bugün

birisini kıbrıs'a davet ettiğime pişan oldum.
gereksiz insalarlar yaptıgım arkadaşlıklar..
ayrıldıktan sonra 'yaöö yanımda sevgilim varken arkadaki kızla kesiştim mükemmeliiiöööm' diye inleyen bir insanla sevgili olmuş olmaktır.
pişmanım hakim bey.
insanları tanımakla başlayan bütün süreç.
haketmeyenlere verdiğim değerden ötürü pişmanım. olan olaylara "bunlarda hayatımın birer tecrübesi" deyip kendimi avutacak kadarda polyannayım.
Şerefsiz dersane hocamı dinleyip hukuk yerine kamu yönetimi yazmak.
fazla iyi niyetli olmak.
bu ülke de dünyaya gelmek ve yaşamaya mecbur olmak.
biraz önce yediğim yemek.

:(
haketmeyenlerle zamanımı öldürüp, hakedenlere kalmamak.
Imkansiza asik olmak.
2007 yili, universite mezuniyeti...
Elinde kocaman bir buket cicek. Mezun olmanin serefine almis annen.
Oyle guzel ki herkesin dikkatini cekiyor.
Herkese dagitiyorsun ciceklerden bir iki.
Tam yanindayim, bir an goz goze geliyoruz.
Buketin tam ortasinda yapayalniz duran kirmizi gulu cekip veriyorsun bana.
Gozlerin kayboluyor yine gulerken.
Sonra elini uzatiyorsun bana,
-tut bu eli imla, tut ve bundan sonraki yolda beraber yuruyelim.
Tutmuyorum, yapamiyorum.
Sen yine guluyorsun buruk da olsa.

Zaman geciyor ben seni ankara'da birakip donuyorum memlekete.
Her zamanki gibi beni ugurlamaya geliyorsun.
Her ankara'ya gelisimde bulusuyoruz, ayni yerde yemek yiyoruz.

Yillar geciyor, hayat yolunu ciziyor.
Baska insanlarla baska yollarda devam ediyoruz hayatimiza.
Ben evlenecegim diyorum sana.
Ankara'dan istanbul'a geliyorsun sirf benim dugunum icin.
Dugun bitiyor.
Veda zamani...
Sariliyorum sana.
"O gun o eli tutsaydin bugun o arabaya benimle biniyor olacaktin." Diyorsun.
"Yapma." Diyebiliyorum sadece.

Evet, o gun o eli tutabilseydim bugun hayatimin en buyuk pismanligini yasiyor olmayacaktim.
O eli tutmamak tam 7 yilima mal oldu.
Sagligima da...

O eli tutamayip ikimizin hayatini da mahvettigim icin ozur dilerim.
final maketimi son ana bırakmayacaktım.
zamanında sözel bölümü seçtiğim için çok pişmanım , bilseydim okumazdım amk.
lise 1'den sonra eşit ağırlık seçmemeliydim. sonrası istemeye istemeye 2 yıl daha lise oku sonra 4 yıl istemediğin bölüm oku sonra da istemediğin işte çalış ama sonunda kurtuluş. ufacık bir karar 10 yılımın içine etti.
cipsi bi boy küçük almalıydım. kendimi sevdiğim şeylerden soğutarak hayattaki güzellikleri bir bir yok ettiğimi hissediyorum. cips eskiden güzel bir şeydi, evet. artık güzel değil. şimdi bunun acısından kendimi hoşbeş'e* veresim geliyor ama sanırım bugünlük yeterince kayba uğradım.
Ya inanir misiniz? herlde beni bi yilmaz sevdi ki onun sevgisini de bi allah bilebilir neyse hayatimda kimse onun bana hissettirdiklerini hissettiremicek.
O son lahmacunu yemeyecektim!
ara ara olabilir.
keşke böyle olmasaydı.
kredi kartı kullanmak, almak, tedarik etmektir efendim net.
Buradaki pişmanlıkları okumaktır.
10-12 yaş civarıydı sanırım. Her yaz olduğu gibi yine yazlıktayım. 4-5 kişilik bir arkadaş grubum var, hep beraber takılıyoruz.

aynı mahallede oturan aynı yaşlarda olan, hafif peltek konuşan bir arkadaş var. Hep yanımıza gelirdi ama aramıza almazdık. Grupta ki çocuklar bunun konuşmasıyla dalga geçerdi. Bende dalga geçtim mi hatırlamıyorum, geçmişimdir muhtemelen çocukluk işte.

bir gün bu peltek arkadaş bir şeye sinirlendi ve iğde ağacından iğdeleri toplayıp bize fırlatmaya başladı.

biz ona o bize derken yere düşmüş bir armut gördüm ve fırlatmak üzere elime aldım. Armutu ona atacağımı gördüğü zaman arkasını döndü ve kaçmaya başladı.

tüm gücümle fırlattım armutu. Görmüş olacak ki koşarken kafasını eğdi ve tekrar kafasını kaldırdığı anda armut tam kafasında patladı.

büyük gurur duymuştum, kahkahalarla gülmüştük. O günden sonra bir daha o arkadaşı hiç görmedim.

bir kaç hafta sonra şimdi adını bile hatırlamadığım o çocuğu merak ettik. Evinin önünden geçtiğimizde tüm pencerelerin kapalı olduğunu gördük, sanki ev terk edilmişti.

bir akşam evde yemek yerken annemin komşulara bu arkadaştan bahsettiğini duydum.

evin tek çocuğuymuş. Bir süre önce hasta olmuş ve ağırlaşınca hastaneye kaldırmışlar. Bir türlü iyileşmemiş ve hayata veda etmiş. Ailesi acısına dayanamayıp o evi terk etmiş.

duyunca yaşadığım şoku anlatamam. Bu çocukla ilgili tek anım, kafasına attığım o armuttan ibaret.

Yaşım ilerledikçe o an aklımdan hiç çıkmadı ve pişmanlığım giderek arttı.

şimdi üzerinden 20 seneden fazla geçmiş ve ben hala hatırladıkça yaptığıma pişmab oluyorum.

kim bilir, belki de hiç arkadaşı olmadığı için artık yaşamak istememiştir. Belki de ben sebep oldum, kim bilir.
Ayrılıyorduk o kardeşini almaya gidecekti ben de eve, gölge bir yer bi sitenin önü. 1 ay falan görüşmeyecektik. Sarıldı. Sonra gittim ben başka yöne o başka yöne. Döndüm baktım uzaklaşıyordu yavaş yavaş. Keşke dönüp bir kez daha sarılsaydım. Çünkü bana ondan sonra daha hiç sarılmadı.
12 yaşındaydım ve annem hastaydı. Aynı odada yatıyorduk. Hastalık sanki bi anda olmuştu pek anlayamamıştım ve hastalığını pek önemsemedim fakat o gözlerdeki arka fon beyaz değil sarıydı. Anlayamadım ama durum beter aslında. Sarılık görünümlü karaciğer yetmezliği gibi bir sonuç fark edildi sonrasında. Her neyse anneme acıktığımı söyledim. Hem çok açtım hem çok uykum vardı. ikisinin de çokluğunun verdiği bir çekilmezlik huysuzluk vardı üzerimde unutmuyorum hiç. Annem kalkamayacağını, hasta olduğunu söyledi ve ben bana patates kızartamayacağı için hasta anneme bağırarak kanepeyi tekmeledim. Sonrasında annem babama söyledi ve babam, hayatında belki patates kızartmayan adam, patates kızarttı. 12 yaşında huysuz bir piçkoyu mutlu edebilmek için birbirine yardım eden iki cennetlik insan yani. Patatesi de bu 12 yaşındaki şerefsiz kardeşiniz beğenmediği için yemedi evet. Sonrasında ise anneme yine kızdım. Aklımı sikeyim aklımı. Annem bir şey demedi. Annemi 3-5 gün sonra eniştemle ablam hastaneye götürdü. Eve geldiklerinde "yatırdık" dediler. Annemi hastanaye yattıktan 1 hafta sonra 20 dakikalığına gördüm. Bu son görüşümdü. Sonrasında annemin ağırlaşmış halini kardeşlerim, akrabalarım el birliğiyle bana göstermediler. 9 hafta sonra vefat etti. ilk 1 sene hatırlayıp hatırlayıp ağladım bu patates kızartması olayını. Şimdi çocuklarıma annelerini üzdükleri zaman anlatacağım güzel bir pişmanlık