavanozu devrilmiş gibi*.
korku filmiymiş pöh. korku filmi illa korkutmalı demiyorum. ama en azından insanı sarsmalı bir şekilde. yine illa kan gövdeyi götürsün demiyorum. etrafın cesetlerle dolu olması da gerekmiyor bir filmin sağlam bir korku filmi olması için.
bu filmin tersine kaliteli bir korku filmi istiyorsanız: (bkz: the others)
işin garibi bu film hasılat rekorları! kırarak ekibini fena halde zengin etmiştir. vizyon filmi kavramı da sanırım burada anlam kazanıyor. sanırım genel izleyici kitlesini memnun eden tarz bu olsa gerek, gerçi beni memnun etmiyor orası ayrı. bu tür hasılat rekoları kırıp beş para etmez filmler ( en başta gelen örneği (bkz: titanic) ) için apayrı bir kategori oluşturmak gerekir diye düşünüyorum.
filmin sonunda, olayın anlaşıldığı sahnede, mezar kadar sessiz sinema ortamında; "hasssi.tir" diye bağırmama neden olan ve "vay afacanlar vay" diye * bıyık altından güldüren film
(bkz: the sittin sene)
gs'nin fb'ye 6-o yenildiği dönemde gsnin ve gscilerin dalgaya alınması nedeniyle mondragon'un resmi altta aziz yıldırım'ın resminin üstte en aşağıda da 6 sayısı gayet büyük yazan afişin esas filmi.
öncelikle film korku filmi değil, gerilim filmidir ve oldukça da gerer.

ben ki korku ve gerilim türündeki filmlerden pek hazzetmem, çağdaş yöentmenlerden amenabar ve shyamalan'ın tarzlarını çok beğenirim.

bu film de kuşkusuz shyamalan'ın zirvesidir (ama bu filmden sonra giderek düşüş göstermiştir.)

film o kadar başarılıdır ki bir hıyar arkadaşım "bruce willis aslında ölü lan hahaha" mallığını yapmasına rağmen akış içerisinde bunu unutup gitmiştim.

haa peki herkes beğenmek zorunda mı?

değil.

ancak gerilim sinemasında yeni bir özgün bir tarz oluşturduğu kesindir.

shyamalan bu tarzı değişik şekillerde unbreakable, signs ve the village'da da denemiş ama sıçmıştır.
hayatımıza kattıgı replikleriyle ünlü gerilim filmi.
(bkz: ölü insanlar görüyorum)
--spoiler--
gece tuvalete kalkma sahnesi, daha tıfılken benim de yaptığım bir paranoyaydı. eğer filmi o zaman seyretseydim tırsardım, hatta sıçardım ama şimdi pek bir etkisi olmadı.
--spoiler--
--spoiler--
benim vucudum yorgun,
benim beynim yorgun,
benim kalbim yorgun.
--spoiler--
bruce willis' in filmin sonunu kansız bir atletle getirdiği belki de tek filmdir.