bugün

türk milletine her fırsatta ihanet eden kürtleri kardeş kakalamak için söylenen yalanlardır.

en önemlisi kürtlerin kurtuluş savaşında türklerle omuz omuza savaştığıdır. bu gerek tarihsel gerekse istatistiksel/bilimsel verilere göre çok ciddi ve büyük bir yalandır.

kurtuluş savaşı sürerken kuvayi milliye ye katılanlar kayıt altına alınmıştır. güneydoğu bölgesinden kuvayi milliye ye katılanların sayısı 700 dür. oysa kuvayi milliyeye isyan ederken öldürülen kürt sayısı 7000 dir. kurtuluş savaşı sırasında tam 4 defa kürt isyanı olmuştur. (1919-22, simko (ismail ağa) isyanı, 11 mayıs 1919 ali batı isyanı,21 mayıs 1919 mahmut berzenci isyanı, 6 mart 1921 koçgiri isyanı)

yani türk ordusu istiklal harbinde hem itilaf devletlerine karşı savaşmış hem de kürtlere karşı mücadele vermiştir.

diğer bir yalan da çanakkale de kürtlerle omuz omuza savaştığımız yalanıdır. çanakkale de kürtler yoktur. şimdi itiraz edip 1980 lerde yapılmış şehitlikte güneydoğu anadoludan pek çok insan olduğu söylenecektir. mevzubahis şehitlerin künyelerinde isimleri yazmasına rağmen memleketleri yazmamaktadır. isimlere memleketler kurayla dağıtılmıştır.

gerçek odur ki; adanada toplanan hamidiye alaylarından bozma birlikler 72 nci ve 77 nci alaylar sazlıklarda saklanırken 57 nci alay tümüyle şehit düşmüştür.

yani kürtler omuz omuza saklanırken, anadolunun dört bir yanından gelen türkler omuz omuza şehit olmuştur.

bir de nihat doğan ın 1071 şarkısında bahsettiği kürtlerin malazgirt muharebesinde türklere yardım ettiği yalanı vardır; tam tersidir. romen diyojen in ordusunda 10 bin kişilik paralı kürt piyade birimi vardır.

görüldüğü üzere türk'ün yazdığı her destana ortak olmayı kendisine görev bilen kürtler; çaktırmadan tarihte kazandığımız her başarıda "biz olmasak olmazdı" gibi yalan bir havayla sırtımızı delik deşik etmeye devam etmektedirler.

nevruz bayramının öz be öz ortaasyadan kalma türk bayramı, demirci kava diye övündükleri efsanelerinin de bildiğimiz ergenekon efsanesi olduğunu belirtmeden geçmemek lazım. ayrıca "bağlama" türk sazı, "halay" gene orta asya türk halk dansıdır. onu da belirtmeli. ah, çiğ köfte de bizim kuşatmalarda kullandığımız sayımızı belli etmemek için ateş yakmadan yediğimiz bir yiyecektir.

nelerimize ortak olmuşlar görün. yalanla, dolanla.

kürtü türk e sempatik kılmak için söylenen yalanları öğrenmek, bilmek ve aktarmak her türk'ün boyun borcudur.
(bkz: benim kürt arkadaşlarım da var)
işte türklerle omuz omuza savaşan kürt kardeşlerimiz:

http://www.turksolu.org/sehit/1.htm

çok şekersiniz ya.
bu kadar aSKER polis katledilmiş. bir dünya genç tabutta evine dönmüş. istedikleri kadar sempatikleştirsinler işe yaramayacaktır.
(bkz: çok iyi çocuk)
(bkz: good boy)
efendim kürtler şöyle, fransızlar böyle, tarzı genellemelerin alayının fason, çakma, kolpa olduğunu zaten herkes bilmektedir. mesele o değildir. mesele en basitinden "nelerimize ortak olmuşlar" cümlesinde beliren "biz" ve "onlar" ayrımıdır. bu ülkede bu ayrım devam ettiği sürece ne azınlıklar haklarına kavuşabilirler ne de rahat edebilirler.

kürtler azınlık sayılmıyor misal. bir de bununla övünürüz biz "bizden sayıyoyuruz işte" mantığı vardır. ulan zaten senden. en az 700-800 yıldır o coğrafyada seninle birlikte yaşamış. lozan'da yeni kurulacak olan ulus-devlet problem yaşamasın diye sadece gayrımüslimler azınlık sayılmış, kürtlere azınlık hakları verilmemiştir. oysa ki bir ülkede kimin azınlık olduğuna o ülkenin devleti karar veremez. türkiye'nin de üye olduğu birleşmiş milletler'in bir azınlık tanımı vardır, bir topluluğun çoğunluktan farklı olan özellikleri o topluluk için vazgeçilmez, hayati derecede önemli ise o topluluk azınlıktır. adamın kendine has dili var ulan daha ne olsun? mustafa kemal atatürk'ün, zamanında yeni kurulan devletin dinamiklerinin zarar görebileceğini hesaba katarak-haklılığı tartışılır olsa da-zekice uyguladığı bir politikayı üstünden 80 yıl geçtikten sonra değişen konjonktüre rağmen hala sürdüren, statükoculuktan başka hiçbir planı, stratejisi olmayan bugünkü çakma atatürkçüler yüzünden bu insanlar yıllarca dillerini konuşamadılar. dillerinde eğitim göremediler. müzik yapamadılar, gazete okuyamadılar.

ayrıca şu kuruluş savaşında omuz omuza vuruşma konusuna gelelim. türk solu "allah bir" dese şüphe ederim bir kere. ayrıca bir etnisitenin vatanına sadakatini verdiği şehit sayısıyla mı ölçüyoruz? en çok şehidi bursa vermiş en sadık il bursa olsun mesela. güneydoğu bölgesinden 1000 kişi gelmiş savaşmış işte ulan ne bekliyorsun? o dönem oradaki nüfusu biliyor musun? peki kaç tanesinin askerlik yapabilecek durumda olduğunu? bunun belli bir sınırı mı var? o sınırdan daha az sayıda şehit verince ihanet mi etmiş olunuyor yani nedir?

bizden olanı ötekileştirdiğimiz sürece başımız daha çok ağrıyacaktır. devlet için en sorun çıkarmayacak vatandaş, devletten haklarını alan vatandaştır. sen insanlara haklarını vermezsen, o insanlar sana sorun çıkarır. en basitinden yukarıda bir yazarın dikkat çektiği gibi "benim kürt arkadaşlarım da var"*, "bize ihanet ettiler" gibi ötekileştirici söylemler bu yaraya tuz basmayacak, yarayı daha da derinleştirecektir. bu mantık sadece bu konu için geçerli değil. başörtü takıyor diye yüksek öğrenim hakkını vermemenin, müslüman diye azınlıktan saymayıp insanların konuştukları dillerini yok saymaktan hiçbir farkı yok.

faşizm çirkin bir şeydir. her türk asker doğmaz, her diyarbakırspor taraftarı terörist değildir, her başörtülü rejim karşıtı değildir, her milliyetçi ırkçı değildir, bu hariç tüm genellemeler yanlıştır, dayatmadır, faşizmdir.