bugün

(bkz: the basketball diaries) kadar iyi değil ama genel anlamda yönetmenin güzel bir çalışması var, ayrıca filmi film yapan müziklerdir.
filmin müziği yüzüklerin efendisi: iki kule fragmanında da kullanıldı yanlış hatırlamıyorsam biraz düzenleme yapılmış arka fondan ağıt sesleri falan verilmiş tadından yenmez olmuştu vakti zamanında
bir sinema filmi tadında olsa da bir belgesel tadında da görülebilien yapım. oyuncuların vasat olması dışında kurgunun da zayıflığı baş ağrısına sebebiyet verebilir. konu seçimi sıradan fakat etkisi gayet başarılı. lakin dediğim gibi kurgusu, kostüm seçimi, ışığı ve filmin akış yönü vasatın üstüne çıkamamıştır. filmi kurtaran en önemli unsur müziğidir.
sigara içtiğim için sucluluk duydurtmus film.
Darren Aronofsky nin yönettiği küçük istekleri kabusa dönüşen insanların konu edildiği etkileyici bir film. Clint Mansell'in bestesi soundtrack'i oldukça etkileyicidir. hatta kendimi ne zaman kötü hissetsem beynimde çalmaya başlıyor.
uyuşturucuyu anlatan iyi bir film. Ancak kesinlikle trainspotting kadar değil. izleyip kendiniz görün.
yaşlı kadının kendine yarattığı dünyanın içinde çırpınışları dışında, sıradanlığın babası bir film.. biraz birşeyler alıp izliyor galiba millet.
(bkz: o zaman güzel o ayrı)
millet o kadar güzel yorum yapmış lan izleyeyim bari dedikten sonra izlediğim ama kesinlikle ve kesinlikle zaman kaybı olarak bulduğum boş film. kozmik yıl zamanınız olsa izlemeyin. ha, uyuşturucuya başlayan bi yakınınız mı var? ona bu yeşil ay'cı filmi izletebilirsiniz. başka da bi işe yaramaz. 21 sayfa güzel cümle, özentilikten başka bir şey değil. tek artısı içindeki güzel birkaç cümle işte.
filmin son 20 dakikasında içinize öyle bi karanlık düşerki film bittikden sonra kalakalırsınız.kesinlikle izlenmesi gerken çok etkileyici bir film.
bağımsız sinemanın en çarpıcı, en güzel örneklerinden.
bağırarak "içmeyin olm şu zıkkımları" diyen film.

gerçekten etkileyici.
iki gündür tanıdığım bir çocuğa neredeyse zorla izlettiğim filmdir kendisi. çocuk hiç pişman olmadı izlediğine, olacağını da düşünen yoktu zaten.
1 hafta önce seyrettiğim ve hala etkisinden çıkamadığım filmdir. insan sigaraya bile tövbe ediyo bu filmi izleyince.
basketball diaries çakması film. leo oyunculuğuyla her türlü çakmış ama.
coverını okuduğum film.

buyrun burdan yakın
her türlü bağımlılık olayını bir şekilde incelemiş filmdir.
etkileyicidir.
uyuşturucu esaslı diğer filmlerden ayrı olarak, olaylar göze sokulmamıştır, hönküre hönküre ağlayan insanlar yoktur.
bir kaç sahnede ağlayan insanlar görürsünüz onlar da bokunu çıkarmazlar.
oyunculuk güzeldir özellikle sara ablamız çok iyi iş çıkarmıştır. harry tabi senin de hakkını yemeyelim.
konu itibariyle* sevişme sahnelerinin ögg, pis, kaka olması beklenirken hem olay anlatılmış hem de mide bulandırmadan geçilmiştir. takdir edilesidir.
özellikle son 20-30 dakika ve genel olarak filmde kullanılan çekim teknikleri çok başarılıdır. senaryo iyi harmanlanmıştır.
çünkü bu şekilde 'herhangi bir şey' karşıtı filmlerin basit çekim ve senaryo hataları yüzünden özendirici olabilme ihtimalleri yüksektir. özendiricilik ve karşıtlık arasındaki ince sınırı çekip saf belirleyebilmek ise takdire şayan bir durumdur.
bir de film boyu duyduğunuz 'müzik' başlığı altına alınabilecek her şey enfestir.
üzerine düzülen güzellemelere kanıp izlediğim, bu mesajı iki dakikalık yeşilay videolarının bile verebileceğini akıllarına getiremeyip milyondolarlık film tutmayınca, sinema değeri pek tartışılmayınca 'mesaj vardı ama' diyen, ve hatta sinemanın illa bir mesaj vermesi gerektiğini düşünen insanlarca baş tacı edilen film.

sinemadan zerre kadar anlamam, fakat bu filmin kötü bir film olduğunun altına imzamı atarım. tamamen vakit kaybıydı. yer yer pornografiyi kullan, araya yaşlılıktan, yalnızlıktan bir kaç parça serpiştir, olsun sana mesaj içerikli bir başyapıt. yemezler. pornografiyi çıkartırsak, şu filmin beyaz melek'ten, ya da benzeri mesaj içerikli sözde dramlardan ne farkı var?
imdb'den sekiz buçuk puan alan şu film ile vavien'i yan yana koyduğumda, vavien'in dramı daha gerçekçi, daha göze kakılmadan yapılmış gibi geliyor bana. ama bizim süper sinema severlerimiz, vavien'i itin götüne sokup bu filmi baş tacı ediyorlar. etsinler abi. bu film boktan. oyunculuklara verilen emekleri ve tabii ki soundtracklerin dillere destan başarısını çıkartırsak, geriye sadece kuru bir senaryo kalır.

izlemeyin.

düzenleme: aklım duracak. bu film, pan'ın labirenti gibi bir şaheserden daha fazla puan almış imdb'de.
esas dram o ulan, bunu bir defa izleyeceğinize onu bin defa izleyin.
filmi az önce izledim ve yarın akrabalara gitmeyi düşünüyorum.Annemi daha çok sevmeye ve şimdikinden daha iyi bi insan olmaya karar verdim.
bazı filmleri izlersin hiç etkilenmezsin, bazıları ise o gün boyunca etkisini göstermeye devam eder.
ilk kez bu filmin etkisi aynı yoğunlukta bir kaç gün üstümde kalmıştı. her aklım boş kaldığında filmin müziği çıkıveriyordu gün yüzüne, bir sahne ya da. hala üstünden yıllar geçmesine rağmen bir kaç sahne canlılığını korumuş durumda, arada bir flashback şeklinde çakar durur beynimde.
insan kendisini bu kadar aşağılatmamalı.
hiç bir insan bu duruma düşmemeli.
(bkz: ibret alınacak film)
bu film sayesinde asla uyuşturucuya başlamayacağımı biliyorum.
bir insanın nasıl günden günde kendini mahvettiğini anlatan muhteşem filmdir.kesinlikle izlenmelidir. şiddetle tavsiye edilir.uyuşturucu konusunun mükemmel işlenmesi bir yana zayıflamayı takıntı haline getiren insanlarında sonunun ne olacağını muhteşem şekilde anlatmıştır.izlerken de germiştir ayrıca.bunun yanında müzikleriyle de beni benden almıştır.
bunun yanında aynı yönetmenin yakında vizyona girecek olan filmi: (black swan) http://www.traileraddict....railer/black-swan/trailer gidilecekler listesine alınmalıdır.*
requim for a dream diye bilinen filmdir.Muhteşem müzikleri ve akıl almaz senaryosuyla göz dolduran bir başyapıt.
kurgusu harika 100 kere izlense sıkmayan, her izlediğinizde farklı çıkarımlarda bulunabileceğiniz ustaya saygı uyandıran film.
çok güzel soundtrack i olan filmdir. adı bilinmeyebilir ama dinlediğinizde hatırlarsınız.
ağlamamak elde değildir.