bugün
- anneler günü12
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar28
- anın görüntüsü16
- beni özlediniz mi doğru söyleyin15
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak29
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması24
- ismet gurbuz 202411
- türkiye den soğuma sebepleri21
- sözlüğe kız getirmek10
- 2024 eurovision şarkı yarışması12
- okul müdürü nasıl korunabilirdi16
- komşuyu arabanın arkasına bağlayıp sürüklemek8
- erkeklerin sadakatsiz olması13
- benim başörtüm var arabamı yanlış park edebilirim11
- can yaman erkekse sözlük erkekleri ne14
- tamirciye veren kadın8
- bir erkeği cezbeden şeyler12
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak11
- niyetin ciddi mi klişesi13
- uludağ sözlük kapatılacak11
- yorgun mermi8
- icardi1905'in sözlüğü bozması31
- karşı cinsi tavlamak için ne yaparsınız15
- libido düşmesi18
- 45 yaş üstü kadınların muşmulaya dönmesi10
- kızların yedek listesi9
- yazarların kız çocuğu olursa koyacağı isimler9
- cami tuvaletinin paralı olması14
- karşı cinse giyim önerileri15
- sözlükteki feyk hesap sahipleri tespit edilecek9
- evlilik yaşı kaç olmalıdır12
- istanbulda vurularak öldürülen okul müdürü8
- dünya bandırmalılar günü16
- sözlükte artık kızlar teklif edecek8
- insan olmaya ceyrek kala'yı eloande den kapmak17
- platonik aşkın kalp kıran davranışları17
- eric bana9
- sözlük yazarlarının tatlıları13
- psikolog fiyatları8
Edip Cansever'in Verem konulu şiiridir..
"...
her yere yetişilir
hiç bir şeye geç kalınmaz
çocuğum beni bağışla
Ahmet abi sen de bağışla...
boynu bükük duruyorsam eğer
içimden böyle geldiği için değil
ama hiç değil
ah güzel Ahmet abim benim
insan yaşadığı yere benzer
o yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
suyunda yüzen balığa
toprağını iten çiceğe
dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
Konya'nın beyaz
Antep'in kırmızı düzlüğüne benzer
göğüne benzer ki gözyaşları mavidir
denizine benzer ki dalgalıdır bakışları
evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına
öylesine benzer ki
ve avlularına
(bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)
ve sözlerine
(yani bir cep aynası alım-satımına belki)
ve bir gün birinin bir adres sormasına benzer
sorarken sorarken üzünçlü bir ev görüntüsüne
camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına
öyle bir cigara yakımına, birinin gazoz açmasına
minibüslerine, gecekondularına
hasretine, yalanına benzer
anısı işsizliktir
acısı bilincidir
bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan
gülemiyorsun ya, gülmek
bir halk gülüyorsa gülmektir
ne kadar benziyoruz Türkiye'ye Ahmet abi...
bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden
dirseğin iskemleye dayalı
-- bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben --
cigara paketinde yazılar resimler
resimler: cezaevleri
resimler: özlem
resimler: eskiden beri
ve bir kaşın yukarı kalkık
sevmen acele
dostluğun çabuk
bakıyorum da şimdi
o kadeh bir küfür gibi duruyor elinde...
ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet abi
biz eskiden seninle
istasyonları dolaşırdık bir bir
o zamanlar Malatya kokardı istasyonlar
Nazilli kokardı
ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası
kil gibi ince istanbul yağmurunun altında
esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen
kadının ütülü patiskalardan bir teni
upuzun boynu
kirpikleri
ve sana Ahmet abi
uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki
sofranı kurardı
elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı
cezaevlerine düşsen cigaranı getirirdi
çocuklar doğururdu
ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi
o çocuklar büyüyecek
o çocuklar büyüyecek
o çocuklar...
bilmezlikten gelme Ahmet abi
umudu dürt
umutsuzluğu yatıştır
diyeceğim şu ki
yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler
oysa o kadar kullanışlı ki şimdi
hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse
çocuklar, kadınlar, erkekler
trenler tıklım tıklım
trenler cepheye giden trenler gibi
işçiler
Almanya yolcusu işçiler
kadınlar
kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi
ellerinde bavullar, fileler
kolonyalar, su şişeleri, paketler
onlar ki, hepsi
bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler
ah güzel Ahmet abim benim
gördün mü bak
dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
ve dağılmış pazar yerlerine memleket
gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
gelse de
öyle sürekli değil
bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
o kadar çabuk
o kadar kısa
işte o kadar...
Ahmet abi, güzelim, bir mendil niye kanar?
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar?
Mendilimde kan sesleri...
"...
her yere yetişilir
hiç bir şeye geç kalınmaz
çocuğum beni bağışla
Ahmet abi sen de bağışla...
boynu bükük duruyorsam eğer
içimden böyle geldiği için değil
ama hiç değil
ah güzel Ahmet abim benim
insan yaşadığı yere benzer
o yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
suyunda yüzen balığa
toprağını iten çiceğe
dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
Konya'nın beyaz
Antep'in kırmızı düzlüğüne benzer
göğüne benzer ki gözyaşları mavidir
denizine benzer ki dalgalıdır bakışları
evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına
öylesine benzer ki
ve avlularına
(bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)
ve sözlerine
(yani bir cep aynası alım-satımına belki)
ve bir gün birinin bir adres sormasına benzer
sorarken sorarken üzünçlü bir ev görüntüsüne
camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına
öyle bir cigara yakımına, birinin gazoz açmasına
minibüslerine, gecekondularına
hasretine, yalanına benzer
anısı işsizliktir
acısı bilincidir
bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan
gülemiyorsun ya, gülmek
bir halk gülüyorsa gülmektir
ne kadar benziyoruz Türkiye'ye Ahmet abi...
bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden
dirseğin iskemleye dayalı
-- bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben --
cigara paketinde yazılar resimler
resimler: cezaevleri
resimler: özlem
resimler: eskiden beri
ve bir kaşın yukarı kalkık
sevmen acele
dostluğun çabuk
bakıyorum da şimdi
o kadeh bir küfür gibi duruyor elinde...
ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet abi
biz eskiden seninle
istasyonları dolaşırdık bir bir
o zamanlar Malatya kokardı istasyonlar
Nazilli kokardı
ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası
kil gibi ince istanbul yağmurunun altında
esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen
kadının ütülü patiskalardan bir teni
upuzun boynu
kirpikleri
ve sana Ahmet abi
uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki
sofranı kurardı
elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı
cezaevlerine düşsen cigaranı getirirdi
çocuklar doğururdu
ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi
o çocuklar büyüyecek
o çocuklar büyüyecek
o çocuklar...
bilmezlikten gelme Ahmet abi
umudu dürt
umutsuzluğu yatıştır
diyeceğim şu ki
yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler
oysa o kadar kullanışlı ki şimdi
hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse
çocuklar, kadınlar, erkekler
trenler tıklım tıklım
trenler cepheye giden trenler gibi
işçiler
Almanya yolcusu işçiler
kadınlar
kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi
ellerinde bavullar, fileler
kolonyalar, su şişeleri, paketler
onlar ki, hepsi
bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler
ah güzel Ahmet abim benim
gördün mü bak
dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
ve dağılmış pazar yerlerine memleket
gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
gelse de
öyle sürekli değil
bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
o kadar çabuk
o kadar kısa
işte o kadar...
Ahmet abi, güzelim, bir mendil niye kanar?
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar?
Mendilimde kan sesleri...
bir insan yaşadığı yere benzer hakikaten. çocukluğumun geçtiği yerlere baktığımda aklımdan bu dizeler geçmiştir.
Erdal Öz'ün Defterimde Kuş Sesleri adlı kitabına isim verirken esinlendiği ve kitabında da yer verdiği gerçekten çok güzel olduğuna düşündüğüm bir Edip Cansever şiirdir.
Edip cansever'in nasıl bu kadar doğal yazabildiğini anlayamadığım şiirlerinden biridir. liseye başladığım yıl okumuştum tesadüfen.. Ustanın okuduğum ilk şiiridir ve onu sevme nedenlerimdendir..
en güzel (ya da acı mı demeli?) 12 Eylül şiiridir.
"dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
ve dağılmış pazar yerlerine memleket"
"dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
ve dağılmış pazar yerlerine memleket"
bugüne kadar her seferinde aynı duygularla 10 kez(belki daha fazla) okuduğum, her okuyuşumda beni ve dinleyenleri alıp geçmişe götüren, bir nevi zaman makinesi olma özelliğine sahip şiirdir. edip cansever'i sevme nedenidir.
mendilimde kan sesleri
pıt...pıt...pıt...
dudağımdan damlıyor kimi
kelimeler kan(at)ıyor dilim(i),
çok düşünmüşümdür, bundan mıdır dudakların rengi
en kanayası yer midir dudak bedendeki.
alışmamış damak kolay kanar denir hani,
fırçalanmalı sürekli,
halbuki kelimelere alışamıyor dudaklar
onlardan arınmak kanatıyor sürekli be(de)nimin içini.
gözlerimden damlıyor kimi
en çok da unutmaya içtiğim (s)anma geceleri
hani kanlanır ya gözler
işte o kanlar tek kalınca güçlenir, bedenleşir, sesleşirler,
mendilimde kan sesleri
pıt...pıt...pıt...
ne kadar uğraşsam da içime çığlıklıklarımdan daha çabuk erişirler.
gözümde kanlar
hani yeşiline karasına dokunamazlar da bir tek beyazını kaplarlar
kanlar zaten hep en temizleri boyarlar.
gözümde kanlar,
şarabımdan değil benden-senden damlalar
şarap anca seni getirir de ben kanayacağını anlar.
(yan)aklarımdan damlıyor kimi
hani jilet kesiği gibi
önce hissetmiyorum
sonra tatlı bir yanma
ardından uzun, derin bir acı,
anlayacağın onlar keskin öpüşlerin kanları.
mendilimde kan sesleri
pıt...pıt...pıt...
tam sıkıştırılamamış bir musluk gibi,
aman ha denemeyin sıkmayı
bir anda fışkırıp kan yapabilir temiz elbiselerinizi.
pıt...pıt...pıt...
dudağımdan damlıyor kimi
kelimeler kan(at)ıyor dilim(i),
çok düşünmüşümdür, bundan mıdır dudakların rengi
en kanayası yer midir dudak bedendeki.
alışmamış damak kolay kanar denir hani,
fırçalanmalı sürekli,
halbuki kelimelere alışamıyor dudaklar
onlardan arınmak kanatıyor sürekli be(de)nimin içini.
gözlerimden damlıyor kimi
en çok da unutmaya içtiğim (s)anma geceleri
hani kanlanır ya gözler
işte o kanlar tek kalınca güçlenir, bedenleşir, sesleşirler,
mendilimde kan sesleri
pıt...pıt...pıt...
ne kadar uğraşsam da içime çığlıklıklarımdan daha çabuk erişirler.
gözümde kanlar
hani yeşiline karasına dokunamazlar da bir tek beyazını kaplarlar
kanlar zaten hep en temizleri boyarlar.
gözümde kanlar,
şarabımdan değil benden-senden damlalar
şarap anca seni getirir de ben kanayacağını anlar.
(yan)aklarımdan damlıyor kimi
hani jilet kesiği gibi
önce hissetmiyorum
sonra tatlı bir yanma
ardından uzun, derin bir acı,
anlayacağın onlar keskin öpüşlerin kanları.
mendilimde kan sesleri
pıt...pıt...pıt...
tam sıkıştırılamamış bir musluk gibi,
aman ha denemeyin sıkmayı
bir anda fışkırıp kan yapabilir temiz elbiselerinizi.
"Ahmet abi, güzelim, bir mendil niye kanar?
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar?
Mendilimde kan sesleri... "
böyle acaip sorularla yazınca mı böyle acaip bir hale sokuyor şiirler... sizin hiç babanız öldü mü
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar?
Mendilimde kan sesleri... "
böyle acaip sorularla yazınca mı böyle acaip bir hale sokuyor şiirler... sizin hiç babanız öldü mü
gürdal tosun'un anısına...
gürdal'la konuştum
tam soruyordum:
"madem ölecektin
niçin bu kadar güzeldin?"
peçetedeki balığı gördüm
ağlıyordu
niçin ağlar peçetedeki balık diye sordum
bir mendil niye kanarsa ondan
dedi gürdal.
eylül 2000,beşiktaş
yılmaz erdoğan
gürdal'la konuştum
tam soruyordum:
"madem ölecektin
niçin bu kadar güzeldin?"
peçetedeki balığı gördüm
ağlıyordu
niçin ağlar peçetedeki balık diye sordum
bir mendil niye kanarsa ondan
dedi gürdal.
eylül 2000,beşiktaş
yılmaz erdoğan
sanılanın aksine Edip Cansever'in Ahmed Arif'e değil ayakkabı boyacısı Ahmet Abi ye yazdığı şiirdir. Ahmet abi darbe döneminde işçilere ''eğlenin'' demiş bir grup anti devrimcinin Ey! Lenin dediğini iddia etmesi dolayısıyla komünizm propagandası yapmak suçundan hapse atılmıştır. Ahmet abi 92 yaşindadır ve hala Malatyada ayakkabı boyacılığı yapmaktadır ..
büyük şairler, iyi katildir.
ah be edip abi;
''dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
ve dağılmış pazar yerlerine memleket''
ah be edip abi;
''dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
ve dağılmış pazar yerlerine memleket''
en sevdiğim edip cansever şiiri. bu şiirdeki samimiyeti hiçbir şiirde görmedim.
http://www.youtube.com/wa...dscreen&v=2CuFoIlrLuY
http://www.youtube.com/wa...dscreen&v=2CuFoIlrLuY
evde kimse yokken yüksek sesle okumanın en çok keyif verdiği şiirlerden biri. müthiş.
"bilmezlikten gelme Ahmet abi"
"bilmezlikten gelme Ahmet abi"
nazım hikmet'in (bkz: saman sarısı) ve edip cansever'in mendilimde kan sesleri şiirleri türk şiirinin zirvesidir denilebilir. şiirin, şiir ötesine geçtiği ses olduğu, görüntü olduğu, hıçkırık olduğu anlardadırlar.
mendilimde kan seslerinden
"
gülemiyorsun ya, gülmek
bir halk gülüyorsa gülmektir
ne kadar benziyoruz Türkiye'ye Ahmet abi...
bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden
dirseğin iskemleye dayalı
"
saman sarısı
"
ayrılık masanın üstündeydi kahve bardağınla limonatamın arasında
onu oraya sen koydun
bir taş kuyunun dibindeki suydu
bakıyorum eğilip
bir koca kişi gülümsüyor bir buluta belli belirsiz
sesleniyorum
sesini yitirmiş geri dönüyor sesimin yankıları
ayrılık masanın üstündeydi cıgara paketinde
gözlüklü garson getirdi onu ama sen ısmarladın
kıvrılan bir dumandı gözlerinin içinde senin
cıgaranın ucunda senin
ve hoşça kal demeğe hazır olan avucunda
"
mendilimde kan seslerinden
"
gülemiyorsun ya, gülmek
bir halk gülüyorsa gülmektir
ne kadar benziyoruz Türkiye'ye Ahmet abi...
bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden
dirseğin iskemleye dayalı
"
saman sarısı
"
ayrılık masanın üstündeydi kahve bardağınla limonatamın arasında
onu oraya sen koydun
bir taş kuyunun dibindeki suydu
bakıyorum eğilip
bir koca kişi gülümsüyor bir buluta belli belirsiz
sesleniyorum
sesini yitirmiş geri dönüyor sesimin yankıları
ayrılık masanın üstündeydi cıgara paketinde
gözlüklü garson getirdi onu ama sen ısmarladın
kıvrılan bir dumandı gözlerinin içinde senin
cıgaranın ucunda senin
ve hoşça kal demeğe hazır olan avucunda
"
Açık ara okuduğum, bildiğim en iyi şiirdir.
Ahmet abi, güzelim, bir mendil niye kanar?
diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar?
Ahmet abi, güzelim, bir mendil niye kanar?
diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar?
Edip Cansever'in en iyi şiiridir.
"...Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar
Mendilimde kan sesleri."
(bkz: edip cansever)
(bkz: başyapıt)
Mendilimde kan sesleri."
(bkz: edip cansever)
(bkz: başyapıt)
'boynu bükük duruyorsam eğer
içimden böyle geldiği için değil ama
hiç değil
ah güzel ahmet abim benim
insan yaşadığı yere benzer
o yerin suyuna,
o yerin toprağına
benzer suyunda yüzen balığa
toprağını iten çiceğe
dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
konya'nın beyaz
antep'in kırmızı düzlüğüne benzer
göğüne benzer ki gözyaşları mavidir
denizine benzer ki dalgalıdır bakışları
evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına
öylesine benzer ki
ve avluların'
içimden böyle geldiği için değil ama
hiç değil
ah güzel ahmet abim benim
insan yaşadığı yere benzer
o yerin suyuna,
o yerin toprağına
benzer suyunda yüzen balığa
toprağını iten çiceğe
dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
konya'nın beyaz
antep'in kırmızı düzlüğüne benzer
göğüne benzer ki gözyaşları mavidir
denizine benzer ki dalgalıdır bakışları
evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına
öylesine benzer ki
ve avluların'
Gecenin bir vakti ,sokakta yururken akla gelen,ic burkan dizeler.
Ahmet abi,guzelim,bir mendil niye kanar,
Dis degil,tirnak degil,bir mendil niye kanar.
Ahmet abi,guzelim,bir mendil niye kanar,
Dis degil,tirnak degil,bir mendil niye kanar.
Başlayınca insanı içine çeken şiir. Yavaş adımlarda yürümeye başlarsınız okurken, ardından bir yağmur bastırır gibi olur. Hızlanırsınız. Siz hızlandıkça duygu artar. Böyle bir şiir.
mendilimde kan seslerinden kasıt verem hastalığıdır çok güzel şiir.
edip cansever'in muazzam eseri.
güncel Önemli Başlıklar