bugün

Gaziantepte yaşandığı rivayet edilen olay şöyledir: Kısa boylu, bıyıklı kel ve fodul esnaf abimiz sabah dükkanını açmak için yola çıkar otobüse bindikten bir kaç dakika sonra şoföre
-La nere gidiyn...
ani bir fren sesinin ardından devam eder
-anaktarı evde unuttuk taman düveni * nasıl açıcık?
geçeceği bir tır boşluğu kadar olan bir kadının geçemiyorum şeklinde bana bir kaç defa seslenmiş olması benim de kulağımda müzik var ayağına yatıp duymamam ama kadının zorla beni ez demesi.. muhabbet şöyledir.
-çekilir misiniz?
-özür dilerim kulağımda müzik vardı(yine iyiyim)
-dinleme o zaman
-bu kadar alandan geçemiyosanız o sizin kıçınızın problemi
-...

yanımda uzun saçlı bir arkadaşla otururken, teyzenin teki
-kızım bir kişi uzatır mısın?
(arkadaş arkasını dönmeden parayı alır ve uzatır daha sonra üstünü vermeye gelince)
-buyur teyze (örülmüş ve ucuna kurdele takılmış kızıl sakallar)
teyze:mavi ekran
şoförün "bu benim ilk sefer" deyip güzergahı sorması.
(bkz: halk otobusunde debriyajın altına ekmek girmesi)
Yedek şoförün mola yerinde unutulması, akabinde 35 kilometre uzaklaşan otobüsün tekrar dönmesi ve ekstradan 70 kilometre yolculuk çekilmesi.
Otobüste boş yerin olmaması ve bir biletin 2 kişiye satılmasıyla, ayakta kalan yolcu ile şoför arasında geçen diyalog.

-Yarın toplantım var bugün istanbul'a gitmem gerekiyor!

-Ayakta yolcu alamam, cezası ağır ödeyeceksen buyur gel.

-Biletim var elimde, yer yaratacaksın bana!

-Yapabileceğim bir şey yok.

-Bana yer yaratacaksın dedim!

-Gel kucağıma otur!

Sonrasında, otobüsten inen ikilinin dışarıda bağırıp çağırması.
ismini de zikredeyim belki belediye soruna bir çözüm bulur, her daim tıkabasa dolu olan 14 es'e binmek için arkadaşla otobüsün durağa gelmesiyle birlikte oluşan kuyrukta bekliyoruz. lakin dakikalar geçmesine ve arkalar nispeten boş olmasına rağmen bir türlü otobüse binemiyoruz. en çözüm adamı tavrımla otobüse şöyle bir bakıyorum.
- niye ilerlemiyo lan kimse?
- ne biliim
- hah şoförün yanında biri durmuş
- hee parayla şoförün akbilini kullanacaktır
- hey allah'ım ya
uflayan puflayan yolcular akbillerini basıp, biletlerini atıp bu bekleyen bayanın yanından zorlukla içeri geçiyorlar. sabrım taşıyor.
en sonunda biz de binebiliyoruz. biletleri attıktan sonra bayanın yanından geçip arkalara ilerleyeceğiz. elimi sinirimi anlatacak şekilde yumruk yapıp sıkıyorum ama kimseye de laf edebilen biri olmadığımdan boşver gitsin diyorum, olmuyor.
en sonunda ''afedersiniz biraz çekilebilir misiniz'' diyorum. sarı saçlı bayan yana doğru dönüyor, yüzyüze geliyoruz.
- aaa
- sen n'yapıyosun burda?
- eve gidiyorum sen ne yapıyosun asıl?
- sen saçına ne yaptın?
- boyattım olmuş mu?
*- siz tanışıyo musunuz?
- ablasıyım
*- aa memnun oldum. kıskıskıskıs *
- abla niye ilerlemiyosun ya!
- ya deme ablana

ve sonrasında uzun süre arkadaşın, neden kim olduğunu görmeden esip gürlediğim ablam olduğunu öğrenince sönüp kaldığım sorularını yanıtsız bırakırken; arkadaşı ablamın ''ya deme ablana'' derken espri yaptığına ikna etmeye çalıştım. olayın şokundan söndüm tabii. valla bak.
bizim abaza team bi gün hep beraber otobüse biner ve olaylar gelişir. otobüs dolu, ayakta gidiyoruz. otobüste de kendi halinde birkaç kızdan oluşan bi grup var. bütün yol kızlar kesilir. ancak kızlardan hiç bi tepki yoktur. nitekim yolculuğun sonuna yaklaşılır kızlar ayağa kalkar. biz hüzünlü bi şekilde beklerken, kızlardan biri kaş göz işaretleriyle düğmeyi ima ederek, gayet masumane;

-basar mısınız? der.
bizim 3 numaralı abazanın;
+burda mı?
demesi sonucu kızın arkadaşları ve biz yerlere paspas olmak suretiyle gülmeye başlarız. kızın hali içler acısı tabi. bu olay da bizim için güzel bi anı, kız için ise belki de hayatının en dumur anı olarak tarihte yerini alır.
kapısı otomatik olmayan bir minibüste arkadaki amcanın şoföre sürekli "şöför bey arka kapııııııı" diye haykırması. sonunda bir hayırseverin gülmeyi bırakıp da "elinizle açacaksınız bey efendi" şeklinde amcamızı uyarması. amcanın da gülüp "yav dalmışım yiğenim" falan geyiklerine girmesi.
bakırköy-eminönü özel halk otobüsü; otobüse orta yaşlarda eşarplı bir teyze biner ve biletçiye bir tane öğrenci der. Biletçi şaşkın bakar ve nasıl yani size mi der ve kabul etmez tam parası ister. teyze ısrarla öğrenci parası ödemek ister ve biletçiyle münakaşaya girer, diğer yolcularda cık cıklamayla olaya dahil olur, şöför olaya aldırmaz yoluna devam eder. biletçi en sonunda annemden yaşlısın öğrenci parası ödüyorsun ayıp ya der en sonunda teyzemiz ben öğrenciyim der ve cüzdanından açık öğretim öğrenci kimliğini çıkarır, biletçi susar, yolcular susar ve teyzemiz öğrenci parasını öder
Otobüsün arka sıralarına oturmuş olan bir kızın sesinin çıkmaması üzerine ineceği durakta inememesi. Bu genç kızın ineceği yerin şoföre bildirilmesi otobüsdeki genç erkekler tarafından bir görev sayılır; amaç kamuya hizmettir şüphesiz.
iett otobusunde uyurken yasli bir teyze tarafindan durterek uykudan kaldirilir "uyuma numarasi yapma yasli teyzelerine yer ver" denilirse dumur bir olayla karsilasmissin demektir.
iki yanında erkek oturmasına aldırmayan azgın bir teyzemizin, eve kadar dayanamaması sonucu otobüste şalını kullanarak mastürbasyon yapmasıdır. kendinden geçmesi de cabası.
bir genç ayakta duran üniformalı bir polis memuruna yer verir daha sonra otobüsün arkasından alkış sesleri gelir. Bir kaç kişi alkışlamaktadır. "yaşlı bir amca ise ağlamaklı sesi ve görüntüsüyle şöyle bağırmıştır: afferim evladım, polisimizi ayakta bırakmadın."
maltepeden eve gitmek maksadi ile otobüse binilecektir, fakat gmk bulvarında aşırı yüklüce trafik olduğundan tandoğana kadar yürünür ve tandoğan da %90 ı dolu olan otobüse binilir. Hikayenin devamı yüksek müsadenizle etken çatı kullanılarak anlatılacaktır.

Neyse efendim otobüse bindim bi iki kişi daha bindi-binmedi yandan çaaturrttt diye dikiz aynası kırılması sesi. Dönüp bi baktık ki dikiz aynası yamulmuş ama pek bi hasar yok. Neyse küfürleşmeler falan -ki bu sırada otobüs doluyor- şoför bey otobüsten iner ve dikiz aynasını düzeltir. O sırada otobüs %99 dolmuştur ve dışarda 3 kişi daha kalmıştır. Hayırsever bir vatandaş;

-Hadi biraz daha sıkışalım 3 kişi kaldı
Bi kaç dakika sonra:
-Ha gayret 2 kişi kaldı
O bi kişi biner:
-Hadi arkadaşlar hepimiz eve gitcez 1 kişi kaldı, dedikten sonra acı gerçek farkedilir ki;
-Arka taraf ilerleyebilir mi şoför dışarda kaldı.
üsküdar' dan harem - e-5 yolu ile gidilecek yere gidilecektir. mekan halk otobüsüdür. yan yoldan ana yola çıkmak isteyen polis otosu megafonuyla otobüse dur ihtarında bulunur. otobüs şoförü durmakla durmamak arasında kısa süreli bir bocalama yaşar ve her zaman ki küstahlığıyla yine küstahça davranmış polis otosuna yol vermez. iki araç da aynı anda davranırlar fakat otobüs durmak zorunda kalır. polis otosu yola çıkıp otobüs arkada kalınaca megafondan yine bir ses duyulur: "dur dedimse duracaksın!"
şoförün arabayı durdurduktan sonra aşağı inip,kaldırıma oturup ağlamaya başlaması.
not:yaşanmıştır!
şöförün frene basması anında bir bayanın ;
+kaptaaaan?!?! nası basıyossuun..
-höeöe
+frene ayol.ne bakıyosunuz.
yeni universiteli genc kızımız buyuk sehre gelmiştir okumaya.okula gitmek icin otobuse biner, elinde akbilli pasosu vardır. duraktaki kalabalık kendisinin gecmesini bekliyordur. oldukca kendinden emin ve havalıdır hanım kızımız. sofore dogru bi adım atar. belli ki akbili henuz cozememiştir.

ve talihsiz bir hareketle akbili sofore gosterir...

sofor: biiiiip!

otobus+durak:!!!! puahahahahahahahaha!
yoğun bir trafik.tıklım tıklım dolu bir halk otobüsü.yolcuların çoğu ayakta ve birbirine yapışmış.kimi işe kimi eve gidiyor.önünüzde tatlı,güleryüzlü ve bu yüzü size dönük bir kız.konuşsanız olmaz çünkü ortam müsait değildir.bir süre böyle kalınır.sonra birden kızın beti benzi atmaya başlar.endişelenirsiniz.kıza sormaya teşebbüs edecekken kızceyiz üzerinize kusarak içini boşaltır...
belediye otobüsünde sırtı cama veren koltuklara oturan amca uyumuş, kendisini yatakta sanarak yan tarafa dönmeye çalışmıştır. bu esnada şoförün fren darbesiyle yere düşmüş ancak kafası kendisiyle herhangi bir bağlantısı olmayan yaşlı bir teyzenin kucağında kalmıştır. kafası teyzenin kucağında vücut görünmüyor öyle bir sahne. halkalı otobüsünde hamlet oyunu...
(birebir yaşanmıştır)
binilen körüklü otobüs şoförünün f1 pilotu olma sevdalısı bir abimiz oldugunun bilincine henüz varamamış, havalı kızımız seren serengil edasıyla, kırıta kırıta arkaya dogru ilerlerken, şoför abimizin duble gaz verip koca otobüsü adeta şaha kaldırmasıyla, körükten arka cama dogru uçması ve bir sonraki durakta inmesi.
o gün sevgilinin evinden kendi evine dönülmekte ve bir kaç parça giyecek ve çorap da karton poşette yanında götürülmektedir.
arka koltukta da bakmaya doyamayacağın güzellikte bir bayan oturmakta ve bir bahane olsa da bayanla diyaloğa girebilsem diye düşünülmektedir.
akabinde nazik bir el omzunuza dokunur ve heyecanla arkanıza dönersiniz, sonunda hatunla diyalog kurulacaktır, hem de o başlatmıştır:
- poşetiniz devrilmiş!
top haline getirilmiş bir kaç çift çorap yerde görüldükten sonra,
- !!!! (bahtımı ..keyim)

(bkz: karizmayı resetlemek)
(edit: yazım hatası)
iett ile yolculuk yapılmaktadır. yaklaşık 45 dakika sıra bekledikten sonra, arkada kıyıda köşede bir yer bulmanın sevinciyle gömülürsünüz koltuğa. yanınıza 25-30 yaşlarında 2 kirli sakallı, maksadı ibnelik olan tipler oturur. otobüs hareket eder. henüz ilk durakta otobüsün kapısı açılınca karşıda yaşlı mı yaşlı, mazlum bir teyze görünür. yavaş yavaş gelir otobüse biner. bunu gören yardımsever yurdum genci otobüsün içinde, yanında oturan bana bağıra bağıra " delikanlı görmüyor musun teyzeyi? kalksana! hala oturuyorsun. der. tabii otobüste ki diğer 50 kişide buraya yoğunlanır ve benim kalkıp teyzeye yer vermemi bekler. insan oldukça geriliyor böyle durumlarda. bunun etkisiyle şöyle cevap veriyorum : " sen niye kalkmıyorsun? * ". cevabı duyar duymaz gözlerini gözlerime diken genç, yakamdan tutup zorla kapının köşesine iteler beni. tüm bunlara tanık olan teyzemiz yavaş yavaş adımlarla, benim paldır küldür atıldığım koltuğuma yönelir. oturur. ohh der. otobüs hareket eder. bi sonraki durakta inerim. küfür ederim...
KIRMIZIDA DURULMUŞTUR. ÖNDE OTURAN ÇOCUK VE ANNE CAMDAN YANDAKi ARABADA SiGARA iÇEN KADINA BAKMAKTADIR.

ANNE: NE YAPIYOR O?
ÇOCUK:SiGARA iÇiYOR
ANNE:PEKi, NE OLACAK ONA
ÇOCUK:ÖLECEK!