bugün

sadece bakınızdan oluşan entryleri, az lafla çok şey anlatmak hususunda müthiş örnekler ortaya koyan yazar. severek izliyoruz...
dagdan geldi baskente yorgun matador,
bu muymus lan paris?
saat 13,00 de dost un önünde beklediğimiz yazar. hatta "az önce bir uçak geçti, acaba sizin miydi?? " yazarı.
doğru düzgün tanım: hoş sohbet, muhabbet, gelecekte hepbirlikte çok zengin olacağımıza inandığım yazar. *
zirvenin övgülerini şahsıma kusurlarını de-ka organizasyona anlatınız yazarı.mülayim finans olarak fazla bir faydasını göremedik desem de istiklal de ki o mini konuşmamıza dünyaları sığdırarak bana şunu hatırlatan kişisi.
(bkz: arkadaşlarımı kaybetmektense paramı kaybetmeyi tercih ederim)* *
gözlüklerine hayran oldugum organizator seysi.
ah lambocum ah..seni ben çok sevdim be.
(bkz: heredot cevdet) * *
felsefi kişilikli yazar. * *
efendime söyleyeyim, her konuda yaptığımız fikir teatisinden zevk aldığım, organizatör kişilik, güzel insan...
(bkz: sözlük sesimi düzelt lan allahsız)
edebi kişilik, sinema sever, iyi insan, can kardeş. her kafayı bulunduğun da bana ''seni keşke daha önce tanısaydım'' repliğini söylemezse rahat edemeyen yazar hatta yazar ötesi bombacı *.
misafirperverliği ve ilgisi için teşekkür edilesi insan. eğlenmesini ve eğlendirmesini çok iyi biliyor. derin konulardaki sohbetleri de ayrı zevk veren yazar. bir dahaki görüşmemizin ankara da olması temennisi ile.
bir ara lavabo kapısını yumruklarken napıyorsun lan sen manyak diye yardımıma yetmiş kişi.
'şeyy.. birayı fazla kaçırdım da..' dedim.
neyse dayak yemeden çıktık işin içinden.

bu adam, her daim gizli kapaklı suç ortağım benim.
ne yapıyorsam, arkasında bu var yeminlen!
azmettiricim benim.*

o değil de içki masasında oturup bir dertleşecektik azizim biz seninle, her boku organize ediyorsun da bunu mu yapamadın lan kolpacan!?
--spoiler--
yaşlı adam donmuştu. yılın bu zamanları çok soğuk olurdu ve nehirden karşıya geçmek çok zordu. çaresizce nehir kıyısında oturmuş bekliyordu. yanından dört nala atlılar geçti. şöyle bir başını çevirdi. hepsi son hız nehrin karşısına geçip gözden kayboldu.
bir atlı daha geliyordu, başını çevirip ona baktı, gözleri buluştu.
- pardon, dedi, yaşlı bir adamı nehrin karşısına geçirebilir misiniz?
- elbette, dedi, atlı.
adamı kaldırıp ata bindirdi ve nehrin karşısına geçirmekle kalmayıp onu kulübesine bıraktı. adam onu kulübeye davet etti. atlı sordu.
- atlılar geçerken sadece izlediniz fakat beni durdurdunuz. ya sizi almasaydım?
yaşlı adam güldü.
- yıllardır bu çevrede yaşıyorum ve insanları iyi- kötü tanıdım artık. gözlerine bakınca hiçbir şey göremedim ama sizin gözlerinizde zerafet ve incelik vardı. işte bu yüzden durdurdum sizi.
thomas jefferson gülümsedi.
- hiçbir zaman, vatandaşlarımla ilgilenmeden geçirmek istemem günlerimi.

halil cibran' dan:
yenilgi, yenilgim, başkaldırım,
ve de benim kendimle tanışmam.
sayendedir ki hala ben,
ayağı yere basan,
ve solmuş defneler peşinde koşmayan,
genç olduğumun bilincindeyim,
ve sende yalnızlığımı buldum,
ve de herkesten uzak ve gururlu olmayı.
--spoiler--

hayatın bizi farklı şehirlere atmasına üzüldüğüm pırıl pırıl, gerçek bir bilge. zirvenin sabahı o kadar çok düşündüm ki istanbul' a yerleşmeyi, sırf onun için, muhabbetlerimizin devamı için.
yolu her zaman ışık olsun.
"canımın içi gözümün nuru
biricik sözlük ajanım
zirvemin dibi, organizasyonun pîri
ver alkole kendini gör sürahi dibini"

gülmek için uzağa gitmeye gerek yok. o hep burada, kardeş gibi bir şey.
ama işte zaman kısıtı, paravan kişiler. kuru kalabalık.
temmuz ayımı güzelleştirmesi dileğiyle.

(bkz: al sana hacı bekir lokumu)
saat gecenin 3'ü
mekanın dışına çıktık hava almaya bu muhteremle,
ama alkol bütün hiddetiyle damarlarında geziyor arkadaşın, yine de vakur duruşu ve naif konuşması yerli yerinde durmakta...
elinde kadeh babacan bir bakişla başladı konuşmaya;

"bugünlerde farkediyorum dalgalanmalar var sende, boşver herşeyi" kabilinde giriş cümlelerinin ardından;

biz de geçtik bu tür yollardan, şeytan bizi becerip donumuzu göz yaşımızı silelim diye verdi elimize, ve zamanla biz de şeytanı becerip donunu göz yaşını silsin diye eline vermeyi öğrendik...

hoca yardın beni ya,,,üzerime çığ düştü sanki. hem güldüm hem düşündüm.
ha unutmadan, yeni imaj da hoş olmuş ayrıyyetten...
harbi matrak insan, hem sakince konuşuyor bizde ciddi birşey anlatıyor sanıyoruz birden kahkaha tufanı kopuyor ben çözemedim çözen de yoktur sanırım.
sözlüğün en keyifli başlıklarını açan, matrak ve zeki insan.

(bkz: vay be ben bir ayıymışım)
(bkz: hıyarım o zaman börekçi açmalıyım)
an itibari ile birinci nesil çaylak, nedeni bilinmemektedir.

edit : bilinmektedir.
gene nezarete atmışlar bunu. vah vah diyorum kendisine buradan. sorgusu yapıldıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılacağını tahmin etmekteyizdir. sorgusu sırasında hakkındaki ithamları da öğrenecektir. şimdilik yalnızca ben masumum diye haykırmaktadır.*
bir tekerlek resmi uğruna kodese atılmış çaylak kişi.
çaylak olduğunu okuyunca ağzımın açık kalmasına sebebiyet verendir. tez zamanda bekliyoruz ustam.
efsane ölmez.

edit: (bkz: abo özgürlüğüme kavustum)
cumhurbaskanlıgına adaylıgını koymus olan ve secim turuna start vermiş olan yazar.

--spoiler--
zalimlerin basbakani varsa halkinda mulayim'i var.
--spoiler--



(#1417388)
kati suretle efendiliğini bozmayacak olan ağır tahriklere kapılmayacak olan yazardir. cani cok sıkılırsa bir haci bekir lokumu atma marifeti ile canını sıkacaklari tarumar edecek olan yazardır.

(bkz: sizin icin istikbal olan seyler benim icin mazidir)
ibrahim ballıtest den adına agrı dagı remixi calınası yazar.*