bugün

nekrofiliyi anlatan ilginç bir filmdir.
1987 tarihli bir alman filmi. filmden çok dvd'sinde bulunan kısa filmler zevklidir. harika bir theme müziğine de sahiptir ayrıca. bir de devamı da çekilmiştir.

http://www.us.imdb.com/title/tt0093608/
iki film şeklinde çekilen ve esasında birçok hayranı olan filmdir, her ne kadar iğrenç sahneler, mide bulandırıcı görüntüler rahatsız etse de farklı bir film olduğu açıktır ve birçok insan ha keza yorumcu tarafından kült film nitelendirmesi yapılmaktadır... imdb listelerine bakıldığında da hatırı sayılır bir hayran kitlesine sahip olduğu gözlerden kaçmayacaktır.

filmi kült yapan unsurlara değinmek gerekirse; evet filmin senaryosu sıradışıdır, garip gotik ve alışılagelmişin dışında ortamlarda çekilmiştir, insanların çok alışkın olmadıkları ve uzak kaldıkları bir cinsel istek üzerine kurgulanmıştır ama nazarımda filmi esas kült yapan korkunç ve sıradışı olmaya çalışırken komik duruma düşülmesi, oyuncuların iğrenç denebilecek boyutta kötü rol yapmaları ve filmin hakikaten de bir kaç kez izlenilip alışkanlık sağlanması sonucunda mide bulantısı engellenince, sınırları zorlayan bir komedi filmine dönüşmesidir, ikinci filmde ise birincisinde bürünülen komik halin farkedilmesi ve özellikle bunun yapılmaya çalışılması, üzerinde gidilerek komedi unsurunun filmin içerisine yedirilmeye çalışılması filmi daha da abuk bi hale sokmuştur.
ne kadar iğrenç bi film olsada beni acayip tahrik etmiş azdırmış bir filmdir.ama izlemeyin izletmeyin.
kesinlikle izlediğim en kısır filmlerden biri. alman yönetmen jörg buttgereit’ in senaryodan, kurguya kadar neredeyse her şeyini yapmaya çalıştığı film, nekrofili-kan-şiddet üçgeninden hareketle bir eleştiri getirmeye girişiyor. lakin senaryonun adeta yokluk derecesinde kötülüğü ve anlatımdaki ustaca kabızlık yüzünden hiçbir ereğe varamadan anlamsızca bitiyor.

---olası spoiler ibaresi---

sokak temizleme acentesinde ölü bedenler ile uğraşan (artık öyle bir acente nasıl olabiliyor ise) robert schmadkte ve sevgilisi, robert’ ın kaçak getirdiği organlar ve ölü bedenlerle cima eyleyip fütursuzca merhumlara sapıklık ederken, robert işten kovulur. sevgilisi ceset yoksa ben de yokum der ve terk eder, bunalıma giren robert bir iki korku-slasher filmi izler, bir kedi öldürür, biraz içer ve en sonunda kendini bıçaklayıp kendi kanı içerisinden zevkle boşalarak ölür. son sahnede ise robert’ ın mezarına bir kürek ve ona basan kadın ayağı görünür. yani nekromantik bitmez! vuuu… bu mu yani?

evet anlatım olarak basitleştirilmiş gibi görünse de filmin konusu, olay akışı ve dramaturji cidden bu kadar aptalca ve mantıksız ilerliyor. kolaj stili çekilmiş filmde devamlılığın zerre önemsenmemesinin yanında nekrofiliye övgü mü eleştiri mi yaptığı dahi anlaşılmıyor…

ortalara doğru girişilen, tavşanın öldürülüp derisinin yüzülmesi ile insan kadavrasının iç organlarının çıkarılmasının senkronlanması; bunlarla da ortalama konformist bir almanın bira içip bahçesinde av tüfeği ile beklemesinin nedensel ilişkisinin aynı temele dayandığı ve gösterim şekline göre bunun doğal bir olgu ya da ekstrem ve sapkın bir hal alabileceği analojisi ise filmde elle tutulabilecek tek vasat argüman.

çiftimizin seviştikten sonra et yemeleri, cesedin gözünden süzülen kan ile tavada pişen etin ardı ardına görüntüleri, cesedin arkasında asılı duran erotik poster, sinemada slasher filmi izleyen insanların tepkisiz normallikleri ile ilişki kurma, küçük metal isa’ nın çarmıha gerilmesinde çıkan küçük kanlar gibi insanın gözüne sokulan ‘’gizli’’ kodlar ise filmi şaheser seviyesine yükseltiyor!

filmin sonunda kendini bıçaklayıp iç organlarını deşerek kendini öldüren robert eş zamanlı olarak aşırı yapay duran lateks penisinden boşalıyor. bu sahne ile girift olarak kurgulanan tavşanın yüzülme sahnesinin tersten oynatımı robert’ ın kendini öldürerek kendini özgürleştirdiğini gösterirken(tavşanın derisinin yüzülüp iç organlarının çıkarıldığı sahnenin el kamerasıyla çekilmiş görüntüsü olayın robert’ ın çocuklunda gördüğü olayın neticesinde post travmatik şok sonucu nekrofiliye yöneldiği fikri de veriyor gibi, ama muğlak elbette); son sahnedeki mezara müdahale ise onun da nekrofiliye maruz kalacağını göstererek aklanmadığını döngüsellikle sunuyor! yani en mantık dahilindeki açıklama bu herhalde. ki bu bile çok zorlama düşüyor. zira bu kadar düdük bir film çeken bir yönetmenin bunları düşünmesi, down sendromlu bir sprinter’ ın 100m de rekor kırma şansı kadar…

---olası spoiler ibaresi bitti---

sonuç olarak bir çiftin ölülerle ilişkiye girmesini hiçbir mantık dahilinde olmadan anlatan, senaryo, kurgu ve devamlılık olarak vasatın çok altında, kısa metraj planlanıp artan sahneleri de ekleyerek son anda uzun metraja dönüştürülme kararı alınmışçasına kolaj stili çekilmiş, karakterlerin isimleri bile akılda kalmayacak derecede karakter oluşturma ve dramatik yapı mefhumlarından ırak, sırf aşırı ve sapkın bir konuya değinme dışında hiçbir önerme veya amacı olmayan son derece gereksiz, güdük batı alman yapımı irrite film.
görüntüye göre enteresan ile iğrenç arasında bi film.
Filmden ziyade filmde oynayan tiplerin pskopatligina hayran kaldığım film.o adamla kız melek olsa inanmam manyak pskopat Bi surat.
Hayvana işkence yapılan sahnelerin gerçek olduğunu öğrendiğimde nefret ettiğim film. Sırf yasaklı diye izlediydim de değmez. Yasaklanması iyi reklam yapmış sadece.
çok rahatsız edici sahneleri vardır. tavşanın öldürülme sahnesi de gerçektir. 1 saat 10 dk olduğu için sizi çok sıkmaz. filmin sonunda başrol intihar ediyor. alman sinema sektöründe kült olmuştur.

mideni kaldırmıyorsa izlemeyin mideniz kaldırıyorsa da izlemeniz için bir sebep yok.