bugün

part 18

-18 part neyin itirafını yapıyon be adam sen, küçükken mortal kombat çukurunda kazıklara mı oturdun demezler mi adama? la havle..-

* kahvaltı yapmadan alkole sarabilen ender kesimdeki, cool adamlardanım. benden başka bir kişi tanıyorum böyle, ikimiz de bazen çok gereksiz adamlarız gibimize geliyor.

* bu msn teknolojisi falan var ya, onda çevrimdışı olabiliyon ama herkese yazabiliyon hani? heh işte ben onun karizmasını yaşayamıyorum abi hiç. ne zaman denesem, pat biri bi şey yazıyor o sırada klavyede süzülen elim ansızın entera basınca ona gidiyor. "aa burda mıydın cnm" lardan bu sebeple nefret ederim. zaten gerilimini yaşıyoruz şunun, garip bir çılgınlık yapıyoruz, 2 dk rahat durun lan.

* sms gelir, smsi görürüm, uzun süre kimmiş ne yazmış diye bakmam. hatta bazen unutur, üstüne telefon görüşmesi yapar saatler, bazen günler sonra bile farkederim. öyle garip gamsız bir adam oluveğdim gayri.

* kasten yapılan imlâ hatalarını gammazlayan yüce yazarlar var ya, heh işte onlara sürtünme yoluyla ilişki yaşatıcan hepsine. kasık ağrısından buram buram gıvranacak topu, ne bileyim bir dikişi patlamış sünnetli, pişiği tahriş olmuş balık etli gibi gezdiriverecen sokaklarda hepsini. ayar oluyom gardaş!

* ilk cinsel birlikteliğimde, prezervatifi ilk kez kendi işinde görevlendirdiğimde malum maddeyi almaya utandığımdan babamınkilerden aşırdıydım. gram pişmanlık duymam.

* ısrara hiç gelemem. böyle ticari baskılar, müşteriyi alışverişe tahrik etme unsuru içeren cümleler falan hemen pes ederim. adam gibi pazarlık da yapamam lan hiç. daha bugün parfümüm olmasına rağmen, sırf çok ısrar etti, çok konuştu yoruldu adam diye kıyamadım parfüm aldım. ucundan kazıklanmış da olabilirim. geçen gün mesela; alacağım şeyin fiyatı 26 lira iken çok değil 20 olur mu dediğimde en son 25 cevabını aldım adamdan. direkt verdim parasını, 1 lira mir lira indirim indirimdir abi, koydum tavrımı öyle. pis kazıkladım adamı, çakala bak 26 verecem he? o göz var mı olm bende var mı lan?

* yakın hafıza kaybım var, çok yakın.

* benden kitap tamamlamamı bekleyen editörüm var. aradığında falan açmıyorum telefonu. ödevimi yapmadım çünkü, o suçluluk psikolojisi çok kötü bi şey. geçen yanlışlıkla açtım, kekeledim kadına, şarjım bitti, duymadım gibi bilimum aptal yalanlar savuşturdum. tüm okul hayatım boyunca oldu ama bende bu, zorunlu hissedince yapmıyorum ağabaş. sen bırak biter zaten o, en sonunca vazcayacam bak. valla bak.

* 10 gün kadar tıraş olmayınca "oğlum senin sakalın varmış?" diyen annem var benim. e tamam, öyle gür değil, hafif seyrek, kumrallıktan ötürü belli olmuyor da olabilir ama o alaycı tavır... o kuşkulu bakış...

* itiraf ediyorum, amına koyiiim. okumuyonuz mu dimi lan? hehehe, hepinizi şempanzeler kovalasın olm.

* 4 dünya gününü 2 saatlik uyku ile geçiştirebiliyorum.

* 3 dünya günündeki besin ihtiyacımı sadece su ile sağlayabiliyorum.

* mesaj atmak zorunda olduğumu hissettiğim kişiye mesaj atmamak için sohbet hattı arayıp kontörlerimi bitiriyor, bu mazaret yüzünden hala faturalı hat kullanmıyorum.

* sohbet hattı demişken, çok kötü bi iyi niyetim var lan benim. ergen çağda arkadaşlar arası muhabbeti dönerken bi gün arayayım lan diye aldım numarasını bitanesinin. aradım falan kendini duygu diye tanıtan bi kızla konuşmaya başladım. bildiğin sohbet ediyorduk ama, bana derslerinden falan bahsediyordu, aslen köylülermiş babası bu işi yaptığını öğrenirse çok kızarmış vesaire... üzülüp, 1 saate yakın dinlediydim kızı. en sonunda ağlaşarak kapattıydık telefonu. canım benim hiç unutmam onu ben. inşallah iyidir. canım. canım.

* bu sohbet hatlarında ne kadar konuşturursan telekız olarak o kadar para aldığını 2 sene önce öğrendim. o duygu denen şırfıntıyı bulursam bağırıp, çağırmayı planlıyorum hatuna. çok girdiydi fatura, ama inşallah iyi olmuştur canım benim. nası da ağlamıştı kıyamam.

* zorundalıklardan nefret ediyorum ya la.

* bundan mütevellit kadınlara sikseler güvenmem. yine de tercihim herhangi bir cinsel münasebet yaşamadan da güvenmediğimi göstermekten yana tabii.

* 3 gün önce leman kültür'den sırf ibnelik olsun diye o yuvarlak top ekmeklerden çaldım. eve gidince içine nutella sürüp, apartman görevlisinin çocuğuna verdim. azcık da süt verdim oğlana, kankam benim.

* ne zaman bir kedi karşıma çıkıp suratına o "ne bakıyon amunakoyum?" bakışını takınsa kendimi kahkahalardan alamam.

* "az kalmaz verem olursun" diyen bir doktora "işin ne tedavi edersin" diyen bir hastayı bir insan neden şikayet eder anlam veremem.

* bir sürü şey yazacaktım unuttum, 19'a kaldı.

(la hala mı okuyon?)
son günlerde çok garip hislerim var sözlük. aniden ortaya çıktılar. içimde garip bir duygu var, her an kusacakmış gibi hissediyorum. hem olmasını çok istediğim hem de olduğunda ne yapacağımı bilemeyip elimi ayağıma dolaştıracak bir şeyin gerçekleşmesini bekler gibiyim. hafta içi en azından derslere gidip kafamı dağıtıyordum, hafta sonu gelince iyice içime gömülüp sürekli sorunlarımı kafamda döndürüp duruyorum. belirlediğim 10-15 şarkıyı dönüp dolaşıp gün boyunca sürekli dinliyorum, ama her dinleyişimde daha ilk defa dinliyormuş gibi bir hisse kapılıyorum.

ne yaşadığımı ben de bilmiyorum sözlük, gece yarısından sonra yatıp sabahın köründe kalktığım günlerin akabinde bile uyumak zor geliyor, içim içime (sevinçten değil) sığmak bilmiyor. bir anda yataktan fırlayıp gecenin karanlığında koşabildiğim kadar koşmak istiyorum. tırnak yedirecek hisler sürekli olarak içimde dolanıyor, bilmiyorum. aslında çarelerim var bu beklediğim şeyleri netleştirmek için, hem de çok seçenekli. ama hiçbirini gerçekleştirmek için adım atacak cesaretim yok. eskisi gibi olacak diye korkuyorum.

yok yok öyle değil sözlük, bu sefer farklı. hissediyorum.
ek-tercih kılavuzundan hiç bir şey anlamadım kendimi güzel ama internetten anlamayan kızlar gibi hissediyorum. ama ben çirkinim. hem de erkeğim. bunları göze al da yardıma gel bunu okuyan.
Çok korkuyorum sözlük. Daha önce de itiraflarımda belirttiğim gibi sınıftaki kız bugün bana resmen açıldı. Arkadaş olarak görüyorum onu. Ama söyleyemiyorum. Söylesem " bunu da nerden çıkardın?" demesinden korkuyorum. En iyisi olayları akışına bırakmak.

Seviyorum bu itiraf başlığını. Günlük gibi amk. içinden geleni yaz ohh rahatladım.
özgüvenimi yitirmeye başladım.
çook geç gelen edit: o değil de baya bi artı almış bu yazdığım bana gareziniz ne arkadaş özgüvenimi yitiriyorum diye ne bu sevinç.
insanların gece gelen hırsız, bilumum sapık hikayelerinden sonra korkmaya başladım sözlük. Halbuki ben böyle durumlarda cesurum ayaklarına yatar dururum. Ama evde herkes mışıl mışıl uyumuyor mu, ben de sabahlara kadar uyanık oturmuyor muyum, sanki her kötü şey benim başıma gelecekmiş gibi geliyor. Tuvalete gitmeye korkar oldum. Ne zaman odadan çıkmak üzere kapının yanında bitsem, önce bir sapık yahut hırsızla karşılaştığımı hayal ediyor, kendimi bu duruma hazırlıyor, sonra adımımı kapıdan dışarı atıyorum. ince ve uzun yapılı mobilyaları da karanlıkta hırsız ve türevlerine benzettiğimi söylememe gerek yok sanıyorum.
sözlük bizim üst mağazada çalışan kız tarafından terkedildim. dikkat et bu mağazalara güven olmuyor.*
(bkz: hayatın gerçekleri)
sözlük şu an sana mmedulla spinalisin zarlarını hocanın slaytına bakıp söyçeyebilirim. Evet şu an dersteyim ve malesef ders anatomi.
bir yaşıma kadar( onu söylemicem) şehla'nın isim olduğunu sanıyordum. hem de kız ismi.. abboo!
çok iğrenç şeyler yaptım sözlük affet beni.
(sözlükizm)
tutamadım kendimi aradım onu. aramasamıydım ki. göz yaşımıda tutamadım.
askerlik şubesine ilk defa gittim. bu kadar tırsacağım aklıma gelmezdi.
çok özledim be sözluk.
sonuç: hepinize tek tek koydum.

nasıl: "bunu yazan tosun okuyana kosun"

itiraf: bütün mahalle duvarlarına bu yazıyı yazan bendim.

vicdan: yine olsa, yine yaparım. *
herkes belli bir süre tanıyo bana * kimisi bir hafta kimisi bir dönem kimisi ise süremin çoktan dolduğunu söylüyor. anlamıyorum ki 3 gün ağlayıp geçer mi sandılar kaçı kaybetti sevdiği çok yakın birini ? sadece konuşuyorlar kendime haksızlık yaptığımı söylüyorlar. nefes alamıyorum ya nefes alamıyorum neden anlamıyorlar ? ben onlardan bir şey istemiyorum ki. iyi olmaya çalışıyorum elbet, hayatın devam ettiğinin bende farkındayım ama eskisi gibi olmuyor işte olmuyor çok özlüyorum içim acıyo nası özlemeyim nası üzülmeyim nası benden eskisi kadar neşeli olmamı bekliyolar anlamıyorum ki.. hayatın en büyük sınavını veriyorum belki de.. sevdiğin birini sonsuzluğa uğurlamak.. sonsuzluk denen şey ne işe yarıyorsa artık !
okulum bitsin artık, mesleğe atılayım istiyorum sözlük. geleceği görememek çok kötü. karambole yaşamak istemiyorum artık...
havalar soğudu, üşümeye başladım sözlük. ne yalan söyleyeyim, kalkınca bana dokunup, sıcaklığını ve varlığını hissettirecek birilerinin eksikliğini hissediyorum. keşke daha farklı davransaydım, şimdi hissetmezdim soğuğu. sarılarak ısıtamasa bile, telefondaki sıcak sesi yeterli olurdu. bir diğer itirafım, bu itirafı yazarken, barış manço'dan kol düğmeleri ni dinliyordum, etkilendim.
itiraf etmeliyim ki bazen arkadaşlarımın gelip beni çağırmasından rahatsız olurdum fakat onları kıramazdım da çekerdik maalesef.
işyerinde telefonlar işyerinin adı söyleyerek açılıyor buna fazla alışmışım hızımı alamayıp cep telefonumu ve ev telefonumuda aynı şekilde çatığım olmuştur.
Şaşırmayın;
En az Sezen Aksu kadar güzel bir sese sahibim ama sesimi duyanlar kıskanır da nazar değer diye kimsenin yanında şarkı söylemiyorum...
hayatıma girmiş en güzel, en tatlı, en asil, en mükemmel, en sevdiğim, sevgilim, dostum, arkadaşım, aşkım, herşeyim olmuş biri tarafından sürgüne gönderildim yeğen. aptal bir msn konuşmasında yaptığım, aptal bir şakayı biraz fazla uzatınca, gözümün yaşına bakmadan çıkarıverdi beni hayatından. gık bile diyemedim. halbuki hiç kötü bir niyetim yoktu be yeğen... valla billa... her zamanki salak şakalarımdan biriydi sadece ve o da bilirdi halbuki onu kızdırmayı ne kadar sevdiğimi, sonra o da beni kızdırır, güler geçerdik. biliyorum bazen bokunu çıkarıyordum şakanın, ama o bilirdi beni ya, tanırdı. ama bu kez nolduysa oldu, bir anda kesiverdi biletimi, hem de tek gidiş.

bugün tam 23 gün oldu sürgünde. ne bi mesaj atabiliyorum, ne arayabiliyorum korkudan. tepkisinden, özürümü kabul etmemesinden ve "bu kez dönüşün yok tyd" demesinden çok korkuyorum ve bööööle mal gibi bakıyorum hergün, orada mı? diye. ama yok, değil, gelmiyor. halbuki söz vermişti bana, hep orada olacaktı, herkes gitse o kalacaktı... ama yok, gitti... ve ben onu çok özlüyorum... ve buradan kendisine ağlamaklı bir tonda seslenmek istiyorum:

balııım bak 70 milyon bizi izliyor, buralara çıktım kendimi reklam ettim bak, noolur affet beni, geri dön. harry kewell galatasaray'dan gitsin ki çok özledim. daha ne diyem amk, o derece işte.
şu aralar o kadar fakirim ki sözlük; uykusuz almayıp onun yerine umut sarıkayaydı, yiğit özgürdü, ersin karabuluttu, uğur gürsoydu falan hepsinin karikatürlerini facebook'taki hayran sayfalarından takip ediyorum. eğer cuma gelip de duvara konmamışsa hala duvarlarına "arkadaşlar yeni haftanın çizimleri geldi mi?" yazıyorum. cidden param yok lan.
eski erkek arkadaşımdan bir mail gelmiş kalbim ağzımda atıyor yeminle ama okumaya cesaretim yok sözlük.
edit: okumasaymışım da olurmuş sözlük.
çevremdeki tüm kaşarları rüyama sokup rüyamda onların saçlarını ferrariye bağlayıp arabayı da sona ayar süratleyip acılı bağrışlamalarıyla zevk alıyordum.bunu yazerken ne kadar piskopat olduğumun kanısına vardım ama bana çektirdiklerinden sonra onlara az bile lisedeyken onların yüzünden sınıfımı değiştirmiştim .
*bugün ölümden döndüm sözlük. olayı sadece yüzeysel anlattım çevremdekilere ama ışığı gördüm aslında. oturup geçmişi düşündüm sonra biraz ve defalarca ölümden döndüğüm olaylar yaşadığımı fark ettim.

*otobüste cak cak sakız çiğneyen yaşını başını almış heriflere uyuz oluyorum. biri de bugün tam arkama oturdu zaten iyice ayar oldum. dedem kadar adam çamurda yürüyordu sanki.

*çevre dostu halk otobüslerimiz 5 otomobilin çıkardığı kadar duman çıkarıyor ve ben her gün küfür ediyorum. küfür ettiğim arabaya biniyorum. o arabanın çevreyi kirletmesine bir destekçi de ben oluyorum. zorunluluktan kullansam da kendimi kötü hissediyorum.

*hayvanları uzaktan seviyorum. onlara zarar verenlere ana avrat sayıyorum ama hiçbir hayvana dokunamıyorum. biri gözümün önünde bir kediye işkence yapsa kurtaramam.

*yemeğe ve kitaba verdiğim paraya asla acımam ama bazıları da gereksiz pahalı oluyor yazık günah. öğrenciyiz şurda.

*üniversitede geniş bir çevrem olmayacak gibi duruyor şu birkaç hafta içindeki gözlemlerim sonucu. lisedeki arkadaşlığın yerini tutacak gibi insanlar yok. sanarsın ki hepsi oxford kazanmış anasını satıyım. ne bu tripler ? mezun olcan bokla uğraşcan hayatın boyunca. uyu sen anca...

*tarifsiz bir acı, bir hissizlik de var aynı zamanda... neyse bunlarla beraber noktalıyorum. sağlam kalın sayın yazarlar.