bugün

bundan yaklaşık 1 saat evvel babama acaip sövdüm sözlük. sabah 6da uyanmam gerekiyordu ve ben gece 12 gibi yattım. saat 2de salona su almaya gelen babam yüzünden uyandım.
bundan bir kaç ay önce resmen saçmalık şeklinde bir iğrençlik şeklinde kürtlere karşı sözlü bir saçmalık yaptım bir hakaret oysa bu hangi mensubiyete karşı olursa olsun yapılmaması gereken bir hataydı ama oldu olmasın diye herşeyi yaparım şimdi ama oldu işte böyle birşey öfke ve cinnet anı yaptığım şeyin hiç bir şeyi açıklar savunur tarafı yoktu galeyandı bir daha böyle bir şey olmayacağını yapmayacağımı biliyorum belki teselli olursa pişmanlığım hemde herzaman taşıyacağım pişmanlığımla bunun üzüntüsünü yaşayacağım .umarım o sözlere bi nebze keferet olur .
masturbasyon yaparken hep hayali karakterleri düşünüyorum hiç gerçek birini düşlemiyorum ölecekmiyim.
sürekli benden rapor araklayan iş arkadaşıma artık raporları pdf formatında yolluyorum. excelleri read only yolluyorum. bilgisayar bilgisinin iyi olmamasından faydalanıyorum. böylece bilgi ve emeklerimi çalamıyor. pişman değilim sözlük, bedava ekmek yiyen insanları sevmiyorum.

(bkz: #14238653)
kendimi kandırılmış hissediyorum.

sahi saf bir insan mıyım ben? yalan söylenmesi kolay, körü körüne güvenen..
şu an sinirden ellerim titriyor. ve etrafımda bir sürü insan var ama kimseyle konuşmak istemiyorum şu an. umarım bunu buraya yazdığımı da kimse okumaz!
kendimi balık gibi de hissediyorum. en basit yemi bile yutacak kadar balık! aaa bak bir yem daha! atlayayım hemen ve inanayım.

salak yerine konulmak gerçekten iğrenç bir duygu.
ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım.
Öncelikle fonda: pardon bir dakika bakar mısınız ?

Bugün de birşeyin olmayacağı bilinciyle kalktım. kahvaltı da annemle tartıştım bir rutin olarak. konu nasıl geliyor bilmiyorum ama yine benim dine inanmadığıma geldi. aynen şöyle bir diyalog geçti:

- şimdi sen inanmıyor musun dine?
+ yok anne inanmıyorum.
- inanmıyorsun hee. peki bu ekmeği kim veriyor?
+ fırından aldık ya, 85 kuruşa.
- sen şimdi allaha da mı inanmıyorsun?
+ inanmıyorum ama inanmak istiyorum?
- bir daha bu evde yemek yemiyorsun ben sana yemek vermiyorum!

tabi yarın da yemek vericek telaşa luzum yok. şimdi ne yapacağımı inanın bilmiyorum. etrafımı bakıyorum paranoyakça. şu entryi girene kadar en az 50 defa sağa sola bakmışımdır. bir mucize arıyorum ben. hiç gerçekleşmeyeceğini bildiğim bir mucize. kütüphaneye gitmeyi planlıyorum ama yüzümde krem var. iğrenç katı beyazlıklar oluştu suratımda. sokakta ki bakışlara tahammül etmem zor. ama bunu zorlayacağım yine de. şimdi.. ne yazacaktım? size dünü anlatmamı isterseniz, istersiniz değil mi? isteyin lütfen.

dün: bugün de birşeyin olmayacağı bilinciyle kalktım. kahvaltı da annemle tartıştım bir rutin olarak. konu nasıl geliyor bilmiyorum ama yine benim dine inanmadığıma geldi. aynen şöyle bir diyalog geçti: ....

peki ya yarını anlatmamı ister misiniz? ben geleceği görebiliyorum. en azından kendi geleceğimi. keşke göremeseydim ama görüyorum. düşünüyorum. duvara bakıp saatlerce. duvarı çatlatacak kadar düşünüyorum. ama bu hayatımı daha da boktan bir hale getiriyor. belki akşama doğru bir itirafta daha bulunurum. akşam yemeği farklı oluyor. neyse ben siktirip gidiyorum kütüphaneye.
yan masada oturan, 36 yaşına gelmiş bi devlet memuru bana; vadesiz hesap ne demek diye sordu, kafamı sağa çevirdim, sola çevirdim, o an ona "ananı amı" demek istedim ama diyemedim, kıyamadım. vadesiz hep işte abi bildiğin, para yatırılıyo falan hani dedim. öyle işte.
babam rahmetli olalı çok uzun zaman oldu, onun yokluğunu hissetmiyorum artık, aslında babamı kaybetmeden öncede varlığı ile yokluğu belli olmuyordu son zamanlarında hiç görüşmüyorduk, şimdi sözlükte ''baba ben yazar olduma muhtemel baba cevapları'' başlığına bir şeyler yazayım dedim düşündüm, düşündüm babam ne derdi diye bir sikim demezdi ben sorardım o bakardı.

bir an içim burkuldu, çocukluğum aklıma geldi babam eve gelirdi,tabi her zaman sarhoştur televizyon karşısına geçerdi sonra orada uyurdu biz tek kelime etmeye cesaret edemezdik, asla sert bir baba olmamıştı tek bir fiske bile vurmamıştır. baba ile çocuk arasında sevgi bağa olur ya o bizde yoktu.

bazen yanına giderdim masasında otururdum bana içki getirirlerdi çok hoşuma giderdi koca adamlarla içiyordum arkadaşları alırdım giderdim onlar yanımda otururdu ben içerdim onlar bana bakardı çok havalı olduğunu düşünürdüm o zamanlar.

babamı kaybettiğimde yurdışındaydım cenazesine gelemedim gelmek istemedim ''olum geri dönsene babanın cenazesinde bulun'' dediklerinde uçak yoktur nasıl yetişeyim diyordum. bulunmak istememiştim babamı toprağa verilişini görmek istememiştim.sonrasında pişmanlık duydum tabi, babam adına hacca gittim günahları affolsun belki cennete gider orada buluşuruz diye.

bunları buraya yazmamın nedeni evde annemle,kardeşimle babam hakkında hiç konuşmuyoruz sanki hiç yaşamamış gibi davranıyorlar. babam sanki kara bir leke hayatımızda. bense ona kızgınlık duymuyorum artık, çünkü ben de babayım .
bazen çok mutlu olduğum zamanlarda her saniye, her an insanların öldüğünü aklıma getiriyorum ve bir anda havam kaçıyor. bilmiyorum sözlük bir yanlış mı yaptım, bilmiyorum...
çalışmak istemiyorum. kimseyi görmek istemiyorum, evde inzivaya çekilmek istiyorum. dipteyim. sondayım. depresyondayım.
içimde geçmek bilmeyen bir sıkıntı var.
hep kötü bir şeyler olacakmış gibi hissediyorum.
saçma sapan şeylere kafamı takıyorum. en basitinden; televizyonda reklamlarda kalan süreyi belirten bir sayaç var ya ona takmış durumdayım. son 30 saniyeye girdiğinde sanki reklam zamanında bitmeyecek de başlaması gereken program başlayamayacakmış gibi hissediyorum, kalbim sıkışıyor.
programı çok sevdiğimden falan değil,
hepsinde böyle.

çok çabuk sinirleniyorum.
c.tesi günü yanlışlıkla gay bara girdim ve mekanda ceketimi kaybettiğim için 3 saat bulundum. ilk iş götü duvara yaslayarak yürümek oldu. çok acayip karakterler ve tv de gözüken birçok kişi orada dans ediyordu dumur oldum.
hiç alakam olmayan birine ümit verdim, sorma neden sevgili sözlük. dertsiz başa dert açma ustasıyım cağnım sözlük.
tarafıma yalan söylenmesinden nefret ediyorum.
bazıları gözümün içine baka baka yalan söylüyor.
buna sinirleniyorum.
ama beni asıl sinir eden anlamadığımı zannedip devam etmeleri.
anlamayacak kadar salak olduğumu düşünmeleri.
söyledikleri yalanları yüzlerine vurmaktan da çok büyük haz alıyorum.
ama bu sinirimi geçirmiyor.
sanırım dürüst olmak oldukça zor.
Kimseye değil, sadece içmeye ihtiyacım var.
sağ elimi, ceketimin iki orta iliğinin arasından içeriye yarıya kadar sokarak fotoğraf çekildim. artık bende masonum.
bana sorulan adresleri birçoğunu bilmediğim halde abi sağdan devam et şeklinde özet geçiyorum. *
google 'ı yabancı kelimelerin doğru yazılışını bulmak için kullanıyorum. *
şu anda esra erolu izliyorum.evet bu zaten başlı başına bir itiraf da 65 yaşındaki adamın fiziğine soran teyze ne ayak anlamadım. hani sen zaten buruşuk bir muşambasın adamdan ne bekliyorsun acaba.
nöbette gece 3 te sırtımda ağrılar masanın başında buz gibi demir sandalyede saatlerin geçmesini beklerken neden bu mesleği seçtim diye sordum kendime.
çok kar yağsın diye dua ederken dışarıda yaşayan insanları düşünmediğim için kendimden utanıyorum. bir de kombisi olupta soba kurmak zorunda kalan insanlar var. neyse.
hemşire olacağıma azıcık güzel olsaydım bari zengin koca bulurdum **~
içim çok rahat.en büyük mutluluklar mutsuzlukların,dibe vurmaların ardından gelirmiş. insan önce dibi görür sonra yeniden doğarmış. işte hayat buymuş!
değişim yoktur diyorum kimse inanmıyor.
bugün girdiğim 3 snınavda çocuğu koydum sözlük. kopyanın allahını çektim. hele ki türkçede. yalnız sanat tarihinde çekemedim. kendim yaptım, her bok olabilir.
babama hala sen diyemiyorum.her gün arıyor napıyosun diyor ben sanki annemle evde oturuyomuş gibi işteki adama iyiyim siz ne yapıyosunuz diyorum.
nefret etmek sevmekten daha güzelmiş sözlük. en azından ona karşı.