bugün

dışarı çıkıp telefonumu şarj etmeyi unutmuş olduğumu farkettiğimde, kendimi dövesim geliyor.
Odam beni boğuyor.
Tüm cisimler geceleri insan oluyor. Eziyorlar beni, kitapların koca dilleri kirletiyor beni.
Kıyafetler görmek istemediğim bedenlere bürünüyor.
Aynalar o eski deliliklerimi vuruyor yüzüme.
Kalemler yazmıyor sayfalara, yırtıyor.
Duvarlarda asılı olan şiirler, sözler değil sanki hepsi ben kaçayım diye oradalar.
Sanki onları bir zamanlar ben asmamışım.

Sanki bir zamanlar yaşıyormuşum.

Şimdi içimde ki o yoğun yaşadığım hiçlik, artık odamda.
Kitaplarım yok, kıyafetler yok, duvarlar boş.bir morrison dışında, yatağım dışında beni korkutmayanlar dışında.

Arınmışım her şeyden.
Odam boş.
Ankara boş.
içim boş.
Günler boş.

Bir koku var, çürümüş et mi desem yoksa hiç bilmediğim ama ona yakıştırdığım ölüm mü?
En yakınımda, odamda.
Sadece odam. Bana ait. Yalnız benim odam.

Koku ağır.
sözlük bugün trip kabul günümdeyim galiba.
daha geçen ay kilom 71 idi. az önce tartıldım 82 kilo çıktım!
nasıl zaytıflayacağım, kara kara düşünüyorum.
kullandığım ilaçlar açıktırıyor. 15 çeşit ilaç kullanıyorum. hastanede yattığım zamanlar çok serum takılmıştı. aşırı kilo almam bunlardan sanırım.
dünya yeterince boktan bir yermiş gibi geliyor ama diğer gezegenlere bir göz atıp dünyaya sadece dışarıdan baktığınızda ''ne güzel yerdeyiz lan böyle'' diyorsun. hayvanları falan düşünüyorsun rengarenk, çeşit çeşitler. insanlar başka bir gezegende olsa dünya cennet diye yutturulurmuş.

insan bok ediyor her şeyi. bencillikler, hırslar, asık suratlar... ister istemez bunlara mağruz kalıyorsun. insanın %99,9999 u sosyallik demek. uzak kalayım diyorsun yapamıyorsun.
çarmıha gerilmek, günahlarımdan arınmak istiyorum.
Odamı bok götürüyor. Üşengeçlikten toplayamıyorum kaç gündür.*
0.7 kb hızla bi oyun indiriyorum. yandaki verilere göre 3 hafta sonra inecekmiş. en azından 4 hafta değil.**
bazen dinlemeyi bilmiyorum galiba acil recete gerek.
yanmışım ben.. bitmişim..

25 ekim'i bekleyerek geçecek günlerim.

tatmin etmeyecek beni başka hiçbir şey, kelebeğimin, emine'min yüzünü görmekten gayrı..

kahkahalar atılacak, arkadaşlarla görüşülecek, sohbetler dönecek, güzel şeyler yaşanacak günlük hayatın insanı girdap gibi kendine çeken hızına rağmen. gün bittiğinde başım yastığa giderken daima onu düşünüp içleneceğim lakin..

"ah keşke beraber gülebilseydik o esprilere, ah keşke beraber hislenebilseydik okunmakta olan şiirlere, anlatılan hüzünlü hikayelere, ah keşke bir başkasıyla değil de onla gezseydim kızılay'ın kalabalık sokaklarını, amaçsız, koca bir hiçlikle" diye geçireceğim içimden..

onsuz ne yaşarsam yaşayayım, hep eksik kalacak bir şeyler, ben hep eksik kalacağım. insanlar beni tanıyacak belki, alışılmış halimde bir farklılık hissetmeyecek.. ama yarım kalacağım ben, hep tamamlanacağım günün hasretini çekerek gönlümde..

25 ekim gelecek ve yine en mutlu insanı olacağım dünyanın. belki de ilk kez seveceğim ankara'yı.

ama o zamana kadar, her an o günü düşleyerek geçecek günlerim, bastırılamaz bir kalp ağrısı eşliğinde..

kalan 26 gün, bitmek bilmeyecek..

yanmışım ben.. bitmişim..
ayy. laptop başında ilaçlarımı yutarken laptop klavyesine su döküldü ve hemen saç kurutma makinesi ile kuruladım. hele şükür bi zarar gelmedi.
ben de ,değer verince değişmeyen bir sevgili ve sorunsuz bir ilişki istiyorum. olur mu? belki de.
sabah erken kalkıyım dedim ve kalktım. amacım daha fazla ders çalışmaktı; ama olmadı... bütün gün uyudum ve hala uykuluyum!
az önce o ses türkiye de çıkan abdullah o nasıl naif bir ses. Hayat adanır o sese. konser versen de gelsek.
hâlâ fırsat bulup breaking bad'in finalini izlemiş değilim ya, breaking bad başlığını ne zaman görsem tıklamamak için zor tutuyorum kendimi.

ama dur... az sonra izleyeceğim!
mutsuzum sözlük. mutlu olmak için çok sebep varken mutlu olamıyorum. hayata hep negatif bakıyorum. biraz narsist bir düşünce gibi gelecek sizlere (zaten narsist bir insanım aksini inkar etmem) neyse zeki bir insanım zaten bu yönüm hep farkedilmiştir. belki de mutsuzluğumun sebebi çokca zeki olmamdan kaynaklanan fazla farkındalıktan gelen doyumsuzluktur. bilmiyorum sözlük. neredeyse her konuda bilgim var ama bu konuda yok. nasıl mutlu olunur ve insan neden mutlu olmaz lütfen aydınlatın beni. haşa tabii ki übermensch tyler norton herşeyin en iyisini en güzelini bilir ancak el elden üstün olabilir. bunu kabul edecek kadar üstün bir insanım sanıyorum. heil norton!
Hangi söğüt ağacına kazıdık adımızı?
Hangi gün,
hangi saat öptük birbirimizi.
Bu kadar hızlı ve kötü?
Hangi çingene şahit oldu da bize,
çiçek uzattı gülüşümüze?
ve ben ilk yemeğimizde yaşadım,
garsona sipariş verememe krizimi.
ilk şiirimi sana yazdım,
kaç kahpe yılan, kaç kahpe çiyan.
ilkokul aşkımdan habersiz ve gizli.
buralar çok soğuk, ne olur gel.
burnundan, burnundan öpüyorum seni
gülme.. ciddiyim.
doğum günüm. evde tek basıma patates haşlıyorum. birazdan ton balığı mısır almaya cıkarım gibi. 21.yasıma sevgilerimle.
günden güne kendimden tiksiniyorum. batışımı izlemek seyir zevki çok yüksek bir sanatsal aktivite.
ben bir liseliyim efenim. Allah'ın bildiğini kuldan saklamak olmaz.
uzun zamandır bu kadar yalnız hissetmemiştim kendimi. Hatta entry girmekten sıkılmış ve üşengeç bir hal almış iken bir şekilde bu yalnızlık hissi beni deli gibi entry girmeye zorladı. Neden böyle oldu bilmiyorum. Şu an herkesi kıskanacak potansiyele sahibim.
bilen bilir ki bencil bir got oldugum icin online olan herkese mesaj attigimdan dolayi hemen herkesin habberi var yarim kalmis italya itiraflarinin devami.

olayin baslangic kismisi : (#21454089)

yola ciktik saat 5 gibi. gozumden nasil uyku akiyor anlatamam. arkada ranza var o bana bakiyor ben ona. ama sekilim ya hiaamina uyumayacagim soforun yaninda nasil uyuyayim adama is emri veriyorum osururum falan hicbir yaptirim gucum kalmaz adam uzerinde.hayir osuran da adamiz yani. sofor abi de nasil mulayim duruyor yanina ciplak kadin yatirsaniz abla memene elleyebilir miyim der en fazla. oturdum koltuga acilmaya calisiyorum. soyle bi etrafima baktim bildigin bizim evde bulunan butun teknoloji komple cuk metre kare yere sigdirilmis. abi dedim baya yasam alanina cevirmissin burayi laptop internet falan. hay bunu diyen agzimi sikeyim. cevirdi laptopu bana. su kilibi izle dedi. 85 le gidiyor. yol karanlik ve dar. bi yandan da youtube dan video acmaya calisiyor adamdaki adrenaline gel.

abi dedim oldurcen bizi soyle ne istiyosan ben acayim dedim. azizi ac dedi. dedim aziz kim abi aziz yazinca cikiyor mu? azis dedi s ila bitiyo. tamam da neyini acim abi azisin sana azis kim amk zaten? romanyali sarkiciymis popstarmis. 5 yil once delikanli olarak album cikarmis tutmamis. simdi ibne olmus yok satiyormus. biz de bunu izleyecegiz abi oyle mi dedim? ya super super bi ac dedi. actim azis ibnesini. abi esmer bi adam. sari sacli top sakalli. gozler agir lens. kaslar aldirilmis. hafif top gobegi de birakilmis. kadin kuaforu lan bu dedim.

adam basladi abi sarkiya. sofor de direksiyone vura vura tempo tutuyor. amk laptopu falan gorunce ulan ne guzel sozluge girerim dizi izlerim turku falan dinlerim dedim karsilastigim sahneye bak. romanyali topun tekini dinleyip el cirpiyoruz. izdirap dolu sarki bitti sonunda. basladik azisi konusmaya. ne guzel sesi var di mi dedi. he dedim amk bir ahmet kaya bir bulent ersoy sanki. dur birisini daha gosterecegim sana diye laptopa uzandi. dedim alin beni buradan ya daha 30. dakika bezdim yemin ederim. 6 saat yol var daha milanoya lan.

yeni starimiz bi kadin. adini falan unuttum sarisin seksi bisey. ses cop ama en azindan seyir zevki var. bizim sofor yin el cirpmaya basladi. bir haraketler omuz falan salliyor boyle. ankaranin baglari caliyor sanki bu ne kendini kaybetmektir kardes? kari kiz var diye izledigim zulumun sonuna geldik. dedim abi sen hep bunlari mi dinliyorsun? evet evrensel bir muzik anlayisim var dedi. sanarsin mozart dinliyor amk rumen ibnesiyle evrensel olduk. bi otuz km falan gittik gotumuze siyah bi araba yapisti. uzerinde carrabinieri yaziyor. bu nasil isim lan dedim sofor abiye baktim adam olmus.siren sesi falan da geliyor disaridan. bildigin olmus sandim amk bembeyaz ve nasil terliyor. burak abi noluyo iyi misin dedim panikle. ayaga kalkma kemerini tak hemen dedi bana. oyle bir ses tonuyla soyledi ki ayaklarimi kesip kemerle birlikte gotume sokasim geldi.

yavasca saga cektik tiri. zaten tir amk hizlica cekemiyosun. indi arabadan burak abi. ben inmedim tabii sikimde mi. ama pencere acik bunlari dinliyorum. soyle bir diyalog var:

-magazzini di doganele un prezzo anche
+milano , vicenza . ciao
-pronto per il ritiro presso
+come de , intercorsa

indim arabadan ben de yoneticiyim ya amk tavir koycam. dondum diger tarafa gectim. bizim sofor abi gitmis yerine sofoy kaydescik gelmis. karsinida 2 zebellah. 1.90 boy ikisinde de. ulan geri donup ciksam cekiciye diye dusundum ama cok gecti artik. urkek adimlarla efe yuruyusu nedir bilir misiniz? heh iste oyle yurudum. altima siciyorum ama dikim yani.

ben-burak abi nedir sorun ne konusuyorsunuz?
burak-anlamadim ne dediklerini dur hele ama bu adamlar durdurduysa sorun vardir.
ben-nasil anlamadin abi konustunuz adamla amk.
burak-oglum anlamadim iste bildigim kelimeleri soyledim.
ben- abi allah belani vermesin.

bu noktada ingilizcesine guvenen ben carrabinieri hayvanlarina dogru dondum.

b- hello sir what is the problem?
c- there is something wrong with your trailer come and check you will see.

adam goturdu beni arkaya dogru aha dedim bundan sonraki hayatima dur ayol olarak devam edecegim zaar. dorsenin onune dogru baktilar ben de baktim. amk dorsesi bildigin sola yatmis. burak abi dorse sola yatmis dedim. adam bir oh cekti sanarsin tum sulalesi kanseri o an yendi yani. ne ohh u amk 500€ ceza yaziyolar. yazsinlar yazsinlar dedi. tabi sana yazmiyolar tabi amk yazsinlar diyo. thanks sir we are going to reapair this problem at the nearest station dedim salak bir ingilizceyle. amca anladi sagolsun. butun bildigim ingilizce kelimeleri kustum oracikta.

tekrar bindik arabaya. abi dedim allahini seversen bas gidelim ortalama bi italyandan daha cok gordum bu gavatlari. tekrar yazildik yola. actim kitap okuyayim bari dedim. ne hacet. allah bilir nerenin yoresel turkusuyle cosuyoruz bu sefer de. baktim kurtulus yok bu isten abi dedim ben az uyuyayim. yorgunum. gectim yataga uzandim sirt ustu. bi baktim tisortumde kahve lekesi. nasil moralim bozuldu nasil uzuldum anlatamam. ben bu tisortle giricem ofise lan kiz kayniyo ofis kahve neymis. o huzunle sizmisim. uyandim 2 saat falan uyumusum. burak abinin yuzune bon bon baktim. eger osurduysam bana bakinca gulecektir kesin. bakti o da bana. gulmuyordu. sorun cozulmustu.

bi benzin istasyonuna girdik. soforlerin deyisiyle pause verdik. tako kurallari geregi 4 saatten fazla araliksiz yuruyemez sofor 1 saat pause vermek zorunda. bak nasil da ogreniyorum. adamlarin benzin istasyonunda bir marketler var self servis yemekler falan cikiyor. aciktin mi dedi. abi birseyler atistiralim dedim. oyle dolasiyorum sandviclik biseyler falan alacagim. baktim burak abi cikmis el salliyo gel diye. gittim yanina e abi biseyler almiycak miyiz? yok ben de var dedi. tirstim bi o an en son boyle sirittiginda rumen ibneyi acti bana. at cuku falan cikaracak diye bekliyorum. gittik cekicinin oraya dolabini acti iki doner pidesi gibi ekmek garnitur mayonez yogurt kasar falan cikartti. bana bir amerkan salatali tost yapti agalar ben hayatimda boyle birsey yemedim. sasirdim hakikatten. dedim abi adamsin. ustune tupte cayimizi da demledi. bana 2 de bira acti. bir de sigara ikram etti.

ne guzel di mi? kimse yoktu iste yanimda. bu adam sana yuruyo lan diyenimiz olmadi. o anki mutlulukla ooh gelsiin dedik her uzattigina. ne bilecektik yolun devaminda uzatacaklarini. saka lan saka ibneler hemen tecavuze ugramami istediniz di mi?

tekrar ciktik yola. takribi 1 saatlik falan yolumuz kalmisti ki burak abiye mukemmel haber telefonla geldi. bergamoda yuk bosaltaaktik. girdik bergamo yoluna. amk 2 saatimiz bosuna gidecek koduumun yerinde. suratim dustu resmen jessicalar erlindalar ofiste beni bekliyor ben burak abiyle amelelik yapiyorum. burak abi gordu suratimin halini. yuku bosaltacagimiz fabrikaya gidince bu halinden eser kalmayacak dedi. neden abi dedim? pozitif ayrimcilik var o fabrikada forkliftcisinden soforune kadar herkes kadin dedi. dedim abi bas bas ceza neyse oderim ben.

girdim fabrikaya. hakkatten guvenlikler kadin. ama lees. yani ancak guvenlik olurmus millet altina sicsin bulasmasin diye. forkliftcileri gordum guvenliklerden les. abi nasil mutluyum anlatamam sana dedim. cok guzel di mi dedi. artik nasil bir yoklukla mucadele ediyorsa adam yazik uzuldum. bindim tekrar cekiciye actim kitabimi yataga uzanip. 3-5 sayfa okudum tik tik kapiyi vurdular. uzattim kafami. birsey gordum. evet o bir seydi. insan degil cunku olamaz. hello dedi. bana hello dedi. hello diyemeyen agzim allaaah gibi bir ses cikardi. kiz gulumsedi bana. iceri gelebilir misiniz birseyler imzalamaniz lazim dedi. kendi kendime soordum e amk ben olmasaydim ? soforn imzalayabilecegi birsey olmali bu beni neden cagirdi. o an ne hayaller ne hayaller. ofis. kiz. ben. daha fazla kiz. daha hayvan ben. ve kahve lekesi. okey dedim geliyorum. bir cirpida valizi actim tisort cikartti ustumdekini firlattim bi yere.indim arabadan yollandim ofise dogru.

irispiler butun cirkin kizlari amele yapmislar guzeller ofiste oooh. bi heybetli girdim ki iceri. kapiyi tekmeleyecektim de donen kapiydi. ulan bir kisi kafasini kaldirip bakmaz mi? bakanlarda hay allah kahrestin der gibi saniyesinde geri indiriyorlar. az once beni cagiran melegi buldum. dedim ver imzalayayim. verdi imzaladim okumadan. sanki okusam ne anlayacagim turkce sozlesmelerden bile bi bok anlamiyorum. dedim baya yogunsunuz galiba kimse kafasini kaldiramiyor. yok dedi hic is yok aslinda oglen tatilindeyiz cunku dedi. ikinci darbe. is yokken bile bakilabilecek bir tipim yok. moral bozuklugu ego cokusu falan ciktim ofisten. dedim abi ben yatiyorum. kendine guvenini kaybetmis birisi olarak girdim yataga. vurdum kafayi yattim.

uyandigimda saat 4 falandi. saglam uyumusum. burak abi dedim ne durumdayiz.kardes dedi yarim saate ofisteyiz. agzini yiyim abi dedim. bi durusu degisti. yiycem desem uzatcak alt dudak sanki. lafin gelisi abi dedim. hayvanat. son yarim saatlik yolumuz su sekilde gecti. burak abi kendi camindan ben kendi camimdan kiz kestik. burak abi nerede bir les nerede bir ceset var hepsiyle hayal kurdu sunu ne seederim bu soyle yaparim buna boyle giderim. almis eline cukunu skyo havaya. ben de garibim sag camdan bariyer izledim paso. arada motor falan gecince sevincle el cirpiyordum.

saat 5 e geliyordu ofisin onune park ettik. atladim cekiciden. burak abiyle eyvallahlastik. gosterdi bizim yeri. 3 donum arazi. yukleme sahasi ve ofis. sevimli bir yer. actim kapiyi. iceri dogru yurudum.....

ofis kismi da baska bir gune.

seviyorum hepinizi.
Yine yolculuk vakti sözlük, ne zaman buralara gelsem içimde çocuksu bir heves, o 4 saatlik yol çabucak geçiverir. Ama dönüş vakti de bir o kadar çabuk çalar kapımı. Dönüş hüzündür hep, dönüş karmaşa... en çok da yalnızlık.
geçenlerde buraya "iyi ki bir sevgili problemim, platonik aşk problemim yok" demiştim. büyük konuşmuşum vallahi.
yalnız en büyük problem ise bu sevdanın hakkaten ucu bucağının olmaması. seneler evvel biriyle görüşüyordum olmadı ve bitti, şimdi ise kocaman istanbulda gittim en yakın arkadaşına denk geldim. garip olan ise adını, sanını hiç duymamıştım.
eh şimdi ayıklayayım bakalım pirincin taşını.