bugün

(bkz: maynard james keenan)
(bkz: istihdamin paranin ve faizin genel teorisi)
adam smith'in "bırakınız yapsınlar,bırakınız geçsinler" sözüyle özdeşleşmiş olan liberalizme insancıl bir bakış açısı getirmiş olması dolayısıyla tarihte liberal olduğu halde saygı duyulması gerektiğine inandığım ender şahsiyetlerden birisi. devletçi ve müdahaleci çözümlerle, liberalizmi başarılı bir şekilde birleştirerek iktisat bilimine etkisini günümüzde de devam ettiren büyük bir izler bırakmıştır..
adam smithten daha önce fizyokratlar tarafından söylenen "bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" * anlayışından ziyade, devletin ekonomiye müdahale etmesi gerektiğini, bu durumda üretimin ve gelirin artırılabileceğini savunan iktisatçı. üstat adam smithin öncülük ettiği klasik okul her piyasanın tam rekabetçi olduğu, tam istihdam varsayımına dayanırken; 1900'lü yılların başlarında ortaya çıkan büyük bunalım ve işsizlik problemi karşısında bu teorilerin çözüm üretememesi üzerine, keynes amcamız çarenin kendi teorisinde olduğunu ileri sürmüştür. bunalım zamanını açıklayan kısa dönemli analizler yapar. çünkü uzun vadede hepimiz ölüyüzdür. klasik iktisatçılar toplam arz eğrisinin düşey olduğunu, uzun dönemde üretim faktörleri tarafından belirlendiğini savunurken; keynes ve keynesyenler toplam arz eğrisinin bunalım zamanlarında horizantal da olabileceğini * iddia etmişlerdir. genişleyici para ve maliye politikalarının, bu durumda toplam üretimi artırmada etkili olacağını savunmuşlardır. * iktisadi düşünce tarihinde önemli bir yer tutar. 20. yüzyıla damgasını vurmuş iki iktisatçıdan biridir. diğeri ise bu teorileri çürüten milton friedmandır. aslında birinin diğerine üstünlüğü söz konusu değildir. kendi varsayımları içinde ikisi de tutarlılık göstermektedir. milton friedman daha geç bir zamanda yaşamış olması dolayısıyla ampirik verileri daha iyi kullanmıştır.
stagflasyon olgusuyla tamamen sıçmış iktisatçı.
1929 ekonomik bunalımı sonrasında çözüm önerileri getirmek amacıyla 1937 yılında yayımlanan "istihdam, faiz ve paranın genel teorisi" adlı kitabında ortaya koyduğu düşünceler yıllarca dünya ülkelerinin ekonomi politikalarını etkilemiştir.o zamana kadar etkili olan klasik ekonomi argümanlarına ciddi eleştiriler getirmiş ve bunları çürütmeye çalışmıştır.klasiklerin söylediği gibi ekonominin sürekli tam istihdamda dengede olmadığını eksik istihdamda da dengeye gelebileceğini öne sürmüştür.ayrıca fiyat ve ücretlerin esnek değil yapışkan olduğunu, faizin para talebi ve para arzı tarafından belirlendiğini, likidite tuzağı nedeniyle para politikasının etkin olamayacağını öne sürmüştür.ona göre 1929 yılında yaşanan depresyonun temel nedeni talep yetersizliğidir.hükümet genişletici maliye politakası yoluyla talebi ve buna bağlı olarak üretimi arttırmalıdır.
yanlış hatırlamıyorsam marx ın öldüğü yıl yani 1883 yılında doğmuştur... uzun yıllar britanyanın sömürgelerinde gümrük memuru olarak çalışmıştır... çok zengin bi adamdır kendisi... bu arada cinsel tercihleri de hetero dan öte homo dur... bisexual takıldığını söyleyenler de olmuştur ama tevatur dur inanmayınız...
yakalarsam hiç acımadan öpeceğim kişi. dört yıllık üniversite geçmişimde her gün adını duyduğum ve fakat asla görüşlerine itibar etmediğim kişi.
kara perşembeden sonra ortaya çıkmış ve ekonominin kendiliğinden dengeye gelmeyeceği;devlet müdahalesi olması gerektiği tezini savunan iktisatçı.
marjinal fayda teorisyeni (kuramcısı)dır. diger şartlar ayni kaldıgında bir malın miktarını surekli artırırsak o malın sonuncu biriminden elde edilen fayda toplam faydanın maksimum oldugu noktada sıfır olur. başka bir deyişle cok sevdiğiniz muzu sonsuza kadar yiyemezsiniz, bir noktaya gelirsiniz ki bir birim buna ister tane ister lokma deyin muz yiyecek haliniz kalmaz, işte o noktada muzun marjinal faydası sıfır olmustur. bu noktadan sonra hala yemeye devam ederseniz kusarsınız o noktada cok sevdiğiniz muzun marjinal faydası sıfırın altına düşmüş negatif olmuştur. (muz bünyeniz için zararlı olmaya başlamıştır)Siz en iyisi bir grafik cizin yatay eksen tek bir malın miktarını, dikey eksen faydasını gostersin. elinizde ki tek malın ornegimizde muz) miktarı, toplam faydası, tepe yaptıgı anda martjinal fayda egrisi yatay ekseni kesecek sıfır olacaktır. Toplam faydanın maksimum oldugu noktada sııfır olan marjinal fayda bu noktadan itibaren negatif olmasya başlayacaktır. Anlaşılmadı mı?Sozlukte iktisat dersi bu kadar olur. Alın elinize bir mikro çalışın.
kendisinin başımıza bela ettiği devletin ekonomiye müdahale etmesi gerektiği fikriyle başlayan düşünceler sistemini sevmemekle beraber, şahsını da sevmem.
devletin ekonomiye müdahalesini meşrulaştıran görüşleriyle klasik iktisat torilerine yeni bir bakış açısı kazandırmış olsa da genel görüşün aksine liberal bir iktisatçıdır.

zira keynes klasik iktisat teorilerine köklü bir eleştri getirmez. daha çok o döneme kadar ortaya konulan klasik iktisat teorilerindeki eksiklikleri tamamlıyan ve o dömende süremekte olan kapitalist sistemin işleyişi sırasında ortaya çıkan sorunları çözmeye dair analizler yapar. keynes'in gerekli zamanlarda devletin ekonomiye müdahalesini ön gören görüşleri de klasik iktisatçıların bir türlü çözüm üretemediği 1929 bunalımına dair çözüm önerilerinden ortaya çıkmıştır.

özetle keynes, devletin ekonomiye müdahalesi düşüncesini sürekli bir devletçi ekonomik sistem olarak değil, mevcut sistemin işleyişi sırasında oluşabilecek sorunlara bir çözüm yolu olarak ortaya atmıştır.
2008 mart uds'de hakkında soru çıkmış iktisatçıdır.

"During the economic depression that affected the
whole Western world in the 1930s, with its mass
unemployment, poverty and other social ills,
governments, for the most part, did nothing. The
accepted wisdom was that, given time, the free
market would solve its own problems and that
government interference would only make things
worse. John Maynard Keynes, the British economist
who challenged this belief, argued that it was the
proper responsibility of governments to prevent both
booms and recessions in order to maintain gradual
economic growth and permanent full employment. He
maintained that this could be done by manipulating
taxation, credit and public expenditure. If the
economy was growing too fast, then money and,
therefore, demand could be taken out of the economy
by higher taxes, lower government spending and by
making it harder to borrow money. If there was
recession and growing unemployment, then the
government could put money into the economy
through lower taxes, higher public expenditure and
easier credit. Thus, demand could be encouraged. If,
as a result, there was money in people's pockets,
then more would be spent on goods and more people
would be needed to make the goods to fulfil the extra
demand, and this would reduce unemployment."
1974 petrol krizi ile afallayan teorilere sahip kişi. bugünkü resesyonla birlikte gene temcit pilavı gibi kendisi egemen sınıflar tarafından ele alınacaktır. nasıl olsa rüzgar kendi arkalarından estiği için bir kez daha tutacak teorileri. peki sonucu ne olacak? bir elli yıl daha yoksulluk, sefalet,baskı, kan...
keynez e göre yatırımı faiz haddi belirler, faiz haddini ise para arzı ve para talebi belirler. istihtam hacmi milli gelire bağlıdır. milli gelirin artması istihtam artışınıda beraberinde getirir.
ismini duydugumda kufur ettigim adam sayesinde sinifta kalmaya devam ediyorum. (bkz: oglan)
(bkz: john maynard keynes den nefretimin 20 sebebi)
her nekadar goruslerine katilmasamda :sinifca iktisat derslerinde surekli adini ve teorilerini okuyup ezberledik.
geçen fakülteden* hoca arkadaşlarla oturuyoruz, harlı bi geyiğe girdik ama öyle böyle değil. derken rahmetlinin de kulaklarını çınlatıyoruz. böyle sinsi bakışlı kel bi adamcağız var, "keynzien ekonomiks" falan anlatıyo bişeyler. dedim "ekonomiks ov vat?", lavuk bildiğin keyneze "keynz" diyo. böyle idrak dünyam altüst oldu. hadi leonard'a lenırd; stephen'a stivın dediklerini öğrenince de canım sıkılmıştı ama nedense keynez daha bi koydu çünkü; şimdi buna türkiye'de keynz desen adamı tefe koyarlar o kurcalıyor aklımı.

(bkz: düşük cümle kurmaktan alınan sapıkça haz)
ekonomiyle ilgili değilseniz ve mecburen alıyorsanız makroekonmiyi, tiksinirsin bu adamdan.
sadece genel teori kitabı ile ekonomiye katkıda bulunmamış, uluslararası para fonu'nun kurulmasında da ciddi pay sahibidir.

kendisinin temel tezi, piyasa ekonomilerinin her zaman kendilerini düzeltecek bir mekanizmaya sahip olmadığını, yani düşük işsizlik ve yüksek üretim düzeylerini her zaman garanti edemeyeceği biçimindedir.

keynes, büyük buhran'daki gibi derin bir ekonomik düşüş başladıktan sonra, piyasa güçlerinin tek başına bunu tersine çeviremeyeceğini iddia etmektedir. bunun nedeni, kısmen ekonomideki belli anahtar fiyatların, özellikle ortalama ücret düzeyinin yeterince esnek olmaması, yani ekonomik bir olumsuz şokla karşılaştığında hızlı biçimde değişmemesidir. keynes, özellikle kamu harcamaları, vergiler ve para politikası gibi makroekonomik politika araçlarındaki ayarlamalarla ekonominin performansındaki düşüşün önüne geçilebileceğini ve ekonominin istikrara kavuşturulabileceğini iddia etmiştir. keynes'in devletin istikrar politikaları uygulayarak ekonomik çöküşü önleyebileceği argümanı o kadar yaygın kabul gördü ki, görüşleri adeta kutsandı ve keynesyen devrim olarak adlandırıldı.

geliştirdiği toplam arz ve toplam talep gibi pek çok kavram halen makroekonomik analizin temel araçları arasındadır. ancak bazı anahtar düşünceleri, özellikle bütçenin ve para arzının yönetimine ilişkin politika önerileri tartışma konusudur.

1970lerde milton friedman başta olmak üzere keynes'in aktivist devlet politikalarına karşı çıkılmıştır. friedman, monetarizm* olarak bilinen ve keynesyenciliğin anti tezi olan bir doktrin ortaya koymuştur.

kaynak: kemal yıldırım, doğan karaman, murat taşdemir - makroekonomi - seçkin yayıcılık / 6ncı baskı - eskişehir 2007.
(bkz: in the long run we are all dead)
ekonomi öğrencisi olarak ilk senelerde küfrettiğimiz ama sonraları değerini bildiğimiz (hele ki şu kriz günlerinde) ekonomi dehâsı. "uzun vadede zaten hepimiz ölmüş olacağız" sözü ilk bakışta yüzeysel gelse de bunun ekonomik tezahüründe ustanın haklılığına hak verilir.
müthiş bir adam olmasa da kapitalist düzen içerisindeki en mantıklı adamlardan biridir kendisi.
iktisat öğrencisinin karşısına devamlı çıkacak olan, illallah dedirtecek olan zatı muhterem.
yüzyılın en önemli ekonomistlerinden biri olup makroekonominin bugünkü anlamda kullanılmasını sağlamıştır.