bugün

O kadar balondur ki felsefe tarihi sokrates öncesi ve sokrates sonrası olmak üzere ikiye ayrılır.
Aklıma Ata Demirer in Sokrates bana küfür etti muhabbeti geldi. Demek ki neymiş her gördüğümüzü dedemiz zannetmemek gerekmiş.
sokrates öncesi filozoflar evrenin ana maddesini ararken, yani materyalist arayıştayken sokrates hakikatin bilgisinin her insanda saklı olduğunu ve bunun doğru sorularla keşfedilmesi gerektiğini, bilginin aktarılabilir olmasından ziyade kişinin kendi içini keşfi ile mümkün olduğunu, ana madde arayışı yerine idealist düşünce tarzını merkeze alarak düşüncelerde literatür bazında devrim yapmıştır. böylece kendisinden sonra gelen filozoflarda başlıca yönelim ilk maddeyi arayış değil hakikati arayış öncelikli kaygı olmuştur. platon idealizmi coştururken aristoteles daha seküler ve müdahale etmeyen tanrı inanışı çerçevesinde doğa bilimlerinin de temeli sayılabilecek sistematiğin temelini atmıştır.

friedrich nietzsche sokrates'i felsefenin ana mecrasını saptırarak materyalist ve insanın hayvansı köklerini arayışını zedelediği yönünde eleştirir, ama kendisi de insanın içindeki hayvandan kendi erdemini doğru keşfederek spontan yaşamasına yönelik gizli bir idealizmin de tesirindedir.

sokrates'ın hiç yaşamadığı, onun platon'un kendini anlatmak için oluşturduğu bir kitap kahramanı olduğu iddialarında bulunanlar da vardır.

öyle ya da böyle felsefe denilen alan hala sokrates öncesi ve sonrasındaki ayrımı baz alarak, öğrencileri platon ve aristoteles ile dallanıp budaklanarak uzlaştırma, karşıtlık çerçevesinde gelişmiştir.

sokrates gücünü insanın en temel yönelişleri üzerinden anlamlı bir felsefe geliştirmesinden, yani bir nevi yalın bir insani yönelişin gücünden alır.

ortaçağda platon, yeniçağda aristoteles gibi talebeleriyle çağlara uzanmıştır.

ne platon ne de aristoteles ölmüştür. felsefe tarihi platon'a düşülen dipnotlardan ibarettir diyen felsefe tarihçisi bu akan mecrada bize dolaylı olarak sokrates'ın gücünü belirtir.

temel ihtiyaçlarını karşılayan herkes ben ve öteki ayrımında, zaman ve ölüm sarmalında anlam aramaya mahkumdur. anlamsızlığa dair felsefe geliştirmek için dahi bunu aşmak gerekir. şu an sokrates öncesi arayışın yerini bilim doldururken, sokrates'ın ortaya koyduğu felsefe insan yok oluncaya kadar akacak gibi görünüyor.

her şey sokrates'la başlamadı, ama sokrates'la ezoterik veya dinsel bilginin köklerinden felsefe olarak literatürde akılcı ele alınmış haliyle bir mecrada aktı gitti.

insan aynı insan olduğundan temel soruları da hala aynı.

ölümsüzlüğün keşfi ile ancak bu mecra değişir.

bilgi, birikim ya da yığın olabilir, ama insanın anlam arayışı temel meselelerinden biri olarak kaderi gibidir.