bugün
- hiç öğretmenlerin beyin göçü yapmaması9
- ofsaytımsı18
- erkeklerde bulunup kızlarda bulunmayan özellikler22
- anın görüntüsü15
- deepseek29
- zencilerin üstün ırk olması12
- sözlük yazarlarının birikimleri8
- kadın ve erkek arkadaş olabilir10
- fenerbahçe'nin çakmasının çıkması10
- 21 ocak 2025 bolu kartalkaya otel yangını10
- köftesi ile meşhur ilimiz15
- sözlükte ilk mesajlaştığınız yazar22
- tuhaf takıntılar9
- galatasaray'ın kart sınırındaki topçuları16
- 23 cm bir penise sakso çekmek17
- askerde jandarma olmak8
- bilin bakalım chp'nin cb adayı kim10
- lokal olarak tr den eng'e ai ile resim üretmek9
- kuranı kerim yakan adamın vurularak öldürülmesi15
- sözlükten hatun düşürmek13
- sözlük erkeklerinin kız arkadaşının fotoğrafı8
- ayşe barım11
- akepenin israil için sevinmesi10
- amı olanın dini olmaz14
- 30 01 2025 abd uçak kazası14
- yazarların en ev hanımı ozelligi20
- günün sözü14
- oytun erbaşın maskesini godelian düşürdü14
- kilo vermek için bir sebep20
- neden borçlar sürekli artıyor16
- gulmekicinyaratilmis24
- seks yapma hayaliyle sözlükte yazar olmak9
- elin gürcüsü15
- yazarların ölüme en çok yaklaştıkları an12
- galeride görsellerin görünmemesi18
- yaprak dökümü leyla'nın katmerli orospu olması10
- ihtiyacımız olan şeyler14
- haluk bilginer'in hiç bir şeyde yer almamasi9
- kocanızı sarı kula ile banyoda yıkar mısınız12
- paşa paşa cumhur ittifakına oy vereceksiniz11
- kavga çıkması muhtemel yerler8
- yazarların mezar yerleri10
- masklavi'nin imamoğlu korkusu12
- iş yerine gelir gelmez kombi yakan kız18
- bu hayatı aykolik yaşıyor16
- arkadaşlar nasılsınız16
- sokak röportajlarinin yasaklanmasi lazım9
- ab'nin artık türkiye'yi hiç sallamaması10
- erdoğan'in ülkeyi yönetmedigi gerceği29
- barış pehlivan hakkında soruşturma başlatılması16
*
son devir islam alimlerinden mustafa sabri efendi 1869 senesinde tokat'ta doğmuştur.
son devir islam alimlerinden mustafa sabri efendi 1869 senesinde tokat'ta doğmuştur.
kendi adını taşıyan belediye aşevi mevcutdur tokatda, refah partili belediye başkanı nizamettin aydın belediye aşevine mustafa sabri adını vermişti ben ilginç bulmuştum bu isimi o zamanlar derin bir manası varmış.
Şeyh-ül Islam Mustafa Sabri Efendi şöyle demektedir:
--spoiler--
Ingilizlerle M. Kemal muvazaasının asarını (danışıklı döğüşünün eserlerini), Lozan müzâkeratı zamanına kadar hir etmeyerek (ertelemeyerek) Mudanya Mütârekesinden Yunan inzihamından evvelki, yani Ingilizlerle Anadoluda zuhur eden Kemâli kıyamını bastırmak üzere hem Istanbuldaki Halife hükümetine cebr-u tazyik icra ettikleri (baskı yaptıkları), hem de müşkülât ikaından hâli kalmadıkları zamanlarda bile bulmak mümkündür. Istanbulun ve Halifenin ecnebi işgâl-i askerisi altında serbest hareketten mahrum vaziyeti, Anadoluyu Halife aleyhine ayaklandıran M. Kemali mücâdelede galip getirmeye sebep olduğu gibi mebdeinden (başından) itibaren üç sene süren M. Kemal harekâtının Yunanlılara karşı yüz ağarlamıyarak mağlubiyetle ve Anadolu dahilinde şehirden şehire çekilmekle geçen birinci, ikinci ve kısmen üçüncü senelerinde bile, müdafaa-i memleket nâmına yine bu hareketten hayır ve menfaat husûlî ihtimâlini hatırından çıkarmayan ve esasen M. Kemali Anadolu’ya husûsî bir sıfat ve mâhiyette gönderen Padişahın hiç bir zaman bu kıyamı tam bir ciddiyetle bastırmak meslekini iltizam etmeyerek Ingilizleri savsaklamakla vakit geçirdiği ve M. Kemal’le onlara oyun oynamaya çalıştığı esnada Ingilizler de aynı adamla (yani M. Kemalle) Padişaha Makam-ı Hilâfete oyun etmek fırsatını kaçırmamışlardır. Harb-i umûmî neticesinde Izmiri velev muvakkaten (geçici) olsun, Istanbuldaki Hilâfet Hükûmetinin elinden alarak, Yunanlılara veren ve sonra bunu Ankaranın lâik hükümetine iâde eden Ingilizler, kasden kabahatli vaziyete düşürdükleri Hilâfeti, bu alışveriş içinde Âlem-i Islâm;a sezdirmeden komisyon olarak aldılar
***
KAYNAK:
Yarın Gazetesi, 1 Teşr’nisânî 1929. (53 numaralı nüsha.)
--spoiler--
--spoiler--
Ingilizlerle M. Kemal muvazaasının asarını (danışıklı döğüşünün eserlerini), Lozan müzâkeratı zamanına kadar hir etmeyerek (ertelemeyerek) Mudanya Mütârekesinden Yunan inzihamından evvelki, yani Ingilizlerle Anadoluda zuhur eden Kemâli kıyamını bastırmak üzere hem Istanbuldaki Halife hükümetine cebr-u tazyik icra ettikleri (baskı yaptıkları), hem de müşkülât ikaından hâli kalmadıkları zamanlarda bile bulmak mümkündür. Istanbulun ve Halifenin ecnebi işgâl-i askerisi altında serbest hareketten mahrum vaziyeti, Anadoluyu Halife aleyhine ayaklandıran M. Kemali mücâdelede galip getirmeye sebep olduğu gibi mebdeinden (başından) itibaren üç sene süren M. Kemal harekâtının Yunanlılara karşı yüz ağarlamıyarak mağlubiyetle ve Anadolu dahilinde şehirden şehire çekilmekle geçen birinci, ikinci ve kısmen üçüncü senelerinde bile, müdafaa-i memleket nâmına yine bu hareketten hayır ve menfaat husûlî ihtimâlini hatırından çıkarmayan ve esasen M. Kemali Anadolu’ya husûsî bir sıfat ve mâhiyette gönderen Padişahın hiç bir zaman bu kıyamı tam bir ciddiyetle bastırmak meslekini iltizam etmeyerek Ingilizleri savsaklamakla vakit geçirdiği ve M. Kemal’le onlara oyun oynamaya çalıştığı esnada Ingilizler de aynı adamla (yani M. Kemalle) Padişaha Makam-ı Hilâfete oyun etmek fırsatını kaçırmamışlardır. Harb-i umûmî neticesinde Izmiri velev muvakkaten (geçici) olsun, Istanbuldaki Hilâfet Hükûmetinin elinden alarak, Yunanlılara veren ve sonra bunu Ankaranın lâik hükümetine iâde eden Ingilizler, kasden kabahatli vaziyete düşürdükleri Hilâfeti, bu alışveriş içinde Âlem-i Islâm;a sezdirmeden komisyon olarak aldılar
***
KAYNAK:
Yarın Gazetesi, 1 Teşr’nisânî 1929. (53 numaralı nüsha.)
--spoiler--
bildiğim kadarıyla osmanlı devletinin son şeyhülislamı. bir din adamının hatıralarına göre mustafa kemal atatürk'ün anadolu'ya gitmesini engellemeye çalışmış. mehmet akif ersoy'u, mustafa kemal atatürk'ün yanında olduğu için sevmemiştir.
mustafa sabri efendi, son dönem osmanlı ulemasının önde gelenlerinden olup, ehli sünnet itikadını müdafaa etmiş, yeni türkiye'nin üzerine kurduğu 'laiklik' fikri hakkında mülahazalarda bulunmuş ve bunları beyan etmiş, değerli bir ilim adamıdır.
kendisi hakkında günümüzde söylenen menfi sözlere şahit oluyoruz. mesela bunlardan birkaçı; milli mücadeleye karşı olduğu, kuvayı milliyecilere ölüm fetvası verdiği, atatürk'e uyuz olduğu vesaire olarak zikredilir. bunlar kısmen doğru, ancak genellikle çarpıtılmışlardır. güdümlü kalemlerin, mustafa sabri'nin ''efendi''sinden rahatsızlık duymalarının bir neticesi olarak günümüze yansımışlardır.
evvela, mustafa sabri efendi'nin üye olduğu islam teali cemiyeti'nin ilk halinde; iskipli atıf hoca, bediüzzaman said nursi gibi alimler yer alıyordu. bu cemiyetin kurulma sebebi; ''halkta islami sevgiyi uyandırmak, islam'ı sevdirmek, dini anlatmak'' gibi sebeplere dayanmakla birlikte, siyaset yapmak da kesinkes yasaklanmıştı.
daha sonrasında ingilizler, istanbul hükümetinden zorla fetva almaya kalkıştılar. ''fetva verecekseniz verin, yoksa devletinizi başınıza yıkarız'' diyorlardı. hükümet, çareyi fetvayı vermekte buldu. bakın bunu ben sallamıyorum. fevzi çakmak, ünlü kemalist fevzi, mecliste bu olayı 4 saat süren bir konuşmada anlatmıştır. demiştir ki: '' 'biz zaten tazyik altındayız, bizi dinleyen olmaz' diye biz bu fetvayı verdirdik.'' cemiyet-i müderrisin'deki üyeler bundan habersiz idiler. bu olaydan sonra birçoğu istifa etti. mustafa sabri ve iskipli atıf hoca haricinde kadro tamamen değişti. istifa etmemesine rağmen iskipli hocanın kuvayı milliye yandaşı olduğu da vakidir.
şimdi bu fetvayı veren islam teali cemiyeti üyeleri(habersiz olsalar dahi) hain oluyor da, o fetvayı verdiren hükümet kadrosu dahilinde olan fevzi çakmak, nasıl gitti de kemalist rejimin 2 numaralı adamı oldu? bakın bu fetvanın verilme tarihi 1919'dur. o dönemde fevzi çakmak'ın iki görevi olmuştu: 1) genel kurmay başkanlığı 2) milli savunma bakanlığı. tarih nasıl çarpıtılmış, ibretle izliyoruz işte...
mustafa sabri, milli mücadeleye karşı değildi. bilakis, mücadeleyi destekliyordu. hatta yukarıda bahsedilen fetvayı kendisinin vermediği için sonraki eserlerinde hayıflandığı bilinen bir husustur. mustafa sabri'nin milli mücadele karşıtı gibi gözükmesinin sebebi, atatürk'ün türkiye'yi laikleştireceğini sezmiş olmasıdır. kendisinin deyimiyle, ''saltanat ve devlet giderse, din üzere kurulacak bir saltanat daima bulunur; ama din muhafaza edilemezse, saltanat kurulsa ne olur, benim korkum dindir.''
mustafa sabri; ingilizlerle atatürk'ün işbirliği içinde olduğunu düşünüyordu. bu nedenle atatürk'ün attığı her hamleye karşı çıkmış, bunda da aşırı gitmiştir, bunu reddetmek bize bir şey kazandırmaz. ancak, mustafa sabri'nin temel düşüncesi, dinin muhafazasıdır.
gerek ''izmir'i fethetti. ama ne için fethetti? batıcı mefkurelerini gerçekleştirmek için!'' demesi, gerek ''ingilizlerle mustafa kemal'in ettiği danışıklı döğüşünü izlemek ne acıdır'' demesi; onun neden kuvayı milliyeye karşı çıktığını ifade ediyor.
ali ulvi'nin hatıralarında bahsi geçer, mustafa sabri şöyle demiştir:
Padişahım, eğer bu iş için muhakkak bir paşa gönderilecekse, karar verdiyseniz, başka bir paşa bulalım. demek istedim.
yani diyor ki, sen mustafa kemal'i değil, başkasını gönder, din gidecek yoksa. vahdettin onu dinlememiş, atatürk'ün zekasına güvendiğini ifade ederek, mustafa kemal'i göndermiştir. işte mustafa sabri'nin korkusu budur. yoksa ingiliz muhipleri sever derneğinin çorbacı başısıymış, yok masonmuş, yok şuymuş... palavra!
kendisinin mason olduğunu yazan hıyarto sonraki yazısında ''pardon, mustafa hayri olacakmış hihihi'' ettiydi. her şeyiniz takiyyecilik ulan. adamı kötülemek için 10 sayfa yazı yazmış, sonraki yazısının son kısmında da ''ben yanıldım'' dememiş. ''mustafa hayri kısmı silinmişti, yanlışlıkla sabri yazmışım'' diyor. ne desek boş...
kendisi hakkında günümüzde söylenen menfi sözlere şahit oluyoruz. mesela bunlardan birkaçı; milli mücadeleye karşı olduğu, kuvayı milliyecilere ölüm fetvası verdiği, atatürk'e uyuz olduğu vesaire olarak zikredilir. bunlar kısmen doğru, ancak genellikle çarpıtılmışlardır. güdümlü kalemlerin, mustafa sabri'nin ''efendi''sinden rahatsızlık duymalarının bir neticesi olarak günümüze yansımışlardır.
evvela, mustafa sabri efendi'nin üye olduğu islam teali cemiyeti'nin ilk halinde; iskipli atıf hoca, bediüzzaman said nursi gibi alimler yer alıyordu. bu cemiyetin kurulma sebebi; ''halkta islami sevgiyi uyandırmak, islam'ı sevdirmek, dini anlatmak'' gibi sebeplere dayanmakla birlikte, siyaset yapmak da kesinkes yasaklanmıştı.
daha sonrasında ingilizler, istanbul hükümetinden zorla fetva almaya kalkıştılar. ''fetva verecekseniz verin, yoksa devletinizi başınıza yıkarız'' diyorlardı. hükümet, çareyi fetvayı vermekte buldu. bakın bunu ben sallamıyorum. fevzi çakmak, ünlü kemalist fevzi, mecliste bu olayı 4 saat süren bir konuşmada anlatmıştır. demiştir ki: '' 'biz zaten tazyik altındayız, bizi dinleyen olmaz' diye biz bu fetvayı verdirdik.'' cemiyet-i müderrisin'deki üyeler bundan habersiz idiler. bu olaydan sonra birçoğu istifa etti. mustafa sabri ve iskipli atıf hoca haricinde kadro tamamen değişti. istifa etmemesine rağmen iskipli hocanın kuvayı milliye yandaşı olduğu da vakidir.
şimdi bu fetvayı veren islam teali cemiyeti üyeleri(habersiz olsalar dahi) hain oluyor da, o fetvayı verdiren hükümet kadrosu dahilinde olan fevzi çakmak, nasıl gitti de kemalist rejimin 2 numaralı adamı oldu? bakın bu fetvanın verilme tarihi 1919'dur. o dönemde fevzi çakmak'ın iki görevi olmuştu: 1) genel kurmay başkanlığı 2) milli savunma bakanlığı. tarih nasıl çarpıtılmış, ibretle izliyoruz işte...
mustafa sabri, milli mücadeleye karşı değildi. bilakis, mücadeleyi destekliyordu. hatta yukarıda bahsedilen fetvayı kendisinin vermediği için sonraki eserlerinde hayıflandığı bilinen bir husustur. mustafa sabri'nin milli mücadele karşıtı gibi gözükmesinin sebebi, atatürk'ün türkiye'yi laikleştireceğini sezmiş olmasıdır. kendisinin deyimiyle, ''saltanat ve devlet giderse, din üzere kurulacak bir saltanat daima bulunur; ama din muhafaza edilemezse, saltanat kurulsa ne olur, benim korkum dindir.''
mustafa sabri; ingilizlerle atatürk'ün işbirliği içinde olduğunu düşünüyordu. bu nedenle atatürk'ün attığı her hamleye karşı çıkmış, bunda da aşırı gitmiştir, bunu reddetmek bize bir şey kazandırmaz. ancak, mustafa sabri'nin temel düşüncesi, dinin muhafazasıdır.
gerek ''izmir'i fethetti. ama ne için fethetti? batıcı mefkurelerini gerçekleştirmek için!'' demesi, gerek ''ingilizlerle mustafa kemal'in ettiği danışıklı döğüşünü izlemek ne acıdır'' demesi; onun neden kuvayı milliyeye karşı çıktığını ifade ediyor.
ali ulvi'nin hatıralarında bahsi geçer, mustafa sabri şöyle demiştir:
Padişahım, eğer bu iş için muhakkak bir paşa gönderilecekse, karar verdiyseniz, başka bir paşa bulalım. demek istedim.
yani diyor ki, sen mustafa kemal'i değil, başkasını gönder, din gidecek yoksa. vahdettin onu dinlememiş, atatürk'ün zekasına güvendiğini ifade ederek, mustafa kemal'i göndermiştir. işte mustafa sabri'nin korkusu budur. yoksa ingiliz muhipleri sever derneğinin çorbacı başısıymış, yok masonmuş, yok şuymuş... palavra!
kendisinin mason olduğunu yazan hıyarto sonraki yazısında ''pardon, mustafa hayri olacakmış hihihi'' ettiydi. her şeyiniz takiyyecilik ulan. adamı kötülemek için 10 sayfa yazı yazmış, sonraki yazısının son kısmında da ''ben yanıldım'' dememiş. ''mustafa hayri kısmı silinmişti, yanlışlıkla sabri yazmışım'' diyor. ne desek boş...
sözde alim, gerçekte zalim.
günümüz siyasetçilerinin feyz aldığı kişiliklerdendir. söylediklerini tekzip edecek birileri de olmadığı için hala güvenilir kaynak olarak koyunlara(!) anlatılmaktadır.
günümüz siyasetçilerinin feyz aldığı kişiliklerdendir. söylediklerini tekzip edecek birileri de olmadığı için hala güvenilir kaynak olarak koyunlara(!) anlatılmaktadır.
Son dönemde yine gündeme gelen Mustafa Sabri Efendi hakkında tartışmalı mevzulara dair hoş bir yazı
http://www.kelambaz.com/k...i-yanlislar-ve-gercekler/
http://www.kelambaz.com/k...i-yanlislar-ve-gercekler/
http://www.haberturk.com/...rdigi-fetvalarin-asillari
kuvva-yı milliye aleyhine fetva vermemiş din âlimi.
kendisinin görüşlerini sevmem, desteklemem ama yanlış bilmeyin.
hatalarıyla, günahlarıyla bu dünyadan göçmüştür. milli mücadeleye karşı olmanın cezasını bulmuştur ve sürülmüştür.
ölmüş gitmiş adamın adını siyasi malzeme için okula veren terbiyesizler utanmalıdır.
kuvva-yı milliye aleyhine fetva vermemiş din âlimi.
kendisinin görüşlerini sevmem, desteklemem ama yanlış bilmeyin.
hatalarıyla, günahlarıyla bu dünyadan göçmüştür. milli mücadeleye karşı olmanın cezasını bulmuştur ve sürülmüştür.
ölmüş gitmiş adamın adını siyasi malzeme için okula veren terbiyesizler utanmalıdır.
"kemalciler tutturmuş bir türklük, milliyet önemli bir şey idiyse, bir türk dili veya bir çerkes dili yanında arap dili çok daha üstündür, bunların yanında daha büyük olan arap milliyeti ile iftihar etmek daha uygun olacaktı, elimden gelse bütün türkleri arap yaparım, bunların vaktiyle araplaşmadığına eseflenirim."
Diye bir beyan veren, atatürk ve cumhuriyet düşmanı, bir şeyhülislam bozuntusudur.. Bizi araplaştırmak isteyen dincilerin ağababasıdır. Aslında tüm dincilerinden aklından bu geçmektedir.. Zamanında yunanistan'a sürülmüştür.. Mehmet akif ersoy gibi bir muhafazakarı bile sırf, atatürk'ün yanında diye sevmemiştir..
işte başbuğumuz böyle arapçı mankurtlarla, teröristlerle ve içimizdeki hainlerle uğraşıp durdu.. Ayrıca bu cahilin divanü lügati't türk adlı sözlükten haberi yok galiba.. Arap dilinin türkçeden üstün olmadığını, kaşgarlı mahmut ta 11. Yüzyılda kanıtlamıştır.. Bu da dincilere kapak olsun.. Evet biz kemalciler türklük diye tutturduk.. Türkçü ittihat ve terakki'nin ve atatürk'ün fikirlerinin devamıyız.. Hep de öyle olacak.
Diye bir beyan veren, atatürk ve cumhuriyet düşmanı, bir şeyhülislam bozuntusudur.. Bizi araplaştırmak isteyen dincilerin ağababasıdır. Aslında tüm dincilerinden aklından bu geçmektedir.. Zamanında yunanistan'a sürülmüştür.. Mehmet akif ersoy gibi bir muhafazakarı bile sırf, atatürk'ün yanında diye sevmemiştir..
işte başbuğumuz böyle arapçı mankurtlarla, teröristlerle ve içimizdeki hainlerle uğraşıp durdu.. Ayrıca bu cahilin divanü lügati't türk adlı sözlükten haberi yok galiba.. Arap dilinin türkçeden üstün olmadığını, kaşgarlı mahmut ta 11. Yüzyılda kanıtlamıştır.. Bu da dincilere kapak olsun.. Evet biz kemalciler türklük diye tutturduk.. Türkçü ittihat ve terakki'nin ve atatürk'ün fikirlerinin devamıyız.. Hep de öyle olacak.
Milli mücadele zamanında Atatürk ve arkadaşları hakkında ölüm emri vermiştir.
Bu emir, dönemin müftüsü tarafından onaylanmış ve türk düşmanı padişah vahdetin tarafından imzalanarak resmileştirilmiştir.
Türkler milli mücadeleyi kazandıktan sonra ülkeye girişi yasaklamıştır. Kahirede gebermiştir.
Bu emir, dönemin müftüsü tarafından onaylanmış ve türk düşmanı padişah vahdetin tarafından imzalanarak resmileştirilmiştir.
Türkler milli mücadeleyi kazandıktan sonra ülkeye girişi yasaklamıştır. Kahirede gebermiştir.
Sıfatından hoşlanmadım.
Yunanistan'a sığınmış Osmanlı şeyhülislâmı.
Sevr'i imzalayan hükûmet döneminde şeyhülislam olan Mustafa Sabri, Yıldız Sarayı'nda Vahdettin başkanlığında toplanan Meclis-i Âlî'de anlaşmanın kabul edilmesi yönünde görüş bildirenler arasındaydı.
Türkiye Cumhuriyeti için;
"Hükûmet, dini siyasetten uzaklaştırdığı zaman islam dinine boyun eğmemiş ve mürted olmuştur. Bundan dolayı önce hükûmet sonra da hükûmete itaat ettiği için ümmet mürted olmuştur." Açıklaması yapmıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin "milli şehit" olarak andığı Boğazlıyan kaymakamı Kemal bey yine Sabri efendi'nin fetvası ile idam edildi.
içlerinde Mustafa Kemal Paşa'nın da bulunduğu 'milliyetçi ileri gelenler' hakkında ölüm fetvasını kaleme aldı.
Öyle ki Bu tarihte şeyhülislam olan Haydarizade ibrahim Efendi, Mustafa Sabri'nin kaleme aldığı fetvayı okuyunca imzalamayı reddetti ve istifasını verdi.
fetvada özetle şunlar denmekteydi: "Padişah'ın aksi emrine rağmen istilacılara karşı direnişe geçen milliyetçilerin öldürülmeleri caiz olmakla kalmayıp hatta her müslümanın dini görevidir. Bu uğurda ölenler şehit, kalanlar gazi sayılır."
Mustafa Kemal Atatürk ve Ankara hükümeti'ne çok kez hakaret etmiştir; "Mustafa Kemal'in ve Ankara Hükûmeti'nin kahpeliklerini, sahtekârlıklarını şu ufacık mukaddime'ye sığdıracak değilim."
"iki paralık Mustafa Kemal kuvvetinin baskısına boyun eğerek ingilizlerin, Fransızların ve sair devletlerin istanbul'dan çekilip gitmelerini ancak Kemalistlerin idam ettiği Türk aklı kabul edebilir."
Sonuç?
Türk ordusunun bağımsızlık savaşını kazandığı 1922'de, Mustafa Sabri Efendi ailesini alarak ingilizlerin temin ettiği bir yük gemisiyle Mısır'a kaçtı. Bir ara tekrar Yunanistan'a sığındı.
italyan gazetelerinde yer alan bir bildirisinde Türklere "Müslüman barbarlar" dedi, Ankara Hükûmeti'nin Musul üzerinde hak iddia etmesinin gülünç olduğunu yazdı.
https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Mustafa_Sabri_Efendi
Sevr'i imzalayan hükûmet döneminde şeyhülislam olan Mustafa Sabri, Yıldız Sarayı'nda Vahdettin başkanlığında toplanan Meclis-i Âlî'de anlaşmanın kabul edilmesi yönünde görüş bildirenler arasındaydı.
Türkiye Cumhuriyeti için;
"Hükûmet, dini siyasetten uzaklaştırdığı zaman islam dinine boyun eğmemiş ve mürted olmuştur. Bundan dolayı önce hükûmet sonra da hükûmete itaat ettiği için ümmet mürted olmuştur." Açıklaması yapmıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin "milli şehit" olarak andığı Boğazlıyan kaymakamı Kemal bey yine Sabri efendi'nin fetvası ile idam edildi.
içlerinde Mustafa Kemal Paşa'nın da bulunduğu 'milliyetçi ileri gelenler' hakkında ölüm fetvasını kaleme aldı.
Öyle ki Bu tarihte şeyhülislam olan Haydarizade ibrahim Efendi, Mustafa Sabri'nin kaleme aldığı fetvayı okuyunca imzalamayı reddetti ve istifasını verdi.
fetvada özetle şunlar denmekteydi: "Padişah'ın aksi emrine rağmen istilacılara karşı direnişe geçen milliyetçilerin öldürülmeleri caiz olmakla kalmayıp hatta her müslümanın dini görevidir. Bu uğurda ölenler şehit, kalanlar gazi sayılır."
Mustafa Kemal Atatürk ve Ankara hükümeti'ne çok kez hakaret etmiştir; "Mustafa Kemal'in ve Ankara Hükûmeti'nin kahpeliklerini, sahtekârlıklarını şu ufacık mukaddime'ye sığdıracak değilim."
"iki paralık Mustafa Kemal kuvvetinin baskısına boyun eğerek ingilizlerin, Fransızların ve sair devletlerin istanbul'dan çekilip gitmelerini ancak Kemalistlerin idam ettiği Türk aklı kabul edebilir."
Sonuç?
Türk ordusunun bağımsızlık savaşını kazandığı 1922'de, Mustafa Sabri Efendi ailesini alarak ingilizlerin temin ettiği bir yük gemisiyle Mısır'a kaçtı. Bir ara tekrar Yunanistan'a sığındı.
italyan gazetelerinde yer alan bir bildirisinde Türklere "Müslüman barbarlar" dedi, Ankara Hükûmeti'nin Musul üzerinde hak iddia etmesinin gülünç olduğunu yazdı.
https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Mustafa_Sabri_Efendi
Fesligillerin pek sevdiği yobiş atam bu iti sallandırsaydı kahraman olacaktı.
vatan hainlerinin idolüdür.
hepinizin sonu bunun gibi olacak. yurtsuz piçler.
hepinizin sonu bunun gibi olacak. yurtsuz piçler.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar