bugün

Özellikle kafamda bir ortam var orada şunu demek istiyorum: “ sizden bir sikko olmaz şimdi s*ktirin g*din.”
5 yaşındaki bir çocuğun havanın Kapalı, yağmurlu ve denizin dalgalı olduğu bir günde dalgaların vurduğu zemine binbir emekle yapmış olduğu kumdan kalelerinin yıkılmış oluşunu görünce üstüne çökmüş olan hüznün bir benzeri var sanki üzerimde.

Nereden bilsinmiş kalelerinin yıkılacağını. Hem dalgalar yıkmasa yağmur yıkacakmış zaten ancak bunu bile düşünememiş, tek düşündüğü yalnızca oraya yapmasaydı kalelerinin yıkılmaz olduğuymuş.
Garip.
Hava iyice dengesizleşti gibi. Sıcak ve güneşli bir günden sonra hava Birden bulutlanıp gök gürüldemeye şimşek çakmaya başladı. Böyle bir şey olacağı hava durumunda ds gözükmüyordu..
Olsaydı ne güzel olurdu be.
demirin tuncuna, insanın p*çine kaldık.
Anlaşılamamak bence dünyanın en kötü hissi. Karşında değer verdiğin biri var ona en iyi şekilde kendimi nasıl ifade ederim diye çabalıyorsun fakat karşı tarafın anladığı şey koca bir boşluk. Anlasa da bazen yanlış anlıyor. insan ilişkileri zormuş yaş aldıkça daha iyi anlıyor insan.
Allah benim cezamı vermesin, elbisenin eteğinin dar olduğunu unuttum, gidip topuklu giyindim. Kendime düşman mıyım neyim, anlamıyorum ki.
Ohhhh be keyfim 10 numara bugün.

Sabahın köründe uyandım bastım istanbul’a gittim. 10.00’da toplantı başladı yemekle beraber 16.30’a kadar. Fiyatlar güncellendi, ürünler çıkarıldı, yeni ürünler eklendi. Yerimizi bir nebze daha sağlamlaştırdık.

Belki yarım saat önce geldim eve. Atmam gereken mailleri attım. Cnc tamir olmuş bu arada. Şimdi sabah 5 gibi kalkıp gidip onu ayarlayacağım keyifle. Sonra da imalata yüklenip cuma sevkiyatlarını yetiştireceğim.

Anladım ki ben zamanla yarışmayı seviyorum. Parayı zaten kazanıyorum. Aslolan zamana karşı da kazanmak. Hata, hile, hurda yapmadan.

Bir de gelirken ; merak ettim seni, nasılsın yazmış * daha ne olsun be *
Herkes mi evlilik teklifi alır. Tohuma mı kaçıcaksınız ne bu hız. Evlenmeyen nişanlanmayan bir ben kaldım bir de ali cabbar. Bu ne derttir bu ne sınavdır..
Hava çok sıcak esmoyorr:// he bide uçuşan böcüklerden artık gına geldi..
yoruldum, bazı şeylerden çok yoruldum.

yaftalanmaktan yoruldum,
düşünmekten yoruldum,
öz eleştiriden yoruldum,
ruhumun zaman zaman daralmasından yoruldum,
ülkenin geleceği için dertlenmekten yoruldum,
toksik insanlardan yoruldum,
sikko ve yavşak ön yargılardan yoruldum,
bazı şeylerim olmayışlarından yoruldum,
ara ara ruhumu elen geçiren yalnız hissetmekten yoruldum,
bazen ruhsal, bazen fiziksel ama tüm mesafelerden yoruldum,
görgüsüzlükten, ince düşünmekten yoksun insanlardan yoruldum,

artık huzur bulmak, dinginlenmek ve uğruna keyifle yorulacağım şeyler istiyorum.

çok mu lan bu istek? çok mu, bilmiyorum.

zaman gösterecek ama uğruna değecek şeyler için yorulmak istiyorum artık.
Bu saatte mantı yiyorum.
inanılır gibi değil.
Fazla bilgisayar başında olup geç uyuyorum
eee uykusuz bir patates gibi oluyorum bütün gün.

Ve bazen azgın bir patates oluyorum.

Gerçe itiraflarda olsa daha iyidi

ve şu ikide bir çıkan günün bir videoları da

bir anlam ifade etmiyor entrylerde öyle üzgünüm.

Amacınız reklam yapmak ise s*ktrin gidin Pensilvanya hadi canim hadi.
Az yiyin,
Bol seks yapın,
Sigara içmeyin,
Alkolü gerekli zamanlarda alın,
Uyuşturucunun her türlüsünden uzak durun,
Sabah erken kalkın,
Öğrenmek için uğraşın,
Elinizi taşın altına sokmaktan korkmayın,
Çalışkan olun,
Elinize geçen paranın en az yüzde 20siyle mutlaka yatırım yapın,
Denemeye devam edin,
Kırmızı çizgileriniz aşılırsa şiddetle kavga edin.

Teorik olarak baktığımızda hayat elimizdeki tek değerli şey.
Fakat aynaya gururla bakamıyorsak o da önemli değil.
Ben yaptım, ben yapıyorum, ben yapacağım.

itaatleriniz önemle emredilir.
Tabi hedefi kazanmak olanlar için.
Az önce yakındaki bir çiftlikten pet şişede 5 litre süt geldi, kokusu mis gibi.. anneme yardım olsun diye tencereye döktüm, dibi de kalmasın ince 10-15 gram bir su döküp, çalkalayıp tencereye ilave ettim.. yerimde oturuyorum, annem de sohbet ediyor, “şişesi güzelmiş, içindekini tencereye döktüm, bunu iade edelim adama” dedi.. ben de, “evet güzeldi, az deterjan döktüm içine, temizlesin de kullansın diye”, dedim.. içeriden “aaaaaaaaaaa” diye bir ambulans sesi geldi… “şakaaaaaa” diyene kadar dünyası değişti kadıncağızın..
Hayatım o kadar boş geçiyor ki kendime acıyorum.
Niye hep böyle olmak zorunda?
artık hayatımda "bazı şeyler" gerçekten değişmesini istiyorum.

çabalıyorum, elimde kalıyor.

boşa koyuyorum, dolmuyor.

dolduruyorum, mutlaka bir sızıntı bulup taşıyor.

biz de bu çağın sevilmemiş, sevilmemiş derken az da olsa sevilmemiş adamıyız işte.

çınar ağacının gölgesinde dinleniyorum. dinlenirken de bazen bir yoldaş arıyor insan, ondan yani. hep kendi kendine konuş nereye kadar..

insan şöyle omuzunu yaslayabileceği, sevebileceği, sevilebileceği, aşkla sevişebileceği, sarılıp uyuyabileceği, uykusunda izleyecek çok sevebileceği, (evet, ben az uyur ve erkenden hortlarım.) sevinçleri, neşeleri, hüzünleri, dertleri, kaygıları, hatıraları, seyahatleri, içilen geceleri ve gündüzleri, ev işlerini ve koca bir hayatı paylaşmak istiyor.

o çınar ağacının gölgesi güzel ama o gölgenin tadını çıkaramadıktan sonra o gölgenin tadı bir yerden sonra kabak tadı veriyor anasını satayım.

neyse, ben sevilmeyişlerin adamıyım. o yüzden bana yasaklı öyle kararlı şeyler.

hem hava da bozdu, gece de serin, sanırım hak et(me)diğim bu sanırım.

haydi eyvallah. nice sevilmeyişlere ve nice yalnızlıklara bu gece de.

her gece olduğu gibi.
insanlara dürüst davranıp hatalarını yüzlerine vurdukça benden nefret ettiler. bu benim onur nişanımdır.
Mutluyum ya her şeye rağmen. Bugün eski arkadaşlarla buluştuk. Taa yıllar evvel meslek seçimi sırasında neden tıp yazmadım diye kafa ütüleyip pişman olacağımı söyleyen tüm arkadaşlar şu an pişman birer doktorlar. Bunu görmek elbet beni üzdü ama kendi adıma da sevindirdi valla.

Mutluyum ben.
Horatius çok haklı; "Denizleri aşarak ancak iklimini değiştirirsin, ruhunu değil.."
Buradan bir süreliğine ayrılmayı anlık bir kararla vermiş bulunmaktayım. Zaten neyi uzun uzadıya düşündüysem düşündüğüm şey düşündüğüm süre kadar kötü oldu ve bu sefer, bir ilkle benim bunun önüne geçmem gerekiyor.

Bu kararı neye göre vermiş bulunduğumun, zihnimde neler döndüğünün, yapacağım şeylerin ne olduğunun bir önemi yok. Yalnızca yazmaya ara veriyorum.
içimi kırıp dökmeyi bile kendime fazla görmeyi kabulleniyorum. Son bir defa uzun uzadıya yazmak istiyorum. Belki aylar sonra, belki 1 yıl sonra ve belki daha erken veya geç dönmüş olduğumda bu yazdığımı görmek istiyorum. insanların yazdıklarımı yargılıyor oluşuna rağmen yine, tekrardan yazarak bu yazma isteğimi bastırmak için yazmış olduklarımı okumak istiyorum. Yazmıyor olsaydım çıldırırdım, çıldırmış insanlarla dolu bir yerde çıldırmamak için yazdığım yeri görmek istiyorum.

Hep istiyorum. istiyorum. istiyorum.
Sanırım üstüne bir de istemekle kalıyorum.
Oysa ben bu sefer istemekle kalmamak istiyorum. Eğer ölmezsem basit bir isteğimi gerçekleştirmek istiyorum.

Bunun yanında artık belirtmek isterim ki burada yazdığım hiçbir şeyin içi boş değildi ve dalga geçtiğim, geçilen Her şeyin aslında benim için bir anlamı vardı.
Aslına bakılırsa bir başkası için anlamsızlardı da, anlamsızlıkta bile bir anlam bulmuştum kendim için ve benim için ayrıcalıklılardı.
Ve hayır sözlük hayır, ben kimseye aşık değildim.

Sonra... bir insan olarak hayatımın dönüm noktalarından birisini yaşıyorum her insan gibi ve Burada birçok ben oldum aslında ben. Dışarıda kendim olamadığım kadar kendim oldum.
Kendisine bakmak zorunda olmayan ancak bakan ve annesi olarak gördüğü, o annesiyle konuştuğu için evlatlıktan reddedilen o çocuk da oldum; tehdit edilen o kız da oldum, içi yanan insan da oldum. bir gün kırıktım, bir gün yarabantlarıyla kendimi iyileştirdiğimi sanmıştım, bir gün içime pusmuş ve bir başka gün de; işte o gün bugün tekrardan, durmadan silerek kat ve kat eksik bir şeyler yazıyordum ve yazdıklarımın beni çıkardığı bir yol olmadığı için yazmaktan vazgeçiyordum.
Hayır, tam şu an aslında yazmaya devam ediyorum.
Ve yine hayır, kendimi kandırıyorum.

Doğrusunu yazmam gerekirse ben hep bir şeylerdim ancak böylesine bir yerde ilk defa hep kendim oldum nedense. Ben burada öğrendim kendi içimdekileri, yüklerimi. Birçok şeyi.
Yeri geldi burada saçmaladım, yeri geldi kimisiyle aramızda anlamsız bir tartışma oldu; kimisini belki kırdım, birbirimizi anlamaya çalışmadık ve anlamsızca bir zıtlaşma hâlinde bulunduk. Bizler insanız, olur ya hani böyle şeyler; Moralimizin bozuk olduğu bir güne denk gelinmiştir, sözler edilmiş insanlar bir önemsiz parça hâline gelmiştir.
Olur. Hep olur.
Bu yüzden kırıp üzdüğüm varsa özür dilerim. Özür dilemek basitçe bir eylem aslında ancak yine de işi zorlaştıran, biz insanlar olduğumuzdan kimi kırmışsam söylediklerimi önemsememesini dilerim işleri zorlaştırmadan.

Yazdıklarımın hep yazılmamış kısımları çoğunluktaydı şimdi de olduğu gibi ve şu anda nedense Daha bir, daha çok yazmak istedim ancak bir başka zaman belki.
Her şey için teşekkürler sözlük. Burayı yanlışlıkla bulmuş olmama neden olan o hatırlamadığım, araştırdığım şeye bile teşekkürler sözlük.
Tuhaf belki ancak ben buradan çok şey öğrendim ve kimi öğrendiğimi de bir şekilde kendime hatırlatıp başka insanların da olduğunun bilincinde olarak bir tekrar yaptım.
Güzeldi.
Umarım ki daha mutlu bir şekilde geleceğim.
Kendime bir sözüm var ve onu gerçekleştireceğim.

Mutlu günler. Herkese mutlu günler. geri dönmüş olduğumda eski yazarlara denk gelme şeysiyle.

Otopsiraporlari.
Dürüst insan kendini bile kandıramıyor aq. Aşırı Dürüst insan olmayın.
Sabahları uykusuz uyanıyorum doktor bey

bilgisayara çok bakmaktan ile gözümü siktim galiba.

Ühüüüüüü.

Altı morarmış oluyor öğlen uyanmakta zorluk çekiyorum kesin siktim gözümü.
Güle güle otopsi, güzel günler seninle olsun. Dönüm noktan mutluluğunun başlangıcı olsun. Döndüğünde tekrar okumak dileğiyle.