bugün

bugünki kürt sorunun temelini atan sahıslardan biridir. kemalistlerin son kalelerinden biridir. istiklal mahkemelerinde baskanlık yapıp önce idam hükmü verip sonra sorgulamasını yaptırmıstır. van da yaptıgı yargısız infazda fasizmin ırkçılıgın en güzel örnegidir.
senin ismini kışlalardan silerler paşam, ama vatansever gönüllerden asla silemezler. nur içinde yat paşam. zamanında kafasını kestiğin köpeklerin nesebleri şimdi senin ismini silmeye çalışıyorlar. unutmasınlar ki binalar yanar, insanlar ölür ama sizin gibi aziz insanların isimleri nesilden nesile her türk'ün kalbinde yaşayacaktır.
istiklal mahkemelerinde değil ama divan-ı harpte görev almış, astığı astık, hukuka saygısı olmayan askerlerimizden birisidir, mahpus damlarında azrail'le tanışmış tanışmıştır.
teröristlerin ve yaltakçılarının gururları incinmesin diye tayyip efendi'nin talimatıyla ismi kışlasından sökülen kahraman paşa...

ruhun şad olsun...

gün gelir yine veririz ismini o kışlaya paşam.
ismi verildiği yerlerden tabelaların söküldüğü eski asker. o tabelalar bir daha nah asılır.

http://yurthaber.mynet.co...tabelasi-kaldirildi/68045
Bir insandan hem yobazlar hem kürtçüler nefret ediyorsa o insan değerlidir.

Mustafa muglali'da tam böyle bir kişidir işte.

33 kişiyi kursuna dizdirmiş..

O dönem ikinci dünya savaşı dönemiydi ve kürt olan her yerde olduğu gibi anarşi ve capulculuk diz boyuydu.

Muglali paşa da bugün yapilmayani yaptı ve anlayana anladığı dilden davrandı.

Kahraman askerdi. Nur içinde yatsın.
kendisi de seveni de faşist olan yaratık.
33 tane terorist pici gebertmis kahraman pasa. bugun muglaliya saldiranlar pkkya karsi operasyon durdurulsun diye inleyenlerdir. eee teroristin devri olmaz eskisine de yenisine de sahip cikar...
ismini kışlalardan silebilirsiniz ama ruhunu bu ordudan sökemezsiniz.

o tabelalar nah asılır diyenler daha nerenize çaksın bu ordu.
cumhuriyet döneminin önemli komutanlarından.

1- yapmadığı ve emrini vermediği bir olaydan dolayı üstleri bendim sorumluluk benim deyip kabul etmesiyle ceza almıştır.
2- böyle delikanlı hareket yapacak bir tane bile komutan bugün yoktur.
3- o gün orada olanları öven beyinsizler ise işte bu adamın koruduğu beyinsizlerle aynı kafadadır.
4- bu mantıkla tekneleriyle kaçakçılık yapan tüm ege ve karadeniz insanlarını da öldürmek gerekiyordu ama durun onlar kürt değildi.
Muğla'da yaşasın adı da şanı da o zaman..

Insanlarını katlettiği van'da şanı da yoktur ,adına da yer yoktur..
bazı ahmaklar daha olayların aslını bilmez/okumaz gelmişler millete faşist damgası yapıştıyor.

bak sığır burada yazılanları iyi oku/anla sonra gelip burada aptal aptal laflarınla zıvanadan çıkarma büyüklerini:

1940′lı yıllar…
ikinci Dünya Savaşı yılları, ülkede yokluk yaşanıyor.
ingiliz, Fransız, Alman, Rus ve iran casusları ülkede cirit atıyor.
Doğu Anadolu ülkenin diğer kesimlerine nazaran daha karışıktır.
Yabancı ülkeler lehine casusluk iddiaları her gün ilgili makamlara ulaşıyor.
Devlet bölgede sıkıyönetim uyguladığı halde hırsızlık, kaçakçılık, eşkıyalık, soygunculuk, ırza tecavüz eylemleri engellenemiyor.
Casus mu, hain mi, eşkıya mı olduğu belli olmayan bazı gruplar, bölgede güvenlik sağlamak için canla başla çalışan askerleri de pusuya düşürerek şehit ediyorlar ve kendilerine kucak açan Irak ile iran’a kaçıp bir süre saklandıktan sonra tekrar bölgeye dönüp eylemlerine devam ediyorlardı.
Bu çeteler, Türkiye’den büyük ve küçükbaş hayvanları çalıyor, o sıralarda fiilen Rusların kontrolünde olan iran’a götürüp satıyorlardı.
Bu eşkıyalar Rus ve iran makamlarınca da korunuyordu. Bu eşkıya genelde iki nüfus kağıdı taşıyordu.
iran’da iran, Türkiye’de Türk vatandaşı gözüküyorlardı.
Bölge halkı bu eylemlerden dolayı canlarından bezmişlerdi.
insanlar kendilerini nasıl koruyacaklarını bilemedikleri için orduya ve askere sığınıyorlardı…

Bölgedeki karışıklıklar artınca Orgeneral Mustafa Muğlalı, çok deneyimli ve disiplinli bir asker olduğu için Üçüncü Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı’na getirilir.
Hayatı savaşlarda geçmiş olan Muğlalı Paşa işi çok sıkı tutar, canilere karşı amansız bir mücadele başlatır ve birtakım tedbirler alır.
Bu tedbirler arasında; Siirt’teki gezici Jandarma Taburu’nun bu bölgeye kaydırılması, çobanların silahlandırılması, gezici ekipler kurulması da vardı.
Ayrıca, Paşa, eşkıyanın sınır ötesine kaçmasını önlemek için de emrindeki birliklere Irak ve iran’a kaçan eşkıyayı takip ve “gerekirse vur” emri verir.
1943 yılında Van’ın Özalp ilçesi’nin sınır bölgesinde iran’a kaçmaya çalışan bir grup, güvenlik güçleri tarafından sıkıştırılır.
Çatışma çıkar ve dur emrine uymayan kürt eşkıyalardan 33 tanesi öldürülür..Bu olaydan sonra bölgede az da olsa sükun sağlanır.
Bölge halkı Paşa’ya minnettardır.
Bölge huzur ve sükûn içindedir.
içişleri Bakanlığınca, bölgede sükûn sağlandığı için, Valiliğe ve Jandarma komutanlığına teşekkür yazıları bile yazılır.
20 Aralık.1943 tarihinde Van Cezaevinde yatan ismail Özay isimli bir mahkûm, TBMM’ne yazdığı dilekçesinde; bu 33 kişinin kaçmalarının söz konusu olmadığını, bilerek katledildiklerini iddia eder,olaydan yaralı olarak kurtulup iran’da yaşayan kardeşinin affedilmesini ve olayın tahkikini talep eder.
Adalet Bakanlığının Genelkurmay Başkanlığından kanunun adli takibinin yapılmasını ilişkin talebine karşı, Mareşal Fevzi Çakmak’ın verdiği yanıt yiğitçedir, Türk’çedir:
“Ordu komutanı o günkü şartların gereğini yapmıştır. Memleketin yüksek menfaati için gerekli tedbirleri almıştır. Görevini yerine getiren bir komutanı mahkemeye veremem. Böyle Şey olamaz.”
Fevzi Çakmak’tan sonra Genel Kurmay Başkanı olan Kazım Orbay’da aynı tavrı sürdürür.
1945 yılında 2. dünya savaşı sona erer.
Her şey normale dönüşür.
1946 seçimleri sırasında bu olayı kendi lehlerine oya tahvil etmek isteyen siyasetçiler bu olayı saptırırlar.

Bir taşla birkaç kuş vurulacaktır.

ikinci dünya savaşı sırasında yabancı ajanların kaşıdıkları kürtçülük çıbanı yeniden kaşınarak olay oya tahvil edilecek, Atatürk’ün yakın bir silah arkadaşını zor durumda bırakılarak, şuur altlarındaki Atatürk düşmanlığına dayanan aşağılık duygusu tatmin edilecek,
Menemen olaylarında yargılamayı yapan kahraman bir asker yargılanarak gerici çevrelere menemenin rövanşının alındığının mesajı verilecektir.

1946 seçimlerinden sonra Meclis’e giren Demokrat Parti milletvekilleri bu olayı yeniden Meclis gündemine getirirler.
Öne sürülen iddia şudur: “Çatışma sırasında öldüğü iddia edilen 33 insan masumdu ve kurşuna dizildiler.”

Kıyamet kopar…

Muhalefet milletvekilleri bu olaydan Cumhurbaşkanı inönü ile Milli Savunma Bakanı Ali Rıza Artunkal, içişleri Bakanı Hilmi Uran’ı sorumlu tutarlar.

iktidar ise Demokrat Parti’nin derdinin 33 masum(!) vatandaşın öldürülmesi değil, inönü iktidarını yıpratmak ve oy toplamak olduğunu söyler.

Aylarca süren tartışmalardan sonra bu olay hakkında Mecliste araştırma komisyonu kurulur.
Araştırma komisyonu o yılların olağanüstü şartlarını, o olay sayesinde sağlanan huzur ortamını, 33 eşkıyanın ülkeye zararlarını, Mustafa Muğlalı’nın ülke sevgisini, hiç dikkate almaz.
Meclis araştırma komisyonuna ifade verenlerden birisi de Muğlalı Paşa tarafından; eşi ermeni olduğu için albaylığa yükseltilmeyip, yarbaylıktan emekli edilmiş bir emekli yarbaydır.

Kin ve intikam duyguları içerisinde hareket edilir.
Araştırma komisyonu hiçbir siyasiye, hiçbir bürokrata suç yüklemez.
Tek suçlu Orgeneral Mustafa Muğlalı ile Necdet Bilgez ve Bilal Bali isimli yedek subaylardır.

Meclis Araştırma komisyonu kararından sonra dava açılır ve 1947 yılında emekli olan kahraman Mustafa Muğlalı Paşa yargı önüne çıkarılır.

Mahkeme, 1943 yılının şartlarına, o tarihte bölgede cereyan eden olayların vahametine, o ortamın düşünce ve gereklerine göre değil 1948 yılının normal şartlarının havasına göre yürür.

Muğlalı Paşa, yargılama boyunca bir Türk komutanına yaraşır şekilde bütün sorumluluğu üzerine alır ve zamanın hükümetini hiçbir şekilde suçlamaz.
“Bu subaylara emri ben verdim, onların suçu yoktur.Yaptıklarım suç ise tek suçlu benim” der.
Hâkimin “Ya emrinizi yerine getirmeseydiler” sorusuna “O zaman şakileri kendim vururdum.” yanıtını verir.

33 şakinin yok edilmesi sırasında oh diyenler, Muğlalı Paşa’yı takdir edenler, alkışlayanlar, başka bir havanın, başka hesapların insanı olmuşlardır.

Oy kaygısı her şeyin önüne geçmiştir.

Mustafa Muğlalı Paşa Atatürk’ün silah arkadaşı olmasına rağmen, Cumhurbaşkanı ismet inönü bu olay karşısında parmağını bile kıpırdatmaz.

Ve mahkeme sonucu gerçekten çok hazindir: Hayatını Türk Ordusuna ve Türkiye Cumhuriyetine adamış olan Mustafa Muğlalı Paşa “33 masum(!) insanı öldürmek suçundan” idam cezasına çarptırılır….

Daha sonra cezası 20 yıl hapse çevrilir. 33 tane eşkıyaya hak ettiği cezayı verdiği için ödüllendirmesi gereken Mustafa Muğlalı Paşa, politik yalakalığın, siyaset oyunlarının kurbanı olur.

Türk yargısının siyasi kararlarından birisi olan bu yargılama sonucunda, tek mahkûmiyet Mustafa Muğlalı içindir.
Başka hiçbir kimse ceza almaz…

Mahkeme, eşkıya artıklarının ifadelerini Türk Askerinin ifadesine tercih etmiştir.

Mahkeme sonrası Askeri Yargıtay bu kararı bozar. ikinci bir mahkeme dönemi başlar ama bu sırada kahraman Türk Ordusu’nun bir neferi olan, bütün ömrünü Türk Yurdu’nun bağımsızlığına adayan Mustafa Muğlalı Paşa bu durumu hazmedemez; bulunduğu cezaevinde kahrından 11 Aralık 1951 tarihinde, 70 yaşında vefat eder.

Türk gibi düşünen tek kurum olan Türk Silahlı Kuvvetleri, Mustafa Muğlalı Paşa’nın naaşını Devlet Mezarlığına naklettirdi ve kahraman Türk komutanlarının heykellerinin yer aldığı Genelkurmay bahçesindeki Ölmezler Yolu’na O’nun heykelini diktirdi.

59 yıldan sonra “garp cephesinde yeni bir şey yok”.Şimdi de “pkk artıkları”nın, “çakma haham”ların iftiraları şerefli komutanlarımızın sözlerinden daha değerli bulunuyor.

Ülkesi için kendilerini feda eden Türk subaylarının kaderi de, Muğlalı Paşanın kaderiyle aynı çizgide buluştu.
Kubilay'ın katledildiği bugünde anmadan geçemeyeceğimiz Cumhuriyet askeri.

kendisi, kubilay olayları sonrasında idam cezalarını veren mahkeme üyesidir.

Bu yüzdendir yobazların ve bölücülerin nefreti.

Işıklar içinde uyusun. ..
Menemen’de Kubilay’ın kafasını kesenleri idama mahkum eden, bu nedenle de menderes gericiliğinin katliam iftirasına hedef olan asker.
Cumhuriyet tarihinin sayılı kahramanlarından olan general.
Türk komutan. ruhu şad olsun.
kubilay'a yapılanlara göz yummamıştır. dinsizin hakkından gelmiştir. huzur içinde uyusun.
33 kürt vatandaşının öldürülmesi talimatını veren şerefsiz.
Vatan evladıdır Türk askerine silah çekenlere gerekeni yapmıştır.

Yalaka demokrat parti emekli olunca malum şerefsizlere şirin gözükmek için boktan Bi yargılama ile bu vatanseveri hapse atmıştır.
vefatının 70. yılıdır.
marmaris'te bir cadde ismi.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar