bugün

peki simon peres'in recep tayyip erdoğan'a verdiği ayar ne olacak?

Demokrasi sadece demokratik seçimler değildir.

üstüne bir soda iyi gider.

edit: demek ki başbakanımız bizim sürekli zedelenen onurumuzu pek de kurtaramamış.

edit2: hem diplomasi de ayar vermek nedir ya? resti anladık da ayar ne ola ki?
demoklesin kılıcı gibi kellemizin üzerinde duran ermeni meselesinin aslında tahta kılıç oldugunu gösterecek olan gelişmedir. Diplomatik markaja falan asla gerek yoktur, tek yapılması gereken "uzaylılar bile bu iftirayı tanısalar biz yine tanımayacagız ve su andan sonra bu konuyu asla görüşmeyecegiz, sagırlık doktrini uygulayacagız" demektir. Bu haraket oyunu bozup, üzerimizdeki santajı sona erdirecek, herkes elini açmak zorunda kalacaktır; korkmayın blöf yapıyorlar elleri iyi değil.
gayet yerinde hatta geç kalınmış sözler sarf etmiş olup helal olsun denilecek ayar vermiştir. tayyip erdoğanın üslubunu beğenmeyenler, simon peresinkini unutuyolarlar herhalde, bir cumhurbaşkanı olarak kullanığı üslubu hepimiz gördük. bizce de davos bitmiştir!
ister danışıklı dövüş olsun ister yapılan hareketin bir bedeli olsun ama iyi oldu be..

kuvvetle muhtemel erdoğanımız samimi değil; ama iyi oldu be..

atatürk'ten beri ilk kez kafa tutan bir lider gördük, yapmaması gerekirdi ama iyi oldu be..

ama yapmasaydı da 'pısırık diplomasi'ye devam olacaktı.. kaçınılmazdı; iyi oldu iyi..

-*-
mahmud ahmedinejad'ı mest eden ayardır. yaptığı açıklamada; Erdoğan'a hitaben, "Cesurca tavrınız, gerçekleri açıkça ifadeniz, Filistin, bölge ve adaletten yana dünya halkları için mutluluk ve heyecan yaratmıştır" ifadesini kullandı.

Ahmedinecad, "iran halkı, değerli tutumunuzu en samimi kalple selamlıyor, takdirle karşılıyor, sizin ve büyük Türk milletinin başarısı için dua ediyor. Acizane, büyük iran halkının temsilcisi olarak cesurca tutumunuzdan dolayı sizi tebrik ediyorum. Allah'tan siz, Türk devleti ve milleti için sağlık ve başarılar diliyorum" dedi.
yaptığı şey güzeldi. ancak bu söylediklerinde samimi miydi yoksa bu bir seçim yatırımı mıydı orası mechul.

samimi olduğuna inanmamız için;

israil'le olan bütün askeri ilişkiler tek taraflı olarak iptal edilmelidir.

Başbakan R.Tayyip Erdoğan, 2004 yılında Amerika'daki Yahudi lobisinden aldığı cesaret ödülünü iade etmelidir. Türkiye, Ortadoğu'da kaos ve huzursuzluk çıkarmaktan başka bir amacı olmayan Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) eş başkanlığından derhal istifa ettiğini tüm kamuoyuna deklare etmelidir.

Büyükelçi, istenmeyen adam ilan edilerek ülkesine gönderilmeli. Türkiye'nin israil büyük elçisi de Türkiye'ye geri çağrılmalıdır.

Türkiye'nin öncülüğünde sekiz islam ülkesinin bir araya gelerek kurdukları D-8 harekete geçirilerek bölgede inisiyatif ele alınmalıdır.

bütün bunları yapsın sonra inanalım samimi olduğuna.
öküzler tarafında hala anlaşılamayan olaydır. Şimon perez denilen katilin ayar verdiğini iddia edecek kadar adileşebilmektedir bu öküzler.
tayyip bey'in vakti zamanında yahudilerden madalya aldığını öğrenmemizle su katılmış ve katılmamış tayyip aşıklarının düştüğü duruma patlayana kadar gülmeme neden olmuş olay...

2004'te abd yahudi kongresi ajc tarafından tayyip bey'in zat-ı devletlerine cesaret karakteri ödülü (Profiles of Courage) verilmiştir.

iki gündür burada bağırdık bağırdık kulaklarını tayyip kulağı, akıllarını tayyip aklı yapmış tayyibizm müritleri duymak dinlemek istemediler.

bu adamın yerel seçimler için türk dış politikasını pazarladığı ortaya çıkmıştır.

sakın kalkıp davos'taki tayyip rezaletini "atatürk" le karşılaştırmaya kalkmayınız.

uluslararası alanda, atatürk hiç bir zaman türk dış politikasını iç politika hedeflerine alet etmemiştir. çünkü o batı sisteminin sömürgeciliğini, emperyalizmi en başta reddetmiştir. kalkıp davos'ta mahalle kavgası çıkaran bop eşbaşkanını atatürk'le karşılaştırmak tarih fukaralığının göstergesidir. atatürk bütün dünyaya "manda ve himaye kabul olunamaz" diyebilmiştir. bugünse tayyip "ben ülkemi pazarlamakla mükellefim" diyen bir adamdır.

yahu gözünüz de mi kör? adam davos'tan bindi uçağa indi istanbul'a anında pankartlar, dövizler hazılanmış miting hazır. kalabalık hazır. tayyip davos'a giderken bunu yapmak için teşkilatı filan hazırlamış işte. yerel seçimlerde partisinin hava kaçıracağını anladı, gazze ile gazı doldurdu yine. millet de gaza geldi hani.

dış politika futbol maçı değildir. futbolcudan devlet adamı çıkartmaya çalışırsanız işte böyle garabetlerle karşılaşırsınız. başvekiliniz topu cama atar cam kırılır millet gol oldu sanır sokaklara dökülür.

bu işin aslının yerel seçim yatırımı olduğunu söyleyen bizleri israil'li katillerin avukatlığını yapmakla suçlayanlar aslında onların da geleceklerini savunduğumuzu belki bir gün anlayacaklardır.

abd ırak'ta 1,5 milyon müslüman keserken, ırzına geçerken neredeydi tayyibiniz? ırak zulmü için abd'nin türk toprakları üzerinden ırak'a girmesi tezkeresi, 1 mart tezkeresi geçsin diye tayyibiniz çırpınırken bunu reddettirmek için çırpınan her fırsatta küfrettiğiniz, antipatik bulduğunuz chp ve onun lideri deniz baykal'dır! israil ve abd'nin ortadoğu'da imparatorluk kurması projesi bop'un eş başkanı küfrettiğiniz bizler değiliz göklere çıkarttığınız tayyibinizdir! türkiye'yi paramparça gösteren haritalar chp genel merkezinden değil bop'un bürolarından çıkmaktadır. 1200 gazze'li ölünce seçimi hatırlayıp kükreyen tayyip, kuzey ırak'taki aşiret reisinie ses çıkaramamakta teröristin başına "sayın" demektedir. 30000 insanımızı katleden pkk'lı teröristler için "batı"nın emri ile af çıkartan bugün islam mücahidi saydığınız, türkiye'nin onurunu korudu dediğiniz tayyip erdoğan'dır.

hey yavrum hey! yeni atatürk, tayyip'e bakın hele.

atatürk yerinden kalksa acaba bu "çakmasına" nasıl bir tepki gösterirdi.

yeni atatürk'müş!!!

atatürk olmak mahalle kabadayılığı etmekle olmaz.

atatürk olmak için çok şey ister çook...

atatürk olmak için: "Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupadan nasihat almak, bütün işleri Avrupanın emellerine göre uygun yapmak, yürümek, bütün dersleri Avrupadan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi. Halbuki, hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatiyle, ecnebilerin planlarıyla yükseltilebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir. Tarihte, böyle bir olay yaratmaya kalkışanlar, zehirli sonuçlarla karşılaşmışlardır." diyebilecek yüreğiniz, aklınız, fikriniz olması gerekmektedir.

zehirli sonuçlarla karşı karşıyayız evet. milletimizin aklı fikri zehirlendi. muhtaç olduğumuz kudreti barındıran asil kan zehirlendi.

ne yaparsanız yapın, tayyibinizi nereye oturtursanız oturtun. ama sakın ola ki o'nu atatürk gibi bir liderle karşılaştırmaya kalkmayın. bu kadarına da tahammül edemeyiz. etmemeliyiz! türkiye'yi emperyalizmin kucağına "pazarlamış" biriyile emperyalizmi vatanın harim-i ismetinde boğmuş büyük bir insanın adı yanyana getirilemez.

herkes hesabını doğru yapsın.

yanlışı bağdat'tan döner...
şimon perez'in bu kadar hasarla atlattığına sevinmesi gereken ayar.

mazallah orada ahmedinejad da olabilirdi ya da bir hugo chavez. bizim başbakanın gazıyla bu üçlü neler yapmazdı. yazık lan adama. verilmiş sadakası varmış perez'in.
bir ananı da al git demediği kaldı *
başbakanın siyasi görüşünü benimsemem,kendisi tarzım da değildir ama mekanı terketmesi çok klastı.

fakat ben şunun kanaatindeyim;bu kadar çok burnumuzu sokarsak bu işe zaten savaş burnumuzun dibinde yaşanıyor tabiri caizse gelir gö..müze yamanır bu şer.

o yüzden biraz daha ayarcı olmak yerine daha politik davranmak esas olmalı.
uluslararası siyasette ayar verilir fakt karşılığıda alınır. sanmıyorum ki israilliler salya sümük sokaklara döküldü, ühühühühüh ağlıyorlar, türkiye bizi rezil etti, diye. başbakanıımızı günahım kadar sevmem her nedense o ayarı verdiği sahnelerini izlerken "ulen ne devletmişiz biz, ayar bile vermeye başladık" dedim. bu ay tayyip babanın elektirik zamları sayesinde 410 tl olan fatura tayyipten bana girmiş en güzel ayardı fakat seçimlerde bende ayarı vereceğim. neyse konuyu bulandırmayayım. ayarı verdik ama israil davasından asla vazgeçmeyen bir devlettir. kıçımızdaki donu dahi yahudi firmalarından alıyoruz desek yeridir. bu aşure kazanı ortadoguda bize destek veren tek ülkedirde israil. kıbrıs sorununda bile bizi desteklemiş, ermeni lobilerine karşı yahudi lobileri abd'de bushun cenesini kapatmayı başarmıştır. şimdi biz ne yaptık... ayarı verdik, sonuna kadar haklıydıkda, o kadar garibin canına kıydılar.helal olsun dimdik durduk eğilmedik de, şimdi ne olacak. hamas sonuç olarak bir terör örğütünün partisi. düşünün kardaşlarım, dtp birinci parti olsa leyla zana nur yüzlü hatunamı dönecek. biz şimdi bu adamlara diyoruz ki biz sizin terörü destekleyen zihniyetinizi ayakta alkışlıyoruz. onlarda bizim pkk'ya alkış tutatacaklar. ermeni meselesinde ise kaldık ortada sap gibi. öyle bir toplantıda ermeni çocuklarını keserken yüreğiniz sızlamadı mı? pis türkler siz öldürmeyi bilirsiniz diyecekler. öldürmedik etmedik ama diyecekler işte.

birde tayyip ayar verdide ne oldu... ya ben anlamadım ne oldu... biraz daha yumsak ayar verseydikte bunu biraz daha usulunca laf soksaydık. sesimizi yukseltseydik en azından kalkıp gitmeseydik demek geçiyor içimden ama olmuyor. genede yüreğim el vermiyor. iyiki verdik len ayarı. helal olsun bize...

edit. hala tayyip'i günahım kadar sevmem, ben sorucam 410 tl'lik elektirik faturasının hesabını. vericem ayarı.
21. yüzyılda tüm dünyanın göz yumduğu bu katliama en basında beri sessiz kalamamasından geleceğini önceden belli etmiş ayardır. bunun patlamasındaki kıvılcım da moderatörün esit konuşuma süresi vermemesi olmuştur.
peki siz istanbula her aksam 10 veya 100 roket atılsa ne yapardınız sorusunu duyunca apışıp kalmasının etkisinden kurtulunca tevratta öldürmiyceksin diyor ama siz öldürmeyi çok iyi biliyorsunuz seklinde cevapladığı tuhaf ayardır. orda ölenler hristiyan çocukları olsaydı asla bi tarafında olmazdı bu durum. van münit diye kendini yormazdı orda.
ayrıca bu ayar tüm bu baskanlık süreci içinde de yaptıklarını unutturucak gibi görünüyor. yani rte altın golünü attı son anda.
(bkz: gavur izmir)
(bkz: her aile 3 çocuk yapsın)
(bkz: tekelin amerikaya satılması)
(bkz: ananıda al git)
en fazla bir ay sonra unutulacak olan olay. gündemimiz o kadar çabuk değişiyor ki. şahsi fikrim ne şovdur, ne planlı bir harekettir orada yaptığı. kabul edelim; sinirlerine hakim olamayabiliyor başbakan. daha sonra ki açıklamaları da bunu gösteriyor zaten. ha izlerken aferin adama diye düşündüm ama o kadar. bu arada "sayın peres benden yaşlısın" dedi. ama deniz baykal da sayın başbakandan yaşlı.*
olayın sıcağıyla medyadaki ve çevremdeki çılgın kalabalığı bakıp şöyle düşündüm; " ben bu adamdan hoşlanmadığım için mi, yaptıkları bana gurur duymak yerine samimiyetsizlik hissettiriyor " acaba? şimdi ise, başbakanın davos da racon kesmesinin üstünden 3 ( yazıyla üç) gün geçti ve ben hala aynı şeyi hissediyorum. tekrar tekrar izliyorum o görüntüleri ve her izlediğimde: " avrupa fatihi, nasıl koydu lafı ama" yerine, suratı kızarmış, öfkesini kontrol edemeyen bi başbakan görüyorum.

izlediğim görüntülerden buram buram samimiyetsizlik akıyor çünkü. toplantıyı yöneten moderatör gerçektende her insanın sinir olacağı bir şeyi yaparak( yani elle dokunarak) kendisini susturmaya çalıştığında neden dönüp " excuse me( afedersiniz ), one minutes( sözümü kesmeyin) " yerine, adam gibi iki çift laf etmiyor( edemiyor). eee hani bu adama çok kızmıştı. hani tepkisi israil halkına değil bu adama idi. insan doğal olarak konu rte olunca " excuse me" yerine " ananı da al git" kıvamında bi şeyler bekliyor. türkiye cumhuriyetine başbakan olmuş ve sık sık böyle toplantılara katılan birinin derdini anlatacak kadar bile ingilizce konuşamaması da ayrıca enteresan.

evet medyamız sayesinde tekrar tekrar izliyorum o görüntüleri ve her izlediğimde gittikçe daha trajikomikbir hal alıyor o görüntüler. özellikle başbakanıntevrattan örnek verdiği kısım. tamam buraya kadar yazdıklarımda bi önyargım olduğunu ve kendisinden hoşlanmadığımı kabul ediyorum. ama inanın bu örneği vermesindeki mantığı bi türlü çözemiyorum. yani peres' i tevrat' a bağlı kalmamakla suçladığı kısmı. ya dönüp peres de kendisinden kuran' a bağlı kalmasını istese, ya da tevrata göre kudüs 'ün vaadedilmiş toprakları olduğunu söylese, ne cevap verecekti onu düşünüyorum ve beni bir düşüncedir alıyor.

keza yine toplantı sırasında yaşananlar ve gösterdiği tavrı, gayet insani bulabilirdim. ancak başbakan gerek toplantı sonrası gerek yurda döndükten sonraki açıklamarıyla bunu bir iç siyaset malzemesine dönüştürmüştür. üstelik istanbul belediyesi sponsorluğunde metro ek seferleri eşliğinde. başarılıda olmuştur. daha düne kadar kendisine oy vermekte tereddüt eden bizzat akp seçmeni tanıdıklarım, fikirlerini çoktan değiştirmişlerdir. bu durumda da ister istemez" planlanmış bir tepki miydi? " diye, merak etmeden duramıyor insan.

(bkz: curiosity killed the cat)
diplomasi dediniz
arabada beklettiniz
yere batsın zirveniz
daha gelmem davos'a

çek elini, omzumdan !
adam ol azıcık, ulan !
sıkıldınız mı doğrulardan,
daha gelmem davos'a

kulaklarınız sağır mı?
bu moderatör sığır mı?
şöför ! çalıştır arabamı,
daha gelmem davos'a
akp nin gelecek secimlerdeki oy oranini yuzde 5 artiracak ayar.
(bkz: ender gelişen udinese atakları)
her ne kadar akp karşıtı olsam da "aslanım tayyip" dediğim hadisedir.
şimon peres'in kalp krizi geçirmediğine şükretmesi bile gerekmektedir kanımca.

fakat işin bir de başka bir yönü var.
pkk denen illeti bu ülkenin insanları doğdukları günden beri biliyorlar, doğru mu yanlış mı ?
peki şimon peres denen bu insan, yarın öbür gün pkk'yı ve kürdistan denen kıçımızla güldüğümüz hikayeyi dillendirirse o zaman ne olacak ?
türkiye kürt soykırımı yapıyor derse ne olacak ?

gelişmiş ülkelerden şimdiye kadar türkiye'nin işine gelen politik işler asla olmadı. zaten bu ülkelere yakınlaşmak türkiye'nin yaptığı en büyük politik hatalardan biri.
bu yüzden türkiye pkk meselesi ile latin amerika ülkeleri ile uzlaşabilir.

çünkü güney amerika'daki gerilla örgütlerine karşı latin amerika devletleri * büyük bir mücadele içerisinde *. türkiye bu ülkelerle yakınlaşmalı ve ülkemizdeki "pkk" tehditini bir terörist grup olduğunu bu ülkelere anlatmalı.

yoksa birileri türkiye'yi faşist ülke olarak tanıtacak ve türkiye cumhuriyeti "faşist" devlet olarak tanınacak.
türkiye kuvvetli bir ülke değildir çünkü
ekonomisi dışa bağımlı, kendi içinde gelir dağılımı bozuk ve bu çağda hala pozitif bilimleri benimsemmiş ve bölünme sorunu yaşayan bir ülkedir. hiç alemi yokken israil arap kavgasında taraf olmanın bedeli türkiye için ağır olacaktır.
sonunda karşımızda başbakan görmüş olduğumuzu düşünüyorum.iyi etti ağzına sağlık ama inanmıyorum.
sadece laf söyleyip oturumu terk etmek e devamı?
eğer bu tavrınız esas ise israil ve abd ile stratejik müttefiklik,israil ile askeri-siyasi-ekonomik dayanışma'nın sorgulanması ve hatta iptal edilmesi
BOP eş başkanlık görevinden istifa
'04 yılında abd yahudi lobisince verilen cesaret ödülü'nün iadesi..
e biz bunları görmedik yine laftamıydı herşey?
işin traji komik kısmıysa rte'na atatürk yakıştırması yapıldı.yapmayın etmeyin 40 yılda bir ağzını açıp iki üç laf söyledi diye.*
bilmem farkındamısınız *yerel seçimler kapıda. * *
bu vizyonda bı kımsenin yapabilecegi en üst duzey harekettir. omurgalı duruş takdire şayandır ama üslup konusunda ne siz sorun ne ben soyliyim.
ayrıca madem bu kadar omurgalıydı bu tayyip abd ırak'a girdiğinde neredeydi acaba..
ayar değil olsa olsa triptir.
yorumsuz...

Televizyonda tartışma programı yöneten biri olarak, farklı görüşten konuklara adil davranma zorunluluğunu ve ateşli bir tartışmada eşit süre ilkesine sadık kalmanın zorluğunu iyi biliyorum.
Bu gözle, Gazze oturumunu Davos'un resmi sitesinden bir kez daha, dikkatle izledim. http://gaia.world-televis...lmeeting2009/default.aspx

Gözlemlerimi aktarayım:

Planlı bir çıkıştı
1) Paneli Türkiye istemiş. Erdoğan'ın hem dünyaya hem de "içeriye" yönelik bir çıkışı önceden planladığı anlaşılıyor.
2) Oturumu, Dünya Ekonomik Forumu Başkanı Schwab'ın yönetmesi planlanmış. iki gün önce Ignatius adı ortaya çıkmış. Türkiye itiraz etmiş, ama üstelememiş. Erdoğan'ın ilk hatası, hakkaniyetinden emin olmadığı bir moderatörle yola çıkması...
3) ikinci hata; süre... Böyle netameli bir konu ve önemli konuklar için 1 saat, çok az...
4) Genelde âdet, konukları ilk turda kısa konuşturmak, ikinci turda birbirlerini yanıtlamaları için yeniden söz vermektir. Moderatör öyle yapmadı; ilk turda uzun konuşmalarına fırsat verdi; tartışmaya zaman bırakmadı.

Süre hesabı yanlış
5) Erdoğan, moderatörü haşlarken "Peres 25 dakika konuştu, ben 12 dakika konuştum" demişti.
Kronometreyle ölçtüm. Durum şu:
Ban Ki-moon 7 dakika 20 saniye konuşmuş.
Erdoğan 16 dakika konuşmuş.
Amr Musa 12 dakika 45 saniye konuşmuş.
Peres 21 dakika konuşmuş.
Yani Erdoğan kendi konuşma süresini olduğundan 4 dakika az, Peres'inkini ise olduğundan 4 dakika çok söylüyor.`

8 tane "One minute"
6) Peres'in kendisini eleştiren diğer 3 konuşmacıya birden cevap vermeye çalıştığı düşünülürse bu süre adil sayılır.`
7) Oturum tam 1 saatte tamamlanıyor. Moderatör, "Bu tartışma gece boyu sürebilir" diyerek kapatırken, Erdoğan söz isteyince, koluna dokunarak (evet, ilk o dokunuyor) engellemeye çalışıyor. Bunun üzerine Erdoğan da onun kolunu tutarak "one minute"lere başlıyor. Ve 8 kez (saydım; tam sekiz kez) "Bir dakika" diyerek söz istiyor.
8) Ama "1 dakika"da kalmıyor. 1.5 dakika konuşup önündeki kâğıtları açınca, moderatör "Süremiz doldu" diye uyarıyor. "Sözümü kesmeyin" diyor
Erdoğan ve 2 dakikayı buluyor. Ignatius'un eli o zaman omuza konuyor. Erdoğan bu kez ona patlıyor. Ve 3 dakika sonunda duruyor.

Tercümedeki eksik
9) Gelelim asıl sürprize:
Bandı ingilizce izleyince simültane tercümanın belki telaştan, belki diplomatik bir skandala engel olmak için bazı sert sözleri atladığı ya da dozunu düşürdüğü anlaşılıyor.
Mesela Erdoğan Peres'e, "Sesin yüksek çıkıyor. Sesinin çok yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisiyledir" diyor. Çeviri şöyle:
"Çok güçlü bir sesiniz var. Belki de kendinizi biraz suçlu hissettiğinizden sesiniz güçlü çıkıyor."
Erdoğan'ın "Siz insan öldürmeyi iyi bilirsiniz" sözü tercüme edilmemiş.
"Benim için Davos bitmiştir" sözü de...
Dolayısıyla, Peres ve Türkçe bilmeyen dünya, Erdoğan'ın diklenişini bizimle aynı dozda hissetmemiş.
10) Son bir gözlem:
Erdoğan paneli terk ederken Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa onu ayakta tebrik ediyor, sonra da peşinden gitmeye teşebbüs ediyor. Tam gidecekken BM Genel Sekreteri'nin "Gel otur" işaretiyle koltuğuna dönüyor.
Futboldaki gibi, bazı pozisyonlarda kimin kime faul yaptığı, hakemin nerede şaştığı, bandı başa sarıp yeniden izleyince daha iyi anlaşılıyor.

can dündar
recep tayyip erdoğan'ın, simültane tercümanın yaptığı ingilizce çeviride verememiş olduğu ayar.
her ne kadar söylemlerinde ki üslubuna irrite olsamda ara sıra kasımpaşa jargonuna ihtiyaç olduğunu göstermiştir.
perese birilerinin çıkıp bu ayarı vermesi gerekyordu ki tarihe bakıldığında bir çok kere masaya yumruğumuzu vurabildiğimiz görülmüştür ve bu gelinen noktada bunun ispatıdır.
sindirilmek istenirken birden yeter be kardeşim diyebilecek özgüveni kendimizde bulabildiğimiz için mutluyum zaten bunca zaman beklemek hataydı.
yavaş atın çiftesi pek olur diye boşa dememişler sıradaki gelsin.