bugün

bedenini çalıştırırken ruhu dinlendirmeyi sağlayan, bir nevi meditasyon diyebileceğimiz olay. insanın konsantrasyonunu arttıran, yaptığı şeyden zevk almasını sağlayan ufak bir ayrıntı...

malum daha iyi görünme, fit olma gibi yepyeni akımlarımız var artık. bu moda dalgalar halinde yayılıyor. lakin aramızda gerçekten sağlıklı yaşama inanan kişiler de vardır eminim* işte bu kendisine ve bedenine saygı duyan, sağlıklı yaşamak için spor yapan insanlardan biriyim ben.

her gün sabahın köründe ve akşam üzeri serinlik çöker çökmez aksatmadan spor yapmaya çalışıyorum. koşarken kulağımda sevdiğim şarkıların olması çok mutlu ediyor beni. eve gelip yığılsam da, bir gülümseme oluyor yüzümde. enerjimi arttırıyor resmen! yalnız şarkıları iyi seçmek lazım. çünkü ister istemez müziğin ritmine göre hızınız değişiyor...

müzik de, spor da güzel şeyler. eee biri ruhun gıdası, biri sağlam kafanın ön koşulu. ama ikisi bir arada ise harika oluyor.

(bkz: şefin tavsiyesi)
kulaklıkla dinlenen müziğin, diğer duyuları da zayıflatması sebebiyle komik kazalara yol açabilecek hadise.
(bkz: idman esnasında thrash-death parçaları dinlemek)
özellikle kros yaparken çok zevkli olan iş. dağ tepe koşarken kulakta sevilen bir müzik gayet hoş.
(bkz: f1 arabasında radyoyu açmak)
Kulaklıkla dinleyenleri görüp özenip ama hiç rahat edemediğimi bildiğim için kalkışmadığım olaydır.
her akşam koşuya çıkmadan önce niyetlenip şarj yüzdemi %20 civarında görüp yapamadığım eylemdir. *
çok saçma olan eylemdir. spor salonunda bakıyorum kulaklıkla müzik dinleyenlere cidden çekilecek çile değil. bazen kulaklığı çıkartmak gerekebiliyor, orana burana dolanabiliyor, biri sana birşey söyler ama duymazsın. kısacası antreman hiç verimli olmaz, sürekli kesintiye uğrar. kısacası tavsiye edilmez. eğer spor salonunda hali hazırda çalıyorsa hiç kulakla filan uğraşmayın derim.