bugün

Olmadi yar.
7 ilaç içmek mi daha kötüdür yoksa bunun sonucunda böbreklerin iflas edecek olması mı ya da ayakta duramamak daha kötüdür yoksa bütün gün uyuklamak mı...
Evden çıkmadan önce iyice aklımda kalması için bir fotoğrafa bakarım.
işte o fotoğrafı ezberledim.
sisteminizi sikeyim.
Ama söyleyemedikleri.
ölüm düşüncesi beni korkutuyor.
Kafamı yastığa koydum ve, kulağıma kalbimin ritmi geliyor şuan.

Düşündükçe ne kadar boşa yaşıyorum diyorum. Kimin hayatına dokundum, ya da kimin hayatında önemli birisiyim dediysem, yanımdan tek tek eksildi.

Ya Ölüm aldı en güzelini, ya da yalanlarım. Bilmiyorum daha hayatımın yarısındayım yaşıma göre ama, ben artık eşe dosta çocuğa karışmak istiyor gibiyim. Bir sıradanlık olsun istiyorum, bir düzenim olsun istiyorum.

Bir an önce geçse de şu 3-5 yıl, Meslek sahibi olup yeni bir şehrin yeni bir yabancısı olayım.

Çünkü dostoyevski'ye göre hikayelerin başlangıcı, ya şehre yabancı gelir ya da bir insan yolculuğa çıkar.
Kedi köpek beslemek kadar normal bir durum yokken , bu insanların önce kendi karnını doyur zırvalığı beni gerçekten güldürüyor ben çok şükür 2 ögün yerken onlar tek öğünle günlerini kapatıyo bölüştür yemeğini ki senin rızkında artsın.
masallarda hikayenin sonuna denk düşen mutluluk gerçek hayatta baş tarafta tercih edildiğinden
gerçek insanların başına gerçek acılar geldiğinden
ayrıca mutlu insanların çok sıkıcı insanlar olmasından dolayı mutluluk gerçek hayatta tercih edilmez..
"bir menekşe kokusunda seni aramak var ya, bu hep böyle böyle gider mi?" cümlesi zaten kahırdı da, menekşelerin çoğu türünün kokusuz olduğu gerçeğini öğrendiğim günden beri tümden kahır.

işte böyle güzel adamlar gitti de aşk kaldı ruhsuz popçulara.
Unutma 10 tane 10 kuruşun olacağına 1 liran olsun daha iyidir çünkü fazla ses çıkarırlar en küçük bir sallantida dahi. Bunu neye entegre edersen et. Arkadaş...
bu kadar basit olmamalı ya.
sonunda yazar oldum. hayatımın en yavaş geçen günleriydi sanırım.
herkesten nefret ediyorum bugün 17 yaşıma girdim.
görsel
Benden de böyle vazgeçmişlerdi.
kafam aşırı derece de bozuk ve sanırım depresyona adım adım ilerliyorum.
Kimseye karışmayın, önce dönün kendinize bakın.
kocaman bir ayakkabılığım olsun ve raflarından bağcıklarının sarktığı bir sürü dans ayakkabım olsun istiyorum. günlere ne güzel başlanır ve ne güzel devam ettirilir dansla.
bir şarkı söyledim senelerce içten içe. sözlerini, müziğini bilmeden dua etmişim dilime. yıllar sonra buldum herkesin duyabileceği halini.
birine söyledim. yüzüne bakınca varlığına şükrettiğim birine. dinlemedi şarkımı.
kapı kapı dolaştım. yanacak ateş aradım. onların kıvılcımı yokken kendimi tükettim.
söndüm.
hâlâ buz gibi evim. hâlâ buz gibiyim. insan üşümeyi sevebilir ama sarılacak birini de arar. gelen olmadı, gelenin de yüzüne bakamadım. birini bekleme dediler. beklemedim, gelen yine olmadı. umudum yeterince kırılmadı demek ki, bilmiyorum. belki daha da soğumam gerek telaş içinde yanabilmek için. neyse.
birini güzelce seviyorsanız ve karşılığı varsa bırakmayın. saçma sapan kıskançlıklara, ego kavganıza yenik düşmeyin. gerek yok.

zira hala eşiğini arayanlar var. azıcık kıymet bilin.

https://youtu.be/VC3EGKJKjow
halay başı olup zurnacıya para saçmak istiyorum.
Bu entrymi de birkaç kişi oylarsa 3000 ulu puana sahip olacağım.
ya pa mı yo rum.
sırf erkek oldukları için; hayatta kadınlardan biradım önde olmaları, bulunmaları, durmaları, gezmeleri, yemeleri-içmeleri, aldatmaları, dürüst olmamaları, kısacası herboku yapmalarının mübah olduğunu zanneden karaktersizlerden çok sıkıldım.

unutmayalım ki, adamlık cinsiyet meselesi değildir. adamlık, şahsiyet meselesidir.

orospu çocukluğunun alemi yok yani...
karşımda bir anne ve çocuğu oturuyor.kadın çocuğun yanağını okşarken çocuk da annesinin avuç içini öptü. böyle anları daha sık yakalamak isterim.
Sarıl bana, sarıl bana, sarıl
Şefkatle ve asla bırakma