bugün

Gece yatmadan önce üstünü sıkı örtmelisin anlamına geliyor olabilir.
Bacım sana mümin bir ak partili aday var dediğim başlık.
Rüyalarımı izlemenin bir yolu olsa oscarlık bir şeyler çıkardı ortaya. Uyumadan önceki halet-i ruhiyemle ilgili olanlar dışında hepsine anlam yüklerim. Her biri metaforlarla, hikayelerle dolu çünkü. Benden ufak ufak pek çok şey içerirler. Astrolojiymiş, falmış falan pek itibar etmem fakat rüyalar başka. Parapsikoloji dediğimiz olay da. Şuraya ilginçlerinden birkaçını bırakayım.

-bir keresinde aşık olduğum bey ile çarmıha geriliyorduk isa gibi. Ama life of brian'ın sonundaki gibi şarkı söylüyorduk. Şarkı tool'dan Right in two. Tool üçüncü gözümü açan gruptur.

-şu da 1.5 yıldır ara ara gördüğüm bir rüya. Sürekli taş kusarım. Ve bu taşlar bir kumsalda toplayabileceğimiz türden, pastel renklerde olur. Sayıları da 7 ile 11 arasında değişiyor.

-kendimi salonun ortasındaki sehpaya yerleştirilmiş bir tabutun içinde gördüm 2 kez. Bunlardan biri bu sabah gerçekleşti. Tabut, tabuttan ziyade insan boyutlarında bir keman kutusuna benziyor. Dışı siyah tahta ve içi leylak kadife kumaş. Leylak en sevdiğim renktir ve keman çalıyorum.

-şimdi anlatacağımı 1 kez gördüm ama daha sonra bunun daha kısa bir benzerini -birnevi fragmanını- gördüm.

Bilen bilir. en çok arattığım etiket "pale"dir. Ara renklere, solgun nesnelere bayılırım. Bunun tesirinde kalmış olmalıyım ki gökyüzü, gri ve leylak karışımı gibi ancak rüyalarda görebileceğimiz türden bir renk almış. Bir köprüde yalınayak ve yalnız yürüyorum. Yer ince ince titriyor. Her adımımla yerin sıcaklığı artıyor, ayaklarıma cam batmış hissi geliyor ve titreme şiddetleniyor. Bunun kısa olan versiyonu ise daha çok bir intihar sahnesine benziyor. leğen kemiğim hizasında sol tarafımda kan var. Kanın canlı bir kırmızı olmadığını söylememe gerek yok sanırım. Köprüden üzüm yeşili denizi seyrediyorum. Bu da hala boğuştuğum rahim hastalığıyla ilgili olacak sanırım.

O değil de yazarken daha başka bir şeyi fark ettim. Görsellerle aram berbattır. Resim ve sinema en mesafeli olduğum 2 sanat dalıdır. Edebiyat ve müzikle daha haşır neşir olmama rağmen rüyalarım genelde ses ve diyalog içermiyor. Her şey daha çok "manzara." Rüyalarımın en çarpıcı tarafları renkler ve mekanlar.

Edit: Bu kadar sıkıcı bir üslupla anlattığım için üzgünüm. Bir kerelik idare edin.
intihar eden arkadaşımla ölmeden önce hangi şarkıyı dinlese diye kavga ediyordum. karar veremeden gitti ya sözlük.
müzik dünyasının belki de en cool çifti olan Beyonce ve Jay Z yi pazarda döner ekmek sırası beklerken görmek.
Rüyamda polis rolünü alıp kuzenimi öldürmek.. FBI ajanı gibi bişiydim..
lezbiyen olduğumu görmüştüm bi keresinde hayattan soğudum resmen.
sevgilimle el ele tutuşmuş, yedi başlı dev gibi bir ejderhaya doğru,

uzay gemisi gibi bir aracın içinde,

bir elimizde de ışın kılıçlarıyla gidiyorduk.

sonra kendi kendime dedim ki bu rüyada saçma bir şey var,

benim sevgilim olması çok mantıksız.

zaten bunu fark edince de uyandım.
Minibüs kullanan dondurmacı, hayatımın en saçma rüyası olabilir bence, rüyanın devamın da evine gidip kahve içiyordum. Hatırladıkça güldüğüm rüyalardan biri.
Madonnayı doyuramıyordum.
Rüyamda; odamın camından içeri spiderman giriyordu. Ve ben onu elimdeki bezle kovalıyordum! Yok artık ya.nasıl bir bilinçaltına sahibim.
yedi yaşlarında falandım. çok hastaydım ve ateşli yatıyordum. ama nasıl olduysa gördüğüm fon müzikli rüyayı hatırlıyorum.
https://www.youtube.com/watch?v=3rYoRaxgOE0 şu şarkı eşliğinde yüzlerce uçan ve renk değiştiren geometrik cisimler görmüştüm.. nasıl yer ettiyse beynime hala daha kurtulamadım etkisinden.
Erdal bakkal lokanta açmıştı kuru fasulye yapmıştı kendi eliyle. Cengiz değilde erdaldı yani erdal gerçek bi insan gibiydi herkes öyle kabul etmişti. Gidip yemiştik paramız çıkışmamıştı. Erdal bakkal klasikleri döşemiştik. Ay resmen rüya içinde dizi yaşamıştım.
yaklaşık iki hafta önce iki gün ard arda gördüğüm rüyalar çok hoşuma gitmişti; hâlâ aklımdan çıkmıyor; o iki gün çok mutlu uyanmıştım.

bir gün bana kutu içinde biri hediye veriyor, "senin için aldım" diyor ve çok ilginç ama kutunun içinden papatyalar çıkıyor; çok mutlu oluyordum. belli belirsiz biri...bir sonraki gün ise...bir yolculuğa çıkıyorum, "uzun ve zorlu bir yolculuk; gitme" diyen birçok kişi var çevremde...elimdeki biletime bakıyorum öylece. otobüs muavini bile "gelme abla, yapamazsın sen" diyor. biraz hüzünleniyorum, sonra "doğru karar verdim" diyorum. ancak sonra nedense koşuyorum otobüsün ardından, "ben de gelmeliyim" diyorum, "iyi, sen bilirsin" diye biraz da acır gözle bakıyorlar bana...küçücük bir kız çocuğunun yanına oturuyorum, "bak, ben de geldim" diyorum.

ilk rüyamda, biri beni düşündüğü için çok mutlu olmuştum. ikincisinde ise her şeye rağmen istediğimin peşinden koştuğum için..."hayırlısı" diyorum.

yaklaşık iki haftadır rüya da görmez oldum. bir umut var içimde hâlâ; belki gene güzel rüyalar ( ya da gerçekler ) görebilirim.
Bazen öyle güzeldir ki rüyanın bitmesi istenmez. Aksiyon filmi tadında, yer yer fantastik ögeler barındıran ve beni korkutan bir rüya olsa da kendimi onca tehlike arasında güvende hissediyordum ve bu çok güzeldi. ilk başta beton görüntüsünden başka bir şeyi olmayan bir binanın katlarını dolaştım. Bu katlarda tanıdığım insanlarla karşılaştım. her hangi bir tehlike durumunda bırak destek vermeyi köstek bile olabileceklerini anladığımda oralardan uzaklaşıp katları çıkmaya devam ettim. Sonra daha önce hiç görmediğim biriyle karşılaştım, sağlam ve düşmana korku verecek nitelikte bir ekibi vardı. Ekibi de kendisi gibi genç insanlardan oluşuyordu. O kadar güvenilir duruyordu ki neredeyse bütün tedirginliğim yok oldu. Onun ekibine dahil olmak benim için şans gibiydi. Hep yanında olmak istedim. Onun yanında olmak huzur veriyordu, güven vaad ediyordu çünkü. Yüzünü hatırlayamıyorum ancak rüyadan gerçeğe dönmek istemediğimi biliyorum. Bu rüyalar hep ilaçların etkisi.
Genelde boş ve karanlık, görüldüğü zaman bir o kadar saçma.
Dün gece rüya gördüm en son.tek başıma ıssız bir yerdeydim.birkaç kişiyi öldürmüştüm ve cesetlere bakıyordum. Sonra yüksek bir yere tırmanıp kendimi aşağıya bıraktım.Uyandığımda kan kokusunu sanki hala hissedebiliyordum o kadar gerçek gibiydi ki...
Çok vizyonsuz rüyalarım var benim. iki gün önce rüyamda muzlu süt içtiğimi gördüm. Daha önce hiç icmedigim bir şey. Tadı çok şekerliydi. Bugün markete gittim rüyamı hatırlayıp bir alayım dedim rüyamdaki ile ayni tad. Beyin neler yapıyorsun öyle. Saçma rüya diye internette aratmadım şimdi baktım da onun bile anlamı varmış yuh ya.Bu rüyaları kim tefsir ediyor daha doğrusu sacmalıyor? Rüyada rüyada eti cin yediğini görmek, rüyada dondurmasiz künefe yediğini görmek, rüyada gofretten bir ısırık almak vs. Kesin bunların da açıklaması vardır.*
mutlu bir şekilde uyanmama sebep olan rüyadır.

polonya'nın küçük bir şehrinde 2 saat sonra gelecek olan treni beklemek üzere platforma gidiyorum. orada bir türk kızıyla tanışıyorum. şu an hatırlamakta zorluk çektiğim ancak ismi "n" ile başlayan çok tatlı bir kız bu. o da benimle aynı şehre gidecekmiş. beraber beklemeye başlıyoruz. 2 saatlik muhabbetin sonunda bu kızın başı omzumda, sanki 40 yıllık sevgililer gibi bir hâle bürünüyoruz. o esnada bir türk arkadaş daha geliyor. işin ilginç kısmı bu kişi benim liseden arkadaşım olan cem. çift taraflı olarak şaşırıyoruz bu karşılaşmaya. muhabbete başlıyoruz. o esnada kız ve benim beklemiş olduğumuz tren geliyor. trene koşuyorum ben. bir hışımla arkamı dönüyorum ancak kız trene binemiyor. daha sonra telefonla bu kıza ulaşmaya çalışıyorum, numarasını almamışım. ulaşamıyorum. cem'e ulaşmaya çalışıyorum. bendeki telefonu türkiye'de kaldığı için cem'e de ulaşamıyorum ancak ailesinden yurtdışı numarasını alıyorum ve ne yazıkki o esnada da rüya son buluyor.

anlamsız bir şekilde bu rüya beni çok mutlu etti. işin en ilginç yanı da bu rüya sonrasında, yanıma sağlam birisini bulabilirsem temmuz ayında 22 günlük interrail turuna çıkmaya karar verdim.
Tartışmasız insanlık tarihinin en saçma rüyasını gördüm. Dayım, ev arkadaşım ve ben ilçemizde yeni açılan kiliseye gidip felçli bir cüceyi öldüresiye dövdük. Hayır olsun diyelim.
Gökyüzünde koşturuyorum, sonra biri çelme takıyor. Arkasından sesleniyorum, bu pis pis gülüyor. Kovalamaya başlıyorum, tam köşeye sıkıştırdım yakalıcam, koşarken aşağıya düşüyorum. Düştüğümde de gözümü açmış oluyorum.

Bu rüyayı defalarca kez gördüm, hala görüyorum. Sebebini de hiç bilmiyorum.

Ben iyi değilim.

edit: Başlık başa kalmış lan.
rüyayı türkçe altyazılı gördüm ya, o benim için enterasandı.
bir yolculuğa çıkmıştım. otobüse ancak yetişiyorum, otobüsü yakalayınca bayağı seviniyorum. ancak...yarım saat sonra yine dönüp başlangıç noktasına geliyoruz. niye koştum ki bu kadar diye içimden kendime sorup duruyorum. otobüs şoförü de kadındı ve çok hızlı kullanıyordu arabayı. "abla neden bu kadar hızlı kullanıyorsun?" diye soruyorum yanına gidip..."hayat çok kısa ya" diyor. "haklısın" diyorum, ama neden böyle dediğimi bile bilmiyorum.

sonra...hemen bu rüyanın Devamında erkek bebek var kucağımda, süt emiyor öyle usulca..."ne kadar da tatlı ve bu benim" diyorum.

uyandığımda saat 04.00 civarıydı, sonra tekrar uyudum.
Hatirlamiyorum doktor bey bisey hatirlamiyorum cok karisikti bir suru gordum sabah oldu sanip uyaniyorum sadece bir saat gecmis uyutmuyor ruyalar.
sasha grey' in baş rolde oynadığı rüyalar. oda tam hd videoların çıktığı dönemde işi bıraktı ya lan. olmadı, yakışmadı..