bugün

5 tl olmadı devam..
An itibari ile bir serçenin kanat çırpışı.
sabahın köründe evden çıktığında suratına tatlı tatlı esen bahar rüzgarı. karınca misali sağa sola koşturup okullarına işlerine yetişmeye çalışan insanların telaşı. bazen hatta çoğu zaman her şey ters gidiyor. bir şeyin üstüne birkaç şey daha geliyor. diyorsun ki bu mudur lan hayat bu mudur 70-80 yıl yaşayacağımız şeyler. sonra suratına o meltem esiyor insanları görüyorsun mecburiyetten bile olsa çabalıyorlar. bir çoğunun durumu ya senin gibi ya senden daha sıkıntılı ama sen onları onlar seni görüyorlar bir şekilde umut etmeye devam ediyorsunuz. hayat türlü türlü sıkıntılarına rağmen umudu hak ediyor.
Ahaber'in sürekli pozitif yönünde haber yapması.
beklenmedik bir iyilik.
annenizin siz istemeden çayı hazır edip çay var iç istersen demesi.
Valbuenanın defansa gelmesi.
Geçen sene köyde çöplüğün kenarında ölmek üzereyken buldum. Şimdi büyüdü, köyde tarlatapan işine giderken, ekmek almaya giderken bahçede otururken hep yanımda. Babaannem, dedem ölünce artık gitmem dediğim eve beni tekrar bağladı. Çayıma büyük bir sükûnetle eşlik ediyor kendisi.

görsel
Asfalt yolun içinden çıkan ot.
Yarın sabah iş yerindeki arkadaşlarla beraber kahvaltı yapacaz diye sözleştik. herkes bir şeyler getirecek; bana da salata düştü.. akşam saat 11’e gelirken buzdolabında salatalık bir şey kalmadığını fark ettim ve dışarıya çıkıp manav aramaya koyuldum. Tam yarım saat dolandım; lakin mahallede 9’dan sonra hayat durduğundan açık hiçbir yer yok. Sonunda eve dönerken yolda kadının birine nerede manav bulacağımı sordum; şöyle bir düşündü ve bulamayınca ‘hayırdır bu saatte ne arıyon’ dedi, biraz yeşillik alacağımı söyledim. Gel ben sana vereyim deyip evine çağırdı; o kadar reddetmeme rağmen ısrar etmesi üzerine evine doğru yürüyorduk; bu arada kocasını aradı, dolaptaki yeşilliklerden bi miktar poşete koyup aşağı inmesini söyledi. Biz siteye girdiğimizde kocası elinde poşetle geliyordu. Neyse, poşeti alıp amacıma ulaşmamın ve böyle bir insanla rastlaşmamız olduğunun verdiği neşe ile eve döndüm.

Böyle insanlar var yahu. Hiç tanımadığı birine hiç tereddüt etmeden dolabındaki sebzesini paylaşan bir insan. Umutlarım fena depreşti yahu *
Nefes almak.
kendinizi karşılıksız bir şeyler yaparken bulduğunuz andır.
yok, hiç yok, bitse de gitsek.
https://m.facebook.com/st...50&id=630850440395165
ben hicbir umut göremiyorum.sadece sessiz sessiz ölmeyi bekliyorum.cok boktan bir dünyada yaşıyoruz
umut bütün kötülüklerin anasıdır.
arada böyle, çooook nadiren de olsa düzgün esnaf görmek.

sigara almaya girdim bir büfeye. kart uzattım. yaşlı başlı amca. kart yok bizde dedi. bende de nakit yok, alamam dedim. olmaz öyle şey, al git hadi sigarayı, eli boş yollamam ben müşterimi dedi. ben ısrar ediyorum almam diye, o ısrar ediyor alacaksın diye. aldım gittim. aradan 15 gün geçti. nadiren uğradığım yer olduğu için gidemedim özellikle. neyse 15 gün sonra geçerken önünden durdum, vericem parasını, öyle olmaz, al bi de cola iç ikramım, hava çok sıcak dedi. içimden dedim dayı güzel adammışsın be.

dükkanına afiş yaptıracakmış ürünlerle ilgili. bir çektim ki fotoğraflarını ürünlerin, hayatımda en çok özendiğim işlerimden. dayı da pankart gibi büyük bastırmış bunları, dükkana bakan bir daha bakıyor. maşallah dayıya da, dükkanına da.
Ey insan! Hayatın ağır tekâlifini omuzuna alıp zahmet çekme. Hayatın fenasını düşünüp, hüzne düşme. Yalnız dünyevî ehemmiyetsiz meyvelerini görüp dünyaya gelişinden pişmanlık gösterme. Belki o sefine-i vücudundaki hayat makinesi, Hayy-ı Kayyum'a aittir. Masarif ve levazımatını, o tedarik eder. Ve o hayatın pek kesretli gayeleri ve neticeleri var ve ona aittir. Sen, o gemide bir dümenci neferisin. Vazifeni güzel gör, ücretini al, keyfine bak. O hayat sefinesi, ne kadar kıymetdar olduğunu ve ne kadar güzel faideler verdiğini ve o sefine sahibi zâtın, ne kadar Kerim ve Rahîm olduğunu düşün, mesrur ol ve şükret ve anla ki: Vazifeni istikametle yaptığın vakit, o sefinenin verdiği bütün netaic; bir cihetle senin defter-i a'maline geçer, sana bir hayat-ı bâkiyeyi temin eder, seni ebedî ihya eder.

-Asa-yı Musa
wc de hayatın bir parçası, umutlarımızın bizden kopup gittiği yer belki,
değer katacak detaylar ile süslemek gerekir.

görsel
Benim blok yillar seklinde depresyonda oldugum donemlerim oluyor. En son bosanma depresyonum 8-9 yil surdu. Hayattan tad alamamak, pek cok seye erinmek, evden cikmamak, kendine bakmamak, tatile gidecek hevesinin olmamasi, genel bi bosvermislik gibi seyler.
Son donemde bu aciyi da ugurladik.
Bugun 10 seneden sonra utu masasini cikartip utu yaptim sabah itibariyle. Dusunun 10 senedir -bosandigimdan beri- utu yapmamistim.
Sanirim hayati yeniden sevmeye basladim. Yasasin!
Yaklaşık on yıl önce bir trafik kazası geçirmiştim. Çok şükür ne bende nede karşı tarafta bir şey yoktu ama arabalar pert oldu. O gün ben kazanın şokuyla ne yapacağımı bilmeden dikilirken neredeyse yoldan geçen herkes durup yardım etmeye çalıştı. Bir türlü unutamıyorum, kimi su veriyor, kimi bir şeyler ikram etmeye beni sakinleştirmeye çalışıyor, ambulansı jandarmayı arıyorlar, üzerime battaniye örtüyorlar, yaralanmışmıyım diye falan vucüdumu kontrol ediyorlar; velhasıl sağ olsunlar o gün bana insanlık ölmemiş dedirttiler, dün gibi hatırlıyorum…
yaşamak, umudun ta kendisidir.
benim de birkac arkadasım varmıs:)
biraz karısık anlatıcam ama sonunda hepsini baglıcam, merak etmeyin. asayis berkemal olacak yazı bitince;)

-simcik madonna nın bir klibi var. klipte madonna bir ajan. farklı gruplardan ajanları madonna yı icten feth edip altetmek icin madonna ya yolluyorlar. en son sıra austin powers a geliyor. austin e diyorlar ki: -lutfen dikkat et. gonderdigimiz her ajan madonna yı kendine asık edip onu alt edecegine, kendi asık olup gorevi yarım bırakmak zorunda kaldı.
-kızıl serce diye bir film var jennifer ın. jennifer rus bir ajan. ozel egtim alıyor cok genc yasta cok sert. dehset guzel bir kız. adamların kalbine giriyor, sonra onlardan bilgi sızdırıyor rusya ya. en sonunda amerika ve rusya arasında kalıyor ve diyor ki: -kimse icin calısmıyorum. kendim icin calısıyorum. en iyi de yalnız calısıyorum.
-*allied diye bir film varmarion cottiard ın. marion bir ajan. baska bir ajanla isbirliggi yapıyor bir gorev icin. birbirlerine asık oluyorlar. evleniyorlar. sonra marion un gizliden karsı grup icin calıstıgı ortaya cıkıyor, esinden marion u oldurmesi isteniyor. esi tek bir sey soruyor: -beni sevdin mi? marion diyor ki her seyden suphe et ama sana askımdan etme, seni gercekten sevdim. sonra butun hikaye degisiyor zaten.
-mr and ms smith de bard pitt ve angelina jolie ajandır. ikisinin de bibirinden haberi yoktur. gercekten asık olurlar ve butun hikayenin seyridegisir.

demeye calıstıgım hep mantıkla akıl arasında kaldıgınızda mantıgı secin derler.
oysa hayatı bu kadar guzel yapan duygudur.
hayata tadını tuzunu veren duygudur.
isidci bir adam ciddi ciddi laik bir kıza asık olabilir, ve butun hikayenin seyri degisir.
bir dolandırıcı dolandırdıgına asık olabilir ve butun hikayenin seyri degisir.
bir mafya babası, bir kral, bir politikacı, bir ajan asık olur ve butun hikayenin seyri degisir.

duygulardan korkmayın.
insan oldugunuzun, hayatın yasanılası oldugunun en buyuk kanıtı hissedebiliyor olmanız.

dunyada cok dusmanlık var.
cok cepheler var.
cok taraflar var.
ulkeler savasıyor, aynı ulkede politikacılar savasıyor, derin devlet var, mafya var, dunyayı yoneten aileler var, krallıklar var, cumhuriyetler var..
ama kral asık oluyor, bosanmak icin protestanlık diye din cıkartıyor olm. bunu yapan koskoca kral.

ask insanları birlestiriyor.
turk kurtle evleniyor.
zenci beyazla evleniyor.
yahudi muslumanla evleniyor.
vs vs,
bunlar guzel seyler.

-dunyayı guzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle baslayacak her sey:)
dün bir dükkana gittim, alışveriş yapacağım. yaşlı bir teyze geldi. '' buyrun siz geçin '' dedim, '' ama siz sıradaydınız '' dedi. '' lütfen, rica ederim '' dedim. içim ısındı.
bazı değişiklerin suratınıza bakarak ya da hiçbir şey demeden önünüze geçtiği günümüzde insan böyle küçük güzelliklerden bile mutlu oluyor işte.
bu kadar saçmalık ve sevimsizliğin arasında insanı zaten küçük güzellikler ayakta tutuyor.