bugün

uyumayan, calışma saatleri olmayan, çalışırken düşünmeyen sadece uygulayan, sorgulama hakkı olmayan, köle izavra'yı idol alan, öğrencilikte yapılabilecek tek iş ve gerekli vasıf ayakta 12 saat kıpırdamadan durabilmek, 12 saat sonrasında da diğer işlere yardım etmek tercih sebebidir.
çalışma ekonomisinde de belirtildiği üzere 4-8 saat arası, türkçe tabirle "yarı zamanlı" çalışma durumudur. ancak ülkemizde part time, daha çok "part salary" olarak anlaşıldığından, normal çalışma saatleri uygulanarak, yarım maaş ödenmektedir.
kısmi zamanlı çalışma adı verilen ve çalışanları bekleyen yeni tehlikenin adıdır.
ülkemizde yeni çalışma ve sosyal güvenlik düzenlemeleri ile, kısmi zamanlı işçi çalıştırmak işverenler açısından cazip kılınmaya başlamıştır. iş kanunu'na göre kısmi süreli çalışan işçinin ücret ve paraya ilişkin bölünebilir menfaatleri, tam süreli emsal işçiye göre çalıştığı süreye orantılı olarak ödenir.
yani işveren çalışma süresini kısaltarak daha ucuz bir iş gücü maliyetine ulaşabilecektir. 45 saatlik bir çalışma haftası yerine bunun üçte ikisi yani 30 saatlik bir çalışma haftası ücreti alacaktır. sosyal sigortalar açısından, halen mevcut düzende ssk genelgesiyle sağlanan part time çalışanların 30 günden az prim ödeme gün sayısı ile çalıştırılabilmesi imkanı 2007 yılı başında yürürlüğe girmesi beklenen sosyal siortalar ve genel sağlık sigortası kanunu ile yasal düzenleme haline gelmektedir.
bu durum karşısında, günde 3 saat aylık 30 gün çalıştırdığınız bir işçi için 3 x 30 = 90 / 7,5 = 12 gün ssk primi ödenecektir. ayda 12 gün çalışmış görünen bu işçi de yine aynı kanuna göre 9000 günlük primi 62,5 yılda tamamlayacağından en iyi ihtimalle 84 yaşından sonra emekliliğe hak kazanacaktır. yanlız şu unutulmamalıdır ki, hükümetimiz bu durumdaki kişileri düşünmüş ve ay içerisindeki eksik yatan primlerinizi isteğe bağlı olarak ödeyebilirsiniz demiştir. *
vel hasıl-ı kelam, kısmi süreli sözleşmeyle hem ücret hem sigorta primi yönünden ucuz adam çalıştırmanın yasal alt yapısını hazırlayanlar, işsiz kalmaktansa her koşulda çalışmaya razı bir kitlenin varlığından haberdarlar. sosyal devleti ortadan kaldırıp küreselleşmenin ideolojisi neoliberalizm'e sarılanlar çalışanların mutsuz olacağı bir düzenden verimlilik ve kalkınma bekliyorsa, daha çok beklerler. *
bir elemanın iki yarısı.
her şeyi yarım yapabilmedir. yarım zamanlı çalışma yarım zamanlı öğrenci olma, yarım maaş alma, yarım uyuma vs vs. zaten çalışmak iyi bişey olsaydı üstüne para vermezlerdi.
geçim sıkıntısı olmadığı sürece en güzel çalışma şeklidir.
bir turlu bulunamayandir.
bilgisayar mühendisliği okuduğum okulumdaki son dönemim (belki de son yılım) olan bu dönemde bir yazılım firmasında gerçekleştirdiğim iş. haftanın 2 iş günü gidiyorum.

şunu söylemeliyim ki duruma göre full time çalışmaktan daha zordur. çünkü full time çalışanların sorumlu olduğu belli bir iş varken siz hem iş yerinde size verilen görevleri yerine getirmek zorundasınız hem de okuldaki işlerle uğraşıyorsunuz.

"duruma göre" diyorum çünkü her üniversite ve her iş aynı ölçüde zorluk taşımıyor. sağ olsunlar, okulda almakta olduğum 6 dersin de bir ton projesi, raporu, ödevi, quizi, vizesi ve daha fenası yoklama zorluluğu var. iş yerindeki işler iş saatlerinde yetişmiyor malum, eve de götürüyorum mecbur. aksi halde okulda 1-2 ders alıp haftanın 3-4 günü iş yerine gidenler için aynı zorluk seviyesinden bahsedemem.

"ulan vaziyet böyleyse ne diye işe gidiyorsun" derseniz, mezuniyetime 1 yarıyıl (belki de 2 yarıyıl) kalmışken size çok da dolu ve süslü olmayan cv'me bir iş tecrübesi eklemem gerektiğini, aynı zamanda yeni bir bilgisayar ve yeni bir akıllı telefon için para biriktirmem gerektiğini söylerim.
yarı zamanlı çalışma şekli.
malesef emek sömürülen ve asgari koşullardaki bir çalışma şekli.

avrupa yakasında bilen duyan varsa günlük fazla vakit almayan yada özel ders falan dm please.