bugün

kitabı yüzünden yazan yazar. puslu kıtalar atlası çok güzel fakat daha ayrıntılı ve derin kurgulanabilirdi. bunları yazarı ilk kez okumanin verdiği cahil cesaretiyle de söylüyor olabilirim.
felsefe ile tarihi harmanlayan deha.
*
ben bir müverrih olarak tarihi bu adamdan öğrendim diyebilirim, puslu kıtalar adlı eserini mutlaka ama mutlaka okuyun, osmanlı da bir dilencilik kültürünü anlatmış, inanamazsınız ya.
(bkz: galiz kahraman) ve (bkz: puslu kıtalar atlası) adlı kitapların yazarı ve okumaya başlamak üzere olduğum kitaplar. gözümde çok büyüttüm adamı ama hayırlısı bakalım.
adı ihsan oktay anar değil de gabriel salamango yalarez olsaydı nobel ödülünü çoktan cebe indirmiş olacak yazardır.

eleştiri yeteneğini bugüne kadar okuduğum romanlarda sadece saatleri ayarlama enstitüsünde görebildiğim bir yazar. her romanında ayrı bir çarpıklığa , ayrı bir gediğe parmak basıyor.
beğenilmeyen osmanlıca ve düzgün bilinmeyen türkçeyi harmanlayarak ortaya çıkardığı yapay bir dille postmodern bir yazardır. kendisiyle konuşma fırsatım olursa şayet, ilk soracağım şey kaç tane tarih kitabı okuduğudur. cidden çok merak ediyorum. tahminen üç dört bin vardır. mübağla yok burda, ciddiyim. son olarak, böyle bir yazarı türkçe de okumak müthiş bir şans. zira yurt duşı okurları aynı tadı alacağını sanmıyorum; çevirmenler anar romanlarında bir hayli sıkıntı yaşıyordur, diye düşünüyorum.
içinde bir filibeli ahmed hilmi vardır, ondan içeri.
kitap yazsa da okusak.
2 kitabini okuduktan sonra, kendimce yorum yapma hakkini buldugum yazardir.

puslu kitalar atlasi ve suskunlar... ikisi de dehset dehsetti... inanilmaz bir bilgi birikimi, kurgu, yaraticilik... yeni nesil yazarlarda pek rastlamadigimiz bir tur. gerci yeni derken, yasayan yazarlarimiz arasinda...

okudukca okunmak istenen, doyulamayan lakin kitap bittikten sonra biri "kitabi ozetler misin?" dese donup kalacagim turde kitaplarin yazaridir.

kitap yazmaktan filan anlamam elbette ama, sanki bir kitaptan 10 kitap cikarilabilir tarzda anlattiklari. belki de bu yuzden tadi damaklarda kaliyor ve "su karakterden biraz daha uzun bahsedilseydi keske" diye dusunmeden edemiyor insan.

insanin ici heyecanla doluyor okurken bu bir gercek. kelimelerin dizimindeki naiflik insani kendinden geciriyor ve pek cok kimsenin de belirttigi gibi, baska bir aleme yolculuga cikariyor adeta.
okurken binlerce yeni kelime ve yaşam tarzı sunan yazar.

her kitabı ayrı lezizdir.
Sevdiklerine baş sağligi.
başka hiçkimseye benzemeyen anlatımıyla favori türk yazarım. o nasıl bir bilgi birikimidir, nasıl bir osmanlı gündelik hayatına götürüp felsefik detaylarda hayatı sorgulatmadır, eski istanbulu hayal ettirmedir, fantastik ögeleri harmanlamadır, tasavvufa boğmadır. bu parçaların hepsini alıp bu kadar güzel bir şekilde birleştirmeyi ihsan oktay anardan başkası yapabilir mi bilemiyorum. saygıyla eğiliyoruz, başka eserlerini heyecanla bekliyoruz.
Çok geç keşfettiğim, hatta malum kitapçı ve sidici marketler zincirinde kitaplarını görünce piyasa romancısı sandığım fakat puslu kıtalar atlası'nı okuyunca çok yanlış düşündüğümü anladığım; amat kitabını okuduktan sonra da üslubuna hayran kaldığım edebiyatçı...

Gerçek ile efsanenin birbirine karıştığı kitapları sanırım hep osmanlı istanbulunda geçiyor. Nasıl yapıyor bilmiyorum ama romanlarında hep bir gizem var. Ayrıca bilimsel konuları romanında öyle bir harmanlayıp veriyor ki salt roman değil bir de bilimsel yazı okuyorsunuz. Daha okuyacağım beş kitabı var...
puslu kıtalar atlası, kitab-ül hiyel ve Efrasiyab'ın Hikayeleri ve en önemlisi de suskunlar gibi harika kitapların yazarı. hafif masal anlatır gibi kendine has bir üslubu var.
genel olarak bütün romanlarında "benden standart bir hikaye akışı beklemeyin, kaptırın kendinizi kaybolun karakterlerin içinde" mesajı vardır sanki.
Belki de kitaplarını böylesine cazip kılan da bu farklılığıdır. Bunu da öyle nefis yapar ki, bir çok yazar böyle bir şey denese -gerçek anlamıyla- dağılırdı bu dağınıklık içinde. Zaten galiz kahramanda epeyce giydiriyor kuralcı, düzenci yazarlara ve bu beklentide olan okurlara.
mizahi üslubu bana göre dünyanın en iyi yazarı olan jose saramago'yu anımsatsa da son iki kitabında vasat bir performans sergileyen yazar.
en sevdiğim yazarlardandır. enis batur,nurullah ataç,orhan kemal,ahmet ümit, adalet ağaoğluyla birlikte en çok okuduğum yazar. Şunu kesinlikle söyleyebilirim ki bu adam dilin varyasyonlarını en güçlü ve en iyi şekilde kullanıyor. Bu yazarı okumayan canan tan okusun. Ne diyim artık?
Postmodern edebiyatın can damarı güzide yazar. Puslu kıtalar atlası ciddi manada bir eserdir. Kurgusuyla, edebiyatıyla,kelime işçiliğiyle, geçmişi yeniyle, Doğuyu batıyla harmanlaması üzerine de müthiş bir ruh eklemesi puslu kıtalar atlası'nı "eser" ihsan oktay anar'ı da "çok başarılı bir yazar" yapmıştır.

Okuldan atılmasına sebep olacak derecede kitap aşığı olan ihsan oktay'in evine bir gün devamsızlıktan dolayı liseden atıldığına dair bir belge gelir. Akşam lisesine giderek egitimine devam eden ihsan oktay, Ardından Hacettepe'de felsefe lisansını ege üniversitesinde de edebiyat alanında yüksek lisansını yapar.

Kitaplarında da kendi hayatından çokça doneler verir. Puslu kıtalar atlasındaki arap ihsan bizzat ihsan oktay'ın dayısıdır. Hatta dayılar ve amcaların ihsan oktay'ın hayatında büyük yeri olduğu söylenir.

Öyle ki soyadlarının hikayesi bile bir amcaya dayanır.
Ihsan oktay'ın polis olan amcası zamanında bir kadına aşık olur ancak kadın amcasına pek de yüz vermez ve istanbul'a gider. Giderken de amcasına seni hep anacağım der. Anmaktan esinlenilerek soyadı kanunu gelince de "anar" soyadını kendilerine alırlar.
okurları arasındaki genel kanı yazarın kitapları ne kadar hızlı okunuyorsa etkilerinin de bir o kadar yüksek olduğudur. ihsan oktay anar'ın kitaplarına okurken çok sevdiğiniz dede-ninenizin gece uyku öncesi anlattığı masalların tadı gelir. zaten bu zamana kadar birçok arkadaş tavsiye etmiş, haklılar.
(bkz: puslu kıtalar atlası)

Methini çok duydum,bir ara okuyacağım.

(bkz: o meth o meth değil)
"suskunlar" adlı kitabını önerdi bir arkadaşım. dili biraz ağır eselerinde. anlamak birikim isteyebilir.
Hayatıma kitaplarını bu kadar geç soktuğum için pişman olduğum yazar. Her kitabı ayrı güzel ve sürükleyici. Elif şafak ve ayşe kulin'in örnek aldığı yazardır.
1997'den beri ilişkimiz olan bir yazar. hep daha güzelini yazdı. yazacak.
Rastgele karşılaştığım alçak gönüllülük abidesi. Çay içerken "hediye" olarak puslu kıtalar atlasını imzalayıp vermezmi az daha sarılıyordum kapı gibi adama *
Adamdır.
söylentiye göre bir banka yayıncılığının kendisine yaptığı uçuk teklifi reddetmiş ve kitaplarını sadece edebiyata ait kitaplar çıkaran yayınevinde çıkartmaya devam etmiştir.