bugün

gunun doğum günü çocuğu benim ve ben evde kös kös oturuyorum bu mu iyi ki doğdun yani.
bilgisayarı açtım, herhangi bir müzik dosyası açmamama rağmen kulağıma derinden çok güzel bir müzik gelmeye başladı, içeriye bağırdım, televizyonda şu an ne çalıyor diye, ses gelmedi, deliriyor muyum ya da beethoven'ın ruhu beni mi çağırıyor diyerek korkarak içeri gittim ve tv'deki dizinin fonunda çalan moonlight sonata ile delirmediğimi anladım ama bir kaç kere müziği siz de duyuror musunuz diye kontrol ettim. of çok ilginçti, bir türk popüler dizisinin başına koşarak gideceğim hiç aklıma gelmezdi, beethoven sen ne büyük adamsın.
''Burdan böyle düz git" ile tarif edilemeyecek yerlere gitmek istiyorum..
çok takıldım bi adama. ama şimdiye kadar hayatımda kendime en yakın hissettiğim adam. ama uzak. ama çok saçmaladım. artık olmaz bişey. insan kendi kendini batırıyor çok fena. ama neden? o güzel şeyi yok etmek için neden yaptın bunu? çok sevdin diye onu yok etmek.. güçlü hissettiriyor, en azından güçsüzlüğünü yok ediyor di mi. Evet aferim, güçlü olduğun için yalnızsın di mi. ha gülüm ha.
özellikle sözlükten haftasonlarında nefret ediyorum. ertesi gün erken kalkmak zorunda olmayan liseliler ve türevleri * sol framei hunharca katledip çok anlıyorlarmış gibi siyaset, din, atatürk, seks ve saçmalık sınırlarını zorlamaktan da öteye giden başlıklar açıp beni delirtiyorlar ve şükela tuşuna mahkum bırakıyorlar. kendimi hapsolmuş hissediyorum sözlük. günde 60 sayfa başlık değil de 20 sayfa adam gibi birbirinin kopyası olmayan başlık geçse o gün ağlayacağım.
oğlum portakalı çok seviyor evde dün sonuncusunu yedirdim. şimdi nöbetteyim ve o evde portakal yok. bizde yemektede portakal çıkınca dayanamayıp çantama attım yemedim. ne ayıp aslında. tamam eve giderken alacağım marketten ama ne biliyim işte öyle.
yarın sınavım var ve ben hala buradayım.ama çalışmıştım.ama erkek kalkıcam.ama kahvaltı da edemiyorum ki öf beee.

edit=erkek ne yahu? erken o erken.
kız arkadaşımın doğum günü.

pasta almışlar arkadaşları. içeri gittiler. biz muhabbet ediyoruz. ben bi ara mekanın kapısına baktım. baktım ki pastayı getiriyorlar. bizimki de muhabbete dalmış, arkadaşları sürpriz yapacak. ancak ayılığım izin vermedi bu sürprize. açlığın etkisiyle birden "aha pasta geliyo lan!" diye anırdım. doğum gününü sıçıp batırmış bulundum.
hergün rüyama giriyo ibne.tıpkı gerçek hayyattaki gibi rüyamda da pas vermiyo bana ne acı dimi?
az önce belki de on bin karakter bir entry yazıp sildim. on bin karakterle mi getireceğim bazı şeyleri geçmişten? oysa biliyorum ki bir tane yeterdi, bir tane karakterli ben.
Yaptığım ebruyu, çektiğim fotoğrafı, kısacası o tabloyu duvarına astığında, ondan başkalarının da gözleri değecek ya ordaki sevgime, düşüncesi bile beni üzmeye yetiyor sözlük.
evet gecenin bi yarısında beni üzen bir itiraf olacak.

eve geldim koca bir demet papatya almıştım . anne bak çiçek aldım sana. evde çiçeğe verilen tepkiler

baba: buna ne kadar para verdin taze değil bunlar oğlum... neyseki yine olumlu haraketler vazo bulma çabası

annemin ne söylediğini bile tam hatırlamıyorum sanırım ağabeyimin söylediği sözler onu yıkamıştır.

abi: hayırlı olsuna bir yere almıştır eve getirmiştir. gibi birşeylerdi sanırım *

ve ben diyorum ki dalından kopmamış çiçeğiniz olarak " ben çiçeğin yüzüne baktım gözlerine taa gözlerinin içine derinlerine... içerisinde aşk vardı sana getirdim anne. solgunluğuna bakmadım çiçek oluşuna baktım . ben sizin de yaşlandığınızı farketmedim farketmem de. anne oluşuna baktım canımın canı..

evet ailem beni bugün kırdı. efkarlandım. adem alması aşağı çekiliyor boğazımda .

ama nedemiş üstad " ömür çiçek kadar narin bir gün kadar kısa, ağlama deymez hayat bu gözyaşlarına"...

seni seviyorum anneciğim.
itiraf ediyorum

üniversite hayatım da herkes tarafından çok yakın arkadaş olarak biliniyoruz zaten öyleyiz ara sıra birbirimizi evlerimize davet edip yemekler yapıyoruz beraber eğleniyoruz ama bu arkadaşıma karşı farklı duygular beslemeye başladım sanırım baslarda tamamen masumdu fakat şuan böle değil ve bundan utanıyorum.
saçma başlıkların altına ciddi ciddi yazılan sebepsiz, saçma entryleri eksiliyorum. aptalca başlıkları akıl harikasına çevirmek ancak dahiyane zekaya sahip birinin işi olabilir ancak henüz böyle bir şey göremedim. sırf bu yüzden, basıyorum eksiyi; en azından bu gece.
itiraf ediyorum: türkü tadında yaşamak istiyorum yahu!
isimlerle, şarkılarla insanları ve olayları çok ilişkilendiriyorum sözlük! dolayısıyla durumlar değişse de o şarkıları dinlerken, her defasında aynı şeyleri, kişileri hatırlıyorum, olayları! uzak durmaya çalışıyorum, elimden geleni yapıyorum devam etmek için ama izin vermıyor bu hayat izin vermıyor bu kader resmen! birilerinin eskisi birilerinin yenisi ve onların isimleri artık tüylerimi diken diken edıyor resmen nefes alıcak yer kalmıyor bazen! siktirolup gitmek istiyorum bu ülkeden! ya da bu şehirden, yeni bir numara, yeni bir liste ile. belki unuturum, belki takip etmez beni hiçbirşey diyorum. bilmiyorum çözüm olur mu ama artık tesadüflerden, sabrımı zorlayan tüm rastlantılardan, yalanlardan, hayallerden ve en rezil his o umut varya o umut işte ondan çok fena bıktım sözlük. hepsinden bıktım.. tüm duygu dünyasından, tüm hissettiğim ve hissedemediğim herşeyden.. hatta kaza geçirip hafızamı yitirmek istiyorum mümkünse, akabinde kalp nakli falan da olursa cila gibi olur oh mis!

(bkz: hayat harcadın beni)
lanet olsun ki köpek gibi aşığım be sözlük, zombiye döndüm iyice sıçtıkça sıçıyorum hayatımın içine.
bugünü mü her zaman olduğu gibi tekrardan sıradanlaştırdığım için kendim ile gurur duyuyorum,
ben bunu seviyorum, kendi yalnızlığımı seviyorum,
sigaramı yakıp soguk kahvemi içmeyi ,
kendimle olmayı, kendimle kavrulmayı seviyorum.
iyi ki varım.
bir kişinin suratıma bakıp " piç tiplisin lan sen." demesinden nefret ediyorum be sözlük.
ve her seferinde ona bazı deliller sunmak canımı sıkıyor.
ikna etmeye çalışıyorum piç olmadığıma dair, bir de ardından, piçliğini kabullenmiyorsan daha piçsin demeleri yok mu hele..
sensin piç.
bu gün hava iyi değildi eve kapandık be sözlük. geçtik odama açtık müziği öyle sarılmış sohbet ediyorduk. yine aklıma o geldi. ondan bahsetmeye başladım eski sevgilimden bahsetmem hoşuna gitmiyodu ama dikkatlice dinliodu farkındaydım. anlattıkça gözlerim doldu bir kaç damla aktı. baka kaldı bana hiç bişey demedi gideyim artık ben dedi gitti. mesajda atmadı hala çok ayıp ettik be sözlük ama napım unutamıyorum aklımda hep o var. hem kendime acı çektiriyorum hemde ona galiba ayrılmak daha iyi ikimiz içinde.
üst kattaki çocuğu çok kıskanıyorum sözlük. haftada en az 4 farklı kız getiriyor adam eve ve bütün gece çatur çutur. tamam öyle abaza falan değilim bende her hafta 1 kişi falan idare ediyorum ama o çocuk dörtlüyo be abi.
siktir edin herşeyi, öyle yapmıyor musunuz nasıl olsa...
nasıl baslasam soze bilmiyorum. gozyaslarımın senin için bi değeri var mı diye sordu once. tabiki dedim. sonra hatırlamadı bu konusmayı, ve bana ne cevap veridğini sordu tekrardan, soylemedim. sadece yardım etmek istediğimi anlamıyordu. onu kullanacıgımdan korkuyorudu bunu hissediyordum. neden, neden uzak durmamı istiyorsun dedim. sen neden yakın durmayı istiyorsun diye sordu. cevap vermedim. beni daha tanıyamamıstı. insanlara kendimi anlatmayı bırakmıştım yıllar once. o yuzden yalnızca hoşçakal diyebildim. birşeyler soylemek için hazırlanıyordu ama beklemedim. kulağımda kalan son ses sırtıma doğru soylenen "peki" oldu... aldırmadım..
evde havlum, bardağım herkesten ayrıdır. kimi zaman gelen misafirler acaba kullandılar mı dıye vesvese yaparım. çok mu temiz bir insanım, hayır ama böyle işte. yalnızca bu iki şeyin paylaşılması iğrendirir.
hala içiyorum. saatlerdir içiyorum...neden diye sorarsan cevabı 33460.entryde gizli.. selametle...