bugün

bir cuma günüydü. iki gün sonra cumhuriyet bayramı olması çocukluktaki gibi bir heyecan vermiyordu. istanbul gri bulutların gölgesinde sanki keyfi kaçık gibi sessiz dururken, taksim meydanın aşağı yürüyen kalabalık tıpkı az sonra atıştıracak olan yağmur damlaları gibi tane tane akıyordu. tramvayın kiliselerden kopma çınlama sesi kulakta yankılanırken, yirmi dakikadır simit sarayının önünde beklenen sevgili yolda beni mi anıyordu acaba?

sinemaya mı gitseydik? nicholas cage'in yeni filmi çıkmış... ama sıcak bir çay yanında kaşarlı simitle, sonra cihangirden geçip beşiktaş'a yürüsek, daha tatlı olmaz mıydı? akşam da balans'ta vh1 de çalan 80'lerin müzikleri eşliğinde biralarımızı yudumlamalıydık evet. "ne güzel gülümsüyorsun?" demeliydim her zamanki gibi. iyi de nerde kalmıştı fıstığımız, gözlerimiz yollarda. önümde geçen yüzlerce insandan hiçbirisi o değil. ahh şu trafik yok mu, takılmıştı yine trafiğe. cep telefonu da kapalıydı, metrodayken çekmiyor tabi.

konsolosluğun aradaki tuvalete gidip gelsem gelir miydi o sırada? yok tutmalıydım kendimi. zaman ilerledi hala gelmedi, bilmez misin en nefret ettiğim şey beklemektir.

- 2 saat sonra -

hiçbirşey eskisi gibi değil anladım. her cuma ikibuçukta burdan geçerdi eskiden. artık geçmiyor. kulaklarımı çınlattığı falan da yok, kendi hayalgücüm o. zaten nicholas cage i de hiç sevmem, o sever diye gidecektim. cep telefonu da metroda olduğundan değil hattını değiştirdiğinden kapalı. sahi ya ayrılmıştık biz...
geçen sene istiklalde ter içinde kalmışken, kendimi bunaklar kahvesi diye bir kafeye atmıştım. Yaş ortalaması 50. Mekan otantik, her masada eski püskü dergiler, defterler dikkat çeker biçimde duruyordu. Garson kardeşten limonatamı kaptım oturdum. Bi yandan da masadaki dergileri incelerken gözüme bir şiir defteri çarpmıştı. Elle yazılmış, gayet okunaklı aşk temalı şiirler. Giriştim direk deftere. 5 dk 10 dk derken yanımda 60 yaşlarında bir teyze belirdi.
-güzel değil mi?
+muazzam gerçekten.
-çok severim ben o defteri.
+hıhıhı
-bak ben ne öğrendim bu hayattan biliyor musun?
+nedir?
-sana dünyaları değil kendi dünyasını sunan kişiyi iste.

Dedi ve elveda bile demeden emin adımlarla uzaklaştı yanımdan. Tabi ben o durumda birkaç dakika sersemleştim ne olduğunu anlamadan. Artık oradan çıkma vaktim gelmişti. Kasaya yöneldiğimde kasadaki bana "hanımefendi ödedi." diyince ikinci darbeyi yedim ve çıktım oradan.
Artık üçüncü darbeme gelmeliyim. Bugün instagramda film repliklerine bakarken gözüme bir şey ilişti. Şok oldum. Teyzenin dediği cumle tıpkısının aynısı replikte vardı. Ve o zaman dedim ki acayip şekilde spoiler yemişim.